• Sonuç bulunamadı

Kendini Beğenmek ve Övünmek

Belgede KUR ÂN DA RIZÂ KAVRAMI (sayfa 127-131)

D- ALLAH’IN RÂZI OLMADIĞI BELİRTİLEN AMELLER

8. Kendini Beğenmek ve Övünmek

Genel olarak lügat sahiplerinin görüşü şöyledir: Arapça’da kendini beğenmek, övünmekle ilgili şu terimleri bulmamız mümkündür. Kibir, istikbâr, fahr, iftihâr, tefâhûr, hayl, huyele, ihtiyâl, ucub. Ve genel olarak bu kelimelerin aralarında nuans farkı olmasına rağmen, bu kelimeler, lügatta övünme kendini beğenme gibi manalara gelmektedir.588

Istılâhî manası, bir takım menkıbeler sayarak (uydurarak) insanlar üzerinde üstünlük taslamak demektir.589

584 et-Tehânevî, a.g.e, II, 1358.

585 el-Bakara 2/34.

586 Tekkeşin, Zübeyir, “Kibir” Şamil İslam Ansiklopedisi, IV, 351.

587 en-Nahl 16/22-23.

588 Bkz. İbn Manzûr, a.g.e, V/48-49; Enîs, a.g.e, I, 266; II, 676-677; Abdulfettah, a.g.e, I, 218; II, 73.

589 el-Cürcânî, a.g.e, s. 139.

116 Övünme karşılığında kullanılan Arapça fahr ve aynı kökten türeyen iftihar kelimeleri "bir kimsenin, mal ve mevki gibi kendi varlık bütünlüğünün dışındaki değerlere ve imkanlara sahip olduğu için kendini övmesi" veya "kişinin kendisinde yahut ailesinde bulunan üstünlükler, şan ve şeref dolayısıyla övünmesi, böbürlenmesi" şeklinde tanımlanır.

Yine aynı kökten tefâhür "iki yahut daha çok kimsenin övünme yarışına girişmesi", mütahare "bir kimsenin üstünlük ve meziyetlerini sıralayarak bunlarda başkasıyla üstünlük yarışı yapması" anlamına gelmektedir.590

İnsanın kendisini ne Allah'ın huzurunda, ne de başkalarının yanında övmesi, Kur'ân ahlâkına uygun değildir. Kendisini övmek doğru olmadığı gibi, yüzüne karşı başkasını övmek o insanı gurura sevk edeceğinden doğru değildir. Kişinin kendisini övmesi, kendini beğenmekten, başkaları yanında maddî ve manevî çıkar sağlama çabasından ileri geldiği gibi, yüzüne karşı başkalarını övmek de yine çıkar sağlama hevesinden doğar. Birincisine kendini beğenme, ikincisine dalkavuk denilir ki her ikisi de kötüdür. Ama hiçbir menfaat duygusu olmadan birine karşı sevgi ve düşüncesini belirtmekte bir sakınca yoktur.591

Konumuzla ilgili ayetlerde Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

۪هِب اوُكِر ْشُت َلَْو َهللها اوُدُبْعاَو ِراَجْلاَو ىٰبْرُقْلا يِذ ِراَجْلاَو ِني۪كا َسَمْلاَو ىٰماَتَيْلاَو ىٰبْرُقْلا يِذِبَو اًنا َسْحِا ِنْيَدِلاَوْلاِبَو اً ـْي َش

َتْخُم َناَك ْنَم ب ِحُي َلْ َهللها َّنِا ْمُكُناَمْيَا ْتَكَلَم اَمَو ِلي۪ب َّسلا ِنْباَو ِبْنَجْلاِب ِبِحا َّصلاَو ِبُنُجْلا ًلْا

اًروُخَف

“Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.”592

Allahü Teâlâ ayet-i kerimeye “Allah’a ibadet edin” diye başlıyor ki, Fahruddin er-Râzî’nin İbn Abbas (r.a)’den rivayet ettiğine göre bunun manası, “Allah’ı birleyiniz, tevhid dinine giriniz” demektir.593 Ancak Râzî, ibadeti tarif ederek buradaki “Allah’a ibadet edin” cümlesini sadece tevhide tahsis etmenin doğru olmayacağını iddia etmektedir.

Ve Râzî’ye göre ibadetin tanımı şöyledir: İbadet, sadece Allah emrettiği için bazı fiilleri yapmak veya terk etmektir. Bunun içine hem kalbî ameller girer, hem bedensel ameller girer.594

590 Çağrıcı, Mustafa, “Övünme” D.İ.A, İstanbul, 2007, XXXIV, 103.

591 Ateş, Süleyman, “Övünme”. Kur’an Ansiklopedisi, XVI, 500.

592 en-Nisâ 4/36.

593 er-Râzî, a.g.e, X, 76.

594 er-Râzî, a.g.e, X, 77.

117 İbadet yani kulluk, Allah’ın azametinin karşısında kendi irâdesiyle tezellül etmek demektir. Bunu sadece Allah için yapmalıdır. İhlasa bürünmelidir. Zira Kur’an başka ayetlerde de ihlasa dikkati çekmektedir:

َةوٰكَّزلا اوُت ْؤُيَو َةوٰل َّصلا اوُمي۪قُيَو َءۤاَفَنُح َني ّ۪دلا ُهَل َني ۪صِلْخُم َهللها اوُدُبْعَيِل َّلِْا اۤوُرِمُا ۤاَمَو ةَمِّيَقْلا ُني۪د َكِلٰذَو

“Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'ı birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekatı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.” (el-Beyyine 98/5)

Eğer kulluk sadece Allah için yapılmazsa şirk olur. Çünkü şirk üç mertebedir : a-) İlâhlıkta ortak koşmak b-) Fiillerinde ortak koşmak c-) İbadette ortak koşmak olan riyakârlıktır. İşte ayet ve hadislerin, haramlılığı üzerinde durduğu kısım budur. Bu kısım kişinin amellerini bozar. Gizlidir, her cahil onu bilemez.595

Allah insanlara ibadet (tevhid) ile emrettikten sonra, tevhidin zıddı olan şirkten sakındırıyor. Yani öyle muvahhidler olun ki, imanınıza hiçbir şirk karışmasın. Allah’a (c.c) öyle iman edin ki, imanınız her türlü şirkten tamamen arınmış olsun. Daha sonra başta anne baba olmak üzere dokuz sınıf insana iyilik yapılmasını emretmektedir. Ayet Allah’ın kibirlenen ve övünenleri sevmediğini hatırlatarak, sanki gurur ve kibrinize kapılarak, Allah’a kul olmaktan ve diğer vecibeleri yerine getirmekten geri kalmayın demektedir.

İkinci ayet-i kerimede ise Allah Teâlâ, Lokman (a.s)’ın oğluna nasihati esnasında yapmış olduğu tavsileri zikrederken kibirlenmemesi gerektiğini söylediğini şöyle haber vermektedir:

ٍروُخَف ٍلاَتْخُم َّلُك ب ِحُي َلْ َهللها َّنِا اًحَرَم ِضْرَ ْلْا يِف ِشْمَت َلَْو ِساَّنلِل َكَّدَخ ْرِّع َصُت َلَْو

"Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah, kendini beğenmiş övüngen kimseleri asla sevmez.596

Ayetteki ُرَع َصلا (es-sa’r), lügatta, Cevherî’ye göre, özellikle yanağı eymek, bükmek, َرَّع َص (sa’ara) ise kibrinden dolayı yanağını büktü anlamındadır.597 İbn Manzûr’a göre, es-sa’r, yüzü çevirmek, anlamına geldiği gibi, bu yanağı bükmek manasına da gelir.

Bu durum insanda ve deve kuşlarında bir huy olabilir. Ve yine denildi ki, boynu bükmek ve yüzü bir tarafa meylettirmektir.598 İbrahim Ahmed Abdulfettah’a göre ise, huy veya bir

595 Arslan, a.g.e, III, 348-349.

596 Lokman 31/18.

597 el-Cevherî, a.g.e, II, 19.

598 İbn Manzûr, a.g.e, IV, 456.

118 hastalıktan dolayı yüzü bükmek, َرَّع َص (sa’ara) ise, kibrinden dolayı insanlardan yüz çevirmek için yanağını bükmektir ki, insanlara karşı büyüklenmekten kinayedir.599

Ayetteki ُحَرَملا (merah) kelimesinin lügat manası ise, şiddetli sevinç ve heyecan,600 haddi aşarak vakar ehline yakışmayacak şekilde sevince boğulmak demektir.601

Lokman (a.s)’ın oğluna yapmış olduğu nasihatlar arasında geçen bu ayette de Allah Teâlâ kendini beğenen ve övünenleri sevmediğini beyan etmektedir.

Konumuzla ilgili üçüncü ayet-i kerime ise şöyledir:

ا ْو َسْاَت َلَْيَكِل ٍروُخَف ٍلاَتْخُم َّلُك ب ِحُي َلْ ُ هللهاَو ْمُكيٰتٰا ۤاَمِب اوُحَرْفَت َلَْو ْمُكَتاَف اَم ىٰلَع

“Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.”602

Ayetin başındaki "lâm", sözün başlangıcının, sonu için bir sebeb kılındığını ifade etmektedir. Bu tıpkı senin şu sözün gibidir: "Seni dövmek için kalktım." Çünkü buradaki lâm, ayağa kalkmanın, dövmenin bir sebebi olduğunu ifade etmektedir. Ayette de böyledir.

Çünkü Allah Teâlâ, bu şeylerin, kaza ve kader ile olup, değişmeyen bir kitabta (yazgıda) bulunduklarını haber vermesinin, insanın meydana gelen şeye karşı sevinip şımarmasının aşırı olmamasını; meydana gelmeyen şeyden dolayı da üzüntüsünün çok şiddetli olmamasını gerektirdiğini beyan etmiştir. Ehl-i sünnete göre vukua gelen her şeyin vaki olması, vukua gelmeyen her şeyin ise vaki olmaması kesindir.603

“Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez” ayeti hakkında ez-Zemahşerî şöyle demektedir: “Çünkü, kim dünyalık bir nimet için aşırı derece sevinirse onu kendi nefsinde büyütür. Bu da onu kendini beğenmeye, kibirlenmeye ve insanlara karşı büyüklenmeye götürür.”604

Bu üç ayet-i kerimeye bakıldığı zaman görülür ki, “Allah övünenleri ve kibirlenenleri sevmez” kelamından önce, Allah başta kendisini birleyip O’na hakiki manada kul olmayı, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamayı, daha sonra da bazı ibadet ve taatı emretmektedir. Sanki, kibir ve gururunuza kapılarak, Allah’ı inkâr etmeye ve O’na eş ve

599 Abdulfettah, a.g.e, I, 376.

600 el-Cevherî, a.g.e, II, 531.

601 Abdulfettah, a.g.e, II, 222.

602 el-Hadid 57/23.

603 er-Râzî, a.g.e, XXIX, 207.

604 ez-Zemâhşerî, a.g.e, IV, 66.

119 ortaklar edinmeye veya Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eymemeye ya da bu amelleri ben yaptım diye boş kuruntulara kapılmaya kalkışmayın buyurmaktadır. Ayrıca iki ayette bu cümleden hemen sonra cimriler ve cimriliği emredenler zem edilmektedir.

Belgede KUR ÂN DA RIZÂ KAVRAMI (sayfa 127-131)