C. Arapça İktibaslar
2. Sözlü Kaynaklar
Sûdîșüphesizböylebireseriyazarkenbüyükçaptasözlüklerebașvurmuștur.
BunlardanȘerh-i Divan-ı Hafız΄da geçen sözlüklerin isimlerini kaydetmek gerekir.
Sadeceeserdeadıgeçensözlüklerikullandığıgibibirsonucaulașmakdoğruolmaz.
Zatensözlükadlarıeserdeçoknadirolarakgeçmektedir.
Așağıda adı geçen sözlük adları veya müelliflerinden bir kelimenin anlamı
hususundagörüșnakletmekiçinbahsedilmiștir.
Asma΄
Asma΄
Asma΄
Asma΄î:î:î:î:Eseradızikredilmez.1/106;3/213.
EsmâEsmâ
EsmâEsmâ----iCârullâh:iCârullâh:iCârullâh:iCârullâh:Müellifibelirtilmez.2/424
Kamûsu Kamûsu Kamûsu
Kamûsu΄l΄l΄l΄l----lügat:lügat:lügat:Müellifibelirtilmez.3b.(Matbunüshadayok)lügat:
Lâmi Lâmi
LâmiLâmi΄΄΄΄îÇelebi:îÇelebi:îÇelebi:îÇelebi:Manzumesindeșöylederdiyebahsedilir.1/156;1/182;1/206.
Lügat Lügat Lügat
Lügat----ıSâmî:ıSâmî:ıSâmî:2/407.ıSâmî:
Lügat Lügat Lügat
Lügat----iİmâmî:iİmâmî:iİmâmî:1/153.iİmâmî:
Nisâb Nisâb Nisâb
Nisâb----ıSıbyân:ıSıbyân:ıSıbyân:ıSıbyân:Müellifibelirtilmez.1/66;2/424;2/446.
Ni΄metu΄llah:
Ni΄metu΄llah:
Ni΄metu΄llah:
Ni΄metu΄llah:Eseradızikredilmez.1/369.
Sıhâh Sıhâh Sıhâh
Sıhâh----ı Cevherî:ı Cevherî:ı Cevherî:ı Cevherî: Bazan Cevherî, bazan da Sıhah-ı Cevherî olarak zikredilir.
1/17;1/20;1/31;1/135;
Sıhâh Sıhâh Sıhâh
Sıhâh----ıFurs:ıFurs:ıFurs:ıFurs:Müellifizikredilmez.1/109;1/118;1/123;1/193
Sıhâh:
Sıhâh:
Sıhâh:
Sıhâh: Sıhah-ı Cevherî veya Sıhah-ı Furs diye belirtilmeksizin iki yerde
zikredilir.1/106;2/42.
Sübha Sübha Sübha
Sübha----iSebâyiSebâyiSebâyiSebâyîn:n:n:Müellifibelirtilmez.1/220.n:
Șâhidî:
Șâhidî:
Șâhidî:
Șâhidî:Manzumesindeșöylederdiyebahsedilir.1/66;1/134;1/153;1/169
Telhîs Telhîs Telhîs
TelhîsManzûmesininȘerhi.ManzûmesininȘerhi.ManzûmesininȘerhi.ManzûmesininȘerhi.Suyûtî....3/374.
Tuhfe Tuhfe Tuhfe
Tuhfe----iHüsâmî:iHüsâmî:iHüsâmî:iHüsâmî:1/108;1/153;2/10.
Vesîletü Vesîletü Vesîletü
Vesîletü΄l΄l΄l΄l----Makâsıd:Makâsıd:Makâsıd:Makâsıd:Müellifizikredilmez.1/123.
HafızDivanı șerhinin sözlü kaynakları kendilerinden ders aldığı ve divanın
müșkilyerlerinikendilerinesorduğuhocalarıdır.Hayatıkısmındabuhususugenișçe
ele aldık. Burada tekrarlamayacağız. Bunlar Șam΄da kendisinden ders aldığı aynı
zamanda șair olan Molla Halîmî-i Șîrvânî (2/190), Molla Ahmed Kazvinî (2/190),
Molla Mehmed Emin (2/190), Bağdat΄ta karșılașıp kendilerindenHafız Divanı,
BostanveGülistan΄dakimüșkilyerlerisorduğutüccarlar108,Diyarbakır΄dakendisinin
meclisine iștirak edip sorular yönelttiği Muslihu΄d-dîn Lârî109, Bağdat΄ta kendisiyle
görüșüpdersaldığıHazretiAli΄nintürbesininmücavirlerindenMevlânâEfdalü΄ddin
(2/191),MevlânâSabûhîBedahșî(2/190)vehemșeyh,hemmollavehemșairolan
ȘeyhHüseyinHârizmî΄dir.(2/190)
108Sûdî,Șerh-iBostan,C.l,İstanbul1288,s.482.
109age.,s.482.
D.ELEȘTİRİLER D.ELEȘTİRİLER D.ELEȘTİRİLER D.ELEȘTİRİLER
Sûdî șerhinde eleștiriler büyük bir yekûn tutar. O Hafız hakkında yeri
geldikçegörüșleriniifadeettiğigibikendindenönceHafızDivanı΄nıntamamınașerh
yazan çağdașları Sürûrî ve Șem΄î΄yi çok șiddetli bir șekilde eleștirilere tabi tutar.
Burada hemen șunu belirtelim ki Sûdî eleștirdiği kișilerin isimlerinden bahsetmez.
İbn-iKemal΄ieleștirirkenondanDekayıku΄l-Hakayıksahibidiyebahseder.Sürûrî΄nin
ismi ise eserde 10 yerde geçmektedir. Bunların sadece üçünde eleștirme
sözkonusudur. Diğerleri bilgi vermek ve atıfta bulunmak için zikredilmiștir. İbn-i
Kemal΄inHafız Divanı΄na șerhi yoktur. Sûdî gramer konularından bahsedirken ona
tenkitleryöneltmiștir ve bunlar da așağıda görüleceği gibi sınırlıdır. İbn-i Kemal΄in
Hafız΄ınbirbeytininșerhihakkındaTürkçebireseriolduğunuAtsızkaydetmektedir.
Bununhacmideoldukçaküçüktür.BirdebirkonumünasebetiyleHayalî΄yeyöneltiği
eleștiri vardır. Sûdî΄nin üç cilt halinde basılan matbuȘerh-i Divan-ı Hafız adlı
eserinde sayfaların yanında derkenar olarak “Redd-i Sürûrî, Redd-i Șem΄î, Redd-i
SürûrîveȘem΄î”ibareleriylesıksıkkarșılașırız.Sadecebiryerde“Redd-iDekayıku΄l-Hakayık”,yinebiryerde“Redd-iDüretü΄l-Hakayık”,yinebiryerde“Redd-iSürûrî
ve Șem΄î ve Konevî”, bir yerde “Redd-i Sürûrî ve Șem΄î ve İbn-i Kemal Pașa”, bir
yerde “Redd-i Șem΄î ve ġayrihi”, bir yerde “Redd-i Sürûrî ve Șem΄î ve gayrihimâ”
ifadesiylekarșılașırız.
Sayfa kenarındaki matbu bu ifadeler Sûdî΄ye ait olabilir mi sorusuna
bütünüyleevetdemekimkânsızdır.ÇünkübunlararasındaSûdî΄densonrașerhyazan
Konevî hakkında da Redd-i Konevî ifadesi bulunmaktadır. Fakat Bayazıt
Genel(Umumî)KitaplığıNo:5494΄tekayıtlıSûdî΄ninBostanayazdığıșerhinyazma
nüshasındaeserin2Șevval1006/8Mayıs1597tarihîndetamamlandığıbelirtilmekte
ve kenarlarında aynı kalemden çıkmıș tashihler ve Redd-i Șem΄î ve Sürûrî ibareler
bulunmaktadır.NazifM.HocabuifadeleringeçtiğinüshanınmuhtemelenSûdî΄nin
kendi elyazısı olduğu hükmünü vermektedir.110 Bu tarz Sûdî΄nin kendi kaleminden
çıkmıș bașka eserlere tesadüf edilirse bu nüshanın da ona ait olduğu kesinlik
kazanacaktır.
110NazifHoca,age,s.27.
Șerh-i Divan-ı Hafız΄da Redd-i Sürûrî 231, Redd-i Șem΄î ise 312 defa sayfa
kenarındamatbuolarakgeçer.Bundandaanlașıldığıgibieleștirilerdeağırlıklıolarak
Șem΄îhedefalınmıșolmaktadır.Buradametindeherhangibireleștiriolmadığıhalde
çok az sayıda bazı yerlerde Sürûrî ve Șem΄î΄nin adı geçtiğini de belirtelim. Bunlar
kitabı baskıya hazırlayan kișilerin bu tarz anlamla Sürûrî ve Șem΄î΄nin verdikleri
anlamlar hakkında farklılık olduğunu farketmeleriyle konulmuș olmalıdır. Yine
eleștirel ifadeler olduğu halde sayfa kenarında matbu olarak herhangi bir kayıt
konulmadığı, yani kimin eleștirildiğinin belirtilmediği yerler de bulunmaktadır ve
bunlardaepeycefazladır.Toplam545kerebu“Redd-i...”ilebașlayanifadelerden
sadece545tenkidinyapıldığıdüșünülmemelidir.Bazenbirbeyitteonlarınyaptıkları
birdenfazlayanlıșlarbulunmaktadır.Bazandaazöncebelirttiğimizgibiherhangibir
isimbelirtilmediğidurumlarvardır.DolayısıylaSûdî΄ninkendindenöncekișarihleri
eleștirdiğiyerlerbindenfazladır.İnsanyapılanbukadaryanlıșlarıgörünceSûdî΄nin
ne kadar dikatli ve keskin bir anlayıșa sahip olduğunu anladığı gibi eleștirilenler
açısından da insanın aklına “Cehlin bu mertebesi sehl olmaz” mısraı gelmektedir.
Eleștirileri tasniften önce Sûdî΄nin șarihler hakkında kullandığı eleștiri üslubuna
bakmaktafaydamülahazaediyoruz.
− EleștiriÜslubuEleștiriÜslubuEleștiriÜslubuEleștiriÜslubu
Sûdî kendinen önce șerh yazan șarihleri eleștirirken bazı ifadeler kullanır.
Bunlarıșușekildemaddehalindesıralayabiliriz.
a)
a)
a)
a)BirbirineTabiOlmakBirbirineTabiOlmakBirbirineTabiOlmakBirbirineTabiOlmak
Sûdî΄nin eleștirilerinde gördüğümüz ifadelerden bir kısmı “sabıka lahık
olmak,peyrevliketmek,isrincegitmek”gibitabirlerdir.ButarzifadelerleȘem΄î΄nin
Sürûrî΄yetabiolmasıtenkitedilmektedir.BilindiğigibiSürûrîșerhiniȘem΄î΄denönce
yazmıștır ve Șem΄î΄nin ondan istifade ettiği tartıșma götürmez bir gerçektir. Fakat
sadece doğru anlamlardan değil yanlıș anlamlardan da faydalanmıș olacak ki
Sürûrî΄de görülen yanlıșları tekrar etmiștir. Bunun farkına varan Sûdî bu hususta
Șem΄î΄yibazıcümlelerleeleștirirkionlardanbirkısımörneklerșöyledir:
“Terzîk-iedâdabiribirinecacebpeyrevlikeylemișler.”birbirinitaklîdlecaceb
terzîkmacnâlarihtirâceylemișler.2/128–129.(Redd-iSürûrîveȘem΄î)
Terzîkmacnâvirmekdelâhıkasâbıkvemuktedâolmuș.”2/422–423.
“cİndiyyâtsöylemekdecacebbiribirinepeyrevolmușlar.”.3/132.
b) b) b)
b)İfadeTarzınınBeğenilmemesiİfadeTarzınınBeğenilmemesiİfadeTarzınınBeğenilmemesiİfadeTarzınınBeğenilmemesi
Bu tarz eleștirilerde anlam açısından herhangi bir yanlıșlığın değil ifade
tarzınınuygunolmadığıvurgulanmaktadır.Genelde“hakk-ıedayıeylememiș,garip
edaeylemiș”gibiifadelerkullanılır.
“cÂșıkneylesünyimeyüpmelâmetokınıdiyenġarîbedâeylemișdir.”.1/269.
(Redd-iSürûrî)
Birinci mısrada “cAdû Hâfızıñ cânına anı eylemedi diyen hakk-ı edâyı
eylemedi.”.1/331.
Farsçada yacnî çi dedikleri yerde Türkçede yani ne derler. O halde ya
neyledindiyeanlamverenlereyanineyledindemekgerek.3/201....
c) c) c)
c)SöylSöylSöylSöylenileninAnlașılamamasıenileninAnlașılamamasıenileninAnlașılamamasıenileninAnlașılamaması
Șarihlerbeytinanlamınıanlamadıklarındandolayıkapalıveanlașılmazifade
kullandıklarıbelirtilerekeleștirilir.
“Macnâ-yıbeytevâsılolmadıklarındanibhâmeylemișler.”3/277
“Macnâsınıancakkendibilir.”.2/100.(Redd-iSürûrî)
“Beytiñmacnâsınıcacebibhâmlaçâkeylemișler.”3/183.
d)d)
d)d)DikkateDeğerOlmamaDikkateDeğerOlmamaDikkateDeğerOlmamaDikkateDeğerOlmama
BazıyanlıșlarıSûdîtercümeveșerhtevermez,sadeceonlarıiltifatadeğmeyen
saçmalıklargibisertifadelerlenitelendirir.Bunlardanbirkısımörneklerșunlardır:
Bazılarıbubeytibașkalarınınsaçmalıklarınadayanarakaçıkladılar.Doğrusu
tabiatındazerrekadaristikametolanbutarzhezeyanlarıjajhakabilindensayar.1/15.
(Redd-iȘem΄î)
Bazıları bu telmihi bilmediklerinden öyle tuhaf șeyler yazmıșlardır ki tabir
edilmesimümkündeğildir.1/41.
İlmi ve tabiatında yeterlilik olmayan kiși öyle saçmalıklar söylemiș ki deli
söylemez.2/253.(Redd-iȘem΄î)
“Bu beytiñ macnâsında baczı kimseniñ terzîk-i tefvîline ictibâr olunmasun ki
sudâc(bașağrısı)virür.”.3/227.(Redd-iȘem΄î)
e) e) e)
e)GenelİfadelerleEleștirmeGenelİfadelerleEleștirmeGenelİfadelerleEleștirmeGenelİfadelerleEleștirme
Burada yapılan yanlıșa göre eleștiri ifadesinde farklılıklar görülmektedir.
“Bilmezmiș, bilmemiș, ıttılaı yok imiș, hata eylemiș” gibi ifadelerin yanında sert
ifadelerledekarșılașırız.Butarzifadelerinbirkısmınınörneklerișöyledir:
“Edâdahatâeylemiș.”3/155.(Redd-iȘem΄î)
“Lafızdavemacnâdahabt-ıcașvâeylemiș.”3/195.(Redd-iȘem΄î)
“Hergizșicrlezzetidimâġınadüșmemiș.”3/339.(Redd-iSürûrî)
“Toġrımanayıüstaddantutmamıș.”3/382.(Redd-iȘem΄î)
“Vehm-ifâhișeylemiș.”3/443.(Redd-iȘem΄î)
“Istılâhât-ıAccâmdanbî-haberimișler.”3/258.
“cİlm-ilüġatdenbî-behreimiș.”2/3.(Redd-iȘem΄î)
“Dilinegelensözisöylerimiș.”.2/237.
“cAcebcindîcilerdir.”.2/162–163.(Redd-iSürûrîveȘem΄î)
“Böylecindiyâtıterkeyleseevlâidi.”.3/170.(Redd-iȘem΄î)
“Sibâkvesiyâk-ıkelâmıtedebbüriderdegilimiș.”.3/187.(Redd-iȘem΄î)
“Zevî΄l-cukûldensâdırolmaz.”(Redd-iSürûrî)3/229.
“Hatâyıgüngibirûșeneylemișler.”.2/264.(Redd-iSürûrîveȘem΄î)
“Mezkûrbeyitleriñvebunlargibileriñmacânîsinehergizvâsılolmamıșlarve
olamazlar.”1/41.(Redd-iSürûrîveȘem΄î)
Balkelimesinekuyrukanlamıveren“haylitedebbüreylemiș.”1/122.(Redd-i
Sürûrî)
“Beytiñ netîcesinde hayli zahmet çekmișdir ve bu netîceden soñra bî-netîce
çokkelimâteylemiș.cAfe΄llâhucanhu.”.3/263.
Burada zımnîbiristihzagözeçarpmaktadır.Öncebirövgüvargibi.Bukiși
beyti anlamak için bir hayli zahmet çekmiș, sonra ne olmuș, zahmetinin karșılığını
alabilmișmi?Ondansonradaneticesizbirhaylikelimelersöylemiș,yaniyineboșuna
zahmet.
AcemlerTataraTürkderler.Yağmacılıkveçapulculukonlarınșanındandır.
“Türk-ifelekdenmurâdmâh-ınevolmakrûșendirdiyenenemünâsebetdiriz.Mâh-ı
Ramazândırdiyenedeböylediriz.”1/300.
Bûyümitanlamındadır,kokuanlamındadeğildir,halkabunakarinedirdiyen
“habs ve kayda lâyık dîvâne imiș.” (Redd-i Șem΄î) Çünkü halka kayda münasiptir,
kokuveümitlemünasebetiaslayoktur.3/193.
f)f)
f)f)YanlıșlıkYapılanKelimeveyaCümledekiİfadeleriKullaYanlıșlıkYapılanKelimeveyaCümledekiİfadeleriKullaYanlıșlıkYapılanKelimeveyaCümledekiİfadeleriKullanarakEleștirmeYanlıșlıkYapılanKelimeveyaCümledekiİfadeleriKullanarakEleștirmenarakEleștirmenarakEleștirme Sûdî΄nineleștiriüslubundagörülenbirözellikdeonunyanlıșanlamlandırılan
kelime veya cümlede geçen bazı ifadeleri kullanarak eleștiride bulunduğudur. Bu
Sûdî΄ninkeskinzekâsınıvedilikullanmaktakibașarısınıgösterir.Butarzdaifadelerle
eleștirilerdeoldukçafazlakarșılașırız.EleștirilerkısmındaSûdî΄ninbutarzifadelerini
aynenkorumayagayretettiğimizdenburadabazıörneklerinivermekleyetineceğiz.
“Zîrâ,bizgördük,muhkembircâhilididiyenmuhkemcâhilâneedâeylemiș.”
1/399–400.(Redd-iȘem΄î)
Yanlıșlık muhkem cahil idi ifadesinde olduğu için aynı ifade kısmen
değiștirilerekeleștiricümlesihalinegetirilmiștir.
“Dânîniñ mefcûli mısrâc-ı sânîdir diyen nâ-dânlık idüp beyti bozmuș, evi
harâbolsun.”1/48.(Redd-iȘem΄î)
Burada yanlıșlık yapılan kelime dânî fiilidir. Eleștiride nâ-dânlık yaptığı
zikredildiğigibibeytibozduğuiçinbeytkelimesininTürkçesikullanılarakeviharap
olsundenilmiștir.
Akl-ı küll΄ü akl-ı gül okuyarak “gülüñ caklı seni yüz caybla müttehem tutar
diyencakl-ıevvelġayr-imesmûcbikrmâcnaihtirâceylemiș.”1/386.(Redd-iSürûrîve
Șem΄î)
Buradaakl-ıküllkelimesiyanlıșokunduğuiçineleștirilenkișiakl-ıevveldiye
nitelendirilmiștir.
İkinci mısrada hayl kelimesi yerine nilyazıp anlamında “ġam leșkeri benim
caklımırmaġınıyerindeniletdidiyenNîlırmaġıdeñlüfâhișhatâeylemiș.”2/262.
YanlıșlıkhaylkelimesiyerineNilkelimesiyazılarakyapıldığıiçintenkitteNil
ırmağıkadarbüyükyanlıșyapıldığısöylenmiștir.
İkinci mısraın anlamında “uyuz lâġarım, yoksa ġazanferiñ șikârıyım diyen
cacebcereb-dâr(uyuzlu)macnâvirmiș.”.2/449–450.
Cılız, zayıf anlamındaki lağar kelimesine uyuzlu anlamı verilince Sûdî΄ni
cümlesihazırdır:Uyuzlumana.
“Bûse mî-zedem bunda vedâcdan kinâyetdir diyen kimse macnâ-yı beyte
külliyenvedâceylemiș.”.3/23.(Redd-iȘem΄î)
Öpmek anlamındaki fiile veda anlamı verilince eleștiri ifadesi beytin
anlamınabütünüylevedaetmekolarakkullanılır.
ÂhûrTürkçeâhırFarsçadırdiyenhayvan“âhûrıbilmezimiș.”3/392.(Redd-i
Șem΄î)
Burada ahur kelimesinin hangi dilden olduğu hakkında yanlıșlık yapılması
Sûdî΄ninbukișiyiahırdayașayanlarabenzetmesinesebepolmuștur.
“Murâd el-mecâzu kantaratu΄l-hakîkati hasebince bende olan cașk-ı mecâzî
kaçanhakîkatemübeddelolurdiyegiryevetefekkürdeyimdimekdirdiyenmacnâ-yı
beyitdenmecâzvehakîkatmâbeynimikdârıdûrdüșmüșdür.”.3/118.
Beyte zoraki tasavvufi anlam verilmek için mecaz ve hakikat kavramları
kullanılınca eleștirinin ne olacağı anlașılmaktadır: Beytin anlamından mecazla
hakikatarasındakiuzaklıkkadaruzakdüșmek.
Birincimısraınanlamında“gelgârîblerahșâmınavebizimgözümüzyașınıgör
diyenlerbânıñmacnasınıahșâmzulmetindegümeylemișler.”3/213.
Bu beytin anlamında zorluk olduğu için bu șekilde açıklandı diyen “hûb-edâyamâlikimiș.Tayyebe΄llâhuenfâsehu.”.3/262.
Gayet açık anlamı olan bir beyte anlam verilirken beyitte kapalılıktan
bahsediliyor.Nedenebilirki:Allahnefesinitemizvemübareketsin!
Farsçada kemter kelimesinin bütünüyle nefyetmek anlamında kullanıldığını
bilmeyerek “kemter üftediñ manasını azrak (daha az) düșer diyenler ıstılahdan
kemterâgâhimiș.3/350–351(Redd-iSürûrîveȘem΄î)
Kemter kelimesinde yanlıșlık yapılıyor. O halde eleștirinin aynı kelimeyle
yapılması son derece yerinde. Kemter agâh, yani hiç haberi yok. Șayet onlar bu
kelimeyidahaazanlamındaalıyorlarsaeleștiriyideaynıșekildealgılayabilirler.
Yukarıda kısmen mizahlı üslupla açıkladığımız örneklerde bir husus açıkça
görülmektedir. Sûdî dile son derece hâkim ve keskin zekâlı birisidir. Böyle birinin
yapılan yanlıșlar karșısında bu iki silahını kullanmaması düșünülemezdi. Sûdî de
bunuyapmıștır.
Bütün bu açıklamalardan sonra eleștirileri șu iki ana bașlık altında
sınıflandırabiliriz:
1.ȘARİHLERLEİLGİLİELEȘTİRİLER 1.ȘARİHLERLEİLGİLİELEȘTİRİLER 1.ȘARİHLERLEİLGİLİELEȘTİRİLER 1.ȘARİHLERLEİLGİLİELEȘTİRİLER
Șarihlerle ilgili eleștiriler çok geniș bir yelpazede karșımıza çıkar. Bunları
kategorize etmeden önce Hafız Divanı΄na șerh yazmamıș fakat Șerh-i Divan-ı
Hafız΄dazamanzamanSûdî΄nineleștirioklarınahedefolmaktankurtulamayanİbn-i
Kemal΄leilgilikısımlaratoplucabakmaktayararvardır.
İbn-i Kemal Türkçe iktibaslarda zikrettiğimiz gibi Sûdî΄nin ikinci olarak
kendisinden en çok iktibasta bulunduğu kișidir. Sûdî müellifin adını Kemal
Pașazade, İbn-i Kemal Pașa ve Kemal Pașaoğlu olarak kullandığını daha önce
kaydetmiștik.
İbn-i Kemal΄in kendisinin değil de bir yerde eserinin ismi zikredilerek
eleștiride bulunulur. Hem de adı geçen kitabın çok yerlerinde böyle yanlıșlar
yapıldığınıbelirtir.ȘimdiSûdî΄ninifadesinebakalım:
Dekâyıku΄l-Hakâyıksahibikâmkelimesinigâmokuyarakhemadım,hemde
damak anlamındadır diye söyler. Onun bu tarz yanlıșları çoktur ve kitabının çok
yerlerindeböyleyanıșlıklargörülür.2/225.
Sûdî bu kelime hakkında “Kâm, kâf-ı cArabîyle, tamak macnâsınadır.”
dediktensonraMevlânâCâmîveAsafî΄ninșiirlerindendelilgetirir.Demekkikâm
damakanlamında,gâmiseadımanlamındadır.Eskiimladakefharfihemke,hemde
ge okunabildiği için böyle yanlıșlara düșünülmesi kaçınılmaz olabilmektedir. Ama
Farça eser yazan bilginlerin böyle yanlıșlara düșmesi oldukça garip bir durumdur.
AynıyerdeSürûrî΄yitenkitiçindeșuifadekullanılır:“Kâm,kâf-ıcAcemîyle,tamak
macnâsınadır diyen Fârisîde henûz kâma vâsıl olmamıș.” Burada matbu nüshada
sayfakenarındaRedd-iSürûrîyazıldığınıhatıratalım.
Görüldüğü gibi hem İbn-i Kemal, hem de Sürûrî kâf-ı Acemî kaydını
kullanarak kelimenin gâm okunduğunu ve bunun da hem damak, hem de adım
anlamındaolduğunubelirtmektedirler.
Burada İbn-i Kemal΄in adı geçen eseri hakkında Șemseddin Samî ve Nihal
Atsız΄ınverdiğibilgilerebakmaktafaydavar.ȘemsettinSamișöyleder:
“Elfaz-ı müteradife-i Farisiye beynindeki farkları mübeyyin Dekayıku΄l-Hakayıkünvanıylabirkitap”.111YaniFarsçadaeșanlamlıkelimelerinveyayazılıșları
aynıolanlafızlarınaralarındakifarklarıanlatanbirkitap.
NihalAtsıziseİbn-iKemalDekayıku΄l-Hakayıkeserinde400civarındaFarça
kelime hakkında bilgiler verildiği notunu düșer ve müelifinCami΄u΄l-Furs adıyla
Farsçagramerivesözlüğüileilgilibireserindenbahseder.112
Lügat-i Naci΄de kâm karșılığı olarak sadece murat, istek yazılmaktadır.
Persian-English Dictonary΄de ise kâm ve gâm ke ve ge harflerinde ayrı ayrı
111ȘemsettinSami,age.,s.3886
112NihalAtsız,“KemalPașaoğlu΄nunEserleri”,ȘarkiyatMecmuasıVI,İstanbul1966,s.71-112
yazıldıktan sonra Sûdî΄nin belirttiğine uygun olarak kâmın murat, gâmın ise adım
anlamındaolduğuzikredilmektedir.
İbn-i Kemal΄in eleștirildiği ikinci yerde isim zikredilmez, fakat derkenarda
Redd-i Dekayıku΄l-Hakayık diye not düșülmüștür. Eleștiri zâr ile zârî arasını
ayıramamasısebebiyledir.1/162
Buradaifade birazdahaağırdır.Ehl-iFursgeçinenler,yaniFarsçabildiğini
iddia edenler. Üstelik böye sık kulanılan bir ek hakkında bu tarz yanlıșlıklar
yapılmaktadır.
Șuifadelerdeİbn-iKemal΄ihedefalmıșgibidir.Buradaİbn-iKemal΄inbașka
birözelliğisöylenmektedirkiodașudur:“kendüyehüsn-izannıgâlibdir”
“Zârla,zârîniñmâbeynindefarkfâhișdir,ġarâbetbundadırkiRûmunekser
ehl-i Fürsi ikisiniñ arasını fark eylemedi. Hattâ birisi ki kendüye hüsn-i zannı
ġâlibdir,“Hoșnâlehâ-yızârdâșt”ıñmacnâsındahoșzârvenâlelertutdıdimiș.”1/193.
AșağıdanakledeceğimizkısmınmatbuderkenarkısmındaRedd-iDürretü΄l-Hakâyık ve Sürûrî yazmaktadır. Eserin kime ait olduğunu bilmiyoruz. Türkiye
Yazmaları Toplu Kataloğu΄nda da bu adla bir esere rastlanılmamaktadır. Atsız΄ın
İbn-iKemal΄leilgiliaraștırmasındaİbn-iKemal΄inbuadlabireserindenbahsedilmez.
Baskı yanlıșı olupDekayıku΄l-Hakayık yerine de yazılmıș olabilir. Bu örneğe de
bakmaktafaydavar:
Be-savt-ibülbülukumrîegerne-nûșîmey
cİlâc-ıkeykonemetk΄âhiru΄d-devâfiel-keyy
Tercüme:
Tercüme:
Tercüme:
Tercüme:Șayetbülbülvekumruavazıylașarapiçmezsensanadağlamailacını
yaparım, çünkü hadiste dağlama son çaredir denilmiștir, yani bir bir hastalık için
uygulanan değișik ilaçlar fayda vermezse onun için son çare dağlamak olur. Buna
göre anlam șöyle olmaktadır: Bahar mevsiminde șarap içmezsen seni dağlamak
gerekkiaklınbașınagelsin,nitekimdeliliğiizaleiçinhastanınbașınıdağlarlar.
BuanlamlarıverdiktensonraSûdî“EvvelkikeylafzınıFârisîzanidenlersehv
eylemișler”diyebirifadekulanır.3/247.
Buradașunuhatırlatmaktafaydavardırzannediyoruz.Sûdîhakkındaoldukça
senakâr ifadeler kullanan ve onu Hafız΄ı hakikaten mükemmel anlamıștır gibi
ifadelerleövenAbdulbakiGölpınarlıdaherhaldeSûdîșerhinebakmamıșolacakki
key kelimesini dağlamak olarak değil de Farsça nasıl anlamında soru edatı olarak
almıștır.Gölpınarlı΄nıntercümesișöyledir:
“Bülbülvekumrusesiyleșarapiçmezsenseninasıltedaviedebilirimki?İlacın
sonudağlamadır,ensonilaçbudur.”113
Farsça key nasıl anlamında bir soru edatıdır. Arapça key ise dağlamak
anlamındadır.(aslıkeyy).KeylafzıFarsçakabuledilincetamlamaolmazvemısranın
Gölpınarlı΄nındagösterdiğișekildeșușekildeokunmasıgerekir:
cİlâckeykonemetk΄âhiru΄d-devâfiel-keyy
Bușekildeokunsavezinaçısındanbirproblemyoktur.Amaanlamșușekilde
olur: “Sana nasıl ilaç yapabilirim, çünkü dağlamak son çaredir.” Görüldüğü gibi
üslubun ve anlamın kabul edemeyeceği bir yanlıșlık yapılmıștır. Doğrusu Sûdî΄nin
belirttiği gibidir ve anlam; “sana dağlama ilacını uygulayacağım, çünkü bașka çare
kalmadı,sonçaredağlamaktır.”,olmalıdır.
Bubilgilerdensonrașarihlerleilgilieleștirilerigenelolarakșușekildetasnif
edebiliriz:
aaaa----ȘekilveTertipleİlgiliEleștirilerȘekilveTertipleİlgiliEleștirilerȘekilveTertipleİlgiliEleștirilerȘekilveTertipleİlgiliEleștiriler
HafızDivanı tertibinde șiirleri ait olduğu kısmın değil de bașka bir kısmın
içerisine koymaktan ortaya çıkan yanlıșlar Sûdî΄nin dikkatinden kaçmaz. Bu tarz
yanlıșlar hem șarihlere hem de Hafız Divanı müstensihlerine aitir. Bir kısım
örnekleri șunlardır: (Parantez içerisinde geçen ifadeler matbu nüshadaki derkenar
ifadelerdir.)
Nazımșekliolarakkıtatarzındayazılanbirșiirigazeltarzınaçevirenleriçin
“ziyâdeüslûbsuzlukeylemișlerdir.”tabirinikullanır.2/252....(Redd-iSürûrîveȘem΄î).
113AbdülbakiGölpınarlı,HafızDivanı(Tercüme),İstanbul1989,s.478.
Yine bir kıtayı rübailer arasına koyup ona rübai diyenlerin temyiz veteșhis
yeteneğiolmadığınıbelirtir.3/404.(Redd-iSürûrîveȘem΄î)
Aynı yanlıș bir daha tekrarlanınca eleștiri de tekrarlanır. 3/405. (Redd-i
SürûrîveȘem΄î)
Yinerübailerarasındabirgazelinbulunmasınıtuhafbirhataolaraktanımlar.
3/375. Derkenarda bu yanlıșın kime ait olduğu belirtilmemesine rağmen Sürûrî
divanındaadıgeçengazelinrübailerarasındayazıldığınıgörmekteyiz.
Bir gazelin makta beytinin yanlıșlıkla bașka bir gazelin sonunda yazılması
Sûdî΄yi öfelendirir ve insanın bu kadar kör tabiatlı olamayacağını belirtir. Çünkü
yerine konulan beyit gazelle kafiye ve redif bakımından uyușmamaktadır. Çünkü
gazelde hem kafiye hem redif olmasına rağmen yerine konulan makta beytinin
sadecekafiyesiuygunlukarzetmektedir.2/327.(Redd-iȘem΄î)
Kıta șeklinde yazılan bir șiiri gazel șekline sokmak için kafiyelerinin
değiștirilmesinidehataolarakniteler.2/251.(Redd-iSürûrîveȘem΄î)
Beyitlerin sırası hususunda da benzer yanlıșlıklara düșülmektedir. Sûdî΄ye
göre böyle beytin gazeldeki yerinin değiștirilmesi beyitlerdeki maksatı
anlamamaktandoğmaktadır.1/207.
Bir yerde de șöyle der: Hafız΄ın maksadını anlamayanlar mahlas beytini bu
beyittensonrayazmıșlar.3/312....
− ȘarihlereTabiOlupSonraPișmanOlmasıȘarihlereTabiOlupSonraPișmanOlmasıȘarihlereTabiOlupSonraPișmanOlmasıȘarihlereTabiOlupSonraPișmanOlması
Sûdî gazeldeki beyitlerin sıralanması hususunda bazan kendisi de șarihlere
uyarak böyle yaptığını, aslında beytin yerinin bașka bir yer olduğunu söyler. Șu
örneklerbuhususugöstermektedir:
Bubeyitbiröncekibeyittenevvelyazılmalıydı,fakatSürûrîsonrayazdığıiçin
bizdesonrayabıraktık.2/172.
Bu beyit “key yâftî” beytinden sonra yazılmalıydı, fakat șarihlere uyarak bu
tertiberiayetettiksedesonrapișmanolduk.3/275.