• Sonuç bulunamadı

Şerh-i Dîvân-ı Hâfız (Sûdî): Kelimeler-remizler-kavramlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "Şerh-i Dîvân-ı Hâfız (Sûdî): Kelimeler-remizler-kavramlar"

Copied!
468
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER……….…….……….……….l

ÖNSÖZ ÖNSÖZ ÖNSÖZ

ÖNSÖZ……….…..……..…..……….………...lV

KISALTMALAR KISALTMALAR KISALTMALAR

KISALTMALAR………..…………...………...Vll

ÖZET ÖZET ÖZET

ÖZET………..………..………..………..Vlll

SUMMA SUMMA SUMMA

SUMMARYRYRYRY……….…….………..………...…..X

GİRİȘ GİRİȘ GİRİȘ

GİRİȘ... 1

SÛDÎ΄NİNHAYATI,EDEBÎȘAHSİYETİVEESERLERİ...14

A-Hayatı ...14

B-EdebîȘahsiyeti...26

C-Eserleri ...31

I.BÖLÜM I.BÖLÜM I.BÖLÜM I.BÖLÜM...45

A.TÜRKEDEBİYATINDAHAFIZDİVANIȘERHLERİ ...45

1.SÜRÛRÎȘERHİ...45

2.ȘEM΄ÎȘERHİ ...48

3.KONEVÎȘERHİ...49

4.SÛDÎȘERHİ...51

B.SÛDÎ΄NİNHAFIZDİVANIȘERHİ...52

1.GENELBİLGİ...52

2.ȘEKİL...58

a)Gazeller ... 58

b)Kıtalar ... 60

c)Rübailer... 61

d)Mesneviler... 61

e)Kasideler... 62

f)Muhammes ... 62

3.MUHTEVA...64

a)Kișiler ... 64

b)YerveNehirAdları... 91

c)Gruplar ... 96

1. Ezrak-pûşân (Ezrak-libâs) ... 96

2. Kalenderîler ... 97

3. Kızılbaşlar ... 99

4. Melâmîler ... 100

d)HafızDivanı΄ndaGeçenTürkKelimesi... 101

C.SÛDÎ΄NİNȘERHTEKULLANDIĞITEKNİKLER...107

1.GRAMERBİLGİLERİ ...107

a−FonetikBilgiler ... 107

1. Harflerin Adlandırılması... 107

2. Harekeler ... 108

3. Kelimelerin Okunuşu... 109

4. İki veya Daha Fazla Şekillerde Okunabilme... 110

5. Bölgelere Göre Farklı Okuyuş ... 110

6. Şehirli ve Köylülerin Farklı Okuyuşu... 111

7. İranlılar ve Türklerin Farklı Okuyuşu... 111

b−BazıHarfveEdatlar ... 114

c−Masdarlar ... 126

d−Fiiller ... 126

1. Arapça Fiiller... 126

2. Farsça Fiiller... 127

3. Geçisli ve Geçişsiz Olarak Kullanılan Fiiller... 128

4. Bildirme ve Dilek Kipleri ... 128

5. Emir 1. Şahıs (Fi΄l-i Emr Mütekellim) ... 129

e−BileșikSıfatlar(Vasf-ıTerkîbî)... 130

f−Tamlamalar(İzafetler) ... 132

(2)

2.ANLAMBİLİMSEL ...139

a−EDEBÎSANATLAR... 139

b−İKTİBASLAR ... 144

A. Türkçe İktibaslar... 144

B. Farsça İktibaslar ... 148

C. Arapça İktibaslar... 150

1.Ayetler... 150

2.Hadisler ... 155

3.Kelam-ıKibar ... 158

4.KısaCümleler... 160

c−BAĞLAM ... 161

d−KAYNAKLAR... 164

1. Yazılı Kaynaklar... 164

a−MüellifveEserler ... 164

b−Sözlükler ... 167

2. Sözlü Kaynaklar ... 168

D.ELEȘTİRİLER ...170

1.ȘARİHLERLEİLGİLİELEȘTİRİLER ... 176

a- Şekil ve Tertiple İlgili Eleştiriler ... 179

b- Nüsha Yanlışlığı ve Okuma Hataları ile İlgili Eleştiriler... 181

c- Gramatikal Eleştiriler ... 183

1.EdatveEklerleİlgiliEleștiriler ... 183

2.FarsçaMasdarlarlaİlgiliEleștiriler... 190

3.İmlâileİlgiliEleștiriler... 190

4.FiillerinÇatısıileİlgiliEleștiriler ... 191

d- Tasavvufî Eleştiriler ... 191

e- Bilgi Yanlışlarının Eleştirilmesi ... 196

1.BazıKișiveKavramlarıBilmemekleİlgiliEleștiriler ... 196

2.EdebîSanatlarlaİlgiliEleștiriler ... 197

3.TarihHesaplamaylaİlgiliEleștiriler ... 197

4.TerimlerleİlgiliEleștiriler... 198

5.KelimelereYanlıșAnlamVerilmesiyleİlgiliEleștiriler ... 200

6.CümleninAnlamınınYanlıșVerilmesiyleİlgiliEleștiriler... 201

f- Tercümenin Muğlâklığıyla İlgili Eleştiriler ... 208

g- Üslup Açısından Eleştiriler ... 210

2.HAFIZHAKKINDAKİELEȘTİRİLERİ... 216

a- ÖVGÜ ... 216

1.HerkesinHoșunaGitmesiveVecizOlması ... 216

2.BazıGazellerininMucizeDerecesindeOlması... 217

3.BeyitlerindekiMuhayyellik... 217

4.DilininAnlașılırlıkveSadeliği... 217

5.TeșbihlerindekiOrjinallik ... 218

6.BeyanındakiBüyü... 220

7.DiğerȘairlerleMukayese ... 220

a)Zahîr΄leKarșılaștırılması... 221

b)NizamîileKarșılaștırılması... 221

c)KâtibîileKarșılaștırılması... 222

d)AsafîileKarșılaștırılması... 222

8.GazeldekiÜstadlığı ... 223

9.AtasözüNiteliğindekiBeyitleri ... 223

10.ȘiirlerindekiUlviyeti... 224

11.Hafız΄ınİfadelerininİyiyeYorumlanması... 224

12.Hafız΄laİlgiliMenkıbe ... 226

b- YERGİ ... 226

(3)

1.ÜslupAçısındanEleștirmesi ... 226

2.KafiyeAçısındanEleștiriler... 227

a)AdıKonulmamıșKafiyeAyıbı ... 228

b)KafiyeTekrarıAyıbıNasılHafifleștirilebilir? ... 229

3.AnlamAçısındanEleștiriler ... 229

4.Hașv-iKabih... 230

5.VezninSebepOlduğuYanlıșlar ... 231

6.DinîAçıdanEleștirmesi ... 232

7.BașkalarınınEleștirileriniNakletmesi... 233

EDİLVEÜSLUP...236

1.ARKAİKKELİMELER ...236

2.BAZIÇEKİMveYAPIMEKLERİ...256

A-SIFAT-FİİLLER... 256

B.ZARF-FİİLLER ... 259

C.KİPEKLERİ ... 263

D.İYELİK3.ȘAHISEKİNİNFARKLIKULLANILIȘI... 265

3.BAĞLAMAEDATLARI ...267

a.TürkçeAsıllıOlanlar ... 268

b.FarsçaAsıllıOlanlar ... 276

c.ArapçaAsıllıOlanlar ... 286

4.GÖSTERMEEDATLARI ...291

5.TÜRKÇEKELİMELERİNFARSÇATAMLAMADAKULLANILMASI ...292

6.CÜMLEYAPISI ...292

II.BÖLÜM II.BÖLÜM II.BÖLÜM II.BÖLÜM ...304

KAVRAMLARSÖZLÜĞÜ ...304

SONUÇ SONUÇ SONUÇ SONUÇ...461

KAYNAKÇA KAYNAKÇA KAYNAKÇA KAYNAKÇA...465



(4)

ÖNSÖZ

KlasikEdebiyatımızındahaiyianlașılabilmesiiçinedebiçalıșmalarınsadece

Türkçe ile yazılı olan eserlerle sınırlı kalmayıp bu edebiyata büyük çapta etki ve

kaynaklık yapan Fars Edebiyatına da intikal etmesi gerekir. Ortak bir remiz ve

mazmunlar dünyasına sahip olan bu iki edebiyatın șekillenmesinde büyük çapta

etkisi olan ve lisânu’l-gayb lakabıyla anılan Hafız’ın, büyük bir lirizm ve coșku ile

söylediği șiirleri asırlar boyu Farsça’nın bilindiği ve konușulduğu üç kıtalık bir

coğrafyaüzerindederinbiretkibırakmıștır.Șiirlerininmucizederecesineyaklaștığı

söylenen Hafız-ı Șîrâzî hem Fars Edebiyatında hem de Türk Edebiyatında en çok

okunan ve sevilen șairlerin bașında gelmektedir. Mevlana CâmîBaharistan adlı

eserindetercümesișușekildeolanbirkıtanakleder:

HernekadarHazret-iMuhammedbendensonrapeygambergelmeyecektir

buyurmușsa da șiir sanatında üç kiși peygamberdir: Destanda Firdevsî, kasidede

Enverî,gazeldeSa’dî.1

Ali Nihat Tarlan bu rivayeti naklettikten sonra buna ek olarak Hafız

hakkında sorulan bir suale verilen cevabı kaydeder ki o da șudur. “Bugzâr ki ân

Hudâ-yıși'rest.”Bırak,oșiirinTanrısıdır.2



1MollaCâmî,Baharistan,(çev.M.NuriGençosmanoğlu),İstanbul1990,s.251.

2Ali Nihat Tarlan, “Hafız-ı Şirazî” mad., Türk Ansiklopedisi, C. XVIII, Ankara 1970, s. 311.

(5)

Farsça'ya kuvvetle hakim olan Divan șairleri böylesine lirik ve coșkun bir

șairin șiirlerini ellerinden düșürmedikleri gibi, daha geniș bir okuyucu kitlesi

tarafındananlașılmasıiçinHafızDivanı’naçokkısabirsüresonraTürkçeșerhlerde

yazılmıștır.Bușerhlerarasındadikkatlibirzekavesağlambirmantıkürünüolduğu

otoritelercekabul edilenveemsallerindentemayüzedenbirisivardırkikendinden

önce yazılan iki șerhi neredeyse tamamıyla unutturmuștur. Üstelik bu șerh sadece

Türkçe konușulan yerlerle sınırlı kalmamıș, kıtalararası bir yüceliğin de sahibi

olmuștur, Çünkü İranlılar Hafız'ı daha iyi anlayabilmeleri için bu șerhi Farsça'ya

tercüme ettikleri gibi bu șerhin matbu nüshasının 1. cildi Almanca'ya tercüme

edilmiștir.BușerhinmüellifiBosnalıSûdî'denbașkasıdeğildir.

Sûdî eserindeki bu ayrıcalığın farkındadır. O Hafız'ın bir beytini șerh

münasebetiyle șunları söyler: Bir șey müstahak olmayan birinin eline düșse çok

sürmez bir gün ehlinin eline düșer. Nitekim bazı kitaplar ehliyetsizlerin eline

düștüktensonrabirgünehilolanbirisininelinegeçer.2/90.

DoktoratezkonumuzolanSûdî:Șerh-iDivan-ıHafız(Kelimeler-Remizler- Kavramlar)adlıçalıșmamıziçinkaynakolarakİskenderiye-Bulak1250/1834’te3cilt

halinde basılmıș olan Șerh-i Divan-ı Hafız baskısı esas alınmıștır. Çok nadir

kısımlarda metindeki kopukluk ve kapalılığın giderilmesi için Süleymaniye

Kütüphanesi Nazif Pașa 635'tekayıtlı yazma nüshaya atıfta bulunulmuștur. Dipnot

hacmininfazlayerkaplamamasıiçinȘerh-iDivan-ıHafız’lailgilidipnotlarhemen

iktibas edilen kısımdan sonra cilt ve sayfa numarası verilerek gösterilmiștir.

(6)

Sözgelimiiktibastansonraverilenmeselâ1/245rakamıiktibasedilenkısmınmatbu

eserin1.cildinin245.sayfasındaolduğunugöstermektedir.Yazmanüshaiçiniseyine

iktibasedilenkısımdanhemensonravaraknumarasıverilmiștir.

İlkolarakbirgirișmahiyetindeeserinmüellifihakkındabilgilereverilmiștir.

BubilgilerinbulunduğusınırlısayıdakikaynaklarınyanındaSûdî’ninkendieserinde

zamanzamanserpiștirdiğibilgilerebașvurulmușvehayatınıaydınlatanbazıbilgilere

ulașılmayaçalıșılmıștır.

Daha sonra müellifin edebî șahsiyeti hakkında bazı hükümler tespit

edilmiștir.Buhükümlerintespitineesasolmaküzerebașkalarınınkendisihakkındaki

hükümleriyle ağırlıklı olarakȘerh-i Divan-ı Hafızolmak üzere kendi eserlerinde

geçenbazıbilgilerkaynakolarakkullanılmıștır.

Çalıșmamızın I. Bölümünde Sûdî’den önce Hafız divanına yazılan șerhler

hakkında tanıtıcı kısa bilgiler verilmiș ve bu eserlerin bulunduğu yerler

mkutup.gov.t mkutup.gov.t mkutup.gov.t

mkutup.gov.trrrradresindebulunanTürkiyeYazmalarıTopluKataloğu’nadayanılarak

belirtilmiștir.

Daha sonra Hafız divanının en sağlam ve doğru șerhi olduğu otoriterlerce

kabuledilenSûdîșerhihakkındatanıtıcıbilgilerverilmiștir.Genelbilgilereserdeki

nazımșekillerinin(gazel,kıta,rübaî,kaside,mesnevi,muhammes)sayısı,türüvekaç

beyittenteșekkülettiğihakkındakibilgilerdir.Muhtevaolarakeserdegeçenkiși,yer

(7)

ve grup adları ve onlar hakkında eserde geçen tanıtıcı bilgiler toplu olarak

gösterilmiștir.

ȘerhMetodubașlığıaltındaeserdegeçengramerbilgilerikategorizeedilerek

özet olarak verilmiștir. Daha sonra eserde geçen edebi sanatlarla ilgili bilgiler,

iktibaslarveSûdî’ninbueseriyazarkenbașvurduğukaynaklarbelirtilmiștir.

Sûdî’nin eleștirileri; Șarihlerle İlgili eleștiriler ve Hafızla İlgili Eleștiriler

olmak üzere iki ana bașlık altında kategorize edilmiștir. Șarihlerle ilgili eleștirileri

eleștirinintürünegörealtbașlıklaraltındagösterilmiș,Hafızlailgilieleștirileriövgü

ve yergi olmak üzere iki kısma taksim edildikten sonra alt bașlıklar halinde

sınıflandırılmıștır.

Dil ve Üslup bașlığı altında eserdeki Türkçe unsurlar ele alınmıș, eserde

geçen arkaik kelimeler, bazı çekim ve yapım ekleri, bağlama edatları, gösterme

edatları topluca verildikten sonra eserdeki cümle yapısı ve bu yapının getirdiği

zorluklarınașılmasıiçinbazıbilgilerverilmiștir.

Çalıșmanın II. Bölümünde eserde geçen ve edebî değeri haiz bulunan bazı

kelime,remizvekavramlaralfabetikolaraksıralanmıș,çalıșmanınhacmininbüyük

olmamasıiçinbunlarlailgiliçokazsayıdașiirörnekleriverilmiștir.

Bu çalıșma bu konunun seçilmesi hususunda teșvikleri ve ısrarları ile bizi

yönlendiren danıșman hocamız Yard. Doç. Dr. Sadık ARMUTLU’ya büyük bir

șükran borçludur.  Ayrıca çalıșmanın șekillenmesi ve diğer hususlarda her zaman

(8)

yardımlarınıgördüğümDoç.Dr.KazımYOLDAȘ,Doç.Dr.SüleymanÇALDAKve

Prof.Dr.HasanKAVRUKhocamadaenderinteșekkürlerimiarzetmeyibirborç

bilirim.

İbrahimKAYA

(9)

KISALTMALAR KISALTMALAR KISALTMALAR KISALTMALAR

age.:Adıgeçeneser

bk.:Bakınız

Böl.:Bölge

C.:Cilt

çev.:çeviren

DİA:DiyanetİslamAnsiklopedisi

H.:Hicrî

hzl.:Hazırlayan

İA:İslamAnsiklopedisi

Ktp.:Kütüphanesi

M.:Miladî

mad.:Maddesi

MEB:MilliEğitimBakanlığı

Müd.:Müdürlüğü

öl.:Ölümü

s.:Sayfa

S.:Sayı

SBE:SosyalbilimlerEnstitüsü

vb.:Vebenzeri

vd.:Vediğerleri

Y.:Șerh-iDivan-ıHafız,SüleymaniyeKtb.NazifPașa665'tekayıtlı

yazmanüsha.

Yay.:Yayınları

yy.:Yüzyıl

(10)

ÖZET ÖZET ÖZET ÖZET

16. yüzyılda yașayan Sûdî İran Edebiyatının temel klasiklerinden üçü

hakkında șerh yazan bir müelliftir. Bunlar Hafız-ı Șîrâzî’ninDivan’ı ve Sa’dî-i

Șîrâzî’ninBostanveGülistanadlıeserleridir.

Bueserlersadeceİran’dadeğilAnadolusahasındadaençokokunaneserler

arasında önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Hafız-ı Șîrâzî’nin Divan’ı ve Sa’dî-i

Șîrâzî’nin Bostan ve Gülistan adlı eserleri dünyanın birçok dillerine tercüme

edilmișlerdir.Türkçe’yedeçoksayıdabunlarıntercümeveșerhleriyapılmıștır.

Bu çalıșmada Bosnalı Sûdî’nin Hafız Divanı’na yaptığı ve araștırıcıların

takdirini kazananȘerh-i Divan-ı Hafız adlı eser ele alınmıștır. Eser Hafız Divanı

șerhlerinden matbu olan tek eserdir. Diğer șerhlerin ise sadece yazma nüshaları

bulunmaktadır.

Șerhin sözlük anlamı yarma ve açma ve ayırma demektir. Terim anlamı ise

edebî bir metnin daha iyi anlașılabilmesiiçin metinde geçen kelimelerin gerçek ve

mecazanlamlarınıbelirtilerek,deyimveterimlerinkendidönemindehangianlamda

kullanıldığını göstererek açıklama yapmak demektir. Metni șerh eden kișiye șarih

denilir.

Farsça metinlerin șerhinde önce metin yazılır, daha sonra metinde geçen

kelime ve terimlerin anlamı verilir. Fiillerin hangi kipten olduğu ve eklerin hangi

fonksiyonlarıtașıdığısöylenir,dahasonrabeytintopluanlamıverilir.Bütünbunlara

(11)

ek olarak manzum metinlerin șerhinde nazım șekli, aruz ve kafiye bilgisi, edebî

sanatlardakısmenelealınmaktadır.Ayrıcașarihdiğerșerhlereyaptığıeleștirilerede

eserindeyerverir.

Farsçaeserlerinșerhindeönceliklihususdahaçokanlașılmasıizahamuhtaç

olan kısımların açıklanmasıdır. Diğer kısımlar bir nevigeniș tercüme denilebilecek

özelliktașır.Butarzeserlerdediliöğretmekgayesiönplandadır.Bununlaberaber

șarihler yeri geldikçe metnin anlamlandırılmasında edebî sanatlar ve tasavvufî

yorumlaradabașvurmușlardır.BudurumSûdîșerhindedegözeçarpar.

Bu araștırma iki bölümden olușmaktadır. Önce bir giriș olarak Sûdî’nin

hayatı, eserleri ve edebî șahsiyeti hakkında bilgi verilmiș, 1. bölümde Türk

EdebiyatındakiHafızDivanıșerhlerihakkındatanıtıcıbazıbilgilerverildiktensonra

Sûdî’niȘerh-iDivan-ıHafızadlıeseridilbilimselveanlambilimselolarakincelenmiș

ve müellifin diğer șarihlere yönelttiği eleștiriler sınıflandırılmıștır. 2. bölümde ise

eserdegeçenveedebîdeğerihaizbulunanbazıkelime,remizvekavramlaralfabetik

olarak sıralanmıș, çalıșmanın hacminin büyük olmaması için bunlarla ilgili çok az

sayıdașiirörnekleriverilmiștir.

(12)

SUMMARY

Sudiisanauthorwholivedinthe16thcenturyandwrotethreeannotation

(șerh (șerh (șerh

(șerh) about the classical sources of Persian literature. These are:Hafız-ı Șirazi

Divanı,Sadi’s(SadiofȘiraz)BostanandGulistan.

These books are widely read not only in İran but also in Anatolian region.

Șirazi’s Divan and Sadi’s Bostan and Gulistan were translated into many world

languages.TheirtranslationsandcommentariesintoTurkishweremademanytimes.

This study examinesȘerh-i Divan-ı Hafız which was prepared by Sudi of

Bosniaandwasvaluedhighlybymanyscholars.Thetextistheonlypublishedone

amongtheHafız’sDivans.Otherannotations(șer(șer(șerhs)(șerhs)hs)hs)haveonlymanuscriptsinthe

libraries.

Dictionary meaning of șerh is to split, to uncover and to separate. But its

meaninginTurkishliteratureistogivetherealandmetaphoricmeaningsofwords

andtoexplainthemeaningoftermsandidiomsusedatthattimeinordertomakea

literary work more understandable. The person who does the work of all the

explanationandannotationisnamedannotator(șarih)șarih)șarih)șarih).

Beforeannotationofthetextstheorginaltextiswritten.Then,themeaning

of words and expressions are explained. The conjugation of the verbs and the

function of the affixes are explained. Later, the general meaning of the couplet is

given.Inadditiontothese;thetypeoftheverse,prosody(aruzaruzaruzaruz),rhymeandrhetoric

(13)

arepartlydealtwithintheannotationoftheverse.Moreover,theannotatorgives

placetoliterarycriticisminhisworkwhichhedidtootherannotations.

IntheannotationofthePersianworks,theprimaryissueistorevealtheparts

thatneedexplanation.Otherpartsseemtobeatranslationpreparedindetail.Inthis

type of works, the main purpose is to teach the language itself.  However, the

annotatorssometimesusemysticinterpretationsandrhetorictomakethetextclear.

ThissituationisalsoobservedinSudi’swork.

Thisstudyconsistsoftwoparts.TheintroductionpartcoversthelifeofSudi

and his works and literary personality. The first section gives some explanatory

informationabouttheannotationsofHafızDivaninTurkishliterature.Inaddition,

theworkofSudi’sȘerh-iDivan-ıHafızisinvestigatedlinguisticallyandsemantically.

Then,thecriticismthattheannotatormadetootherannotatorsisclassified.Inthe

second section; some words, expressions and symbols that have literary value are

orderedalphabetically.Forthesakeofbrevity,alimitednumberofcoupletisgiven.

(14)

GİRİȘ GİRİȘ GİRİȘ GİRİȘ

SÛDÎSÛDÎ

SÛDÎSÛDÎ΄N΄N΄N΄NİNHAYATI,EDEBÎȘAHSİYETİVEESERLERİİNHAYATI,EDEBÎȘAHSİYETİVEESERLERİİNHAYATI,EDEBÎȘAHSİYETİVEESERLERİİNHAYATI,EDEBÎȘAHSİYETİVEESERLERİ

A A

AA----HayatıHayatıHayatıHayatı

Sûdî hakkında kaynaklarda fazla bilgiye rastlanmaz. BuradaȘi΄ru΄l-Acem müellifinin Hafız hakkındaki bir yakınmasını tekrarlamak istiyoruz. Șibl-i Nu΄mânî

Hafız için șöyle der: Böyle büyük bir müellif Avrupa ülkelerinde yașasaydı hayatı

hakkında ciltler dolusu bilgilerle karșılașırdık, maalesef Hafız hakkında tezkire

sahiplerinin yazdıkları araștırıcının susuzluğunu gidermekten çok uzaktır3. Benzer

yakınmayı Sûdî için yapmak gerekecektir.  Böyle bilge bir șahsiyetin yașadığı

dönemdevedahasonralarılayıkıylaelealınmamasınanekadarteessüfedilseyeridir.

Birinci derecede kaynaklardan Atâyî (öl. H 1044)Zeylü΄ș-Șakâyık adlı eserinde

BosnaasıllıolduğuveİbrahimPașasarayındamuallimlikettiğindenbașkahayatıile

ilgiliherhangibirbilgivermez.4

KâtipÇelebi(H1000–1067)΄ninFezlekeisimlieserindekiifadelerbazıterkip

vetamlamalaravarıncayakadarAtâyîileaynıdır.Sûdî΄ninçokkısabirhaltercümesi

ve4adeteseriverilmektedir.5

Müstakimzâde Süleyman Sa΄deddin Efendi (H. 1131–1202) Mecelletü΄n- Nisab΄ta Atâyî΄nin sanatkârane ifadelerini daha sade ve kısa olarak Arapça ifade

eder.6.

Sûdî΄ninhayatınadairbilgilerionuneserlerindeserpiștirilmișolarakmuhtelif

meselelerdenbahsederkenkullandığıifadelerdenanlıyoruz.



3Șibl-iNu΄mânî,Și΄ru΄l-Acem,(Farsça΄yaçeviren:SeyyidMuhammedTakîFahrîDâ΄îGîlânî),C.II,

Tehran1363,s.165.

4Nev΄îzadeAtâyî,Hadâyıku΄l-HakâyıkfîTekmileti΄ș-Șakâyık,C.ll,(hzl.AbdülkadirÖzcan),İstanbul

1989,s.332.

5KâtipÇelebi,Fezleke,C.I,İstanbul1286/1869,s.7.

6MüstakimzâdeSüleymanSa΄de΄ddinEfendi,Mecelletu΄n-Nisâb,(Tıpkıbasım),Ankara2000,s.262a.

(15)

Sûdî΄nin asıl adı Ahmed olup Bosna΄nın Foça șehrine yakın Çayniça

kasabasına bağlı Sûdiçi köyünde doğmuștur, Bosnalı müelliflerden Șakir Sikiriç,

PriloziadlıeserindeonunbuköydedoğduğunuNazifM.Hocaeserindekaydeder.7 Sûdînisbetismionundoğumyerinigöstermektedir.OnunOsmanlıMüellifleriisimli

eserde8 Foçalı olarak gösterilmesi büyük bir ihtimalle Çayniça kasabası ile Sûdiçi

köyünün Türk müelliflerince daha çok tanınmıș olan bu șehre (Foça΄ya) bağlı

bulunmalarınınneticesidir.9Sûdî΄nindoğumtarihibilinmemektedir,ailesihakkında

daherhangibirbilgiyekaynaklardarastlanılmaz.SonzamanlarakadarsadeceSûdî

veyaSûdî-iBosnevîolaraktanınmaktaidi.Kaynaklaradınızikretmez.SadeceAtâyî

Zeylü΄ș-Șakâyık΄ınmetindeğilfihristkısmındaadınınAhmetolduğunusöyler.10 AsıladınınAhmedolduğunuȘerh-iGülistanadlıeserininkendielyazısıile

yazılmıș bir nüshasından 1037/1627–28 tarihinde istinsah edilmiș ve Bosna Hersek

GaziHüsrevPașaKütüphanesindebulunanyazmanüshadakikayıtgöstermektedir.

BuradaadınınAhmetolduğununyazıldığınıHazımȘabanoviçKnijevnostmuslimana

BiHnaorientalninyezicima(Biobibliografiya)adlıeserindekaydeder.11

Tahsil hayatına önce Foça ve daha sonra da Sarajevo΄da bașladığı tahmin

edilmektedir.Șerh-iGülistan΄dageçen,“gil-ihoș-bûy”hakkındaki;“Hazret-iȘeyhin

buyurduğını biz Bosna sarayında müșahede eylemișiz ki mezkûr balçığı bir küçük

fuçıya,İstanbul΄dabalfuçısıgibi,korlarveanagülyaprağıyolupdökerler.Venice

zaman ol fuçıda gül ile âmîhte gili dögerler, andan sonra pâre pâre kurudurlar ve

lazımoldukçahamamdahatunlaristi΄maliderler.”12ifadelerionunBosnasarayında

birsürekaldığınıgöstermektedir.

Osmanlı Devleti΄nin büyük sadrazamlarından biri olan Bosnalı Sokollu

Mehmed Pașa (1505–1579)΄nın sadrazam olması birçok Bosnalının eğitim görmek

için İstanbul΄a gelmelerine sebep olmuștur. Sûdî de bunların arasındadır.  Sûdî΄nin



7NazifM.Hoca,Sûdî,Hayatı,EserleriveİkiRisalesininMetni,İstanbul1980,s.11

8MehmetTahir,Osmanlı,Müellifleri,C.1,İstanbul1972,s.432.

9NazifM.Hoca,age.,s.11.

10NevîzâdeAtâyî,age.,C.ll,s.332΄deisesadeceSûdîolarakkaydetmekteveadınıvermemektedir.

11NazifM.Hoca,age.,s.12.

12Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.27.

(16)

İstanbul΄da hangi medresede ders gördüğü hakkında da bir bilgi yoktur, ama

zamanınınbilginlerindenistifadeettiğisöylenebilir.

Sûdî΄nin daha sonra İstanbul΄dan ayrılarak Diyarbakır΄a ve Șam΄a gittiği

eserlerindeki kayıtlardan anlașılmaktadır. Sûdî΄nin İstanbul΄dan ayrılıș tarihi ve bu

esnadakaçyașındaolduğuhakkındadakaynaklardabilgiyoktur.Buesnada20–25

yașlarındaolduğutahminolunmaktadır.13

Bu yolculuk esnasında muhtemelen Erzurum΄dan geçtiğini, onun Hafız

șerhinde geçen “nergisîn kabâ” ifadesini açıklarken kullandığı ifadelerden

anlașıldığınıNazifHocailerisürer.14Sûdî΄ninifadelerișöyledir:

Kırk yıla yakın bir zaman önce böyle bir kaftanı bir Gürcü beyzadesinin

üzerinde Rum diyarında gördüm. Onlardan birisine bu tür kaftana ne derler diye

sordum.Bunakaba-yınergisîderlerdiyecevapverdi.Buolaydanönceüstadımdan

bubeytintahlilindekabâ-yınergisîvekasbınanlamlarınıtafsilatlıolarakișittiğimiçin

orada bu elbisenin ne șekilde olduğu ve nasıl giyilip kușanıldığı iyice aydınlandı.

1/128––––129....

Yukarıdaki ifadeler Șam ve Diyarbakır’a giderken değil de  dönerken

Erzurum’a uğradığının göstergesi sayılmalıdır. Çünkü daha önce üstadlarından

beytintahliliniișittiğinisöylemesibuziyaretindönüșyolundaolmasınıdahamantıklı

göstermektedir.

Daha sonra Șam΄a geçer ve burada bir süre tahsil görür. Șair olan Halîmî-i

Șîrvânî (H. X. asır)΄den Gülistan΄ı okuduğu Șerh-i Gülistan΄da külâh-ı Tatarî

terkibine külâh-ı emîrâne anlamı verdikten sonra “Mevlana Halîmî Șirvanî Șam-ı

Șerîfdetavattunidüpednâvazifeilekâni΄oluptalebeninifâdesiyletakayyüdeylemiș,

bu bende-i du΄a-gûylarına Gülistan ta΄lîm eyledikde böyle ifâde buyurdılar.”

demesindenaçıkçaanlașılmaktadır.15



13NazifM.Hoca,age.,s.12.

14age.,s.13.

15Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.217.

(17)

Buanlamıaynızamanda“ekâbir-i΄ulemâ-yıA΄câmdan”daișittiğinibelirttiği

aynı yerde Molla Halîmî Șirvânî için oldukça övücü ifadeler kullanır. Șöyle der:

“Nâdire-i zaman ve u΄cûbe-i devrân, sahib-i tesânîf-i râ΄ika ve mâlik-i kasâ΄id-i

masnû΄ât-ı fâ΄ika efendimiz ve veliyy-i ni΄metimiz ve üstadımız Mevlana Halîmî

Șirvanî”.16BenzerövücüifadeleriȘerh-iDivan-ıHafız΄datekrarlar.2/190....

Yine tahsili esnasında kendisiyle Șam΄da görüștüğünü bahsettiği bir bașka

bilginMollaAhmedKazvinî΄dir.Sûdîonunhakkındașubilgileriverir:KanuniSultan

SüleymanȘam΄daonayüzakçeemeklimaașı(oturak)bağlamıștı.2/190....

Mevlânâ Câmî΄nin kızkardeșinin oğlu diye hakkında bilgi verdiği Molla

Mehmed Emin tahsil esnasında Șam΄da görüștüğünü belirttiği bir bașka âlimdir.

2/190....

Șam΄da tahsili esnasında kendisi gibi Anadolu΄dan gelen birkaç öğrenci de

vardır. Eğitim gördüğü medreseye sadece Anadolu΄dan değil Semerkant΄tan da

talebeler gelmektedir. Sûdî medresehayatını ve öğrencilerle olan hatıralarını canlı

ifadelerleanlatır.Bütünbunlarıșerhesnasındaherhangibirkavramıaçıklamakiçin

verdiğibilgilerdenöğrenmekteyiz.Șöyleder:

Tahsilim zamanında Șam΄a Semerkantlı birkaç öğrenci geldi, bunların

bazısının mușt-zen (yumruk vurmak, boksörlük) fenninde biraz maharetleri vardı.

Misafir oldukları için kendilerini hamama götürdük. Hamamda biraz terlediken

sonrahamamınduvarınaokadaryumrukvurdularkitabirimümkündeğil.Meğerbu

onlarınbirçeșitidmanıimiș.BașkabirkerebunlarlaRebvetarafınagezmeyegittik.

Sohbet esnasında birisi arkadașına kalk da biraz oyun oynayalım dedi. Kalkıp

oynamayabașladılar.Oyunesnasındabirisiarkadașınınkulaktozunaöyleșiddetibir

yumrukvurdukiderhalyereserildiverengigömgökoldu.BizbirkaçRumîöğrenci

öldüdiyekorktuk,fakatonlarhiçaldırmadı,kalkıpokișiyeaklıbașınagelenekadar

masajyaptılar.17



16age,s.217.

17Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.303.

(18)

Șam΄dansonraBağdat΄agider.Oradadaeğitimhayatınadevameder.Burada

bazıbüyüktüccarlarlasohbeteder.Bunlarınarasındailimvemarifetsahibikimseler

devardır.SûdîyerigeldikçebunlaraGülistan,BostanveHafızDivanı΄ndakimüșkül

yerlerisorar.Birkerebutüccarlardan“çeșmâr”kelimesininanlamınısorarvealdığı

cevabıkaydeder,dahasonralarıaynısoruyuMuslihu΄d-dînLârî΄yedesorar,onunda

aynıAcemtüccarlarıgibicevapverdiğinibelirtir.18

Șerh-i Gülistan΄da Bağdat halkının Sa΄dî-i Șirâzîzamanında fasih Arapça ve

Farsça konuștuğunu söyler ve kendi zamanındaki Bağdatlıları ise bu iki dili de

bilmeyen“birbölükcehele”olaraktavsifetmektedir.19

YineȘerh-iGülistan΄daKûfe΄denbahsederkeneskieserlerintamamenharap

oluphâkileyeksanolduğunusöylediğiifadelerinsonundadünyanınfenasındanibret

almak isteyenlerin Bağdat΄a uğramasını ve bir zamanlar meșhur ve güzel o

memleketin nasıl harap olduğunu görmesini tavsiye eder. Necefliler eski tarihi

eserlerin temellerini, tașlarını ve kiremitlerini sökerek kendi binalarında

kullandıkları için bazen tarihi eserin varlığını bile tayin etmek mümkün

olamamaktadır.20

Sûdî Necef΄΄te bulunduğu esnada burada da birçok âlimden istifade etmiș,

ayrıcaHazret-iAli΄nintürbesininmücavirlerindenMevlânâEfdalü΄d-dîn΄legörüșmüș

veHafızDivanı΄ndakibazımüșkilyerlerikendisindensormuștur.2/191....

Șerh-i Bostan΄da yine bir münasebetle Sûdî, meșhur sûfî Maruf-ı Kerhî΄nin

kabrinin, eski Bağdat΄ın Kerh adlı bir mahallesinde bulunduğunu, kendisinin

Bağdat΄tatahsildeikenKerh’inmamurbiryerveziyaretgâholduğunu,ayrıca,onun

yakınında, aynıkabirdemedfûn olan Cüneyd-iBağdadî ile Serî Sakatî΄nin dekabri

bulunduğunukaydeder.21BuveeserlerindegeçenbașkakayıtlardanSûdî΄nintahsil

içinbirkaçyılBağdat΄takaldığıanlașılmaktadır.

Diyarbakır Diyarbakır Diyarbakır

Diyarbakır΄΄΄΄daGördaGördaGördaGörevliOlarakBulunmasıevliOlarakBulunmasıevliOlarakBulunmasıevliOlarakBulunması



18age.,s.482.

19Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.387.

20age.,s.218.

21NazifM.Hoca,age.,s.14.

(19)

Sûdî’nin bu tahsil hayatından sonra Diyarbakır΄da Mesudiye medresesine

danișmend olarak görevlendirildiğiniȘerh-i Bostan΄daki ifadeler göstermektedir.22 BugörevinMısır΄aseyahatindenönceveyasonraolduğuhakkındaelimizdeherhangi

birbilgiyoktur.Diyarbakır΄dakigöreviesnasındaMuslihu΄d-dînLârîdeDiyarbakır΄da

bulunmaktadır.SûdîzamanzamanonunmeclisineiștirakederveBostan,Gülistan veHafız Divanı΄ndaki müșkül yerleri kendisine sorar.23 Onun iyarbakır΄dane kadar

kaldığıhakkındadaeserlerindeherhangibirkayıtbulunmamaktadır.

Mısır Mısır Mısır

Mısır΄΄΄΄aSeyahataSeyahataSeyahataSeyahat

Sûdî΄nin Mısır΄a gittigi hakkında elimizde tek bir belge vardır. O daȘerh-i

Bostan΄dageçenșuifadelerdir:“Zakkumbirzehrnâkaġaçdırkiziyâdeboylıolmazve

yemișvirmez,Mısır΄daerbâb-ıdevletdenbirininbağçesindegördüm.”24

Bucümledegeçenerbab-ıdevletibaresiSûdî΄nindevletyönetimindegörevli

birininhimayesindeMısır΄dabulunmușolabileceğinidegösterir.Gerçierbab-ıdevlet

aynızamandazenginanlamındadakullanılabileceğiiçinkesinbiryargıdabulunmak

zordur.

AșağıdakiyerlerdeMısır΄dabulunuduğununbirkanıtıolarakilerisürülebilir:

Cilve Arapça, gelinin yüzüne açılmıș olduğu halde bakmak demektir.

Araplardaevlenecekkızvegelinsüslenirvedüğündekilereyüzünüaçarakgösterirdi

ve bu duruma cilve denilirdi. Bu, Arap ülkelerinde görünen bir durumdur.

Osmanlılar Arap ülkelerini fethetmeden önce bunu açıkça yaparlarmıș, sonra

Osmanlıların yasaklaması sebebiyle gizlice yapmaya bașlamıșlar. Bu zamanda

Mısır΄danbașkayerdebudurumgörülmez,oradadasonderecegizliolarakyapılır.

Böyleyapangelinedecilvegerderler.2/172....

Ayrıca yineGülistan΄da “leb-i deryâ-yı Nîl” tamlamasını șerhederken geçen

“Nîlırmağınaderyâıtlâkıanınçündürkidiyâr-ıArabdaandanazîmsuyokdur,ve-illâ

hakîkatde Tuna ırmağı andan a΄zamdır, lâkin Arabistanda olmamağıla bahr



22Sûdî,Șerh-iBostan,C.I,İstanbul1288,s.482.

23age.,s.482.

24Sûdî,Șerh-iBostan,C.I,İstanbul1288,s.261.

(20)

dimezler.”25 ifadeleri Mısır΄a gittiği ve Nil nehrini gördüğünün bir göstergesi

sayılabilir. Çünkü küçüklüğünde etrafında yașayıp büyüdüğü Tuna nehri ile Nil

nehrinikarșılaștırmasımüșahedeyedayananbirsonuçolmalıdır.

Sûdî΄ninMısırseyahatinikarayoluylayaptığıihtimalinigözönünealırsakbu

seyahat esnasında kutsal yerleri ziyaret ettiği ve Hac görevini de yerine getirdiği

söylenebilir.NitekimNazifHocaonunhacyaptığıgörüșündedir.FakatO΄nunkanıt

olarak ileri sürdüğü yerler ise farklıdır. Nazif Hoca Sûdî΄nin tahsil için Șam ve

Bağdat΄ta bulunduğu zamanlarda hac farizasını da ifa etmiș olduğu Șerh-i

Gülistan΄dakikendiifadesindenanlașılmaktadırdiyesöyler.Fakatadıgeçenyerlerde

böylebirsarahatbulunmamaktadır.Bunlardanbirisihevdecitarifettiğiyerdir:

“Hevdecbirnev΄imahfedirkideveninüzerineururlarancak,üstiörtülüolur,

΄avretleremahsûsdur,erleriçindeoturamaz.Mekkehalkı΄Arafataçıkdıkdakızlarve

gelinlerihevdeclerleçıkarur.Haceyleyenlerbilür.”26

Bu ifadelerden böyle kesin bir sonuç çıkarmak sağlıklı olmasa gerek. Nazif

Hoca΄nındelilolarakilerisürdüğüdiğeryerdedeSa΄dî΄ninhaclaalakalıbeyitlerinin

tercümesi vardır, bunlarda Sûdî΄nin hac yaptığına dair her hangi bir îma

bulunmamaktadır.27

Sûdî΄ninİran΄agitmediğiniȘerh-iDivan-iHafız΄dananlamaktayız.Üçbeytin

șerhinde geçen ifadelerden Hafız΄ın türbesi hakkındaki bilgileri duyup okuduğunu

yazmasıbuhususaaçıklıkgetirmektedir.2/105,2/331,,,,2/331....

İstanbul İstanbul İstanbul

İstanbul΄΄΄΄aDönüșaDönüșaDönüșaDönüș

Sûdî bu seyahatlerden sonra tekrar İstanbul΄a döner. İstanbul΄a ne zaman

döndüğü hakkında kesin bir tarih söylenemezse de bazı bilgilerden yola çıkarak

bununenazından982/1575yılındanönceolduğusonucunaulașabiliriz.SûdîȘerh-i

Bostan΄da Șem΄î ile bir münazarasında kerdâr kelimesinin kirdâr șeklinde

okunacağınıȘem΄î΄niniddiaetmesiüzerinekendisindenbusözünükanıtayacakbelge



25Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.152.

26age.,s.447.

27age.,s.416.

(21)

getirmesini istemesi üzerine; bilfiil hatırmda yoktur, fakat kitaplarda yazılıdır,

bilaharebensanabunutakdimederim,demesinerağmen21yıldırkendisinebelge

ulaștırmasını beklediğini söyler.28 Bu ifadelerȘerh-i Bostan΄ın 9. sahifesinde geçer.

Eserin telifineȘerh-iGülistan΄ın telif tarihi olan 1004 yılından sonra bașlandığına

göreaynıyıldabuifadelerinyazılmıșolmasınahükmedebiliriz.HernekadarSûdîbu

kișinin ismini vermezse deȘerh-i Bostan΄ı tashih ederek basan Bosnalı Muharrem

Efendimatbueserinderkenarında“Münaza“Münaza“Münaza“Münaza΄΄΄΄abâabâabâabâ----ȘemȘemȘemȘem΄΄΄΄î”î”î”diyebirkayıtdüșmüștür.î”

BilindiğigibiSûdîileȘem΄îaynızamandilimiiçerisindeyașamıșlardır.Șem΄î

H.1000yılındayaniSûdî΄denyaklașık6yılönceölmüștür.Herikisideömürlerinin

son zamanlarında İstanbul΄da ikamet etmekte oldukları için birbiriyle

görüșmüșlerdir. Zaten her ikisi de aynı eserlere șerh yazdıkları ve Sûdî΄nin

eleștirilerindebüyükçaptaȘem΄î΄yihedefaldığınıdüșünürsekböylebirihtimaltabii

olarakkendinigösterir.

Sûdî İstanbul΄da bulunan devrinin meșhur âlimlerinden muhtelif ilim

sahalarındavermișolduklarıderslereiștiraketmeksuretiylefaydalanmıștır.Nitekim

o, III. Sultan Murad (saltanat dönemi: 1574–1595)΄ın kurduğu yeni rasathanede

görevli olan ve kendisini parlak cümlelerle övdüğü, fakat ismini zikretmediği,

devrinin büyük âlimi olan bir zatın derslerine devam ve bundan devrinin muhtelif

ilimlerinitahsilettiğiniifadeetmektedir.29

Sûdîburisalenindevamındabașkabirisindenövgüdoluifadelerlebahseder.

Bu kiși Sa΄dî Efendidir. Sûdî eserin dibacesini tefâül (uğurlu saymak) maksadıyla

onun adıyla “mu΄anven ve muttaraz” kıldığını belirttiği Sa΄dî Efendi hakkında

oldukçasenakârifadelerkullanmaktadır.30

Bu kișinin hace-i sultanî ve șeyhü΄l-islam sıfatı ile Osmanlı sarayında bilim,

yönetimvesiyasetsahasındasözsahibiolanTacu΄t-TevârîhmüellifiHocaSa΄de΄d-dîn

(öl.1008/1599)olduğusöylenmektedir.31



28Sûdî,Șerh-iBostan,C.I,İstanbul1288,s.8-9.

29NazifM.Hoca,age.,(metinkısmı),s.3–4.

30age.,(metinkısmı),s.4–5.

31age.,s.15.

(22)

Sûdî tahsilini tamamladıktan sonra II. Sultan Selim΄in saltanatının

bașlangıcında Sûdî΄nin hemșehrisi olan Sokollu Mehmed Pașa (öl. 1579)΄nın

sadarette bulunduğu sırada At Meydanında, bugünkü Sultan Ahmet civarında

bulunanİbrahimPașaSarayındakihasoğlanlara(gılman-ıhassa)hocaolaraktayin

edilir.32 Sûdî΄nin görev yaptığı yerin önemini anlamak için gılman-ı hassa hakkında

Pakalın΄ınverdiğibilgileriburadakaydetmektefaydavar:

“Padișahların hususi köleleri hakkında kullanılan bir tabirdir. Bunlara ilk

zamanlardaiçoğlanları,dahasonraiçağalarıdadenilirdi.Gılman-ıEnderuntabiri

debumakamdakullanılırdı.BunlarEnderun-ıHümayundenilenvesarayınBabu΄s- saade΄den içeri bulunan kısmında hizmet ederler, derece ve hizmet itibarıyla bașka

bașkaodalardadururlardı.Buodalarbüyükveküçükodalar,doğancıkoğușu,seferli

odası,kilerodası,hazineodasıadınıtașırlardı.

Bunlarhizmettenbașkatahsildegörürlerdi.İçlerindenkabiliyetgösterenler

derecedereceyükselirler,mühimmevkilerișgalederlerdi.”33

Sûdî,buradaOsmanlısarayvedevletininyüksekmevkilerindevazifealacak

olanbuseçkingençleredersveriyordu.Sûdî΄ninbugençlerarasındaBosna-Hersekli

olan birçok talebesi de vardı. Nitekim meșhur șair Mostarlı Derviș Pașa (öl. 1603)

Murâd-nâme adlı eserinin mukaddimesinde «Sûdî, benim en saygı değer hocam

üstaz-ıekremimidi»dediğiniH.Șabanoviçeserindekaydeder.34

Așağıda Hafız Divanı șerhinde geçen ifadeler burada görev yaptığının

göstergesiolmalıdır:

Sincaptoprakrengindebirhayvandır,buhayvanınkürkünedesincapderler.

Acem șahları kıșın bu kürkü giyerler.Duacınız Sûdî bu kıssayı hamselerde ve bazı

kasidelerde gördüğümden padișahın hususi haremine hizmet edenlerden padișah

kıșın samur, veșk veya diğer kürklerden giyer mi diye sordum, yok diye cevap

verdiler.1/54....



32Atâyî,age.,s.332;Müstakîmzâde,Mecelletü΄n-Nisâb,s.262;NazifM.Hoca,age.,s.15.

33MehmetZekiPakalın,OsmanlıTarihDeyimleriveTerimleriSözlüğü,C.I,İstanbul1993,s.665.

34NazifM.Hoca,age.,s.15.

(23)

“Nergisîn kabâ” hakkında bilgi verirken șöyle söyler: Bizim gördüğümüz

kaftanınkușağınınuçlarıhasodaoğlanlarınınmendillerigibisafaltınlaișlenmișidi.

1/128––––129....

Burada has oda oğlanları ifadesi kullanılmaktadır ve Sûdî onların

kıyafetleriyleilgilimüșahedelerinisöylemektedir.

Yine sarayla ilgili bazı gözlemlerini anlattığı așağıdaki satırlar da buradaki

göreviyle ilgili ipuçları vermektedir. Burada ise gılman-ı hassa karșılığı olarak iç

oğlanlarıterimikullanılmaktadır.

Eskizamandakaftanlarınomuzlarınaipekilebazıçiçekvehayvannakıșları

yapılırdı. Bu zamanda padișahımızın sarayında iç oğlanları aynı șekilde yaparlar.

Yapılan o nakıșlara tıraz derler. Eski zamanda böyle nișanı olmayan kaftan

olmazmıș.3/5.

Sûdî΄ninbuhocalıkvazifesininnekadarsürdüğübellideğildir.Kaynaklarda

sadece onun az bir emekli maașıyla vazifesinden uzaklaștırıldığı kaydı vardır.

Așağıdakibeytinșerhindegeçenifadelerdenpadișahakırgınolduğuanlașılmaktadır:

Gûyîbi-reftHâfızez-yâd-ıȘâhMansûr

Yârabbe-yâdeșâverdervîșperverîden

Tercüme:

Tercüme:

Tercüme:

Tercüme: Dedin veya dersin ki Hafız Șah Mansur΄un hatırından çıktı, yani

padișah kendisini unuttu. Bu mısranın anlamını verdikten sonra ikinci mısraın

anlamınageçmedenkenditârizinibelirterekșöyleder:“SultanMurad(lll.Murad)

Sûdî-i dua-gûyını unutdığı gibi.” Daha sonra beytin ikinci mısraın anlamını söyler:

Yârab,dervișterbiyeeylemeyi,yaniyoksullarıaraștırıpsormayıpadișahınhatırına

getir.3/130––––131....

Belki de bu vazifesinden uzaklaștırılması, hemșehrisi Sokollu Mehmed

Pașa΄nın ölümü üzerine vuku bulmuștur. O bundan sonra ölümüne kadar inzivaya

çekilmiș,ilim,tedrisveeserleriniyazmaklameșgulolmuștur.

Sûdî΄nin, bilginler ve erdemlilerin yerini șimdi cahiller, șerefli ve yüce

olanların yerini ise alçaklar ve sefiller istila etti diye söylemesi de gereken ilgiyi

(24)

görmediğinin ve görevden uzaklaștırıldığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Butarzșikâyetinifadeedildiğibeytinșerhindeșunlarısöyler:

Sezedemçuebr-ibehmenkiderînçemenbi-gurîm

Tarab-âșiyân-ıbülbülbi-nigerkizâġdâred

Tercüme:

Tercüme:

Tercüme:

Tercüme:Behmenayıbulutugibidünyaçemenineağlasamgerek,çünkübir

bak hele, bülbülün sevinç ve neșe yuvasına șimdi karga ve kuzgun yerleșmiș, yani

bilginler ve erdemlilerin yerini șimdi cahiller, șerefli ve yüce olanların yerini ise

alçaklarvesefilleristilaetti.Sûdîbeytinanlamınıbușekildeörneklendirdiktensonra

dönemini kötülemeyi ihmal etmeyerek “șimdiki zamanımızda olduġı gibi” diye bir

kayıtdüșer.Soncümlesiisebirsığınmadır:“Allâhhayırlarvire.”2/102....

Sûdî Sûdî Sûdî

Sûdî΄ninEvlenmemi΄ninEvlenmemi΄ninEvlenmemi΄ninEvlenmemișOlmasıșOlmasıșOlmasıșOlması

Sûdî’ninHafız Divanı șerhini yazdığı zamana kadar evlenmediğini kendi

ifadelerinden anlıyoruz. Șerh-i Divan-ı Hafız΄ı ömrünün sonuna doğru yazdığı

dikkate alınırsa ömür boyu hiç evlenmediği șeklinde bir yargıya ulașmak

mümkündür.Șöyleder:

GerrevîpâkumücerredçuMesîhâbe-felek

Ezçerâġ-ıtube-hûrșîdresedsadpertev

Tercüme:

Tercüme:

Tercüme:

Tercüme: Eğer Hazret-i İsa gibi dünya kirlerinden pak ve temiz ve nefsanî

arzulardan soyutlanmıș olarak feleğe çıkarsan güneșe senden yüz ıșık erișir, yani

güneșiaydınlatırsın.

İsa, Mesîhâ veya Mesîh zikr edilse bunlarla beraber tecerrüd kelimesi

zikredilirdediktensonrașuifadelerikullanır:“ZiraHazret-i΄İsatamam-ı΄ömründe

te΄ehhüleylememișdir,Sûdî-idu΄a-gûygibi,belki΄ömritecerrüdlegeçmișdir.”3/171....

Vefatı Vefatı Vefatı Vefatı

Sûdî΄nin ölüm tarihi hakkında görüșler farklıdır. Kâtip ÇelebiFezleke΄de35,

Atâyî Zeylü΄ș-Șakâyık΄ta36, Müstakimzâde Mecelletü΄n-Nisab΄ta37 ölüm tarihini



35KâtipÇelebi,age.,C.I,s.7.

36Nev΄îzâdeAtâyî,age.,s.332.

(25)

1000/1592–3 olarak kaydeder.  MatbuȘerh-i Gülistan΄ın ön sayfasında konulan

hayatı hakkındaki bilgilerde “1005 senesi hududında intikal-i dar-ı beka itmișdi”

kaydı düșülür.38 Mehmet Tahir ölümü hakkında șu bilgiyi verir: “H. 1005΄de

İstanbul΄davefatederekAksaraydaYusufPașaCamiiavlusunadefnolumuștur.”39 GülistanșerhininsonundateliftarihiolarakĠad(=1004)40,Bostanșerhinin

sonunda ise Ġav (=1006)41 ifadesiyle tarih düșürüldüğüne bakılırsa yukarıdaki

bilgilerindoğruolmadığıanlașılmaktadır.Șerh-iGülistan΄dakimanzumeșöyledir:

Șudemkimșerhehâtifdiditemmet

Ġadidisorarisensâl-ihicret

Safermâhınıñüçünciydirûzı

KitekmîliniMevlâkıldırûzî42

3Safer1004miladiolarak8Ekim1595΄etekabületmektedir.

Șerh-iBostân΄dașöyledenilir:

Șudemkimâhiroldıșerh-iBostân

Bi-cavniHâlik-ıHannânuMennân

Meh-iȘevvâlüñikinciydirûzı

Dahicîd-isıyâmuñeysühan-dân

Ġavidihemseneoldemdeeyyâr

Dahievvelbahâruvakt-iseyrân43

Sûdî΄ninBostanșerhini2Șevval1006/8Mayıs1598tarihindetamamladığına

bakılırsa onun en erken bu yılda veya bundan bir kaç yıl sonra öldüğü

anlașılmaktadır. DiriözȘerh-i Divan-ı Hafız1007 yılında tamamlandığına göre bu



37Müstakimzâde,age.,s.262a.

38Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.1.

39MehmetTahir,age.,C.I,s.432.

40Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.512.

41Sûdî,Șerh-iBostan,C.II,İstanbul1288,s.412.

42Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.512.

43Sûdî,Șerh-iBostan,C.II,İstanbul1288,s.482.

(26)

tarihtenöncekitarihlerinSûdî'ninölümtarihiolmasımükündeğildir44dersedebu

bilgi kaynaklardaki bilgilerle çelișmektedir. ÇünküȘerh-i Divan-ı Hafız'ın 1004

yılında tamamlandığını Sûdî aynı eserin sonundaki manzumede belirtmektedir.

İstanbul Aksaray΄da Yusuf Pașa Camii haziresinde bulunduğundan bahsedilen

mezartașı,yolungenișletilmesiesnasındaortadankaldırıldığındanbulunamamıștır.45 BB

BB----EdebîȘahsiyetiEdebîȘahsiyetiEdebîȘahsiyetiEdebîȘahsiyeti

Sûdî ağırlıklı olarak șerh ve tercüme vadisinde kalem oynatmıș birisidir.

Kendisininbirdivanıveyamesnevisiyoktur.Șerhlerindebazanșerhetarihdüșürmek

ve bazan de diğer sebeplerle oldukça sınırlı sayıda șiirler kaleme aldığını

görmekteyiz.Böylesineșiirle,hemdeİranedebiyatınınenmüstesnașahsiyetleriolan

Hafız,Sa΄dîgibibüyüksanatkârlarınșiirleriyleiçlidıșlıolmușbirisininșiiryazmamıș

olmasıkaydadeğerbirhusustur.Aslındasadecebunlarınșiirleriylemeșgulolmuștur

demek de oldukça yanıltıcı olacaktır. İktibaslar kısmında ele aldığımız gibi O İran

Edebiyatınınkendizamanınakadaryașamıșneredeysebütünșairlerininșiirlerinden

örnekler verir. Âsafî, Mevlânâ Câmî, Zahîr Faryabî gibi onlarca șair onun sık sık

atıfta bulunduğu șahsiyetlerdir. Mevlânâ Câmî için alfabenin bütün harflerinde

mükemmelveaynıkalitedeșiirsöylediğișeklindekiövgüsüdikkatealınırsaCâmî΄nin

șiirlerinenekadarvakıfolduğununfarkındaoluruz.ÜstelikbunuHafız΄ınșiirleriyle

karșılaștırmak için söylediği ve Hafız΄ın bazı harflerdeki gazellerinin “gayet süst u

vâhî”olduğunubelirttiğininazaraalırsakmeselebirazdahanetolarakortayaçıkar.

Sûdî΄nin bu kadar șiirle meșgul olması ve Osmanlıdaki ilmiye sınıfındaki

șahsiyetlerinșiirsahasındadaeserlerininbulunmasıdikkatealındığındaonunniçin

șiiryazmadığısorusuakıllaragelmektedir.Bunaverilmișbircevapdayoktur.

Sûdî΄nin esas bașarısı șerh vadisinde, bilhassa Hafız΄ı șerhetmesinde

görülmektedir. Onun șarihçiliği hakkında genelde olumlu ifadeler kullanılır, ama

eleștirenlerdegörülmektedir.



44HaydarAliDiriöz,Sûdîmad.,TürkAnsiklopedisi,C.XXlX,Ankara 1980, s.470.

45NazifM.Hoca,age.,s.16.

(27)

Muallim Naci Șeyh Vasfi΄yle olan mektuplașmalarında Sûdî΄yi çoktandır

“fâzıl-ı anûd” olarak isimlendirdiğini, onun her sözünün doğru kabul

edilemeyeceğini, kendisinin de eleștirdiği kișiler kadar hata yaptığını kaydeder.46

OsmanlıMüellifleriyazarıherhaldeNaci΄ningörüșlerinedayanarakSûdî΄ninbasılmıș

eserlerinde Farsça gramer bakımından bazı hatalara tesadüf edilir ifadesini

kullanmıștır.47Kamusu΄l-A΄lam müelifi iseMesnevî-i Șerif΄e,Gülistan΄a,Bostan΄a ve

Divan-ıHafız΄ayazdığımufassalșerhlerlemeșhurolupbușerhleripekmüdakkikane

ve tenkidatlı yazmıștır diye onu över.48 Bosnalı müellifler ise hemșehrileri Sûdî΄yi

hararetlibirșekildesavunmaktadırlar.49

− Araștırıcılığı,SorgulayıcılığıveGözlemleriAraștırıcılığı,SorgulayıcılığıveGözlemleriAraștırıcılığı,SorgulayıcılığıveGözlemleriAraștırıcılığı,SorgulayıcılığıveGözlemleri

Sûdî΄nin kișiliğini, duygularını ve araștıcılığını gösteren hayatından bazı

kesitlerȘerh-iDivan-iHafız΄dakarșımızaçıkmaktadır.Biryerdebașındangeçenbir

olayınakleder.BusatırlardaSûdî΄ninkarakterindenbazıipuçlarınarastlarız.Bunlar

onun olgunluğu ve haklı da olsa kișileri istenmeyen durumlara düșürmekten

kaçınması,böylebirșeyolmușsabundanpișmanlıkduyması,keskinvekıvrakzekâsı

gibihususlardır.Tartıșmanıngeçtiğibeyitșudur:

Bi-șodkiyâdhoșeșbâdrûzgar-ıvisâl

Hodângirișmekucâreftuâncitâbkucâ

Sûdîșöyleder:

Kendisini Farsça hususunda oldukça iddialı gören birisinin yanına bir gün

gittim. Gördüm ki bu beyti yazmıș ve “yâd hoșeș” ibaresini de yapageldiği gibi

tamlamakesresiyleyani“yâd-ıhoșeș”șeklindeyazmıșveanlamını“yâd-ıhoșıolsun”

șeklinde kaydetmiș. Kendisine böyle tamlama olursa mana bozulur, doğrusu “dal”

sakin okunmalıve“hoșeș” kelimesinin sonundaki zamir olan“șin” (-eș eki) anlam



46MuallimNaci,ȘöyleBöyle,İstanbul1302/1884,s.95–97.

47M.Tahir,age.,C.1,s.432.

48ȘemsettinSami,Kamusu΄l-A΄lam(tıpkıbasım),C.4,Ankara1996,s.2677.

49NazifM.Hoca,age.,s.17.

(28)

bakımından yâdkelimesinebağlanmalıkimanadoğruolsun,yani“yâdeșhoș bâd”

șeklindedüșünülerekanlamlandırılmalıdırdiyesöyledim.50

Herif son derece öfkelenmesi ve cehaleti dolayısıyla düșünmeden ileri

atılarak șöyle cevap verdi: El-΄iyazu billâh, kâfirliği kabul ederim de bunu kabul

etmem.Buolaybukișiyehüsnüzannıolanekâbirdenbirininyanındavukubulduğu

içinadamınküfrünüyüzünevurmadım,fakathataediyorsundiyesöyledim.Adamla

girdiğimbutartıșmadanküfrünesebepoldumdiyeogündenbugünehâlâpișmanlık

duyarım. İșin daha da tuhafı șudur ki bu yaptığım açıklamalar adamın yüreğine

ișlemișolacakkiertesigünkendisiylekarșılaștığımdabana;sizindediğinizdoğrudur,

ama benim de dediğim doğrudur, dedi. Ben de îham yoluyla kendisine; sizin

dediğinizin doğru olma ihtimali asla yoktur, dedim. Maksadım küfrü kabul ederim

diyeolansözününasladoğruolmakihtimaliolmadığınıbelirtmekti,amamaksadımı

anlamayıpeskiiddiasıüzerineısrarınısürdürdü.1/46–47.

Hernekadarmatbunüshadabukișininismizikredilmezsedeyazmanüshada

bu olayın anlatıldığı cümlelerden önce “Murâd Șem΄î΄dir” (21a) diye bir kayıt

bulunmaktadır. Büyük bir ihtimalle bu cümle müstensih tarafından konumuș

olmalıdır.ÇünküSûdîkendisinesertveağıreleștirileryöneltmesinerağmeneserin

hiçbiryerindeȘem΄î΄ninadınızikretmez.

Sûdî șiirde geçen kıyafetle ilgili bilmediği kelime ve kavramları șiirin

anlașılmasına katkıları dolayısıyla bu hususta bilgisi olanlardan sormakta ihmal

göstermez.Meselâmesnevilerdevebazıkasidelerde“sincab-ıșâhî”ileilgiligördüğü



50Bitișikzamirlerinsonunageldiğikelimeyledeğildebașkabirkelimeyleilgiliolmasıșiirdegörülür,

zamirlerin gerçek yerinin böyle değișmiș olması vezni temin maksadıyladır. Zaten zamirin bitiștiği

kelimeye ait olmadığı anlam düșünülünce derhal anlașılır. Sûdî șerhin birçok yerlerinde bu hususu

belirtirvezamirinanlambakımındanbeyittegeçenbașkabirkelimeyebağlıolduğușeklindekayıtlar

düșer.MeselenindahaiyianlașılmasıiçinMevlânâCâmîninșumısraınabakalım.

Zi-Mısreșbûy-ipirâhenșenîdî

Șayetvezninbozulmasıgibibirdurumolmasaydımısrașușekildeolacaktı:

Zi-Mısrbûy-ipirâheneșșenîdi

Zatenmısrayadabușekildedüșünülerekanlamverilmesizorunludur,aksitakdirdetutarsız

bir anlam ortaya cıkar. Sözgelimi ilk șekilde anlam, Onun Mısr΄ından gömleğin kokusunu hissettin

olur.İkincișekildeiseMısır΄danonungömleğininkokusunuhissettinanlamınagelirkidoğrusubudur.

(29)

bazıbilgileriteyidiçinpadișahınhususihareminehizmetedenlerdenpadișahkıșın

samur,veșkveyadiğerkürklerdengiyermidiyesorduğunugörmekteyiz.1/54....

Zümrütün özellikleri hakkında bazı bilgiler verdikten sonra ayandan bir

devletlinin kendisine zümrütle ilgili anlattığı bașından geçen bir olayı eserine

kaydeder.1/57....

Hafız΄ın șiirinde geçen “zırıh-mû” ibaresini açıklamak için bizzat

gözlemlediklerinianlatırveseyahatiesnasındabazıTürkkızlarınınsaçlarınıarkadan

kalkan șeklinde yaptığını, erkeklerde ise bunu görmediğini söyleyerek Hafız

zamanındaolangençlerinsaçıböyleolabilir,diyekayıtdüșer.2/266.

Yinebirbeyittegeçen“nergisînkaba”ifadesiniaçıklarkenșunlarısöyler:

Kırk yıla yakın bir zaman önce böyle bir kaftanı bir Gürcü beyzadesinin

üzerinde Rum diyarında gördüm. Onlardan birisine bu tür kaftana ne derler diye

sordum.Buna“kaba-yınergisî”derlerdiyecevapverdi.Buolaydanönceüstadımdan

bu beytin tahlilinde “kaba-yı nergisî” ve “kasab”΄n anlamlarını tafsilatlı olarak

ișittiğim için orada bu elbisenin ne șekilde olduğu ve nasıl giyilip kușanıldığı iyice

aydınlandıdediktensonrabuelbiseninkușağıhakkındabazıbilgilerverirvesonunda

bu tarz kaftan bu zamanda Frenk ve Macar gibi küffar diyarının dıșında tamamen

terkedilmiștirkaydınıdüșer.1/128–129.

Șiirinaçıklanmasındadöneminyașayıșbiçiminnazaravererekșunlarısöyler:

Hafız΄ınyașadığıdönemdeAcemdiyarınınmahbublarıperdeilevekâkülve

gisularınıyüzleriüzerineindiripyüzleriörtülüolarakgezerlermiș.Kızılbașlarortaya

çıktıktansonrabutarztamamenterkedilmiștir.Hafız΄ın“bestenikab”demesikendi

zamanınagöredir.1/133.

Șuörnekdeaynıhususukuvvetlendirir:

Eskizamandakaftanlarınomuzlarınaipekilebazıçiçekvehayvannakıșları

yapılırdı. Bu zamanda padișahımızın sarayında içoğlanları aynı șekilde yaparlar.

Yapılan o nakıșlara tıraz derler. Eski zamanda böyle nișanı olmayan kaftan

olmazmıș.3/5.

(30)

Yine bir beytin șerhinde eskiden güzelleriyle meșhur olan Harezm ve

Hocend΄deartıkogüzellerbulunmadığınıbelirtir.2/216

Sûdîbirbilimadamıkușkusuiçindeduyduklarınahemeninanıvermez,șayet

eserde tereddütlü olduğu o tarz bilgileri nakletse “ve΄l-΄uhdetu ΄ale΄r-râvî” ifadesini

kullanır. Bu ifadeyi Türkçeye “günahı söyleyenin boynuna” olarak tercüme

edebiliriz.BuifadeSûdî΄ninbirkısımrivayetlerhakkındakușkuluolduğunuvekesin

biryargıdabulunmakistemediğinigöstermektedir.

Yinemetninsağlambirșekildetespitiiçinçokönemlikıstaslarkor,anlamca

dahatutarlıolanınsayıcaaznüshalardabulunsabiletercihedilmesindenyanatavır

gösterirveșöyleder:

“Bunüshaegerçikalîlü΄l-vuku΄dur,evvelkindenensebdir.”2/303.

BazandabütünnüshalardanhiçbirisiSûdî΄yitatminetmezvehiçbirisi“tab΄ın

murtezâsı”değildiyerekbașkabirnüshanıngerekliliğineișareteder.2/278

Sûdî bazı kıstaslar ortaya koyarak divanın farklı nüshalarında bulunan bir

șiirin gerçekten divan sahibine ait olup olamıyacağı hususunu tartıșmaya açar ve

kanaatinibelirtir.1/51.Böyleolangazelvebeyitlerișerhetsebile“Hacekelimâtına

benzemez.”3/151,“Çokluksafâsıyokdur.”1/290gibikayıtlardüșmeyiihmaletmez.

BilimAhlakıveKaynakGöstermesi BilimAhlakıveKaynakGöstermesi BilimAhlakıveKaynakGöstermesi BilimAhlakıveKaynakGöstermesi

Șerh-i Divan-ı Hafız'da sıkça karșılaștığımız hususlardan birisi de Sûdî'nin

kaynakgöstermedekihassasiyetidir.Bukaynaklardanyazılıolanlarınadınısöylediği

gibi sözlü kaynaklariçin de aynı hassasiyetigösterir ve bu bilgileri kimden aldığını

belirtir.Buondabulunanbilimahlakınınyüceliğinigösterir.

YukardahayatınıanlatırkenkısmenelealındığıgibiSûdîbilgilerikimdenve

nereden aldığı hususunda cimri davranmaz ve bunları yeri geldikçe belirtir. Bunun

örnekleriilesadeceȘerh-iDivan-ıHafız'dadeğilȘerh-iBostanveȘerh-iGülistan'da

dabolcakarșılașırız.Bueserlerdegeçenbirkısımörneklerșușekildedir:

Șerh-iGülistan΄dakülâh-ıTatarîterkibinekülâh-ıemîrâneanlamıverdikten

sonra“MevlanaHalîmîȘirvanîȘam-ıȘerîfdetavattunidüpednâvazifeilekâni΄olup

talebenin ifâdesiyle takayyüd eylemiș, bu bende-i du΄a-gûylarına Gülistan ta΄lîm

(31)

eyledikde böyle ifâde buyurdılar.” der. Devamında bu anlamı “ekâbir-i ΄ulemâ-yı

A΄câmdan”daișittiğinibelirtir51

Yine bir beytin anlamının daha iyi olarak anlașılabilmesi için birkaç kișiye

beyti sorar ve hepsinin isimlerini ve ünvanlarını zikrederek verdikleri anlamları

söyler.Buhusustageçenifadelerișöyledir:

Tahsilim zamanında Șam'da pirim ve üstadım Molla Halîmî-i Șirvanî, acip

kasideleri ve garip bulușları olan Molla Muhammed Emin, divan sahibi Mevlana

Sabûhî-i Bedahșî , Kanunî Sultan Süleyman'ın kendisine yüz akçe emekli maașı

bağladığıMollaAhmedKazvinî,hemșeyhhemmolla,hemșairolanȘeyhHüseyin

Harezmî,Diyarbakır’dahemmolla,hemșairolanMuslihuddinLârî,Bağdat'tahem

șeyhhemalimvehemșairolanMevlanaEfdalüddin'inherbirineayrıayrıbubeytin

anlamınısordum(2/190-191)diyerekonlarınverdiklerianlamlarınakleder.

Yinebirkeresindebazıtüccarlardan“çeșmâr”kelimesininanlamınısorarve

aldığı cevabı kaydeder, daha sonraları aynı soruyu Muslihu΄d-dîn Lârî΄ye de sorar,

onundaaynıAcemtüccarlarıgibicevapverdiğinibelirtir.52

Gülistan'da geçen “Zâhirâ dervîș câme-i zende'st u mûy-suturde” ibaresini

tahlilederkenșunlarısöyler:

Molla Halîmî-i Șirvanî, Mevlana Muslihu΄d-dîn Lârî, Mevlana Sabûhî-i

Bedahșî“mûy-suturde”yiizâfet-ibeyâniyeilezendeyeatıfyapmıșlardır.Böyleolunca

“câme-imûy-suturde”yündendokunanelbiseanlamınagelmektedir.53

Bütün bu örnekler Sûdî'nin kaynak göstermedeki hassasiyetini ortaya

koymaktadır.

CC

CC----EserleriEserleriEserleriEserleri

Birinci derecede kaynaklardan Atâyî (öl. 1044)΄ninHadâyıku’l-hakâyık fî

tekmileti’ș-ȘakâyıkadlıeserindeMesnevîȘerhi,KafiyeveȘafiyeTercümeleriolmak

üzereSûdî΄nin3eserizikredilir.54



51Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.217.

52age.,s.482.

53Sûdî,Șerh-iGülistan,İstanbul1249,s.265.

Referanslar

Benzer Belgeler

(Bu meziıep İsa’da yalnız Allahlık hüvi­ yeti mevcud olduğunu iddia ederdi.). Hıristiyanlıktan evvel

er-Râzî’nin talebelerinden Tâcuddîn el-Urmevî (ö. İbn Sînâ’nın hacmi küçük olmasına rağmen kendi sahasında önemli bir yere sahip olan eseri,

Bu doğrultuda bireylerin örgütlerdeki etkililiklerinin belirleyici bir unsuru olarak farklı değişkenlerin yalnızlıkla olan ilişkisinin ortaya çıkarılması için yapılan

Birbirine ya- k›n konumda, benzer parlakl›kta çok say›da y›ld›z içeren aç›k y›ld›z kümeleri, bu bölgede çok yo- ¤un.. Bunlar›n bir bölümünün çevresinde

K iş iliğ i genellikle manzara re­ simlerinde beliren Onat ilk döneminde, İstan­ bul’un deniz ve kır gö­ rünümlerini renk ve ışık parlaklığıyla canlandı­

Halbuki, oldukça belirli bir hayat görüşüne sahip olan baba Gio Fran­ çois için ressamlık, bir nev'i boyacılıktan ibaret olan bir çeşit tabiat

(2) Özellikle lenfoproliferatif hastalıklar ve solid tümörler olmak üzere maligniteler, sistemik lupus eritematosus ve diğer bağ doku hastalıkları, Hepatit B, Hepatit C, sifiliz,

Merhum Hakkı Toker ve Merhume Hüsniye Toker'in oğulları, Merhum İsmet İnönü ve Merhume Mevhibe İnönü'nün damatları, Semiha-Mübin Toker'in ağabeyleri,