• Sonuç bulunamadı

KAYIT DIŞI EKONOMİYİ ÖLÇME YÖNTEMLERİ

Kayıt dışı ekonomi, ekonominin geleneksel olan ölçüm teknikleriyle tam olarak belirlenemediği için muhasebe kayıtlarında yer almazken GSMH’nin büyüklüklerine

18

yansımayan alanı da kapsamaktadır. Bir ülkenin kayıt dışı ekonomi boyutu ne kadar yüksek ise o ülkenin milli gelir ve istihdam değerleri o ölçüde gerçeği yansıtmamaktadır. Kayıt dışı ekonominin ekonomik göstergeler üzerinde bozucu etki yaratması, ekonominin gerçek performansının belirlenmesinin önündeki bir engeldir.

Bu verilere dayanarak hazırlanacak olan para ve maliye politikaları da hedefine ulaşamayacaktır (Bakkal, 2007:109). Gelişmiş ülkelere oranla az gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde bu sorun çok yüksek boyutlarla ortaya çıkmaktadır (Kılıç ve Özçelik, 2006: 339).

Kayıt dışı ekonomi ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği için kullanılan yöntemlerde de çeşitlilik hâkimdir. Hatta kullanılan yöntem aynı olsa bile sonuçların farklı çıkması olağandır. Kayıt dışı ekonomiyi ölçmek için kullanılan yöntemleri doğrudan, dolaylı ve karma yöntem şeklinde üçe ayırabiliriz.

1.4.1. Doğrudan Ölçme Yöntemi

Bu tip ölçümler mikro bazda yapılmaktadır. Rastgele seçimlerin sonucunda yapılan değerlendirmelerden genellemelere doğru gidilmektedir. Belirli bir zaman diliminde gizli olan ekonomik faaliyetlerin hacmi belirlenmektedir (Biçer, 2006: 19).

Belirlenmiş bir kesimde, sınırlı tutulan örnekten yola çıkarak yapılmış bu çalışmanın sonucunda, belirlenmiş olan işkolundaki yahut farklı işkollarındaki diğer araştırmaların sonuçları bir araya getirilerek ülkenin tamamındaki kayıt dışılık belirlenmeye çalışılmaktadır (Göktaş, 2007: 8).

Yöntemden en çok yararlananlar; bankalar, özel araştırma ve anket kuruluşları, istatistik kuruluşları ve vergi idaresidir. Yaptığı işten ne kadar kazanç elde ettiği ve bunun ne kadarının kayıtlara yansımış olduğu sorulmaktadır. Yapılan incelemelerle elde edilen sonuçlar, kendi içlerinde bir kategoriye ayrılarak kayıt dışı ekonominin bütününe varılmaya çalışılmaktadır (Tecim, 2008: 30).

Bu yöntemin legal olmamasından dolayı vergiden kaçmak isteyen kuruluşların veya sosyal güvenlik yükümlülüğünün kapsamında bulunma korkusu yaşayan kişilerin genellikle bilgileri saklama durumları bulunmaktadır. Bu da yöntemin güvenilirliğinin sorgulanmasına neden olmaktadır. İşyerinin sayısında veyahut kapasitesinde bile olağan sayımlarda sürekli farklı sıkıntıların yaşanmış olduğu bir ortamda, vergi mükelleflerinden kayıt dışı yapmış olduğu tüm faaliyetler mevzusunda gerçek veya

19

gerçeğe yakın bilgilerini vermiş olmasını beklemek çok pozitif olacaktır (Işık ve Acar, 2003: 123).

İkinci bir doğrudan yaklaşım ise “vergi gelirlerinin, vergi daireleri ve sosyal güvenlik kurumlarınca yapılan denetimine dayandırılır” ibaresidir. Vergi dairelerine ilan edilmiş olan gelir ile yapılan denetimler sonucunda ölçülmüş olan gelir karşılaştırılır ve kayıt dışı ekonomi kestirilmeye çalışılır. Ancak vergideki kaçağın tamamını bulup belirlemek için senelik yapılan vergi kontrolleri yetersizdir. Ayrıca en önemlisi de vergi ödeme zorunluluğu olan vergilendirilecek faaliyetler sınırlanmaktadır (Çetintaş ve Vergil, 2003: 21).

1.4.2. Dolaylı Ölçme Yöntemi

“Makro yaklaşım ya da gösterge yaklaşımı olarak da nitelendirilebilecek olan dolaylı yöntemlerde kayıt dışı ekonominin büyüklüğüne ilişkin bilgi vermesi muhtemel makro ekonomik gösterge değerlerinin zaman içerisindeki değişimi değerlendirilmektedir” (Akalın, Kesikoğlu, 2007: 74). Bu ölçüme dolaylı denmesinin nedeni ölçümün parasal büyüklükler, demografik göstergeler, vergi istatistikleri, başka amaçlar için hazırlanan milli muhasebe hesapları gibi verilerin ve verilerin içindeki değişimlerin tahlil edilmesine dayalı olmasıdır (Bozkurt, 2014: 48). Burada kayıt dışı ekonominin boyutunu ölçmek için türlü yaklaşımlar kullanılmaktadır. Bunlar; vergi incelemeleri yoluyla ölçme yaklaşımı, istihdam yaklaşımı, GSMH yaklaşımı ve de parasalcı yaklaşımdır.

• GSMH Yaklaşımı: Üretim, kazanç ve harcama olarak GSMH hesaplamalarında üç tane yöntem bulunmaktadır. Kayıt dışı ekonominin gerçekleşmeyeceği olasılığında bu üç yöntemde de hesaplanan GSMH’nin bütün değerlerinin farksız olması gerekmektedir. Fakat kayıt dışı ekonominin dahil olması ile harcamalar yönteminden hesaplanmış olan GSMH’nin diğer iki yöntemle hesaplanmış olan GSMH değerinden yüksek çıkması beklenmektedir.

Dolayısıyla başka yöntemlerle hesaplanmış olan GSMH değerleri arasında bulunulan farklar kayıt dışı ekonominin ne kadar artış olduğuna dair veriler teşkil etmektedir. Diğer taraftan oluşan bu farkları istatistikçiler, istatiksel yanlışlıklar olarak gidermektedir. Dolayısıyla GSMH’nin vermiş olduğu yaklaşımla kayıt dışı ekonomi için bir büyüklük tahmin edip doğru sonuca

20

ulaşmak mümkün değildir. İlave olarak tasarruf etmek için altına ve dövize yatırım yapan ülkelerde GSMH yaklaşımı, kayıt dışı ekonominin ne kadar olduğunu ölçmek için sağlam bir yol olmadığını göstermektedir (Baldemir v.d., 2005: 236). Bu durum ekonominin büyümesini de olumsuz etkilemektedir.

• Vergi İncelemeleri Yoluyla Ölçme Yaklaşımı: Bu yöntemle ilk önce vergiler incelenmekte daha sonra da vergi mükelleflerinin bildirmediği gelirler bulunup kayıt dışı ekonomi belirlenmeye çalışılmaktadır. Ancak bazen bazı mükellefler elde ettikleri kazancı bilerek ya da bilmeyerek daha azını bildirmektedirler.

Vergiler incelenirken mükelleflerin bildirmiş olduğu kazançlar incelenir. Eğer bir eksiklik çıkarsa matrah farkı bulunmuş olur. Vergi incelemeleri yoluyla ölçen bu yaklaşıma göre belirlenen matrah farkları kayıt dışı ekonomiyi tahmin etme de işe yaramaktadır (Sarılı, 2020: 36). Fakat bu yaklaşımla da kayıt dışı ekonomi ölçülememektedir. Onun yerine elde edilen sonuç, vergilendirilmeyen kesimin ekonomide kaplamış olduğu yerdir.

Vergisiz kira ve gayri menkul gelirinin elde edilmesi, faturasız mal ve hizmet alım-satımı, yanlış beyanda bulunarak haksız yere indirim ve muafiyetlerden yararlanma, kanun dışı işçi çalıştırma gibi faaliyetler asıl olarak doğrudan ya da dolaylı vergiye dahil edilmesi gereken tüm faaliyetleri oluşturur. Burada öncelikle vergi incelemeleri yapılır daha sonra da mükelleflerin bildirmediği gelir veya gelirler tutarı baz alınıp kayıt dışılığın boyutu tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Mükelleflerin vermiş olduğu beyanlar incelenirken bir yanlışlığa rastlanıldığında o işlem düzeltilir ve matrah farkı da bulunmuş olur (Işık ve Acar, 2003: 124).

• İstihdam Yaklaşımı: Burada nüfustaki sivil olan işgücü arzı ile istihdamın geçen zaman sırasında nasıl bir değişim kat ettiğine bakılıp kayıt dışı ekonominin büyüklüğüyle alakalı tahminde bulunulmaktadır. İstihdam artış hızı ile işgücü arzındaki artış hızı aynı olmalıdır. Şayet istihdam/nüfus oranı işgücü/nüfus oranından yavaş artıyor ise bu durumda iki olasılık söz konusudur. İşsizlik daha fazla artıyordur ya da istihdama katılamayan işgücü, kayıt dışılığa yönelmiştir (Akalın ve Kesikoğlu, 2007: 75).

Yöntem oldukça basit ve anlaşılırdır. Ancak bu yöntemde karşımıza iki engel çıkmaktadır. İlki, ek gelir kazanmak için ikinci işte çalışan bireyleri bu yaklaşım, içinde

21

barındırmamaktadır. Diğeri ise eğer oranlarda bir farklılık söz konusuysa bu sadece ekonomik anlamda değil sosyal nedenlerden de kaynaklanabilmektedir. Bu da istihdam yaklaşımının elde ettiği verilerin hatalı sonuçlara götürebileceğini göstermektedir.

• Parasalcı Yaklaşım: Bu yaklaşımda, yapılan faaliyetin kayıt dışı olması sebebiyle ekonomide herhangi bir emare bırakmamak ancak nakit para sayesinde olmaktadır. Kişisel olan nakit işlemlerde bir iz bırakılmasa bile toplu olarak bakıldığında ekonomide büyük bir iz bırakılmış olunacaktır. Bundan dolayı nakite olan ihtiyaç, kayıt dışılığın olmadığı hâline göre artmış olacaktır.

Olağan ve fiili nakit talebindeki fark, kayıt dışılığın göstergesidir (Yendi, 2011:

30).

Parasalcı yaklaşım kendi içinde işlem hacmi, sabit oran ve ekonometrik yaklaşım olarak üç gruba ayrılmaktadır.

• Sabit oran yaklaşımında para piyasasındaki değişim ve hareketler ile kayıt dışı ekonominin boyutu ölçülmeye çalışılır (Yücebaş, 2014: 26). Sabit oran yaklaşımını 1958 yılında ilk defa Cagan kullanmıştır. Gutmann tarafından ise model geliştirilmiştir (Babaoğlu, 2018: 48).

• İşlem hacminde ise işlem hacminin milli gelire karşı olan oranındaki değişikliklerden kayıt dışı ekonominin büyüklüğü tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemde Fischer’in miktar teorisi eşitliği kullanılmaktadır.

Yapılan hesaplamaların içine senet ve çek ile yapılmış olan ödemeler dahil edilmektedir (Işık ve Acar, 2003: 125).

Ekonometrik yaklaşımda da nakit olan para talebini ekonometrik şekillerde bazı belirleyici faktörlere dayandırarak tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Eldeki veriler sonucunda birtakım olasılıklar yapılarak kayıt dışı ekonomiyi tahmin etmek için bu yaklaşım kullanılmaktadır (Baldemir v.d., 2005: 237).

1.4.3. Karma Yöntem

Ölçüme bu adın verilmesinin sebebi hem doğrudan ölçme yöntemlerinin hem de dolaylı ölçme yöntemlerinin birlikte kullanılmasıdır. Yöntem ilk kez Amerika’da kayıt dışı ekonominin boyutunu ölçmek için “IRS (Internal Revenue Service)” tarafından geliştirilmiştir. Amerika’da GSMH’yi tahmin etmek için gelir vergisindeki

22

beyannameler beyan edilmiş olan gelire dayandırılarak yapılmıştır. Tüm beyan dışındaki gelirin toplamı, kayıt dışı ekonomideki orana eşittir (Kırcı, 2006: 43).