• Sonuç bulunamadı

1.1 Öğrenme Kuramlarına Genel BakıĢ

1.1.5 Kavramsal DeğiĢim

1.1.5.7 Kavramsal DeğiĢimde Ilık Eğilim

Kavramsal değiĢimdeki “ılık eğilim” son zamanların konusu olmaya baĢlamıĢtır (Sinatra, 2005). Dole ve Sinatra (1998), Pintrich ve arkadaĢarının (1993) çalıĢmasını referans göstererek Bilginin BiliĢsel Yeniden Yapılanması Modelini

26

(BBYYM) önermiĢtir. Bu modelde motivasyon kavramsal değiĢimin tamamlayıcı faktörü olarak görülmüĢtür. Sinatra ve Pintrich'e (2003) göre öğrenci içeriğe motive edilmezse kendi kavramı ile bilimsel olanı arasındaki iliĢkiyi çözemez. Sinatra‟ya (2005) göre; BBYYM öğrencinin kavramını ne kadar güçlü savunduğunun, zihnindeki kavramlarla ne kadar tutarlı olduğunun ve kararlılığının kavramsal değiĢimi etkileyeceğini belirtir. Fikirlerin bağlantıları zayıf ise, kavramsal yapı ile uyumlu ve tutarlı değilse, derin kökleri yoksa kavramsal değiĢim olasılığı yüksektir. BBYYM sosyal içeriği ve hoĢnutsuzluğu potansiyel motive ediciler olarak tanımlamıĢtır. Çünkü Dole ve Sinatra‟ya (1998) göre öğrenci eğer motive olmamıĢsa baĢka bir akranının motive olduğunu görüp motive olabilir. Belki de hoĢnutsuzluk yaĢayarak kendisi de motive olabilir. Posner ve arkadaĢlarının (1982) bilimsel bilgiye yönelik yeni kavram tanımı BBYYM'de mesaj ismini almıĢtır. BBYYM mesajın özellikleri ile kiĢinin özelliklerinin iliĢkisini kurmuĢ ve bu iliĢkinin güdülenme düzeyini nasıl etkilediğini açıklamıĢtır. BBYYM'de, Petty ve Cacioppo (1986) tarafından önerilen Dikkat Olasılıklı Model'de tanımlanan yüzeysel iĢlem (Heuristic Processing) ve derin iĢlemin (Deep Processing) kavramsal değiĢimde etkili olduğu ileri sürülmektedir. BBYYM'ye göre, düĢük güdülenme yüzeysel – derin olmayan iĢlem düzeyi ile sonuçlanırken, yüksek düzeyde güdülenme derin iĢlem düzeyi ile sonuçlanır (ġekil 1.5).

Petty ve Cacioppo (1986) tarafından önerilen Dikkat Olasılıklı Model (DOM) (Elaboration Likelihood Model), Dole ve Sinatra'nın (1998) oluĢturduğu BBYYM‟ye önemli katkı yapmıĢtır. Yine Chaiken‟in (1980) önerdiği Bilgiyi ĠĢlemenin Sezgisel – Sistematik Modeli (BĠSSM), BBYYM ve DOM‟ye benzemektedir. DOM‟ye göre bilgi; merkezi rota iĢlemi (central route processing) ve çevresel rota iĢlemi (peripheral route processing) olmak üzere iki farklı Ģekilde iĢlemlenir. Merkezi rota iĢlemi mesajın derinlemesine incelenmesi, ince elenip sık dokunmasını ayrıca sunulan argümanın değerinin tanımlanmasını içerir. KiĢi eğer mesajı güvenilir, ikna edici ve iyi yapılanmıĢ bulursa kendi orijinal mesajı ile çeliĢmesine aldırmadan yararlı bir mesaj olarak kabul edecektir. Mesaja karĢı tutum değiĢecektir ve mesaj büyük olasılıkla kabul görecektir. Gönderici tarafından gönderilen mesaj eğer yanlıĢ olarak algılanırsa bumerang etkisi ile karĢılaĢacak ve yüksek olasılıkla reddedilecektir.

27

DOM‟ye göre ikinci tür iĢlemci çevresel rota iĢlemidir. Sunulan argüman veya mesajın dikkatlice test edilmesini ve öneminin kavranmasını içermez. Çevresel rota iĢlemi mesajın çevresel karakteristiklerine dayanır. Alınan mesajın cazibesine, kaynağın çekiciliğine, mesajın taĢıdığı heyecan uyandıran sloganlara ve mesajın gönderim kalitesine dayanır. Çevresel rota iĢleminde zihinsel kısaltmalar, yüzeysel özetlemeler yapılır. Sunulan argüman zayıfsa, alıcılar mesajı iĢleme yeteneği bakımından niteliksizse, mesaj çok karmaĢıksa çevresel rota iĢlemi özellikle kullanılır.

Chaiken, Leberman ve Eagly (1989) sistematik işlemi (sistematic processing) akılcı ve analitik uyum olarak tanımlamıĢtır. Öğrenciler bu iĢlem türü ile bilginin kendileri için yararlı ve önemli olduğunu fark ederler. Bunun tersi olarak çevresel rota işleminde (peripheral route processing) öğrenciler daha önce yaĢadıkları deneyimlere ve önceden verdikleri tepkilere itimat ederler. Bu iĢlem türü, kiĢinin bir içeriği incelerken motivasyona ve fazla çabaya gerek duymadığı türdendir. Yazarların sezgiseller (heuristics) dediği kiĢilerden biri NASA görevlisi olsun. Uzaya gönderilen Delta roketinin neden patladığına dair NASA‟nın yaptığı açıklamayı hemen reddedebilir. GeçmiĢindeki olumsuz iĢ deneyimleri buna neden olabilir. AraĢtırmacılara göre sezgiseller, tüm NASA açıklamalarını reddedebilirler kendilerinin yanlıĢ yönlendirildiğini düĢünebilirler.

Petty ve Cacioppo (1986), DOM‟de tutumların yüksek dikkat ve önem düzeyi ile merkezi iĢlemleme durumunda, düĢük dikkat düzeyinde biçimlendirilenlere göre daha güçlü olarak değiĢtirildiğini savunmaktadırlar. DüĢük dikkat düzeyi ve çevresel rota iĢlemi ile biçimlenen tutumlar yüksek olasılıkla kısa süreli tutum değiĢimi ile sonuçlanacaktır. DüĢük dikkat düzeyli durumlarda verilen değiĢken “çevresel ipucu” (peripheral cue) olarak davranabilir. Örneğin öğrenci “öğretmen her zaman haklıdır” kestirmesi ile baĢa çıkamadığı iĢlem durumundan kaçınarak kısaltma yapabilir. Öğrenci Einstein‟in popülaritesinden haberdar ise Einstein‟in özel görelilik kuramına inanarak onun savunucusu olabilir. Uzmanın ya da öğretmenin bir duruma katılması, doğruluğuna inandığını gösteren davranıĢları, öğrencide “iyi dinlemeliyim” Ģeklinde fikirler doğurabilir.

28

DOM‟ye göre yüksek dikkat düzeyindeki kiĢiler düĢünce ve çaba dolu iĢlem sürecine güdülenirler. Bu durum uzun sürelidir ve güçlü inanıĢ değiĢikliği ile sonlanır. DüĢük dikkat düzeyindeki kiĢiler çabuk ve yüzeysel değerlendirmeler yaparlar. Bu durum da zayıf ve kısa süreli inanç değiĢikliğine neden olur. Örnek olarak; bir uzman öğrencilere AIDS‟in risklerini anlatmaktadır. Mesajdaki yararlı bilgilerden dolayı öğrenciler içeriğe motive olurlar. Bu durum bilginin çaba ve düĢünce yüklü iĢlem sürecini doğurur. Bu noktada verilen argümanın kalitesi anahtar faktörü doğurur. Güçlü bir argüman ihtiyacı doğar. Bununla birlikte öğrenciler motive olmamıĢ olabilirler. Konu ilgilerini çekmemiĢ ya da konunun ortaya çıkan yararlı sonuçlarını anlamamıĢ olabilirler. Ayrıca motive olsalar bile bilgiyi iĢleme yetenekleri zayıf kalabilir. Ön bilgileri yetersizdir ya da mesaj anlaşılır değildir. Eagly ve Chaiken'e (1993) göre; yüksek dikkat düzeyinde motive olamamıĢ öğrenciler için argümanın niteliği ya da gücü anlam ifade etmez. Petty ve Cacioppo (1986) bu durumdaki öğrencilerin çekici, cazip, keyifli içerik ile güvenilir kaynaklarla ikna edilebileceğini önermiĢtir.

ġekil 1.5: Dole ve Sinatra‟nın (1998) önerdiği BiliĢsel Bilginin Yeniden Yapılanması Modeli.

Öğrencinin var olan kavramı Güçlü Tutarlı Bağlı

Motivasyon

HoĢnutsuzluk KiĢisel ilgi Sosyal içerik BiliĢ için istekli olma Mesaj AnlaĢılır Zorlayıcı Tutarlı Akla yatkın Sürekli Güdülenme yüksek düĢük evetse hayırsa yüksekse Güçlü kavramsal değiĢim ya ya da Kavramsal değiĢim oluĢmaz. Zayıf kavramsal değiĢim Çevresel ipucu Varsa Yoksa düĢükse ya ya da

29

Eagly ve Chaiken‟e (1993) göre bu öğrenciler için anlayabilecekleri Ģekilde daha kolay mesajlar verilmelidir. Az önceki AIDS örneğine dönelim. AIDS‟in riskleri, AIDS pozitif olan bir konuĢmacı tarafından açıklanarak çevresel ipucu etkisi oluĢturulabilir ve derin düĢüncelerle dolu bilgi iĢleme süreci baĢlatılabilir.

ġekil 1.5'te görülen BBYYM'de, mesajın ya da yeni kavramın karakteristiklerini tanımlanmıĢtır. Dole ve Sinatra (1998) tarafından ortaya atılan BBYYM‟nin bu bölümü Posner ve arkadaĢlarına (1982) dayanmaktadır. Mesajın özellikleri olarak; anlaĢılırlık (comprehensible), akla yatkınlık (plausible), tutarlı (coherent), zorlayıcı (compelling) tanımlanmıĢtır. Lombardi ve Sinatra‟ya (2010) göre; bu özellikleri üst düzeyde içeren mesajın kabul edilme olasılığı daha yüksektir. Dole ve Sinatra (1998) mesajın karakteristikleri ile mevcut kavramı ve kiĢinin duyuĢsal özelliklerini iliĢkilendirmiĢtir. AraĢtırmacılara göre, sürekli güdülenme kavramsal değiĢim için önemli bir koĢuldur ancak kavramsal değiĢimi garanti etmez. Bununla birlikte sürekli güdülenme yoksa ya kavramsal değiĢim oluĢmamakta ya da zayıf kavramsal değiĢim oluĢmaktadır. Bununla birlikte öğrencide mevcut kavram ile ilgili bir ekoloji yok ve yeni kavramı anlaĢılır, akla yatkın bulmamıĢsa bu durumda çevresel ipuçlarının varlığına bakmak gereklidir. Eğer çevresel ipucu var ise kavramsal değiĢim oluĢabilmekte, yok ise kavramsal değiĢim oluĢmamaktadır.

Sinatra‟ya (2005) göre kavramsal değiĢim, yansıtıcı stratejiler kullanılarak, öğrencilerin tartıĢmalar yapmaları sağlanarak ve yeni görüĢle var olanın karĢılaĢtırılması ile sağlanmalıdır. Bütün bu çalıĢmalardan sonra, daha akılcı teorinin tanıĢtırılması ile motive edilmiĢ öğrencilerde kavramsal değiĢim daha yüksek olasılıkla gerçekleĢebileceği sonucu çıkarılabilir.

Benzer Belgeler