• Sonuç bulunamadı

AraĢtırmayı Biçimlendiren Kuramsal Altyapı

Kuhn'ın (1970) bilimsel devrim teorisine dayanan ve Posner ve arkadaĢları (1982) tarafından geliĢtirilen kavramsal değiĢim teorisi, kavramsal değiĢimi

31

özümleme ve yerleşme olmak üzere iki aĢamada açıklamaktadır. Kavramsal değiĢim teorisine göre öğrenci verilen durumu kendi kavramları ile açıklamaya çalıĢmaktadır. Ancak bazen karĢılaĢtığı yeni durum mevcut kavramı ile açıklanamaz. Bu durumda öğrenci biliĢsel çatıĢma yaĢar ki bu kavramsal değiĢim için en önemli motivasyon kaynağıdır. Öğrenci yeni kavramının anlaĢılır, akla yatkın ve iĢe yarar olma özelliklerini fark ederse mevcut kavramından vazgeçer ve bilimsel olanı benimseyebilir. Öğrencilerin kavramlarını değiĢtirmeleri için yeni bilginin, var olan kavramla çatıĢan bir durum içermesi dolayısıyla öğrencide hoĢnutsuzluk oluĢturması gereklidir. Yeni kavram anlaĢılır olmalıdır. Öğrenci yeni kavramın, karĢılaĢtığı problemin çözümüne yardımcı olacağına inanmalıdır. Yeni kavramın akla yatkın olması gerekir. Öğrenci yeni kavramın problemi çözeceğini görmelidir. Zihninde bu zamana kadar yapılandırdığı bilgilerle uyum içinde olmalıdır. Yeni kavram öğrencide yeni ufuklar açabilmelidir. Yeni araĢtırmaları cesaretlendirmeli, geniĢleme potansiyeline sahip olmalıdır (Hewson, 1981; Posner ve arkadaĢları, 1982; Hewson ve Hewson, 1983; Hewson ve Thorley, 1989). ġekil 1.1'de görüldüğü gibi kavramsal değiĢimde en önemli nokta öncelikle biliĢsel çatıĢmadır. HoĢnutsuzluk yaĢanmadığında kavramsal değiĢim gerçekleĢmez. Kavramsal değiĢimdeki diğer önemli nokta da yeni kavramın taĢıması gereken dört özelliktir. Yeni kavram ancak bu özellikleri taĢıdığında kabul edilir.

Pintrich ve arkadaĢları (1993) kavramsal değiĢimin mekanik ve öğrencinin motivasyon gibi duyuĢsal özelliklerini dikkate almayan yapısını eleĢtirmiĢlerdir. Onlar'a göre kavramsal değiĢim, öz yeterlik inançlarından, öğrencilerin ilgilerinden ve amaç yönelimlerinden etkilenmektedir. Posner ve Strike'a (1992) göre kavramsal değiĢimde, kavramsal ekolojiyi açıklamak için biliĢin yanında motivasyon gibi duyuĢsal faktörlerin de dikkate alınması gerekmektedir. Pintrich ve arkadaĢları (1993), Posner ve arkadaĢlarının (1982) kavramsal değiĢim modelini (KDM) soğuk kavramsal değiĢim olarak tanımlamıĢlardır.

Kavramsal değiĢimde Pintrich devrimi ile birlikte, araĢtırmacılar tarafından motivasyon gibi duyuĢsal faktörler kavramsal değiĢim modellerine eklenmeye baĢlamıĢtır. Örneğin Chi, Slotta ve Deleeuw (1994) kavramsal değiĢime yönelik yeni bir teori öne sürmüĢtür. Onlara göre kavramsal değiĢim, kavram bir kategoriden diğerine geçtiğinde gerçekleĢmektedir. KiĢilerin zihinlerinde, yaĢadıkları evrendeki

32

varlık ya da nesnelere iliĢkin kategorileri vardır. Bu kategoriler Madde (Matter), ĠĢlemler (Processes) ve Zihinsel Durumlar (Mental States) olarak adlandırılır. Madde kategorisi kiĢilerin nesne ya da varlıklara yönelik "canlı - cansız, ağır - hafif, sıvı - katı" Ģeklindeki sınıflamalarını içermektedir. ĠĢlemler kategorisinde ise olaylar, olgular, bağlantılar bulunmaktadır. "- den dolayı, - e sebep oldu" Ģeklinde kurulan bağlantılar bu kategoriye örnektir. AraĢtırmacılara göre; öğrencilerin ön kavramları madde kategorisini, bilimsel kavramlar ise iĢlem kategorisini iĢaret eder. Eğer bu iki kavram ontolojik açıdan uyumlu ise kavramsal değiĢim kolay oluĢur. Eğer iki kavramın ontolojik temelleri uyumsuz ise iĢte o zaman kavramsal değiĢim oldukça güç bir süreçtir. AraĢtırmacılar Zihinsel Durumlar (Statüler) adlı üçüncü kategorinin içeriğini de isteme ve duygular gibi duyuĢsal unsurlara bağlamıĢtır. Dikkat edilirse motivasyon ile iliĢkilendirilebilecek "isteme" kavramı, araĢtırmacıların önerdikleri kavramsal değiĢim teorisinde yer almaktadır.

Önceki bölümlerde detayları verilen; Tyson ve arkadaĢlarına (1997), Alsop ve Watts'a ait (1997) modellerde ilgi, önem, gayret gibi duyuĢsal unsurlar kavramsal değiĢime eklenmiĢtir. Dole ve Sinatra (1998) motivasyonun kavramsal değiĢimdeki etkisini göstererek ılık kavramsal değiĢimi (BBYYM), Gregoire (2003) kiĢinin biliĢsel çatıĢma yaĢadığında hissettiği bazı duyguların kavramsal değiĢimi nasıl etkilediğini de belirterek sıcak kavramsal değiĢimi (KDBDM) önermiĢtir. Ardından Yıldız (2008) yaptığı araĢtırmada kavramsal değiĢime üst biliĢin olumlu etkisini göstermiĢ, Alsop ve Watts' a (1997) ait modele motivasyon ve üst biliĢi eklemiĢtir.

She (2002, 2003, 2004a, 2004b), Lee ve Byun (2012), Hadjiachilleos, Valanidesve Angeli (2013) gibi çalıĢmalara bakıldığında biliĢsel çatıĢmaya dayandığı görülmektedir. Lee ve Byun (2012) kavramsal değiĢimin ilk Ģartı olarak biliĢsel çatıĢmayı önermekte, Hadjiachilleos ve arkadaĢları (2013) ise biliĢsel çatıĢmanın duyuĢsal özellikler ile iliĢkili olduğunu öne sürmektedir. Her ne kadar önceki baĢlıklarda söz edilen sınırlılıkları tartıĢılan bir konu olmaya devam etse de (Limon, 2001; Zohar ve Kravetsky, 2005) biliĢsel çatıĢmanın halen kavramsal değiĢimde en önemli unsur olduğu açıktır. Ayrıca kavramsal değiĢimdeki ılık ve sıcak eğilimde öne sürülen modellerin de biliĢsel çatıĢma temelinde kurulmuĢ oldukları dikkate alınmalıdır.

33

Sonuç olarak; araĢtırmaya temel oluĢturan felsefik anlayıĢ Kunh'ın devrim teorisine dayanan ve Posner ve arkadaĢları (1982) tarafından önerilen Kavramsal DeğiĢim Teorisidir. Bununla birlikte araĢtırma, kavramsal değiĢimde motivasyonel unsurların dikkate alınması bağlamında, Pintrich ve arkadaĢlarından (1993), kavramsal değiĢimde ılık eğilimi oluĢturan Dole ve Sinatra'ya (1998) ait BBYYM'den ve kavramsal değiĢimdeki sıcak eğilimi öneren Gregoire'ye (2003) ait KDBDM'den etkilenmiĢtir. Ayrıca sözü geçen modellerin üst biliĢten yoksun olduklarını vurgulayarak, kavramsal değiĢimin üst biliĢe dayanan modelini oluĢturan Yıldız'ın (2008) çalıĢması bu araĢtırma için kuramsal alt yapıyı oluĢturmuĢtur.

Benzer Belgeler