• Sonuç bulunamadı

Kavram Ve Terim Olarak Tanrı

Belgede BERTRAND RUSSELL VE DİN (sayfa 25-28)

I. BÖLÜM

1. Kavram Ve Terim Olarak Tanrı

Kavram, bir şeyin bir nesnenin zihindeki ve zihne ait tasarımına; soyut düşünme faaliyetinde kullanılan ve belli bir somutluk ya da soyutluk derecesi sergileyen bir düşünce, fikir ya da ideye (Plâtoncu olmayan bir anlamda ideye) verilen addır.14

Zihnin genel ve soyut temsili; felsefenin teknik ve nesnel bir terimidir.

13 S. AYDIN Mehmet, Din Felsefesi, s.19, İzmir, 2002.

14 DALKILIÇ, Bayram, 20. yy’da bir Ateist Bertrand Russell, s.50, Konya 2000.

1. Nesnelerin ve olayların ortak özelliklerini kaplayan ve ortak isim altında toplayan terim.

2. Klasik mantıkta bir nesnenin zihindeki tasarımı (tasavvuru)dır. Buna fikir de denebilir. Aristo kavramı, “objenin tanımının bir kelime ile ifadesidir” diye ifade eder.

Kavram, geneldir; nesnelerin şu veya bu özelliğini taşımaz. Örneğin at hayali;

rengi ve şekli ile belli bir atın zihindeki canlanışıdır. At kavramı ise, belli bir atı değil bütün atları içine alır. Kavram geneldir ve nesneldir.15 Bir objenin, o objeyi o obje yapan temel niteliği ile zihindeki tasavvurudur; terim ise kavramın dışlaştırılması dile getirilmesi ve ifadesidir.16 Bir düşünceyi bir ideyi oluşturan kavramı ortaya koymak, açıklamak söz konusu olduğunda, onu dille ifadeye ihtiyaç duyulur ki, bu kavram şayet dille ifade edilirse ona terim adı verilir.

Terimin temelde iki işlevi söz konusudur. İlk olarak kavrama dil/fanatik yönünden işaret etmesi, ikinci olarak ise bize kavramın işaret ettiği şey (obje) hakkında bildiklerimizi hatırlatmasıdır.17

Acaba Tanrı terimi bir isim midir? Yoksa o, bir tanım mıdır? Tanrı terimi ile ilgili iki anlayış bulunmaktadır: Bu terim ya bir isim veya bir tanımdır. Bu terimi kullanan kişi, Tanrı’ya ilişkin bilgiyi tanıma yoluyla elde etmişse o zaman “Tanrı”

terimi isim olmaktadır ve “Tanrı” konvansiyonel (geleneksel) bir etiket olmanın ötesinde, isimlendirildiği şeye bağlı bir gerçeklik olur. Buna karşılık, kişinin böyle tanımaya dayanan bir bilgisi yoksa, bu durumda o, “Tanrı” terimini bir tanımın kısaltması yahut adı olarak kullanıyor demektir.

Eğer Tanrı hakkında bir tanımı, dolayısıyla ilahi nitelikleri anlamak durumunda isek, bu niteliklerin özel adın, yanı “Tanrı” sözcüğünün kullanıldığı dilin en genel atıfları içinde belirtilmesi gerekir. Tanrı söz konusu olduğunda yapılacak iş, bir bakıma, isimlendirilemeyeni isimlendirmektir. Bu açıdan bakıldığında Tanrı’ya atfedilen

15 BOLAY, S. Hayri, Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, s.250, Ank, 1997.

16 ÖNER, Necati, Klasik Mantık, s.16, Ank, 1986.

17 DALKILIÇ, Bayram, a.g.e., s.46

isimlerin büyük bir bölümünü Onun özelliklerinin belirtilmesi yani bir bakıma Tanrı’nın tanımlanması olarak görmek mümkündür.

Nasıl ki Tanrı kavramını ifade etmek için bütün dil ve kültürlerde tek ve evrensel bir terim değil de özel terimler mevcutsa; her dil ve kültürde, fert ve toplum anlayışlarında Tanrı teriminden bahsedildiğinde aynı kavramdan ziyade farklı kavramın varlığı kendini göstermektedir. Bunun temelinde de bu terimi kullananların mizaç, zihin ve karakter farklılıkları yatmaktadır. İzafi yaklaşımlar söz konusu olduğu için de aynı terimler ya da aynı anlam ifade eden terimler kullanılsa bile kavram farklı olabilmektedir.18

Ancak hemen belirtelim ki, felsefe tarihinde filozoflar bazı farklılıklar göstermekle birlikte “Tanrı” ile genellikle insanın ve alemin dışında ve üstünde olan bir varlığa sahip Zat’ı kastetmişlerdir. Bu çalışmada da aynı anlamın kastedildiğini belirterek Russell’ın kastettiği anlam ve tanımın ne olduğu konusuna geçebiliriz.

Russell, anne-babasının erken yaşlarda ölmesi sonucu, dindar olan babaannesinin yanında kaldığı için daha erken yaşlarda “Tanrı” terimi karşılığında İngilizcede kullanılan “God” terimiyle karşılaşmıştır. Aynı şekilde dini öğretim için gönderildiği kiliselerde ve evdeki ünitaranizm doğrultusundaki öğretim esnasında

“God” terimi Russell’ın karşılaşmaktan uzak kalmadığı ve kullandığı bir terimdir. Bu arada küçük yaşlarda ilahileri çok sevdiği ve sürekli söylediği için “God” terimini sürekli olarak kullanmıştır. Daha sonraki hayat sürecinde de konuşmalarında “God”

terimini kullanmıştır.19

Aynı zaman dilimi içerisinde ilk olarak prosibitarian ve Ünitarian, daha sonraları da Katolik anlamda Tanrı kavramı ile karşılaşmıştır. İlk zamanlar dünya dan ve dünya daki şeylerden ayrı ve aşkın bir varlığa sahip olan bir Tanrı kavramına sahip ve bu anlamda bir Tanrı’ya inanmakla birlikte daha sonraları, şüphe sürecinin başlamasıyla bu anlamdaki Tanrı inancı sarsılmış, zamanla kaybolmuş; ancak yazılarında, konuşma ve

18 DALKILIÇ, Bayram, a.g.e., s.48.

19 CEVİZCİ, Ahmet, Felsefe Sözlüğü, s.402, Ank, 1997.

tartışmalarında büyük harfle bahsettiği zaman “Yüce bir varlık sahibi” anlamında Tanrı kavramını kastetmiştir.20

Russell, Rahip F.C. Copleston ile yaptığı ve BBC’nin bir programında 1948 yılında yayınlanan tartışmada şu “Tanrı” tanımını kabul etmektedir: dünya dan ve onu yaratandan ayrı ulu bir varlık.21 Ancak Russell’ın bu kabulü, onun doğruluğu, reelliği, olumluluğu anlamında değil “bir kavram” olarak kabuldür. Bunu O’nun şu sözünden anlamaktayız:”Bütün Tanrı kavramı, eski Doğu despotizminden türemiş, özgür insanlara yakışmayacak bir kavramdır.”22 Bununla birlikte Russell yine Rahip Copleston ile yaptığı tartışmada Rahip Coplestonun Tanrının yokluğu sizce ispat edilebilir mi? Sorusuna: _”ispat edilebilir demiyorum, benim tutumum agnastistiktir.”

Şeklinde cevap vermiştir. Bu cevaptan da anlıyoruz ki Russell bu konuda hep bir kapı açık bırakmış ve Tanrı kavramının doğruluğunu kabul için kesin kanıtlarla ispatlanması gerektiğini savunmuş, şüpheci ve eleştirel bir tutum sergilemiştir. Bu aşamada Russell’ın Tanrı’nın varlığı problemini nasıl ele aldığını incelememiz gerekiyor.

Belgede BERTRAND RUSSELL VE DİN (sayfa 25-28)