• Sonuç bulunamadı

Egzersiz sırasında kardiyovasküler sistemin oksidatif stres cevabı bireyler için hayati önem taşıyan konuların başında gelmektedir. Çeşitli in vivo ve in vitro çalışmalar, kardiyovasküler sistemde çeşitli stresörlere ve kalp yetmezliğine cevapta ROS aktivasyonunu göstermişlerdir (169-175). RONS'un fizyolojik düzeyi; kanal fonksiyonu, kalsiyum geçişi, gen ekspresyonu ve protein aktivasyonunu da içeren çeşitli hücresel süreçlerin kontrolünde hayati derecede önemlidir (176-178). Fakat aşırı intraselüler RONS üretimi; kanser, metabolik, nörodejeneratif ve kardiyovasküler bozuklukları artırmaktadır (179). ROS ile reaktif nitrojen türlerinin (RNS) yüksek düzeyi; hücresel toksiteye neden olmasına rağmen, yüksek reaktif ve agresif radikallerin bileşimi, üretimi ve kaynağı da birbirinden farklıdır.

Yapılan hayvan deneylerinde, eksojen antioksidan uygulanmasının ROS'un neden olduğu kardiyak anormallikleri iyileştirdiği gösterilmiştir (180-

184). ROS; kardiyak hipertrofi (185), kardiyomiyosit apoptosis (186), iskemi- reperfüzyon (187) ve kalp yetmezliği (169) gibi patolojik süreçlerle ilişkilidir. Fakat aynı zamanda oksidanların aşırı üretimi; kimyasallar, ilaçlar, kirleticiler, yüksek kalorili diyetler ve egzersizi içeren çeşitli stresörlere cevapta da oluşmaktadır (188). Fiziksel egzersiz, oksidatif stresi artırabilmektedir ve çalışmanın sonunda, spesifikliği (189) ile iş gücüne bağlı olarak homeostazinin bozulmasına neden olabilmektedir (190). Fakat sırayla SOD, ısı şok proteinleri (HSP) ve katalaz gibi çeşitli antioksidan sistemlerin aktivasyonuyla, ROS'un zarar verici etkisi dengelenebilmektedir (191, 192). Bu farklı biyolojik cevaplara aracı

olan ROS'un mekanizmaları, tam olarak anlaşılmamıştır. Fakat çoğu olay spesifik redoks duyarlı sinyal moleküllerinin aktivasyonunu içermektedir.

3.9.2. ADMA ve Oksidatif Stres

ADMA; 40 yılı aşkın süredir bilinen bir metabolit olmasına rağmen, 1992 yılında NOS enzimini inhibe edici etkisinin ortaya konmasından sonra dikkatleri üzerine çekmiş ve o günden bu yana hakkında çok sayıda çalışma yapılmıştır

(193, 194). Kronik egzersiz çalışması; düzenli olarak arterial kan akımını, endoteliyal sher-stresi uyararak, eNOS'un salınımını artırmaktadır. Nitrik oksite "endojen anti-aterojenik molekül" denilmesinin temel sebebi, anjiogenez stimülasyonu, süperoksit radikallerinin salınışının engellenmesi gibi vasküler sistem üzerindeki fonksiyonları nedeniyledir (195, 196). ADMA; NOS'u inhibe

ederek, hayati derecede önemli fonksiyonlara sahip anti-aterojenik bir molekül olan nitrik oksitin sentezini seçici olarak inhibe etmektedir ve vasküler sistemin nitrik oksitin koruyucu etkilerinden faydalanmasını engelleyerek, patofizyolojik etkilerini göstermektedir (197, 198). ADMA; nNOS, eNOS, ve iNOS'u inhibe etmektedir. Ancak, ortamdaki arginin düzeyi inhibisyonun belirleyicisidir. Nitrik oksit oluşumunun inhibisyonu ile birlikte ADMA, aynı zamanda süperoksit anyonlarının oluşumuna neden olmaktadır (199).

Kronik kalp yetmezliği ve diğer kardiyovasküler hastalıkların yanısıra

hiperkolesterolemili ve hipertansif hastalarda da ADMA plazma konsantrasyonlarının yüksek olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle ADMA, birçok bilim adamı tarafından yeni bir kardiyovasküler risk faktörü olarak tanımlanmaktadır. Bunlara ek olarak ADMA’nın; hiperkolesterolemi,

hipertrigliseritemi, hiperhomosisteinemi, hipertansiyon, diyabetes mellitus, insülin rezistansı, kronik kalp yetmezliği, hipertiroidi, hemorajik şok, preeklamptik

gebelik ve çoklu organ yetmezliği sendromunda yükseldiği gösterilmiştir (200- 206). Yine bu hastalara uygulanan egzersiz antrenmanlarının, bazal ADMA seviyesine herhangi bir etkisinin olmadığı da rapor edilmiştir (207-209). Bütün bunlar göz önünde bulundurularak bu çalışmada ise; ADMA’nın günün farklı zamanlarında yapılan futbol maçlarında verdiği cevap değerlendirilecek ve futbol maçları arasındaki olabilecek farklılıklar belirlenerek (özellikle de gece yapılan futbol maçlarında) zamanının bu risk faktörüne olan artırıcı ya da azaltıcı etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

ADMA düzeylerindeki artışın, vücutta oksidatif stresin arttığı koşullarda meydana geldiği rapor edilmiştir. Dimetil arjinin dimetil amino hidrolaz (DDAH) enzim aktivitesindeki azalmanın, ADMA düzeylerindeki artıştan sorumlu olabileceği önerilmektedir. İnflamasyon durumunda iNOS aktivitesi çok fazla artmaktadır ve nitrik oksit çok fazla miktarda üretilmektedir. Süperoksit radikalleriyle burada üretilen nitrik oksit birleşmektedir ve peroksinitrite dönüşmektedir ve bu olayların sonucunda da nitrik oksitin yarılanma ömrü azalmaktadır (210). Peroksinitrit oluşumu, SOD enziminin süperoksit radikallerini yakalamasından daha hızlı gelişmektedir. Peroksinitritte, DDAH’ın aktif bölgesine bağlanarak aktivitesini azaltmakta, bu durum ADMA miktarında artışa ve nitrik oksit düzeylerinde azalmaya neden olmaktadır. Oksidatif stres; ADMA yapımında görev alan enzimlerin fonksiyonlarını değiştirerek ADMA miktarlarında değişime yol açmaktadır (210).

3.9.3. CK ve CK-MB

Kalp ve iskelet kasında daha yüksek oranlarda bulunan CK; beyin dokusunda daha düşük konsantrasyonlarda bulunan bir enzimdir. İskelet kası ile kalp kası hasarının belirlenmesinde kullanılmaktadır. Kreatin kinaz-MM (CK-

MM), kreatin kinaz-BB (CK-BB) ve CK-MB şeklinde 3 farklı izoenzimi bulunmaktadır: İskelet kasında CK-MM; iskelet kası ile kalp kasında CK-MB; beyin dokusu, gastrointestinal sistem ve genitoüriner sistemde ise CK-BB bulunmaktadır. İskelet kası hasarında CK-MM izoenzimi, kalp kası hasarında

(miyokard infarktüsünde) CK-MB izoenzimi, santral sinir sistemi hasarında CK- BB izoenziminin düzeyi yükselmektedir. Miyokard infarktüsü tanısında kullanılan

CK-MB izoenzimi buna ek olarak inflamatuar iskelet kası hastalıkları için de güvenilir bir göstergedir (211, 212).

CK, hücresel nekrozisin endekslerinden biridir ve iskelet kaslarındaki doku zararı gibi klinik durumlarında iskelet kas hastalıklarının tanısında yaygın olarak kullanılmaktadır (213). Miyokardiyal zararın tanısında; CK, CK-MB,

Troponin T ve I'yı içeren gösterge analizleri kullanılmaktadır (214). Erişkinlerde zorlu ve/veya ekzantrik iş sonrasında, iskelet kas zararı gösterge seviyelerinin yüksek olduğu bildirilmiştir (213). Kardiyak kas zararının göstergeleri olan; CK,

CK-MB, Troponin T ve I'nın uzamış egzersiz süresinin sonrasında atletlerde arttığı rapor edilmiştir (215). Fakat ergenlerde bu cevaplardaki araştırmaların eksikliği, düzenli yüksek yoğunluklu dayanıklılık çalışmasını içermesidir. Yetişkinlerle karşılaştırıldığında, ergenlerde görülen daha düşük CK düzeyi, güç egzersizi sonrasında daha genç atletlerin iskelet kas zararına karşı daha çok koruyucuya sahip olduğunu önermektedir (216).

Benzer Belgeler