• Sonuç bulunamadı

Kararın Tebliği ve Karara Karşı İtiraz

Belgede Tüketici hakem heyetleri (sayfa 142-146)

E. TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNİN İŞLEYİŞİ

5. Kararın Tebliği ve Karara Karşı İtiraz

Tüketici hakem heyeti kararları alındığı tarihten itibaren on iş günü içinde taraflara yazılı olarak ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir.

On günlük süre, tüketici hakem heyetinin idari işleyişinin hızlandırılması için

324 Danıştay 8. Dairesi’nin 04/07/2014 T. ve 2014/1419 esas sayılı kararı, UYAP, erişim tarihi:

30.05.2018.

325Budak, s. 98, 99; Erişir, Gider Avansı, 480, 482.

326 Budak, “Tüketici hakem heyeti kararına karşı yapılan itiraz üzerine kararın tüketici aleyhie olacak şekilde iptali halinde, karşı taraf lehine nisbi vekalet ücreti hükmedilmesinin düzenlenmesine rağmen, itiraz davasında tüketici lehine olacak şekilde karar verilmesi halinde, tüketici lehine vekalet ücretinin verilip verilemeyeceğinin ve nisbi mi, maktu mu vekalet ücreti verileceğini açık bir şekilde düzenlenmediğine işaret etmiştir.”, s. 99

327 Atalı, “Tüketici hakem heyetinin kararına karşı yapılan itirazın bir kanun yolu olduğu kabulü çerçevesinde, asıl uyuşmazlığın görüldüğü alt derecede vekalet ücretine hükmedilmezken, kanun yolu incelemesi sonucunda vekalet ücretine hükmedilmesi başlı başına bir çelişkidir.”, s. 413.

123 konulmuş bir süredir. Nasıl ki, hukuk mahkemelerinin gerekçeli kararı yazması için otuz günlük süre öngörülmüş ise, burada da durum aynıdır.

Taraflar, tüketici hakem heyeti kararının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yer tüketici mahkemesine itiraz yoluna başvurabilir. Tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde ise, asliye hukuk mahkemesine tüketici mahkemesi sıfatıyla başvuru yapılabilir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, kararı hangi yer tüketici hakem heyeti vermiş ise, orada bulunan veya adli yargı açısından bağlı bulunduğu yer tüketici veya asliye hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.

Bilindiği üzere, tüketici hakem heyetlerinin kurulduğu bütün yerlerde adliye teşkilatı bulunmamaktadır. Bu durumda, kişi tüketici hakem heyetinin bağlı bulunduğu başka ilçe veya il tüketici mahkemesine veya asliye (tüketici mahkemesi sıfatıyla) hukuk mahkemesine başvurması gerekir.

Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itirazın hukuki niteliğinin kanun yolu mu, dava mı olduğu hususu doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre, tüketici hakem heyeti kararlarına karşı tüketici mahkemesine yapılan başvurunun, kanun yolu sonucuna götürecek argümanların daha fazla olduğu ileri sürülmektedir328. Aksi yöndeki görüşe göre, tüketici hakem heyeti kararlarına karşı bir başvuru imkanı olan ‘itiraz’ müessesinin niteliğinin bir dava olduğu ileri sürülmüştür329. Kanaatimizce, tüketici hakem heyeti kararlarına karşı tüketici mahkemesine yapılan başvurunun içinde kanun yolunu barındıran kendisine özgü bir dava olduğudur. Çünkü, tüketici mahkemesine dava açılmadan önce tüketici mahkemesine başvurulup buradan çıkan kararın itiraz davasının konusu olması, tüketici mahkemesinin dava konusunun sınırlı olması nedenleriyle bir kanun yoludur.

Diğer taraftan, tüketici mahkemesi, tüketici hakem heyetinin başvuru inceleme şeklinden ayrı olarak kendisi başvuru baştan sona kadar inceleyip yeni bir tahkikat yapması yönüyle de bir davadır. Ayrıca, TKHK’nun 70/6. maddesinde, “… kararlara

328 Atalı, s. 407; aynı yönde görüş, Ermenek, s. 618; Budak, s. 101; Aslan, s. 738.

329 Tutumlu, Tüketici Hakem Heyetleri, s. 153-154.

124 karşı açılan itiraz davalarında…” görüldüğü üzere, tüketici hakem heyetinin kararına karşı yapılan başvuru için ‘itiraz davası’ terimi kullanılmaktadır.

Tüketici mahkemesi veya asliye hukuk mahkemesi, itiraz üzerine gelen tüketici hakem heyeti kararını HMK'nun 316 vd. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne göre yargılama yapıp, hakem heyeti kararına yönelik itirazın, reddine karar vererek tüketici hakem heyeti kararının onaylanmasına veya kabulüne karar vererek hakem heyeti kararının iptaline karar verir. Ayrıca tüketici mahkemesi, hakem heyeti kararının esas yönünden kanuna uygun olup da, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı itirazın kabul edilmesi gerektiği veya kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılamayı gerektirmediği takdirde evrak üzerinde, kararı değiştirerek veya düzelterek onama kararı verebilir.

Tüketici hakem heyeti kararına itiraz üzerine inceleme yapan tüketici mahkemesinin “bozma kararı” veya istinaf usulünde olduğu gibi “yeniden esas hakkında karar” verip vermeyeceği ise kanunun ifadesinden anlaşılmamaktadır.

Hükümet gerekçesinde de bu konuda bir açıklama yoktur. Kanımca, tüketici mahkemesinin itiraz üzerine vereceği karar kesin olacağına ve kanunda tüketici mahkemesinin bozma kararı vererek hakem heyeti dosyasını hakem heyetine geri gönderilip, bozmadan sonra dosyanın tekrar inceleneceği hakkında hiçbir açıklık olmadığına göre, tüketici mahkemeleri hakem heyeti kararına itiraz üzerine yaptıkları incelemede bozma kararı veremez. Tüketici mahkemesi, tüketici hakem heyetinin kararını hatalı bulursa, gerektiğinde yeniden inceleme (esasında “tahkikat ve yargılama”) yaparak yeniden esas hakkında karar vermelidir330.

Mahkemeler uygulamada, basit yargılama usulünde evrak üzerinden karar verme yetkisi bulunsa dahi, karşı tarafın savunma hakkının engellenmemesi için itiraz üzerine verilen kararlar için dahi duruşma açılması gerektiğini belirtmektedir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 13/11/2014 T. ve 2014/41074 E., 2014/35774 K.

sayılı ilamında, “….Savunma hakkı Anayasanın 36.maddesinde güvence altına

330 Budak, s. 97; Yargıtay 13 HD. 25/11/2008 T. ve 2008/7449 E., 2008/14015 K. sayılı ilamı, Ermenek, s. 620; Aksi yönde, “tüketici hakem heyeti kararı görev, yetki, derdestlik gibi usuli bir nedenden dolayı hukuka aykırı bulunmuş ise, karar iptal edilerek dosya yetkili ve görevli tüketici hakem heyetine gönderilmelidir.” Atalı, s. 409.

125 alındığı gibi, karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK.nun 27.maddesi hükmüne göre de, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, başka bir anlatımla, davalıya savunma hakkını kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz.

HMK.'nın 320/1.maddesinde "mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği" belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve "mümkün olan hallerde" olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. HMK'nın 27.maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise, HMK madde 297/ 1-c bendinde yer almış olup buna göre, mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirtilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Hal böyle olunca, tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında ilk derece mahkemesince duruşma yapılması kural olup, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dosya üzerinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” şeklindeki ifadelerden, tüketici mahkemelerinin dosya üzerinden karar verme yetkilerinin çok kısıtlı olduğu sonucu çıkmaktadır331.

Tüketici hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir. Bu nedenle temyiz veya istinaf yasa yoluna başvurulamaz.

Mahkemelerin kesin nitelikte vermiş olduğu kararlara karşı olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına temyiz yoluna başvurulabilir. Olağanüstü bir kanun yolu

331 “Tüketici mahkemelerinde açılan davaların oldukça nitelikli davalar olması, bu davaların çoğunlukla bilirkişi ve keşif incelemesi gerektirmesi nedeniyle hatta tanık dinlenmesi gerektiğinden duruşma ve tahkikat yapılmasının birçok dava için zorunlu olduğunu söylemek mümkündür.” Kara, s.

24.

126 olan kanun yararına temyizin amacı, hukuk kurallarının yanlış uygulanması halinde, hukukun yanlış uygulandığını tespit edip, yasanın kesin hükümde belirttiği biçimde uygulanamayacağının açıkça duyurulması, böylece ilerdeki uygulamalarda bu yolda yanlışa düşme ihtimalinin önlenip mahkemelerin uyarılmasından ve uygulamada birliğin sağlanmasından ibarettir.

Tüketici hakem heyeti kararlarına itiraz üzerine tüketici mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararların, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na kadar gittiği bilinmektedir. Yüksek mahkeme, kesin nitelikte verilen tespit hükmünde ve ileriye yönelik de etkili olacak kararların kesin nitelikte olamayacağı değerlendirilerek istinaf veya temyiz yasa yolunun açık olduğunu dile getirmiştir332.

Tüketici hakem heyetlerinin infaz kabiliyeti bulunmayan kararlarına karşı tüketici mahkemelerine başvurmada hukuki yarar bulunmadığı için, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekir333.

Belgede Tüketici hakem heyetleri (sayfa 142-146)