• Sonuç bulunamadı

Karapara Aklama İle Mücadelenin Yasal Gelişimi

1. KARAPARA AKLAMANIN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN ULUSAL

1.2. Karapara Aklama İle Mücadelenin Yasal Gelişimi

4208 Sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun’un 19.11.1996 tarihinde resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle ülkemizde aklama ile mücadele kapsamında ilk düzenleme yapılmış ve ‘karapara aklama’ tanımına yer verilerek, aklama bağımsız bir suç türü halini almıştır. Bu nedenle 1996 yılı ülkemiz açısından aklama ile mücadelenin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Kanunun yürürlüğe girmesini müteakip Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair 4208 Sayılı Kanun’un Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, 02.07.1997 tarihinde yürürlüğe girerek ‘bilgi verme yükümlülüğü’, ‘şüpheli işlem bildirimi’ gibi aklamanın önlenmesine ilişkin tedbirlerin ana hatları belirlenmiştir.

Ülkemizde yapılan ilk düzenlemeler 90’lı yılların sonunu bulsa da 25 Eylül 1991 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti FATF’a üye olarak karapara aklama ile mücadele edeceği konusundaki niyetini ortaya koymuştur. Ancak FATF üyelerinin yerine getirmesi gereken 40 Tavsiye Kararın uygulanması ülkemiz açısından oldukça yavaş ilerlemiştir. İlk yasa taslağı hazırlanmasının 1994 yılının sonunu bulmasının yanında 1997 yılına kadar söz konusu yasa meclisten geçirilememiştir. 19 Eylül 1996 tarihinde FATF’ın Türkiye’ye yaptırım uygulanmasına karar vermesiyle çalışmalar hızlandırılmış ve taslak metin komisyonda çeşitli değişikliklere uğrayarak 4208 Sayılı Yasa halini alarak kanunlaşmıştır.166

4208 Sayılı yasa, karapara aklama ile mücadele tarihimiz açısından önemli bir adım olsa da öncül suçları sayma suretiyle kazuistik bir yaklaşım tercih edilerek hazırlaması nedeniyle zaman içerisinde beklenen faydayı sağlayamamıştır. Yalnızca kanunda sayma suretiyle belirtilen suçlardan elde edilen gelirler karapara kabul edilerek, bu suçların haricindeki suçların işlenmesinden elde edilen gelirler karapara kabul edilmeyerek cezai yaptırıma tabi tutulmamıştır. Ayrıcauluslararası ekonomik ve

84

finansal ilişkilerin daha önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek derecede artması, globalleşen ve teknolojik olarak gelişen dünyada ekonomik suçların çeşitliliğinin artması ile birlikte hem içerik olarak hem de uygulamadaki sıkıntılar nedeniyle zamanın gerisinde kalan bir kanun haline dönüşmüştür. Yalnızca 4208 Sayılı yasa da değil FATF’ın 40 Tavsiye Kararı’nın da söz konusu gelişimin ardında kalması nedeniyle yenilenmesi ihtiyacı doğmuştur.167

4208 Sayılı yasanın yukarıda izah edilen nedenlerle aklama ile mücadelede yetersiz kalması sonucunda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesiyle 282. Maddesinde tanımlanan ‘suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama’ suçu hukukumuza girmiştir. Söz konusu madde bugünkü halini; 26.6.2009 tarihli 5918 Sayılı ‘Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ ile almıştır. Yeni TCK ile birlikte 4208 sayılı yasanın ‘karapara aklama’ suçuna ilişkin hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasının yanında terminolojik olarakta değişikliğe gidilerek karapara kavramı terk edilmiş yerine suçtan kaynaklanan malvarlığı değeri kavramı gelmiştir. Terminolojide gidilen bu önemli değişikliğin yanında ayrıca 282. Maddede ki düzenleme ile FATF’ın tavsiyesi doğrultusunda sayma usulü terk edilerek eşik usulü getirilmiştir. Böylece tek tek suçlar sayılmak yerine alt sınırı 6 ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren tüm suçlardan elde edilen gelirlerin aklanması suç kapsamına alınmıştır.

Yeni TCK ile 4208 Sayılı yasanın yalnızca karapara aklama suçuna ilişkin hükümleri kaldırılmış diğer maddelere ilişkin ise bir düzenleme yapılmamıştır. 11 Ekim 2006 tarihinde 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un kabul edilmesiyle 4208 sayılı yasanın 11 ve 13. Maddelerinde yer alan kontrollü teslimata ilişkin hükümleri dışındaki tüm maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Söz konusu yasa ile daha çok suçtan elde edilen gelirlerin aklanmasının önlenmesine ilişkin tedbirlere yer verilerek TCK m. 282 ile uyumlu bir düzenleme yapılmıştır.

85 1.3. 5549 Sayılı Yasanın Getirdikleri

5237 sayılı TCK’nun 282. Maddesiyle suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması fiilinin cezalandırılması yoluna gidilerken 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile aklama fiilinin önlenmesine yönelik tedbirlerin usul ve esasları ayrıntılı bir şekilde düzenlenmektedir. Yasanın 1. Maddesinde ‘Bu kanunun amacı, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir’ denilmek suretiyle bu durum ifade edilmiştir. 5549 sayılı Yasa, hem aklama ile mücadele kapsamında uyulması zorunlu olan tedbirleri hem de bu tedbirlere uyulmaması halinde uygulanacak cezai hükümleri içermektedir. Aklama ile mücadele kapsamında yalnızca aklama fiilinin TCK 282. Maddede suç olarak düzenlenmesi ile yetinilmemiş ayrıca bu suçun önlenmesi için ikincil bir hukuk yapısı oluşturulmuş ve burada öngörülen yükümlülüklerin ihlali halinde yeni bir suç türü daha oluşturulmuştur.168 Buradaki ceza hükümlerinin

TCK’nın 282. Maddesinde düzenlenen suçla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Aklama suçu açısından herhangi bir cezai hüküm öngörülmemektedir. Ortada bir aklama fiili olmasa bile yalnızca tedbirlere aykırı davranılması 5549 sayılı Yasanın 13 ve 14. Maddeleri gereğince cezalandırmayı gerektirmektedir.

5549 sayılı Kanunla temel olarak getirilen yeni düzenlemeler şu şekildedir;169

-Yükümlülerle ilgili düzenlenmelerin Kanunda yer alması,

-Kimlik tespiti, şüpheli işlem bildirimi, nakit işlem bildirimi gibi yükümlülükleri içermesi,

-Terörizmin finansmanının önlenmesine ilişkin hükümleri de içermesi, -Yükümlülük ihlallerinde idari veya adli para cezası öngörmesi,

168GÖREN, Ömer; (2012) Mali Suçlar Hukuku, Ankara, Adalet Yayınevi, s.91.

169ÜSTÜN, Oktay; (2008) “5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun İle

86

-Uluslararası bilgi paylaşımı ve erişim sisteminin kurulması, -Eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemi oluşturulması,

-Şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğunun ifşa edilmemesi, gibi konularda yeni düzenlemeler getirilmiştir.

Ayrıca 5549 sayılı Kanun ile 4208 sayılı Kanun’un kontrollü teslimata ilişkin maddeleri dışında birçok hükmü yürürlükten kaldırılarak, aklamanın önlenmesine ilişkin 4208 Sayılı Kanun ile TCK arasında oluşan ikiliğin de giderilmesini sağlanmıştır. Söz konusu kanunun 2/g maddesinde “Aklama suçu: 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 282’nci maddesinde düzenlenen suçu ifade eder” demek suretiyle aklama suçunun esas olarak düzenlendiği kanun işaret edilmiştir.

4208 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde yer verilen yükümlüler listesi, sadeleştirilerek 5549 sayılı Kanunun kapsamına alınmıştır. Mevzuatımızda önleyici tedbirlerin muhatabı olan kişi ya da kuruluşlar “yükümlü” olarak adlandırılmaktadır. 5549 sayılı Yasanın 2/1-d maddesine göre; Bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Bakanlar Kurulunca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler yükümlü olarak sayılmıştır. Bireysel Emeklilik şirketleri ilk kez 5549 sayılı Kanun ile yükümlüler kapsamına alınmıştır.170

5549 sayılı Kanunla getirilen bir başka önemli değişiklik ise temel itibariyle aklamanın önlenmesi için öngörülen tedbirlerin terörizmin finansmanının engellenmesi için de uygulanacağının belirtilmesidir. Yasanın ‘Elkoyma’ başlıklı 17. Maddesi, ‘Kararların Bildirimi’ başlıklı 18. Maddesi ve ‘Başkanlığın görev ve yetkileri’ başlıklı 19. Maddelerinde terörizmin finansmanının önlenmesine yönelik

170 ARSLANOĞLU, M. Sipahi; “5549 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler”,

87

tedbirler bulunmaktadır. 4208 sayılı yasada yükümlüler, gelirin yasadışı yollardan elde edildiğine dair şüpheli bir hususun bulunması halinde durumu MASAK’a bildirmek zorundayken, 5549 sayılı Yasa ile yasadışı amaçlarla kullanıldığına dair şüpheli bir hususun bulunması halinde de bildirimde bulunmak zorundadırlar.171

5549 sayılı Kanun’a dayanarak çıkartılan ve halen yürürlükte bulunan, ‘Aklama Suçu İncelemesi Hakkında Yönetmelik’, ‘Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik’ ve ‘Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’ yayımlanarak ikincil düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

Benzer Belgeler