• Sonuç bulunamadı

7. SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ VE ÖZEL GÖRÜNÜM BİÇİMLERİ

7.3.3. İçtima

Normal olarak bir kişi kaç kez ceza kanununu ihlal etmişse ortada ihlal sayısınca suç vardır ve her bir suçla ilgili kanunda tanımlanan ayrı cezalar verilir. “Kaç fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır.” Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan bu kuraldan çıkan önemli bir sonuç, içtimanın “suçların içtimaı ve cezaların içtimaı” şeklinde ikiye ayrılması ve gerçek içtima olarak kabul edilen cezaların içtimaının kural, suçların içtimaının ise istisna olduğudur.145

Ceza hukukunda fail, ihlal ettiği her bir ceza normundan ayrı ayrı sorumlu tutulur. Her suç için verilecek ceza ayrı hesaplanır ve verilen cezalar toplanarak infaz edilir. Yapılan bu işleme cezaların içtimaı veya gerçek içtima denir. Cezaların içtimaı, Ceza Kanunumuzda açıkça düzenlenmemiştir. Gerçek içtima olarak ifade edilen her suç için ayrı cezanın verilmesi halinin yanında bu konuda kimi özel hükümler de mevcuttur. Bu özel hükümler suçların içtimaı başlığı altında 5237 sayılı TCK’da yerini almıştır.

Ceza sorumluluğunu daraltan suçların içtimaında genel kural, kaç tane fiil varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza olması gerektiği şeklindedir. TCK’nın Birinci Kitap, İkinci Kısım, Beşinci Bölümde, “Suçların İçtimaı” adı altında, 42. Maddede bileşik suç, 43. Maddede zincirleme suç ve 44. Maddede fikri içtima kurallarına yer verilmiştir.146 Bu anlamda biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı

nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denmekte ve bu tür suçlarda gerçek içtima hükümlerinin uygulanamayacağı ifade edilmektedir.

144 ÖZER, Mehmet Fatih; a.g.e. s.91.

145 KOCA, Mahmut; ÜZÜLMEZ, İlhan; (2016) Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları,

Ankara, s.486

146 HAFIZOĞULLARI, Zeki; ÖZEN Muharrem; (2012) Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, USA Yayıncılık,

69

Suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, zincirleme suç söz konusu olmakta ve fail hakkında bir cezaya hükmedilmekte ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılarak uygulanmaktadır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılmaktadır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu kuralın uygulanacağı belirtilmektedir. Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da bu kural geçerli olmaktadır. Bu kurala bir istisna getirilmekte olup, buna göre kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu kuralın uygulanmayacağı belirtilmektedir.

İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişinin, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılması söz konusu olmaktadır ki bu durum da fikri içtima olarak ifade edilmektedir. TCK’nın Genel Hükümler kısmında düzenlenen içtima kuralları, aklama suçu açısından da geçerli olacaktır.

Aklama suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Seçimlik hareketlerden herhangi birinin icra edilmesi ile suç tamamlanacaktır. Birden fazla seçimlik hareketin icra edilmesi halinde de ortada tek bir suç vardır. Ancak bu durumda hâkim, TCK’nın 61. Maddesinin uygulanmasında temel cezada alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle sonuç cezayı tayin yoluna gidecektir. Söz konusu seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi için öncelikle bir öncül suçun varlığı gereklidir. Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun varlığı ve bu suçtan gelir elde edilmesi, aklama suçunun ön şartıdır. Bununla birlikte aklama suçu, malvarlığı değerinin elde edildiği öncül suçtan ayrı ve bağımsız bir suçtur. Aklama suçunun bağımsız bir suç olmasının sonucu olarak, öncül suçun faili aynı zamanda aklama suçunun da faili ise her iki suçtan da ayrı ayrı cezalandırılması yoluna gidilecektir.147

Aklama suçunun zincirleme bir şekilde de işlenmesi mümkündür. Öncül suçtan elde edilen gelirin aklanması farklı zaman diliminde farklı işlemlere tabi tutulabilir. Bu durumun aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirilmesi halinde

147 YILMAZ, Sacit; (2011) “Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama Suçu”, Ankara Barosu

70

aklama suçu açısından zincirleme suç hükümlerinin uygulanması söz konusu olabilecektir. Örneğin suç gelirlerine yasal bir görünüm kazandırmak amacıyla geliri, döviz bürosunda başka bir ülkenin para birimine çevirmek isteyen fail, bir suç işleme kararının icrası kapsamında belli zaman aralıklarında kısım kısım paraları döviz bürolarında başka ülke paralarına çevirmesi halinde zincirleme suçtan dolayı bir cezaya hükmedilecek ancak bu ceza bir miktar artırılacaktır.148

Doktrinde tartışmalı bir konu olan aklama suçunun suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması haline değinmek gerekirse; aklama suçunun örgüt faaliyeti içerisinde işlenmiş olması ağırlatıcı neden olarak kanun metninde yer almıştır. Böylelikle TCK’nın 220. Maddesinde düzenlenen suç, TCK’nın 282. Maddesinde düzenlenen aklama suçunun ağırlatıcı nedeni haline gelerek bileşik suç halini almış ve ortaya çıkan durum tek fiil kabul edilerek, faile yalnızca ağırlaşmış aklama suçundan ceza verilmesi söz konusu olacaktır. Bu açıklama teorik olarak doğru olmakla birlikte 220. Maddenin 4. Fıkrası karşısında uygulanması mümkün değildir. Çünkü söz konusu fıkra; “Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur” şeklindedir. Bu durumda hem 1. ve 2. Fıkrada tanımlanan örgüt kurma veya örgüte üye olma suçundan hem de ayrıca işlenen suçtan cezaya hükmedileceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, örgütün suç işlemek amacıyla bir araya gelmiş olması ve bu suçların yanında aklama suçunu da işlemiş olması halinde faillerin hem örgüt suçundan hem de aklama suçunun ağırlatıcı halinden cezalandırılması gereklidir.149

8. YAPTIRIM VE YARGILAMA USULÜ

Benzer Belgeler