• Sonuç bulunamadı

Ahmed Karahisârî Mushaf-ı Şerîfi, Kânûnî Sultan Süleyman için, Ahmed Karahisârî tarafından “Yâkut” tarzında yazılmış, 62,5x42,5 ölçülerinde, Osmanlı Devri’nin en büyük Kur’an-ı Kerim’i olarak görülür.

1545 yılı itibariyle yazımına başlandığı düşünülen Mushaf-ı Şerîf, tezhibi bakımından da eşsiz bir eserdir. Kemal Çığ bu hususta şu ifadeleri dile getirir: “Bu mukaddes kitap, yazı bakımından ne kadar büyük değer taşıyor ise, cilt ve bilhassa içindeki tezhip bakımından da, XVI. asrın muhteşem hükümdarının muhteşem devrini, tek başına temsil etmek iddiasını taşımaktadır”79

.

Eserin müzehhiplerinin kim olduğu ile ilgili kesin bir bilgiye sahip değiliz. Masraf defterinde, adı verilmeden Nakkaşbaşı’ndan, Usta Cafer’den ve Ali Çelebi’den yalnızca malzeme ve para teslimi hususunda bahsedilirken, in’am defterinde de Nakkaş Hasan (ö. 1622)’dan ve Mustafa Nakkaş’ın dört şâkirdine ihsanda bulunulduğundan bahsedilir. Bu dönemde nakkaşbaşı Lütfi Abdullah (ö. 1607’den sonra)’tır. Lütfi Abdullah’ın bu eserdeki rolü yöneticilik olarak düşünülürken, eldeki veriler ışığında mushafın tezhiplerinin de Nakkaş Hasan ve Mustafa Müzehhip ile onun öğrencileri olan dört saray nakkaşı tarafından yapıldığı düşünülmektedir80

. Ehl-i Hıref teşkilatına bağlı olmayan Nakkaş Hasan, Enderunlu bir sanatçıdır. Has Oda’da çeşitli görevlerde bulunduktan sonra, yeniçeri ağası olan Nakkaş Hasan, özellikle minyatürleriyle tanınmıştır. Karamemi’nin öğrencisi olduğu düşünülen Mustafa Nakkaş ise Enderunlu olmayıp, dışarıdan gelmiş bir sanatçıdır81

. Bu sanatçılar hakkında var olan bilgi, ne yazık ki birkaç satırdan öteye geçmemektedir.

79

Kemal Çığ, “Karahisârî Kur’an-ı Kerimi”, Selamet, İstanbul 1963, c. 2, sa. 15, s. 9.

80 Filiz Çağman, “Ahmed Karahisârî’ye Atfedilen Ünlü Kur’an-ı Kerim”, 9. Milletlerarası Türk

Sanatları Kongresi, İstanbul 1991, c. 1, s. 524. Ayrıca bk. F. Ç. Derman, “Osmanlıda Klâsik Dönem”, Hat ve Tazhip Sanatı, Ed. Ali Rıza Özcan, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 2012, s. 349.

81

40

1. Karahisârî Mushafı İçin Alınan Malzemeler ve Yapılan Masraflar

Masraf defterindeki belirlenen ilk kayıt kâğıt alınmasıyla alakalıdır. Kâğıt alımının yanı sıra, kâğıtların boyanması, âherlenmesi ve yapıştırılması amacıyla kitre, safran ve kına malzemelerinin alımı da masraf defterinde kayıtlıdır. Bu konuyla ilgili son kayıt 29 Temmuz 1585 tarihini gösterir. Bu kayıtlardan, tüm yaprakları vassâleli olan mushafın, öncelikle vassâle işleminin yapıldığı ve daha önceki kâğıdın rengiyle aynı olması bakımından da kına ve safranın kâğıt boyamada kullanıldığı anlaşılmaktadır. 24 Aralık 1586 ve 8 Mart 1587 tarihlerinde kâğıtların mührelenmesi için masraf yapıldığı görülmektedir. Bu da yazım işlerinin devam ettiğini göstermektedir. Mushaf-ı Şerîf’in hattının tamamlanmasının da 1587 yılında bittiği düşünülmektedir82

.

Yazım işleri sürdürülürken, bir yandan da tezhip hazırlıklarına başlanmıştır. Masraf defterinde, boya ve altın yaldız alımıyla ilgili harcamalar yer almaktadır. Defterdeki kayıtlara göre, yeşil, sarı ve kızıl olmak üzere üç ayrı tonda altın yaldız, lâcivert, siyah, kırmızı, lâl, sülügen, sarı, yeşil, açık yeşil ve beyaz boya için üstübeç renkleri satın alınmıştır. 1592 yılında tezhip için yapılan alımla ilgili kayıtta, miskâli 200 akçeden olan iyi cins lâcivert alınmıştır. Bu da bize eserin serlevha tezhibinin sonradan yapıldığını ve başlangıç olması sebebiyle daha iyi kalitede malzeme kullanıldığını göstermektedir. Bu eserin tezhibi için toplam olarak, 23.897 akçe tutarında malzeme alınmıştır83

.

Masraf defterinden, Ahmed Karahisârî Mushaf-ı Şerîfi’nin cildinin 1591-1596 yılları arasında, devrin mücellidbaşı Süleyman b. Mehmed ve iki yardımcısı olan Abdi Şaban ve Kara Mehmed tarafından yapıldığını anlamaktayız. Miklepli ve siyah deriden olan cildin ön ve arka dış kapakları, miklep ve sertabının dışı altınla kaplanmıştır. Cildin orta kısmında iri salbekli bir şemse, köşebentler ve bu köşebentleri çevreleyen genişçe bir bordür bulunmaktadır. Masraf defterinden

82 Filiz Çağman, a. g. m., s. 522-523. 83

41

edindiğimiz bilgiye göre, eserin cildi için toplamda 17040 akçe tutarında harcama yapılmıştır84

.

2.Mushafın Tezhip Düzeni

Mushafın tezhibi çok çeşitli bir yapıya sahiptir. Vr. 1b’deki yuvarlak bir alana yerleştirilmiş olan vakfiye metninin, etrafını çevreleyen sade tezhibin hemen karşısındaki sayfada, madalyon şeklindeki zahriye tezhibi yer almaktadır. Zahriyeden sonra gelen serlevha tezhibi de aynı incelikte, neredeyse tüm sayfayı kaplayacak şekilde tasarlanmıştır. Serlevhadan sonra gelen karşılıklı iki sayfada ise, daire içine yerleştirilmiş yazının etrafı köşebent oluşturacak şekilde tezhiplenmiştir.

Bu sayfaları izleyen vr. 4b ve vr. 5a sayfalarında ise, sayfanın ortasında kare için oturtulmuş yazının sağ ve sol kenarlarına iki uzun koltuk yerleştirilmiştir. Bu sayfadan sonra da, hiç değişmeyecek olan sayfa düzenine geçilir. Bu düzende ise her sayfada iki çeşit desenden oluşan dört koltuk tezhibi yer almaktadır. Koltuklar bazen karşılıklı olarak bazen de çapraz şekilde konumlandırılmıştır. Bazen de dört koltuğun hepsi farklı olarak tezyîn edilmiştir. Karşılığına gelen sayfada da bu dört koltuğun aynası alınmıştır. Fakat koltukların zemin renklerinin birbirinin tam tersi şekilde boyanmasıyla hepsinde farklı bir görünüm elde edilmiştir.

Nakkaşların tüm hünerlerini sergiledikleri bu eserde toplam olarak 2360 adet koltuk bulunmaktadır. Bazılarında ufak farklar olsa da, 100’den fazla kompozisyon çeşidi çizildiğini görmekteyiz. Şüphesiz ki, sanatkârların tezhip çeşitliliği için bu kadar uğraşmalarındaki gaye, Kur’an-ı Kerim’e duyulan saygı ve muhabbettir. Mushafta ayrıca 112 sûrebaşı tezhibi yer almaktadır. Bununla birlikte, mushafın son iki sayfasında sûreleri çevreleyen genişçe bir bordür ile tezhipli aşere, cüz ve hizip gülleri bulunmaktadır. Bütün bunlar, Karahisârî Mushaf-ı Şerîfi’nin, “devrinin şâheseri” sıfatını ne denli hak ettiğini göstermektedir.

42