• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de kadın yöneticiler üzerine yapılmış çalışmalar az sayıdadır. Özellikle yönetim kurullarında kadınların bulundurulması için kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları sorun ve engellerin üstesinden gelmeleri zor olmaktadır. Kadınların terfi etmek ve üst düzey görevler almalarında cam tavan olarak kavramsallaşmış görünmez engellerin üstesinden gelmeyi başarmaları tek başına yeterli olmamakta, kadınların yönetim kurulu üyelikleri gibi görevlere gelebilmeleri kadınların sosyal ağ geliştirme ve kullanabilme potansiyellerine bağlı olmaktadır (Dalton ve Dalton, 2010). Cinsiyete göre sosyal sermaye ve sosyal ağ düzenekleri oluşumu farklılık göstermektedir. Yazında kadınların sosyal ağ ilişkilerini en fazla etkileyen altı unsurdan sıkça söz edilmektedir (Rupasingha ve diğerleri, 2006). Bunlar;

a.Eğitim: Yazında eğitim ve sosyal sermaye performansı arasında güçlü bir ilişki olduğundan çok sık bahsedilmektedir (Putnam, 1995; Helliwell ve Putnam, 1999).

43

Putnam’a (1995) göre eğitim sosyal yaşamda güven ve kendini kabul ettirme ile çok ilişkilidir. Rupasingha ve diğerlerinde (2006) yüksek eğitim düzeyine sahip kadınların toplumda daha iyi statüde oldukları vurgulanmaktadır. Eğitim düzeyinin artması ile birlikte toplumsal hayatta mesleklere dair cinsiyetçi baskıların önüne geçilmekte, kadınların bu baskı ve ayrımları engelleyerek erkeklerle aynı kazançta ve statüde işlere sahip olmalarının önü açılmaktadır. Kadınların eğitimlerinin eksiksiz olması ve desteklenmeleri onların çalışma hayatında bilgi, tecrübe ve sosyal ağlara girme engellerinin önünü açacaktır.

b. İş Statüsü: Bir iş sahibi olunması kadınların daha fazla sosyalleşmesini sağlamakta olup, sosyalleşme düzeyi de iş türüne göre değişmektedir (Glaeser ve diğerleri, 2002). Örneğin, çalışan bir kadın arkadaşları ya da komşularının dışında iş yeri arkadaşlarıyla birlikte sinemaya veya sosyal bir ortama gidebilir.

c. Ev Sahipliği: Sosyal sermaye ve ev sahipliği arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır (Glaeser ve diğerleri, 2002). DiPasquale ve Glaeser’da (1999) ev sahiplerinin taşınmayı istemedikleri ve bu nedenle komşuluk ilişkilerinin ve yerel faaliyetlerde aktif olduklarını belirtilmiştir.

d. Yaş: Yaşı büyük insanların kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu üyelikleri gibi sosyal faaliyetlere katılımı daha fazla olmaktadır (Putnam, 1995). Yaşı büyük insanların genç insanların gelişimi için bağış yapmaya daha fazla eğilimleri vardır.

e. Kadın Rolünün Değişimi: Kadınlar çoğunlukla ücretli çalışandır ve bu nedenle daha az sosyal sermaye oluşumu aramaktadırlar (Alesina ve La Ferrara, 2000). Ev hanımı veya anne konumundaki kadınlar yerel bölgelerindeki sosyal etkinliklere aktif olarak katılmaya daha fazla meyillidir (Putnam, 1995).

f. Evlilik ve Aile: Evli ve bekâr insanların sosyal sermaye edinim düzeyleri farklıdır, bekâr insanlar evli insanlara göre daha az güvenilir ve daha az sosyal faaliyetlerle meşgul olmaktadırlar (Putnam, 1995).

2.3. Kadınların Sosyal Ağ Kurma Engelleri

Kadınların erkek ağlarına girmek için gerekeni yapmamaları daha geniş ağlara sahip erkeklerin kurula tavsiye edebileceği kadın adayın olmaması nedeniyle üstünlük tekrar erkek adaylara geçmektedir (Lathi, 2013). Sosyal ağ kurmak kişiler arası iletişim ve

44

bilgi paylaşımında sayısız fayda sağladığından kadınların sosyal ağ kurmada engellerle karşılaşması beklenir. Kadınların sosyal ağ kurma engelleri cam tavan engelleriyle yakından ilgili olduğu söylenebilir. Yazında cam tavan kavramı, bir sorun veya engelden daha çok nitelik eksikliğinden kaynaklanan bir sorun olarak görülmektedir (Hultin, 2003). Alt ve orta kademelerdeki yöneticilerin çoğu kadınlardan oluşmasına rağmen, üst kademedeki yöneticiler çoğunlukla erkeklerden oluşmaktadır. Bunun nedeni gizli ve görünmez engeller olan cam tavan ve toplumsal cinsiyet kalıp yargılarıdır (Bell, McLaughlin ve Sequeira, 2002). Cam tavan engelleri temelde cinsiyet ve ırksal ayrımdan kaynaklanan ve kariyer ilerlemesini engelleyen görünmez bariyerlerin (Burbridge, 1994:1) birey üzerindeki psikolojik baskıları olarak değerlendirilmektedir. Cam tavan her sektörde üst düzey görevlere gelmeyi isteyen ve hedefleyen kadınların karşılaştıkları engeller olarak tanımlanmaktadır (Lockwood, 2004). Ağlara erişimin güç mücadelesine girmeyi gerektirmesi kadınların erkekler kadar güce sahip olmamaları nedeniyle engel olarak görülmektedir (Linehan ve Walsh, 1999). Erkeklerle güç ilişkileriyle çalışmak kadınların cam tavan engellerini aşmalarında önemlidir (Virakul, 2000).

Cinsiyet kalıp yargıları kadınların ağ kurma davranışlarına engel olan en önemli toplumsal ve sosyal unsurlardır (Smith-Lovin ve McPherson, 1992). Aynı zamanda cinsiyet önyargıları kadınların kariyer gelişimlerini etkileyen en önemli engeldir (Mavin, 2009). Bu önyargılar sosyal varsayımlar ve kavramsal inançlar sonucu oluşmaktadır (Mavin, 2009). Toplumlarda kadının gerçek rolünün ev kadını ve annelik olduğu algısı erkeklerin kariyerlerinde başarılı olmalarının önünü açmaktadır (Waring, 1988). Aile sorumlulukları ve zaman kısıtları kadınların ağ kurmalarını engellemektedir. Bekâr kadınlar ağ kurma ve mevcut ağlara girmenin önemini bilseler bile çoğu önemli ağ oluşumları kadınların sosyalleşme zamanları dışında geliştiği belirtilmektedir (Forret ve Dougherty, 2001).

Ağ yapısı ağ büyüklüğü, kompoziyonu ve yoğunluğunu kapsamaktadır (Moser ve Wolf, 2009). Kadınların ağ yapısı erkeklerinkine göre daha küçük, daha fazla kadından oluşmakta ve düşük yoğunluktadır (Burt, 1998). Erkeklerin baskınlığındaki iş ağlarında bir yandan kadınlar kendilerini erkek ağlarına tanıtmak için fırsatlar kollarken diğer tarafta erkeklerin kadınlara göre daha üst düzey pozisyonlar için daha fazla fırsata sahip olmanın avantajını yaşamaktadır (Tonge, 2008). Yönetim kademesindeki kadınların önemli örgütsel

45

ağlara yeterince girememeleri terfi ve kariyer ilerlemelerini engellemektedir (Burke ve Mckeen, 1989).

Kadınların sosyal ağ oluşturma ve önemli sosyal ağlara erişmelerinde erkeklerin biçimsel olmayan ağlara kadınlardan daha fazla sahip olması önemli engellerden biridir (Tonge, 2008). Ibarra (1992) cinsiyet farklılığını sosyal ağ ilişkileri açısından ele alırken erkeklerin kadınlarla aynı seviyede insan sermayesine sahip olmalarının bir etkisi olmadığını, erkeklerin sosyal ağ ilişkilerinin üst düzey ve statüdeki erkeklercen oluştuğunu ortaya çıkarmıştır.

Tonge (2008) sosyal ağ oluşturmada cinsiyet farklılığı kaynaklı engelleri on yedi başlık altında sıraladığı çalışmasında bu engellerden yedisinin ortak engeller olduğu ve en sık yaşanılan engelin psikolojik bariyerler oluşturmak olduğunu ortaya koymuştur. Aynı çalışmada kadınların ağ kurmadan beklentilerinin, kendine güvenlerinin ve motivasyonlarının düşük olduğu ve bu nedenle ağ kurma davranışlarının olumsuz etkilendiği belirtilmiştir. Bahsedilen çalışmada sadece kadın ağları kurma engellerinin başında düşük düzeyli ve ağa zarar verici konumda olmak gelirken kadınların içinde yaşadıkları toplum ve aile kültürünün engel oluşturduğundan bahsedilmektedir. Kadınların ağ geliştirici ve destekleyici faaliyetlerinin olmaması bunun yerine sadece ağa girip ağdan faydalanma amacını taşımaları sadece kadın ağlarının oluşumundaki engellerin en önemlisi olarak belirlenmiştir (Tonge, 2008).

Kültür sosyal olarak kadın ve erkek rollerini tayin etmede ve cinsiyete dair kalıp yargıları oluşturmada etkindir (Semenov, 2000). Cinsiyet kavramı biyolojik farklılığın yanı sıra erkek ve kadın arasındaki farklılıkların oluşumunda kültürün baskın bir belirleyici etken olduğunu ifade etmektedir (Carrasco ve diğerleri, 2012). Kadınların üst düzey yönetici kadrolarında ve yönetim kurulu üyeliklerinde görev almalarının zor olması ve engellerle karşılaşmaları ülkelerin sahip oldukları kültür değerlerinin açıklayıcı olduğuna dair bulgular ortaya çıkmıştır (Carrasco ve diğerleri, 2012). Kadınların yönetim kurullarına üye olmalarında ülkeden ülkeye farklılıkların olması kültürel özelliklere dayalı cinsiyet eşitliği algısına bağlı yaptırımlardır. Carrasco ve diğerleri (2012) beş Avrupa ülkesindeki kadın temsilini kültür boyutları ile ilişkilendirerek araştırdıkları çalışmada güç mesafesi, eşitsizlik algısı, erkeksi kültür özelliklerinin en fazla etkiye sahip olduğunu vurgulamışlardır. Milli kültür ile yönetim kurulu yapısı arasındaki ilişkiye açıklık getiren

46

çalışmalarda ülkeden ülkeye kadınların yönetim kurullarındaki temsil oranının değişim gösterdiği belirgindir (Li ve Harrison, 2008; House ve diğerleri, 2004; Semenov, 2000).

Hofstede’nin (1980) kültür boyutları kullanılarak oluşturulmuş kadınların cam tavan engellerine takılarak kariyerlerinde yükselememelerini inceleyen araştırmalarda güç mesafesinin düşük olduğu toplumlarda kadınların daha fazla üst düzey görevlerde oldukları ve kadın yönetim kurulu üye oranının da yüksek olduğu ortaya çıkmıştır (Hope, 2003; Guiso ve diğerleri, 2006). GLOBE (2004) araştırmasında da cinsiyet eşitliği kültür farklılıkları boyutu olarak araştırılmış ve bir ülkenin kültür değişkenlerine bağlı olarak kadınların kariyerlerinde ilerleyebildikleri vurgulanmıştır. Uzun dönemli olarak değişim göstermeyen sosyal inanç sistemi olarak kültür kadınların cam tavan engellerini aşmalarında ve üst düzey görevlere gelmelerinde göz ardı edilemeyecek önemli bir unsurdur (House ve diğerleri, 2004). Ülkelerin cinsiyet eşitliğine dair izledikleri politika ve yaptırımlarının ve eşitlik kavramına verilen değer kadınların da erkekler gibi hiçbir engel ve zorluk yaşamadan kariyerlerinde yükselmelerini sağlamaktadır (Martin ve diğerleri, 2008).

Surangi (2014) kadınların erkeklere göre daha az sosyal ağ ilişkisine sahip olma nedenlerini sosyal bağlam etkisi ve kadınlık cinsiyetine dair oluşmuş kalıp yargılar olduğunu öne sürmüştür. Kültürel olarak sosyalleşen ve bazı davranışları benimsemek zorunda kalan kadınların belirli rolleri üstlenmeleri cinsiyet bazlı sosyalleşmedir (Addis ve Mahalik, 2003). Kadınların ağ oluşturmaları ve ağlara girmeleriyle kariyer gelişimleri arasındaki ilişkiye odaklanan çalışmalarda kültürel kısıtlılıklar ve cinsiyete dair kalıp yargılar nedeniyle farklı sonuçlar ortaya konmuştur (Garcia ve Carter, 2009). Kadınlar kariyer ilerlemelerinde cinsiyete bağlı ayrıma maruz kalmaları nedeniyle engellerle karşılaşmaktadırlar (Mainiero ve Sullivan, 2006), cinsiyet kalıpyargıları (Powell, Butterfield ve Parent, 2002), erkek baskınlığındaki örgüt kültürü (Maier, 1999) ve kurum uygulamaları erkeklerin lehinedir (Catalyst, 1998).

Daha ciddi bir durum ise örgütte kariyer ilerleme fırsatı bulamayacağının farkına varan kadınlar örgütten ayrılarak girişimci olma yolunu seçmeleridir (Mainiero ve Sullivan, 2006; Terjesen, 2005; Terjesen ve Sullivan, 2011). Bu kayıpları engellemek ve kadınların önünü açmak amacıyla bazı örgütlerin mentor programları oluşturmaktadır (Ibarra ve diğerleri, 2010).

47

2.4. Yönetim Kurullarında Kadın Üyelerinin Önemi: Sosyal Sermaye ve Sosyal Ağ