• Sonuç bulunamadı

1.2. Evde Çalışma Kavramı

1.2.2. Kadınların Çalışma Alanı Olarak Ev-Eksenli Çalışma

çalışmayı hem ev ekonomisi açısından hem de iş imkanları açısından kaçınılmaz bir fırsat olarak görmektedir. Fakat bu durumu, üzerlerindeki erkek-egemen baskıyı azaltma konusunda bir fırsat olarak gören sadece kadınlar değildir. Bu bağlamda kapitalizm kadın emeğini bu noktada ataerkil ideoloji ile birlikte hem maddi hem de manevi anlamda sömürmektedir. Aynı zamanda kadınların ev-eksenli çalışmayı bu kadar çok tercih et(tir)melerinin en önemli nedenlerinden biri ataerkillik çerçevesinde erkeğin baskınlığı sonucu, kadının dışarıda çalışmasına erkek(baba, eş, erkek kardeş) tarafından izin verilmemesidir.

Oysa tezin üçüncü bölümünü oluşturan alan çalışması sonucunda görülen, evde çalışan kadınların çalışmanın verdiği mutluluğun yanı sıra bir şeyler üretmenin kendilerine güvenmelerinde büyük önem taşıdığını ve bu sayede kazanç sağlamanın onları motive ettiğini söyledikleri gözlemlenmiştir. Bu bağlamda ev-eksenli çalışma kadın emeği açısından pek çok sorunu olan bir çalışma türü olsa da, kadınların kendilerine daha çok güvenmelerini ve aile ekonomilerine katkıda bulunmalarını sağlamaktadır.

1.2.2. Kadınların Çalışma Alanı Olarak Ev-Eksenli Çalışma

Kapitalist süreç ve sanayileşme ile birlikte köyden kente göç Türkiye gibi az gelişmiş toplumlarda sürekli olarak artış göstermiştir. Göçlerle beraber kentler de yoksul, vasıfsız ve eğitim düzeyi düşük işgücü yığınları ortaya çıkmıştır. İşte Türkiye gibi ülkelerin işgücünde bu ve benzeri sebeplerle ortaya çıkan artış, ücretleri düşürmüş ve neredeyse her evden daha fazla insanın çalışmasını zorunlu kılmıştır. Nitekim göç alan kentlerde giderek hızla artan ‘‘yoksulluk’’ meydana gelmiştir.

Birinci bölümde de anlatıldığı üzere, Türkiye’de özellikle 1980’li ve 1990’lı yıllarda kadınların işgücüne katılımında önemli artışlar olmuştur. Bu durum kadınların toplumsal konumları ve ekonomik bağımsızlıkları açısından olumlu bir durum olarak algılanmakta, fakat kadın istihdamı dünyanın her yerinde ‘‘ucuz emek’’ anlamına gelmektedir. Bu bağlamda esnekleşen işgücü piyasaları doğrultusunda, özellikle kadınlar düşük ücretli, güvencesiz, düzensiz ve çalışma koşulları kötü olan işlerde çalışmalardır. Ayrıca kadınların bu dönemde iş yaşamına katılmalarındaki artışın yine

en önemli sebeplerinden birisi, bu dönemde enformel sektör ile ciddi yükseliş gösteren ev-eksenli çalışma kavramının yeniden gündeme gelmesidir.

Dünya ülkelerinde, ev-eksenli çalışanlar arasında kadınlar çoğunluğu oluşturmaktadır. Özellikle ihracata dayalı emek yoğun sektörlerde maliyetleri en aza indirmek amacı ile ev içi kadın emeği tercih edilmektedir. Nitekim kadın emeği ucuzdur. Ev içi kadın emeği ise daha ucuzdur ve kadınların bu konuda ne bir örgütlülüğü vardır, ne de birlikte hareket etmeleri söz konusudur. Bu nedenle de kadınlar ev-eksenli üretimleri sonucu yaptıkları işleri işverene verirken, aldıkları ücretler konusunda pazarlıktan yoksunlardır. Bu da ücretlerin sürekli düşme eğiliminde olması sonucunu getirir. Zaten yoksullaşan bir toplumda her gün onlarca, yüzlerce kadın bu istihdam alanında çalışmaya başlıyorsa, giderek artan işgücü hacmine karşılık, ücretler de giderek düşecek, iş alma gittikçe düzensiz hale gelecektir. Kısacası, çok sayıda üretim biriminin aynı pazarda iş yapması halinde pazara en düşük fiyatla çıkabilmek firmaların rekabet gücünü gösterir. En düşük fiyatla çıkabilmek için maliyetleri düşürmeye çalışılacak ve emeğin fiyatı özellikle işsizliğin yaşandığı bölgelerde daha da indirilecektir. Bu durumda daha düşük ücretlere çalışmayı kabul edenler, en zayıf olanlar olarak göçmenler, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olacaktır (Atauz - Atauz, 1992: 4-21).

Ev-eksenli çalışanların asıl olarak kadınlar olmasına rağmen, sektördeki erkeklerin aynı işi yapmaları halinde daha yüksek ücret aldıkları yapılan araştırmalarda da ortaya konmuştur. Ayrıca kadınlar, bu işleri yapmaları halinde hem daha ucuza çalışırken daha uzun saatler çalışmakta hem de ev içinde yapmaları gereken işleri, yani yeniden üretim faaliyetlerini de bir kenara bırakamamaktadırlar. Bu da kadınların yaptıkları işlerden erkeklere oranla daha fazla yıpranmalarını sağlayan nedenlerden biri olarak karşımıza çıkar. Kısacası kadınların ev içindeki rollerinin fazla olduğu bilinen bir gerçektir. Emeğini ailesi içinde ücretsiz biçimde, yani karşılıksız olarak sunan kadın, bu emeği işgücü piyasasına sunduğu andan itibaren, bırakın daha iyi bir konumda yaşamayı eşitsizliğini ikiye katlayarak yaşamaya devam etmektedir (Toksöz - Özşuca, 2002: 31).

1.3. Ev-Eksenli Çalışmanın Özellikleri

Tüm dünyada globalleşme olgusu zemininde özellikle 70'li yıllardan itibaren yaygınlık kazanan ev-eksenli çalışma, hemen hemen kadına özgü oluşuyla diğer çalışma türlerinden farklılaşmaktadır (Hattatoğlu, 2001: 173). Evde çalışma kadınlar için hem gelir elde edebilecekleri, hem de toplumsal ve kültürel olarak kabul edilebilir bir fırsat olarak sunulmaktadır (Erdut, 2005: 40). Birkaç örnek vermek gerekirse, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya ve Hollanda'da ev-eksenli çalışanların %95'i kadındır. Japonya'da bu oran %93,5, Cezayir'de %97'dir. Türkiye'de ücretli olarak ev-eksenli çalışanların %92'si, yevmiyeli olarak ev-eksenli olarak çalışanların ise %95'i kadındır (Hattatoğlu, 2000: 140).

Kadınlar üstlendikleri rollerle ve çalışma alanlarının darlığı sebebiyle ev-eksenli çalışmayı tercih etmektedirler. Nitekim onlar annedir; çocuklarına bakmaları gerekmektedir. Bu bağlamda onlar "ev hanımıdır"; evin temizliğini ve yemekleri yapmaları gerekmektedir. Bir de toplumsal koşullar gereği erkeklere göre daha az eğitimli olmaları, kadınların çalışma alanlarını iyice daraltmakta ve onları ev-eksenli çalışmaya itmektedir. Ev-eksenli üretim, kadınların toplum içindeki var olan anne-eş konumlarını sarsmadığından; toplumsal cinsiyet ideolojisi ile büyük bir uyum göstermektedir (Dedeoğlu, 2003: 142).

Ev-eksenli çalışanlar açısından aynı zamanda üretimin evde gerçekleştiriliyor olmasının da özellikle kadınlar açısından çok büyük önemi vardır. Nitekim aile yaşamı ile çalışma yaşamının bir arada olduğu çalışma şeklidir. Bu anlamda toplumsal cinsiyetçi ideolojinin de etkisiyle özellikle kadınlar tarafından tercih edilen ya da ataerkil bağlamda toplumsal cinsiyetin baskın olduğu toplumlarda tercih edilmek zorunda kalınmış olan bu çalışma şeklinde çoğu zaman ailenin diğer fertlerinin, özellikle de çocuklarının dahi ev-eksenli işlere yardım ettikleri görülmektedir.

Tekstil ve konfeksiyon sektörleri, ev-eksenli çalışmanın yoğun olarak görüldüğü sektörlerdir. Bu sektörler, fason işveren ve fason iş yapan farklı nitelikteki firmaların birlikteliğinden oluşan ve kayıt dışı çalışmanın yaygın olduğu çalışma alanlarıdır; dolayısıyla dış piyasalarla bütünleşebilen en dinamik sektörlerden birini oluşturmaktadır (Eraydın; 1998: 106). Ev-eksenli çalışanların ortak karakteristik özelliği ise ev içi

işlerden(temizlik, mutfak vb.) zaman ayırarak el emeği göz nuru yapılan işin kazancının oldukça düşük olmasıdır. Kazançlarının bu kadar düşük olması kadınları daha fazla üretimde bulunmaya yöneltmektedir. Bu şartlar altında da kadınlar daha fazla fakat daha ucuza çalışır duruma gelmektedir ki, zaten içinde bulunduğumuz kapitalist sistem ve ataerkillik de bunu gerektirmiştir.

1.4. Kadın Emeği Bağlamında Feminist Yaklaşımların Ev-eksenli