• Sonuç bulunamadı

Kısa Öykünün Yabancı Dil Almanca Öğretimindeki Yeri ve Önemi

5. YAZINSAL BĐR TÜR OLARAK KISA ÖYKÜ

5.5. Kısa Öykünün Yabancı Dil Almanca Öğretimindeki Yeri ve Önemi

Dil öğretiminin temel becerilerin, yani okuduğunu anlama, yazma, dinleme ve konuşma becerilerinin kazanılmasında yazınsal metinler önemli rol üstlenmektedir. Sadece kurma metinlere dayalı bir öğretim öğrencilerin yabancı dili öğrenmelerinde yeterli olmamaktadır. Erten ve Razı, Widdowson’un görüşlerine işaret ederek şunları ifade etmişlerdir:

(...) bir öğrencinin ‘postaneden pul almayla’ ilgili bir diyalogu öğrenmek gibi mekanik sınıf içi etkinliklere neden ilgi duyup motive olabileceğini sorgular ve böyle bir diyalogda ne bir olay örgüsü, ne bir gizem ne de bir karakter var olduğunu ileri sürmektedir. Widdowson’a göre böyle etkinliklerde iletişim hiçbir problem yaratmamış gibi devam eder. Đletişim problemi olmayan bir ortamda da ne bir yanlış anlama, ne de herhangi bir etkileşim olasılığı vardır. Oysa yabancı dil derslerinde edebi metinleri kullanmak doğal dil kullanımının örneklerini verebilmektedir (Erten ve Razı, 2007: 162).

Widdowson’un görüşlerinden de anlaşılacağı üzere sadece kurma metinlere dayalı bir yabancı dil öğretimi, gerekli ve yeterli iletişim ortamını sağlamamaktadır. Widdowson’un verdiği örnekte ‘postaneden pul almak’ ya da herhangi bir konuda telefon görüşmesi yapmak gibi etkinliklerin mekanik özellikte olduğu ifade edilmektedir. Çünkü öğrenci, bir olay örgüsünün ve kurgusunun olmadığı bu etkinliklerde bir karakter rolünü de üstlenememektedir. Đletişim probleminin de olmadığı bu etkinliklerde öğrencilerin ilgi ve motivasyonlarının da düşük olduğu ileri sürülmektedir. Đşte bu noktada, yazınsal metinlerin önemi ortaya çıkmaktadır. Yukarıda bahsedilen bütün olumsuz durumların kaldırılması açısından yazınsal metinlerin devreye girmesi önemlidir.

Yazınsal metinlerle, farklı görüşlerin ortaya koyulması, analiz etme ve irdeleme becerilerinin de kazanılması beklenilmektedir. Öğrenci pasif alıcı konumundan

uzaklaşarak, öğrenme sürecine bizzat katılımda bulunacaktır. Cibaroğulları, Özünlü’ye dayanarak şu açıklamalarda bulunmaktadır:

Yazınsal her metin, simgelediği toplumun ekinsel özelliklerini taşıyarak o toplumun yaşam deneyimlerini yansıttığına göre, bu metinleri okuyan öğrenciler o toplumun ekinini ve yaşam görüşlerini de öğrenirler; böylece yabancı dildeki dil-yazın-ekin ilişkisi, öğrencilere uluslararası düzlemde kimi kavramları kazandırır” (Cibaroğulları, 2007: 17).

Yukarıdaki açıklamalarda, yazınsal metinlerin öğrencilere vermiş olduğu kazanımlar anlatılmıştır. Örneğin, öğrenci kendi dünyasından çıkarak, farklı dünyalarla tanışma olanağını bulabilir ve burada elde ettiği deneyimleri kendi hayatında uygulama şansını yakalayabilir. Bununla birlikte, bu farklı dünyalarda kendi deneyimlerini ortaya koyacağından, yaratıcılığının da gelişmesi mümkündür. O dünyadaki insanları, onların yaşam tarzlarını, gelenek ve göreneklerini, kısacası onlara ait bütün özellikleri öğrenme şansını yakalayacağından dolayı öğrencilerin ufukları ve dünya görüşleri olumlu yönde etkilenecektir. Bütün bu durumlardan dolayı, öğrencilerin yabancı dil öğrenme isteği ve motivasyonu yazınsal metinler aracılığıyla yüksek olacaktır. Yazınsal metinler içinde kısa öykü bu bağlamda özel bir yere sahiptir.

Diğer yazınsal türlerden farklı olarak kısa öyküler, adlarından da anlaşılacağı üzere kısa olduklarından dolayı, yabancı dil öğretiminde özellikle tercih edilen bir tür haline gelmektedir. Kısa olması, öykünün olayının, mekânının, karakterlerinin de sayısını etkilemiştir. Karışık ya da birçok olay yerine az sayıda olayın anlatılması dikkat çekmektedir. Bu olaylar daha çok tek bir mekânda geçmekte ve yine az sayıda karakter mevcuttur. Karakterler günlük hayattan seçilmekte ve genellikle sıradan tiplere başvurulmaktadır. Kullanılan dil de günlük konuşma dili olup, oldukça sadedir. Kısa öykülerde kullanılan cümleler oldukça basit ve anlaşılır cümlelerdir. Bu da, öğrencilerin sıkılmadan ve zorlanmadan kısa öyküleri okumalarına yol açmaktadır. Bu özelliklerinden dolayı kısa öykü günlük hayattan konuşmaları içermesiyle öğrenciler tarafından daha kolay kavranan bir tür olarak kendini belli etmektedir.

Kısa öykünün bir diğer önemli özelliği olan ani başlangıç ve açık son ile öğrenciler düşünmeye ve dolayısıyla da hayal güçlerini kullanmaya yönelerek, sırf okur görevini almamış olurlar. Başka bir deyişle, yabancı dil Almanca dersi içinde aktif roller almaları olasılığı artmaktadır.

Ayrıca, konu itibariyle, özellikle Đkinci Dünya Savaşı sonrası dönemi ve bu dönemde yaşayan insanların içinde bulundukları sıkıntılı durumun ele alındığı kısa öykülerin öğrencilerce zorlanmadan kavranması açısından arka plan ve yazar hakkında bilgilerin de verilerek, dersin daha verimli hale getirilmesi gerekmektedir. Darancık’ın bu konudaki görüşleri şu şekildedir: “Kısa öykülerin konusal çeşitliliği birçok alternatif yöntemin uygulanmasına olanak sağlamaktadır. Öğrenciler kısa öykü yardımıyla üreterek, araştırarak, resimleştirerek, oynayarak, tartışarak, konuşarak, okuyarak, sahneleyerek yabancı dili öğrenebilmekteler” (Darancık, 2008: 96). Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, kısa öykü kullanımı sayesinde değişik etkinliklerle zevkli ve kalıcı öğrenme için önemli adımlar atılması mümkündür.

5.6. Değerlendirme

Bu bölümde, ilk olarak yazınsal metnin tanımına, yabancı dil öğretimindeki yeri ve önemine değinilmiştir. Yazınsal metinlerin ana malzemesinin dil olması, yazıldığı dönemin sosyal, siyasal, düşünsel ve ekonomik yönlerini yansıtması, onları yabancı dil öğretiminde önemli bir materyal durumuna getirmiştir. Öğrencilerin duygu ve düşünsel açıdan gelişimine katkıda bulunması da ayrı bir önem arz etmektedir.

Yazısal metin denilince, roman, kısa öykü, masal, şiir, tiyatro, fabl vb. birçok tür akla gelmektedir. Ancak çalışma kısa öykü üzerine olduğu için bu tür üzerinde durulması planlanmıştır. Kısa öykünün tanımı, tarihi gelişimi hakkında bilgi verildikten sonra Alman yazınındaki yerine ve tarihi gelişimine dikkat çekilmiştir. Kısa öykünün ilk çıkış yeri olan Amerika’dan Avrupa’ya daha doğrusu Almanya’ya nasıl geldiği ve nasıl geliştiği konusunda literatüre dayalı açıklamalar yapılmıştır. Alman kısa öyküsünün gelişmesinde katkısı olan yazarlar ve bunların görüşleri hakkında bilgiler sunulmuştur. Edinilen bilgiler ışığında Alman kısa öyküsünün Đkinci Dünya Savaşı’ndan sonra en parlak dönemini yaşadığı anlaşılmıştır. Bu dönemde yazılan kısa öyküler doğal olarak savaş sonrasında insanların içinde bulundukları durumu çarpıcı bir şekilde anlatmaktadır. Öyküler, kimi zaman savaş mağduru insanların açlıklarını, kimi zaman korkularını ele alırken, kimi zaman geleceğe dair olan umutsuzluklarını ele almaktadır. 1960’lı yılların ortasında kısa öykünün popülerliğini yavaş yavaş kaybetmeye başladığı saptanmıştır.

Alman kısa öykü yazarlarından örnekler sunulmuştur. Araştırmanın konusu dâhilinde olan Alman kısa öykü yazarları Wolfgang Borchert ve Heinrich Böll hakkında

ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Her iki yazarın yaşamları ve eserleri ana hatlarıyla ele alınmıştır. Her iki yazarın da zor yaşam koşulları altında hem yaşamlarını sürdürmek için çaba harcadıkları, hem de sanatlarını ifşa ettikleri ortaya çıkmıştır. Buradan da, adı geçen yazarların ölümlerinden sonra, aradan geçen uzun zamana karşın, eserlerinin özellikle de kısa öykülerinin büyük zevkle okunması ile halen canlı kalmalarının sağlandığı tespit edilmektedir.

Benzer Belgeler