• Sonuç bulunamadı

1.2. CENGİZ DAĞCI’NIN ESERLERİ

1.2.1. Kırım’da İlk Çalışmalar

On ikinci ve On üçüncü mekteplerde geçen ortaokul yılları Cengiz Dağcı’nın bir yazar olma yolunda ilk adımlarını attığı yıllarıdır. Dağcı dönemin Rus ve Tatar edebiyatının önde gelen isimlerini okuma fırsatını bu yıllarda bulmuştur.155

Dağcı hatıralarında bu dönemde oluşan edebi temelinden bahsederken Rıdvan isminde bir arkadaşını anar. Cengiz Dağcı kendisinden bir yaş büyük olan Rıdvan’la okul bahçesinde Bekir Çobanzade156 okurken tanışır.157 Çobanzade o yıllarda Bolşevik rejime karşıt fikirleriyle tanınan bir şairdir. Rıdvan Cengiz Dağcı’yı yeni yazarlar ve şairlerle tanıştırır ve okuma hayatının derinleşmesini, çeşitlenmesini sağlar. 158

Cengiz Dağcı 1936’da ortaokul öğrencisiyken Kış adında bir şiir yazar. Bu şiir Dağcı’nın bilinen ilk edebi ürünüdür. Bir süre okulun duvar gazetesinde yayınlanan Kış şiiri Dağcı’nın edebiyat öğretmeninden çok tarih öğretmeninin dikkatini çekmiştir. Tarih öğretmeni Cengiz Dağcı’yı şiirinden dolayı tebrik etmiş ve şiirini 1936’da Akmescit’te çıkan Gençlik dergisine yollamıştır.159 Şiir dergide yayınlanır ve Dağcı’nın Kış ile başlayan edebiyat yolculuğu Kantar’dan Geçen Tramvay, Kartanay ve Eçkisi (İhtiyar Nine ve Keçisi), Gül ve Bülbül, Çadırdağı isimli şiirlerle devam eder.160

155 Şahin, Hayatı ve Eserleri, 15

156 Bekir Çobanzade 15 Mayıs 1893 doğumlu Kırımlı şair, yazar ve fikir adamı. Türk milletlerinin ortak bir dil kullanması çalışmalarında aktif görev almış, İstanbul, Macaristan, Azerbaycan’da bulunmuş, çeşitli üniversitelerde dersler vermiştir. 28 Ocak 1937’de SSCB karşıtı görüş ve eylemleri, Azerbaycan’ı SSCB’den ayırma çalışmaları gibi suçlar gereğince tutuklandı.

Tutukluluk sürecinde ağır işkenceler gördü ve Ekim 1937’de 20 dakikalık bir mahkemeden sonra infazına karar verildi ve kurşuna dizilerek öldürüldü. SSCB hükümeti yüksek mahkemeleri 6 Haziran 1957’de Bekir Sıtkı Çobanzade’nin suçsuz yere infaz edildiğini kabul etmiştir. Detaylı bilgi için bkz: İsmail Türkoğlu, “Bekir Sıtkı Çobanzade”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2016), Ek-1: 296-297.

157 Dağcı, Yansılar-3, 32-33.

158 Dağcı, Yansılar-3, 36

159 Dağcı, Haluk’un Defterinden ve Londra Mektupları, (İstanbul: Meb Yayınları, 1996), 162; Alim Kahraman, “Cengiz Dağcı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2016), Ek-1: 302.

160 Şahin, Hayatı ve Eserleri, 18.

Dağcı 1938 yılında Pedagoji Enstitüsü’ne girdikten sonra edebiyatla daha yoğun şekilde ilgilenme fırsatı bulacaktır. 1939’da, henüz 20 yaşındayken yazarlar birliğinin yıllık toplantısına katılır. Bu toplantıda Dağcı Kırım’ın en kıymetli şairlerinden Eşref Şemizade (1908-1978) ile tanışma fırsatı bulur. Yalnız bu toplantıda Eşref Şemizade Dağcı’nın şiirlerini dönemin komünist-sosyalist Rusya’sının edebi yönelimlerinin yanında zayıf, duygusuz bulur.161

Bu yıllarda Dağcı’nın şiirleri Sovyet gerçekleriyle örtüşmemesi ve Sovyet insanıyla ilgisiz olmaları yönünde eleştirilir.162 Muhakkak ki bunun sebebi Dağcı’nın edebiyat dünyasında önceliğinin mesaj veren, didaktik, sistem övücüsü eserler ortaya koymak olmamasıdır. Dağcı bu duruma başlarda üzülür hatta sosyalist gerçeklere uygun zorlama bir marş dahi yazar. Ancak şiirlerine yapılan bu eleştiri onu roman-öykü yazmaya yaklaştırmıştır.

Cengiz Dağcı Kırım’dan ayrıldıktan yıllar sonra kaleme aldığı Londra Mektupları eserinde Eşref Şemizade’yi yeniden anacaktır. Dağcı 1978’de Londra’da Şemizade’nin vefat ettiğini ve cenazesinin vasiyeti üzerine Kırım’a defnedildiğini öğrenir. Rus yönetiminden ancak özel izinler alınarak yapılan bu cenaze törenine binlerce Kırımlı’nın yanında şair ve yazarlar da katılmıştır. Dağcı kendi cenazesinin de Kırım’a defnedileceğinden habersiz Eşref Şemizade’yi dualarla anarken; “ne mutlu sana Kırımlı şair Eşref Şemizade, nur içinde yat!” der.163

Cengiz Dağcı’nın 1939’da çalıştığı Komsomelets gazetesi için bir röportaj yapmak amacıyla Bahçesaray’a gider. Orada Hansaray’ı gördükten sonra çok etkilenen Dağcı dönüşte en önemli şiirlerinden biri olan Söyleyin Duvarlar’ı yazar.164 Şiirde Hansaray’ın tarihi geçmişini anmış, orada yaşamış giraylardan, hanlardan bahsetmiş ve o izlerin artık kalmadığını lirik bir dille ifade etmiştir. Ancak bu şiir bu yıllarda Kırım’da hâkim olan sosyalist komünist fikirlerle örtüşmediğinden edebiyat camiası tarafından eleştiri alır. Yine Edebiyat Mecmuası’na şiiri götürdüğünde dergini redaktörü şiiri uzun bir süre inceler ve Edebiyat Mecmuası’nda bu haliyle

161 Dağcı, Haluk’un Defterinden, 162-163.

162 Dağcı, Yansılar-1, 31.

163 Dağcı, Haluk’un Defterinden, 164.

164 Dağcı, Yansılar-1, 103-104.

basamayacaklarını söyler. Çeşitli değişikliklerden sonra şiir basılır ancak değişiklikler o kadar fazladır ki Dağcı kendi şiirini gördüğünde tanıyamayacaktır. 165

Dağcı’nın şiirine konu olan Bahçesaray’daki Hansaray Kırım’ın geçmişinden kalmış birkaç parçasından biridir. Sovyet yönetimi Hansaray’ı kapatmamış ancak çeşitli değişikliklerle İslami izlerini silmiştir. Sarayı ziyaret edenleri bir Rus kontunun fotoğrafı karşılamaktadır. 166

Cengiz Dağcı’nın ilk edebi eserleriyle ilgili naklettiği bu anılar Kırım’da 1930lu yıllarda Sovyet Yönetimi’nin izlediği emperyalist politikayı anlamamız adına anlamlıdır. Rusya’ya ait olmayan her türlü tarihi, dini, kültürel unsuru reddeden SSCB yönetimi, Kırım halkının yüzyıllarca süregelen geçmişinin izlerini edebiyatta dahi görmeye tahammül edememektedir.

Cengiz Dağcı ilk kısa romanını 1939 kışında yazar. Elli sayfa kadar, Yangın isminde bu romanı Kırım Pedagoji Enstitüsü’nde görevli olan ve amcakızlarından Aslıhan Dağcı ile evli olan şair Ziyaeddin Cavtöbeli’ye okutur.167 Cavtöbeli romanı okuduktan sonra başka kimselere daha göstermesini söyler ve “bana kalırsa sen şiir yazma, öykü yaz” der. Cavtöbeli bu buluşmadan birkaç hafta sonra Sovyet Gizli Polis Servisi NKDV tarafından tutuklanacak ve kendisinden haber alınamayacaktır.168

Dağcı Yangın adlı bu romanını Edebiyat Mecmuası’ndan isimlere gösterdiğinde ise “bu tarz bir metin yazabilmek için daha kaç fırın ekmek yemesi gerektiği” ithamıyla karşılaşır.169 Dağcı’nın Londra Mektupları’nda Bay A. Olarak bahsettiği bu şahıs Yangın’ı realizmden uzak, psikolojik unsurları zayıf olarak değerlendirir. O gün o odadan hayal kırıklığı ve başarısızlık hissiyle çıkan Cengiz Dağcı bu olaydan birkaç yıl sonra yüzyılın en ağır, en gerçek acılarını yaşayacak ve eserlerini yoğun psikolojik buhranlar ve ürperten bir realizm içinde kaleme alacaktır.

165 Dağcı, Hatıralarda, .57.

166 Dağcı, Yansılar-1, 107.

167 Dağcı, Yansılar-1, 114.

168 Dağcı, Yansılar-1, 117.

169 Dağcı, Haluk’un Defterinden, 178.