• Sonuç bulunamadı

Kırık (Mükesser) Cemîler / ﲑﺴﻜﺘﻟﺍ ﻊﲨ

C- Cemînin Çeşitleri

2- Kırık (Mükesser) Cemîler / ﲑﺴﻜﺘﻟﺍ ﻊﲨ

Cemî teksîr veya diğer bir ifadeyle cemî mükesser Türkçe kırık cemî anlamına gelir. Çünkü bu cemî şeklinde kelime çoğul yapılırken, kelimenin müfredinin şekli

değişmiş, yani kırılmıştır.94 Daha önce gördüğümüz sâlim cemîlerde olduğu gibi bu

cemîn belli bir kuralı yoktur. Müzekker, müennes, akıllı ya da akılsız hemen her ismin cemî mükessseri olabilir. Arapçada kimi isimlerin hem cemî sâlimi hem de cemî mükesseri olabileceği gibi kimi isimlerin de sadece cemî mükesseri vardır. Bu durum kelimelerin cemî sâlim şartlarını haiz olup olmamasına göre değişir.

Bir kelime, temelde üç türlü değişiklikle cemî mükesser olarak çoğul yapılır:95

1) Müfrede bir veya daha fazla harf ekleme şeklinde:96

ﻢﻬﺳ ـ ﻡﺎﻬﺳ

: Ok - Oklar

ﻢﹶﻠﹶﻗ ـ ﻡﹶﻼﹾﻗﺃ

: Kalem - Kalemler

ﻮﻨﺻ ـ ﹲﻥﺍﻮﻨﺻ

: Sürgün - Sürgünler, Filiz - Filizler

2) Harfler ne artar ne eksilir, yalnız harflerin harekelerini değiştirmek suretiyle:97

ﹸﺍﺳ

ﺪ

ـ

ﹶﺍ

ﺪﺳ

: Aslan - Aslanlar

ﻦﹶﺛﻭ ـ ﻦﹾﺛﻭ

: Put - Putlar

ﻑﺎﹶﻔﺧ ـ ﻑﺎﹶﻔﺧ

: Terlik - Terlikler

3) Müfredden harf eksiltmek suretiyle:98

ﹲﻞﺳﺭ

ـ

ﹲﻝﻮﺳﺭ

: Peygamber - Peygamberler

ﺏﺎﺘﻛ ـ ﺐﺘﹸﻛ

: Kitap - Kitaplar 94 İbn Ye’îş, a.g.e., V, 6.

95 Adma Tarabay, a.g.e., s. 82; İbn Ye’îş, a.g.e., V, 6; Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 456, I. dipnot. 96 İbn Ye’îş, a.g.e., V, 6; Adma Tarabay, a.g.e., s. 82.

97 Adma Tarabay, a.g.e., s. 82; İbn Ye’îş, a.g.e., V, 6. 98 İbn Ye’îş, a.g.e., V, 6; Adma Tarabay, a.g.e., s.82.

ﻡﺍﺮﺣ ـ ﻡﺮﺣ

: Yasak - Yasaklar, Haram - Haramlar. Cemî teksîrin Çeşitleri:

Mükesser cemî’ semai yani işitmeye dayalı yönü ağırlık basan ancak kıyasa dair yanlarının da olduğu bilinen bir gerçektir.

Dilciler genellikle cemî teksiri iki ana başlık altında değerlendirmektedirler.99

a) Cemî kıllet

Cemî kıllet adından da anlaşılacağı üzere sayıları, daha doğrusu sayılanları diğer cemîlere göre az olan çoğul kipidir. Bu cemî şekli üçten ona kadar olan sayıları

gösterir. Bundan fazlasını göstermez.100

Cemî kıllet Vezinleri

Cemî kılletnin dört vezni (şekli) vardır. Bunlar

ﹲﻞﻌﹾﻓﹶﺍ ـ ﹲﻝﺎﻌﹾﻓﹶﺍ ـ ﹲﺔﹶﻠﻌﹾﻓﹶﺍ ـ ﹲﺔﹶﻠﻌﻓ

şekilleridir:101

1-

ﹲﻞﻌﹾﻓﹶﺍ

şekli

a)

ﹲﻞﻌﹶﻓ

vezninde orta harfi sahih olan her üç harfli isim bu şekilde cemî olur:102

ﺮﻬﺷـﺮﻬﺷﹶﺍ

: Ay - Aylar

ﺐﹾﻠﹶﻛـﺐﹸﻠﹾﻛﹶﺍ

: Köpek - köpekler

Bu durumda yani,

ﹲﻞﻌﹶﻓ

vezninde olan sıfatlar bu şekilde cemî olmaz. Ancak,

ﺪﺒﻋ

ـ ﺪﺒﻋﹶﺍ

: Kul gibi isimleşmiş yani, isim gibi kullanılanları bu şekilde cemî olabilir:103

99 es-Süyûtî, Kitâbü Hem’i’l-Hevâmi’i Şerhu Cemî’l-Cevâmi’i fî İlmi’l-Arabiyyeti, Dâru’l- Ma’rife,

Beyrut, ts.,I, 174; Abbas Hasan, a.g.e., IV, 627.

100 İbn Âkîl, a.g.e., İbn Ye’îş, a.g.e., V, 10; Abbas Hasan, a.g.e., IV, 627. 101 Abbas Hasan, a.g.e., IV, 628; Suyûtî, a.g.e., I, 174; İbn Ye’îş, a.g.e., V, 9. 102 Suyûtî, a.g.e., I, 174; Adma Tarabay, a.g.e., s. 103; İbn Akîl, a.g.e., IV, 116. 103 İbn Akîl, a.g.e., IV, 116.

b) Üçüncü harfi med harflerinden olan dört harfli her müennes isim bu şekilde çoğul olur:104

ﻕﺎﻨﻋـ ﻖﻨﻋﹶﺍ

: Dişi oğlak – Dişi oğlaklar

ﻦﻤﻳﹶﺍ

ـ

ﲔﻤﻳ

: Yemin - Yeminler

Bu şekilde müzekker olup ta bu cemî vezniyle kaideye aykırı olarak çoğul olan

isimler de vardır:105

ﺏﺎﻬﺷـ ﺐﻬﺷﹶﺍ

: Şule - Şuleler, ateş parçası - Ateş parçaları

ﺏﺍﺮﹸﻏ ـ ﺏﺮﹾﻏﹶﺍ

: Karga - Kargalar

ﲔﹺﻨﺟ ـ ﻦﻨﺟﺃ

: Bebek - Bebekler

ﺩﺎﺘﻋـ ﺪﺘﻋﹶﺍ

: Malzeme - Malzemeler

Orta harfi illetli olan üç harfli

ﹲﻞﻌﹶﻓ

veznindeki isimlerde bu şekilde cemî olmaz.

Yine bunun da

ﻦﻴﻋــ ﻦﻴﻋﹶﺍ

: gözler, gibi istisna teşkil eden cemîleri vardır.106 2-

ﹲﻝﺎﻌﹾﻓﹶﺍ

Şekli

ﹲﻞﻌﹶﻓ

vezninde olmayıp da

ﹲﻞﻌﹸﻓ ـ ﹲﻞﻌﻓ ـ ﹲﻞﻌﹸﻓ ـ ﹲﻞﻌﹶﻓ ـ ﹲﻞﻌﹶﻓ ـ ﹲﻞﻌﻓ ـ ﹲﻞﻌﹶﻓ

vezninde olanlar veya orta harfi sahih olmayanlar bu şekilde çoğul olurlar ki bu,

hemen hemen üç harfli isimlerin tümü demektir.107 Örnek olraka verecek olursak,

ﹲﻞﹾﻔﹸﻗ ـ ﹲﻝﺎﹶﻔﹾﻗﹶﺍ

: Kilit - Kilitler

ﻙﺍﺮﺗﹶﺍ

ـ

ﻙﺮﺗ

: Türk - Türkler

ﹲﻞﻤﺣ ـ ﹲﻝﺎﻤﺣﺃ

: Yük - Yükler

ﹲﻞﹾﻔﻃـ ﹲﻝﺎﹶﻔﹾﻃﹶﺍ

:Çocuk - Çocuklar

ﻖﻨﻋ ـ ﻕﺎﻨﻋﹶﺃ

: Boyun - Boyunlar

ﹲﻥﹸﺫﹸﺃ ـ ﹲﻥﺍﹶﺫَﺁ

: Kulak - Kulaklar

ﻒﺘﹶﻛـ ﻑﺎﺘﹾﻛﹶﺍ

:Omuz - Omuzlar

104 Adma Tarabay, a.g.e., s. 104; İbn Akîl, a.g.e., IV, 116. 105 İbn Akîl, a.g.e., IV, 116.

106 İbn Akîl, a.g.e., IV, 116.

107 İbn Ye’îş, a.g.e., V. 14; Süyûtî, a.g.e., I,174-175; Adma Tarabay, a.g.e., s. 114-131; İbn Akîl,

ﺪﹺﺒﹶﻛـ ﺏﺍﺪﹾﻛﹶﺍ

: Karaciğer - Karaciğerler

ﻙﺭﻭـ ﻙﺍﺭﻭﹶﺍ

: Kalça - Kalçalar

ﹲﻞﻤﺟـ ﹲﻝﺎﻤﺣﹶﺍ

: Deve - Develer

ـ

ﹲﻞﹺﺑﺍ

ﹲﻝﺎﺑﹶﺍ

: Deve - Develer

ـ

ﺪﻀﻋ

ﺩﺎﻀﻋﹶﺍ

: Pazı - Pazılar Orta harfi illetli olanlar:

ﺏﻮﹶﺛـ ﺏﺍﻮﹾﺛﺍ

: Çamaşır - Çamaşırlar

ﺖﻴﺑـ ﺕﺎﻴﺑﹶﺍ

:Ev - Evler

ﹲﻝﺎﺧـ ﹲﻝﺍﻮﺧﹶﺍ

: Dayı - Dayılar

ﹲﻝﺎﻣ

ـ ﹲﻝﺍﻮﻣﹶﺍ

: Mal - Masallar

ﹲﻝﻮﹶﻗـ ﹲﻝﺍﻮﹾﻗﹶﺍ

: Söz - Sözler

ﻡﻮﻳـﻡﺎﻳﹶﺍ

: Gün - Günler

ﺣ

ﹲﻝﺎ

ـ ﹲﻝﺍﻮﺣﹶﺍ

: Hal - Haller

Bunların arasına almadığımız

ﹲﻞﻌﹸﻓ

vezninde olan

ﺐﹶﻃﺭ

ـ ﺏﺍﺮﹾﻃﹶﺍ

: (hurmalar)

gibi isimlerin bir kısmını da, bu şekilde cemî olmasına rağmen, bu vezin genellikle

ﹸﻥﹶﻼﻌﻓ

şeklinde çoğul olur.108

Yukarıdaki

ﹸﻞﻌﹾﻓﹶﺍ

şeklinde cemî olması gereken

ﺥﺮﹶﻓـ ﺥﺍﺮﹾﻓﺍ

: Yavru - Yavrular

ـ ﹲﻝﺎﻤﺣﹶﺍ

ﹲﻞﻤﺣ

: Yük - Yükler, gibi kelimeler kaideye aykırı olarak bu şekilde

çoğul olmuşlardır.109

İsim olmayıp sıfat oldukları halde

ﺪﻴﹺﻬﺷ ـ ﺩﺎﻬﺷﹶﺃ

: Şehit - Şehitler

ﺪﻋ ـ ُﺀﺍﺪﻋﹶﺃ

ﻭ

: Düşman -Düşmanlar

ﻒﹾﻠﹺﺟ ـ ﻑﹶﻼﺟﹶﺃ

: Kaba - Kabalar, gibi kelimeler kaideye aykırı oldukları halde

gösterilen şekilde çoğul gelmiştir.110

108 İbn Akîl, a.g.e., IV, 118.

109 İbn Akîl, a.g.e., IV, 117, (Üçüncü dipnotla beraber); Süyûtî, a.g.e., I,174. 110 İbn Ye’îş, a.g.e., V, 24.

3-

ﹲﺔﹶﻠﻌﹾﻓﹶﺍ

şekli

Bu cemî şekli, üçüncü harfi med harfi olan dört harfli müzekker isimlerin tümü içindir:111

ﻡﺎﻌﹶﻃ

ـ ﹲﺔﻤﻌﹾﻃﹶﺍ

: Yemek - Yemekler

ﹲﻥﺎﻣﺯ

ـ ﹲﺔﻨﻣﺯﺍ

: Zaman - Zamanlar

ﺭﺎﻤﺣـ ﹲﺓﺮﻤﺣﺍ

: Eşek - Eşekler

ﹲﻝﺍﺆﺳـﹲﺔﹶﻠﺌﺳﺍ

: Soru - Sorular

Bu durumda olan muzaf veya sonu illetli isimler de aynı şekilde çoğul olurlar:112

ـ

ﹲﻞﻴﻟﺩ

ﹲﺔﱠﻟﺩﹶﺍ

: Kılavuz - Kılavuzlar

ﹲﺔﺤﺷﹶﺍ

ـ

ﺢﻴﺤﺷ

: Pinti - Pintiler

ـ

ﹲﻞﻴﻟﹶﺫ

ﹲﺔﱠﻟﺫﺍ

: Perişan - Perişanlar

ُﺀﺎﻨﺑـ ﹲﺔﻴﹺﻨﺑﹶﺍ

: Bina - Binalar 4-

ﹲﺔﹶﻠﻌﻓ

şekli

Yukarıdakilerin aksine bu vezin semaidir. Cemî kılletnin işlek olmayan az kullanılan bir şeklidir:113

ﻰﺘﹶﻓـ ﹲﺔﻴﺘﻓ

: Yiğit - Yiğitler

ﻲﹺﺒﺻـ ﹲﺔﻴﺒﺻ

: Çocuk - Çocuklar

ﺪﹶﻟﻭـ ﹲﺓﺪﹾﻟﹺﻭ

: Çocuk - Çocuklar

ﻡﹶﻼﹸﻏـ ﹲﺔﻤﹾﻠﻏ

: Uşak - Uşaklar

ﺦﻴﺷ ـ ﹲﺔﺨﻴﺷ

: Şeyh - Şeyhler

ﺥﹶﺍ ـ ﹲﺓﻮﺧﺍ

: Kardeş - Kardeşler

ﻲﻠﻋ ـ ﹲﺔﻴﹾﻠﻋ

: Ali - Aliler, yüksek - Yüksekler

ﹲﻞﻓﺎﺳـ ﹲﺔﹶﻠﹾﻔﺳ

: Düşük - Düşükler

111 Süyûtî, a.g.e., I, 175; Abbas Hasan, a.g.e., IV,636; Adma Tarabay, a.g.e., s. 91. 112 Abbas Hasan, a.g.e., IV,636.

b) Cemî kesret

Cemî kesret adından da anlaşılacağı üzere üçten başlayarak sınırsız sayıları

göstermek için kullanılan kelimelerdir.114

Cemî kesret Vezinleri 1 –

ﹲﻞﻌﹸﻓ

Şekli:

Bu cemî şekli,

ﹸﻞﻌﹾﻓﹶﺍ

vezninde müennesi

ُﺀﹶﻼﻌﹶﻓ

olan sıfat-ı müşebbehenin

cemîsidir. Bunlarda her iki cinsin cemîsi aynıdır:115

ﺮﻤﺣﹶﺍ ـ ُﺀﺍﺮﻤﺣ

:

ﺮﻤﺣ

: Kırmızı - Kırmızılar

:

ﺮﻀﺧ

ﺮﻀﺧﹶﺍ

ـ

-

ُﺀﺍﺮﻀﺧ

: Yeşil - Yeşiller

ﺩﻮﺳﺍ ـ ُﺀﺍﺩﻮﺳ

:

ﺩﻮﺳ

: Siyah - Siyahlar

Ancak bu durumda sıfatın orta harfi(ya) ise,(ya)’ya uygun hareke göz önünde bulundurulması gerekir:

ﺾﻴﺑﹶﺍ ـ ُﺀﺎﻀﻴﺑ

:

ﺾﻴﹺﺑ

: Beyaz - Beyazlar

Bu sıfatların

ﹸﻥﹶﻼﻌﹸﻓ

şeklinde de çoğul olabileceklerini hatırlatmamız yerinde

olacaktır:116

ﻰﻤﻋﹶﺍ

:

ﻲﻤﻋ ـ ُﺀﺎﻴﻤﻋ

: Kör - Körler

ﺩﻮﺳﺍ: ﺩﻮﺳ ـ ﹸﻥﺍﺩﻮﺳ

: Siyah - Siyahlar

ﺱﺮﺧﹶﺍ: ﺱﺮﺧ ـ ﹸﻥﺎﺳﺮﺧ

: Tat - Tatlar, Dilsiz - Dilsizler;

ﺵﺮﹾﻃﹶﺍ: ﺵﺮﹸﻃ ـ ﹸﻥﺎﺷﺮﹸﻃ

: Sağır - Sağırlar. 2 -

ﹲﻞﻌﹸﻓ

Şekli:

Bu cemî şekli, son harfi sahih, üçüncü harfi med harflerinden olan ve muzaf olmayan dört harfli isimler için geçerlidir. Sözü edilen bu med harfi elif ise cemî de

iki cins arasında fark olmaz:117

114 İbn Akîl, a.g.e., IV, 114; Şertûnî, a.g.e., s. 54.

115 Adma Tarabay, a.g.e., s. 132; İbn Akîl, a.g.e., IV, 119. 116 Adma Tarabay, a.g.e., s. 133.

ﺭﺎﻤﺣ

ـ ﺮﻤﺣ

: Eşek - Eşekler

ـ ﻉﺭﹸﺫ

ﻉﺍﺭﺫ

: Kol - Kollar

ﹲﻝﻮﺳﺭـ ﹲﻞﺳﺭ

: Peygamber - Peygamberler 3 -

ﹲﻞﻌﹸﻓ

Şekli:

Bu cemî şekli

ﹲﺔﹶﻠﻌﹸﻓ

veznindeki müfretlerin cemîsinde, birde ism-i tafdilin

müennesi olan

ﻰﹶﻠﻌﹸﻓ

vezninin cemîsinde kullanılır:118

ﹲﺔﺑﺮﹸﻗـ ﺏﺮﹸﻗ

: Yakınlık - Yakınlıklar

ﹲﺔﹶﻓﺮﹸﻏـ ﻑﺮﹸﻏ

: Oda - Odalar

ﹲﺔﺠﺣـ ﺞﺠﺣ

: Delil - Deliller

ﹲﺔﻣﹸﺍـ ﻢﻣﹸﺍ

: Millet - Milletler

ﹲﺔﹶﻠﻤﺟـ ﹲﻞﻤﺟ

: Cümle - Cümleler

ﹲﺔﺒﹾﻛﺭـ ﺐﹶﻛﺭ

: Diz - Dizler

ﹲﺔﺻﺮﹶﻓـ ﺹﺮﹶﻓ

: Fırsat - Fırsatlar

ﻯﺮﺒﹸﻛـ ﺮﺒﹸﻛ

: Daha büyük – Daha büyükler

ﻯﺮﻐﺻـ ﺮﻐﺻ

: Daha küçük – Daha küçükler 4 –

ﹲﻞﻌﻓ

Şekli:

ﹲﺔﹶﻠﻌﻓ

Veznindeki isimler bu şekilde çoğul olurlar:119

ﹲﺔﻤﻌﹺﻧ ـ ﻢﻌﹺﻧ

: Nimet - Nimetler

ـ

ﹲﺔﺠﺣ

ﺞﺠﺣ

:Yıl - Yıllar

ﹲﺓﺮﺴﻛـ ﺮﺴﻛ

: Parça - Parçalar, Kırıntı - Kırıntılar 5 –

ﹲﺔﹶﻠﻌﹸﻓ

Şekli:

Bu cemî şekli sonu illetli olan

ﹲﻞﻋﺎﹶﻓ

şeklinde akıllı erkeklere ait sıfatlar için

geçerlidir:120

118 Abbas Hasan, a.g.e., IV, 643-644; Adma Tarabay, a.g.e., s. 1156-157; Süyûtî, a.g.e., I,175. 119 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 458; İbn Akîl, a.g.e., IV, 121; Abbas Hasan, a.g.e., IV, 144. 120 Abbas Hasan, a.g.e., IV, 645; Adma Tarabay, a.g.e., s. 173.

)

ﻲﺿﺎﹶﻘﻟﺍ

(

ﺎﹶﻗ

ِﹴﺽ

ـ ﹲﺓﺎﻀﹸﻗ

: Hâkim - Hakimler

ﹴﻡﺍﺭـ ﹲﺓﺎﻣﺭ

: Atıcı - Atıcılar

ﹺﺯﺎﹶﻏـ ﹲﺓﺍﺰﹶﻏ

: Gazi - Gaziler 6 –

ﹲﺔﹶﻠﻌﹶﻓ

Şekli:

Bu cemî şekli de son harfi illet harfi olmayan

ﹲﻞﻋﺎﹶﻓ

şeklinde akıllı erkeklere ait

sıfatlar için geçerlidir:121

ﺮﻫﺎﻣـ ﹲﺓﺮﻬﻣ

: Mahir - Mehirler, Becerikli - Becerikliler

ﺐﺗﺎﹶﻛـ ﹲﺔﺒﺘﹶﻛ

: Yazar - Yazarlar

ﹲﻞﻣﺎﻋ

ـﹲﺔﹶﻠﻤﻋ

: İşçi - İşçiler 7 -

ﻰﹶﻠﻌﹶﻓ

Şekli

Bu cemî şekli

،

ism-i meful anlamı ifade eden

ﹲﻞﻴﻌﹶﻓ

veznindeki sıfatlar için

geçerlidir. Bu sıfatların ölüm veya acı duyma gibi manalar ifade etmesi şartı da vardır:122

ﹲﻞﻴﺘﹶﻗ ـ ﻰﹶﻠﺘﹶﻗ

: Öldürülmüş - Öldürülmüşler

ﺢﻳﹺﺮﺟـ

ﻰﺣﺮﺟ

: Yaralı - Yaralılar

ﲑﺳﹶﺍ ـ ﻯﺮﺳﹶﺍ

: Tutsak - Tutsaklar

Bu manaları ifade eden ve ism-i fail anlamına gelen aşağıdaki kelimeleri de bunlara ilave etmemiz yerinde olacaktır.

ﺾﻳﹺﺮﻣ ـ ﻰﺿﺮﻣ

: Hasta - Hastalar

ﻦﻣﺯ ـ ﻰﻨﻣﺯ

: Yatalak - Yatalaklar (müzmin) hastalar

ﻚﻟﺎﻫ ـ ﻰﹶﻜﹾﻠﻫ

: Helak olan – Helak olanlar

ﹲﺔﻴﻣ ـ ﻰﺗﻮﻣ

: Ölü - Ölüler

ﻖﻤﺣﹶﺍ

ـ ﻰﹶﻘﻤﺣ

: Budala - Budalalar

121 Süyûtî, a.g.e., I,177; Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 458. 122 Abbas Hasan, a.g.e., IV, 646; Adma Tarabay, a.g.e., s. 232.

8 -

ﹲﺔﹶﻠﻌﻓ

Şekli

Bu cemî şekli, son harfi sahih olan

ﹲﻞﻌﹸﻓ

veznindeki isimler için geçerlidir:123

ﺏﺩ ـ ﹲﺔﺒﺑﺩ

: Ayı - Ayılar

ﹲﻁﺮﹸﻗـ ﹲﺔﹶﻃﺮﻗ

: Küpe - Küpeler

ﺝﺭﺩ ـ ﹲﺔﺟﺭﺩ

: Kutu - Kutular

ﺯﻮﹸﻛ ـ ﹲﺓﺯﻮﻛ

: Testi - Testiler Kaideye uymadıkları halde

ﺩﺮﻗ ـ ﹲﺓﺩﺮﻗ

: Maymun - Maymunlar

ـ

ﺭﺩﺎﻫ

ﹲﺓﺭﺪﻫ

: Düşük - Düşükler

ﺩﺮﹶﻏ ـ ﹲﺓﺩﺮﻏ

: Mantar - Mantarlar, kelimeleri bu şekilde çoğul olmuşlardır. 9 -

ﹲﻝﺎﻌﻓ

Şekli

Bu cemî şekli,

ﹲﻞﻌﹶﻓ ـ ﹲﺔﹶﻠﻌﹶﻓ ـ ﹲﻞﻌﹶﻓ ـ ﹲﺔﹶﻠﻌﻓ ـ ﹲﻞﻌﻓ ـ ﹲﻞﻌﹸﻓ

vezninde olan isimlerin cemîsidir:124

ﺐﻌﹶﻛـ ﺏﺎﻌﻛ

: Topuk - Topuklar

ﺏﻮﹶﺛـ ﺏﺎﻴﺛ

: Çamaşır - Çamaşırlar

ﹲﻞﺼﻧـ ﹲﻝﺎﺼﹺﻧ

: Namlu - Namlular

ﺥﺮﹶﻓ ـ ﺥﺍﺮﻓ

: Yavru - Yavrular

ﺪﺒﻋـ ﺩﺎﺒﻋ

: Kul - Kullar

Bu isimlerin yanı sıra bu vezinde olan sıfatlarda vardır:

ﺐﻌﺻ

:

ﹲﺔﺒﻌﺻ

: ﺏﺎﻌﺻ

: Zor - Zorlar

ﻢﺨﺿ

:

ﹲﺔﻤﺨﺿ

: ﻡﺎﺨﺿ

: Kalın - Kalınlar,Yoğun - Yoğunlar

ﹲﺔﻌﺼﹶﻗ

: ﻉﺎﺼﻗ

: Tepsi - Tepsiler

ﹲﺔﻨﺟ: ﹲﻥﺎﻨﹺﺟ

: Cennet - Cennetler, bahçe - Bahçeler

Bu vezinde orta harfi (ya) olan isimlerden bu çoğul şekline az rastlanır:

ـ

ﻒﻴﺿ

ﻑﺎﻴﺿ

: Misafir - Misafirler

ﹲﺔﻌﻴﺿـ ﻉﺎﻴﺿ

: Akar - Akarlar, Tarla - Tarlalar, Bahçe - Bahçeler

123 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 442; Abbas Hasan, a.g.e., IV, 646-647.

ﹲﻞﺒﺟ ـ ﹲﻝﺎﺒﹺﺟ

: Dağ - Dağlar

ﹲﻞﻤﺟـ ﹲﻝﺎﻤﹺﺟ

: Deve - Develer (buğur)

ﹲﺔﺒﹶﻗﺭـ ﺏﺎﹶﻗﹺﺭ

: Boyun - Boyunlar

ﹲﺓﺮﻤﹶﺛـ ﺭﺎﻤﺛ

: Meyve - Meyveler

ﺐﹾﺋﺫـ ﺏﺎﹶﺋﺫ

: Kurt - Kurtlar

ﺡﺪﻗـ ﺡﺍﺪﻗ

: Bardak - Bardaklar

ﱞﻞﻇـ ﹲﻝﹶﻼﻇ

: Gölge - Gölgeler

ﺮﹾﺌﹺﺑـ ﺭﺎﹶﺌﹺﺑ

: Kuyu - Kuyular

ﹲﻞﻌﻓ ـ ﹲﻝﺎﻌﻓ

: İş - İşler

ﺢﻣﺭ ـ ﺡﺎﻣﹺﺭ

: Mızrak - Mızraklar

ﻦﻫﺩـ ﹲﻥﺎﻫﺩ

: Yağ - Yağlar

Bu cemî şekli bir takım sıfatlarında cemîsidir,

ﹲﻞﻴﻌﹶﻓ ـ ﹲﺔﹶﻠﻴﻌﹶﻓ

vezninde olan

sıfatların bir kısmı bu şekilde çoğul olurlar:

ﹲﺔﳝﹺﺮﹶﻛ

:

ﱘﹺﺮﹶﻛ

ـ ﻡﺍﺮﻛ

: Cömert - Cömertler

ﹲﺔﻀﻳﹺﺮﻣ

:

ﺾﻳﹺﺮﻣ

ـ ﺽﺍﺮﻣ

: Hasta - Hastalar

ﹲﺔﹶﻠﻳﹺﻮﹶﻃ

:

ﹲﻞﻳﹺﻮﹶﻃ

ـ ﹲﻝﺍﻮﻃ

: Uzun - Uzunlar

ﹲﺓﲑﺼﹶﻗ

:

ﲑﺼﹶﻗ

ـ ﺭﺎﺼﻗ

: Kısa - Kısalar

ﹺﺮﻋ

ﹲﺔﻀﻳ

:

ﺾﻳﹺﺮﻋ

ـ ﺽﺍﺮﻋ

: Geniş - Genişler.

ﹲﺓﺰﻳﹺﺰﻋ

:

ﺰﻳﹺﺰﻋ

ـ ﺯﺍﺰﻋ

: Güçlü - Güçlüler, Şerefli - Şerefliler, Yenilmez - Yenilmezler

ﹸﻥﹶﻼﻌﹶﻓ ـ ﹸﺔﻧﹶﻼﻌﹶﻓ ـ ﻰﹶﻠﻌﹶﻓ

Veznindeki sıfatlarda bu şekilde çoğul olurlar

ـ

ﻰﺸﹾﻄﻋ

:

ﹾﻄﻋ

ﹸﻥﺎﺸ

ﺵﺎﹶﻄﻋ

: Susuz - Susuzlar

)

ﹸﺔﻧﺎﻣﺪﻧ

(

ﻰﻣﺪﻧ

:

ﹸﻥﺎﻣﺪﻧ

ـ ﻡﺍﺪﹺﻧ

: Nedim - Nedimler, İşret arkadaşı – İşret arkadaşları

ﻰﺼﻤﺧ

:

ﹸﻥﺎﺼﻤﺧ

ـ ﺹﺎﻤﺧ

: Aç - Açlar

Bu veznindeki bazı kelimelerin, yukarıdaki kaidelere aykırı olarak geldiği olmuştur:

ﹲﺔﻴﻋﺍﺭ

:

ﹲﺔﻤﺋﺎﹶﻗ

:

ﻢﺋﺎﹶﻗ

ـ ﻡﺎﻴﻗ

: Ayakta olan – Ayakta olanlar

ﹲﺔﻤﺋﺎﺻ

:

ﻢﺋﺎﺻ

ـ ﻡﺎﻴﺻ

: Oruçlu - Oruçlular

ُﺀﺎﹶﻔﺠﻋ

:

ﻒﺠﻋﹶﺍ

ـ ﻑﺎﺠﻋ

: Zayıf - Zayıflar, Cılız - Cılızlar

ﹲﺓﺮﻴﺧ

:

ﺮﻴﺧ

ـ ﺭﺎﻴﺧ

: Hayırlı - Hayırlılar

ﺪﻴﺟ ـ ﺩﺎﻴﹺﺟ

: İyi - İyiler

ﺩﺍﻮﺟـ ﺩﺎﻴﹺﺟ

: At - Atlar (cömert)

ُﺀﺎﺤﹾﻄﺑ

:

ﺢﹶﻄﺑﹶﺍ

ـ ﺡﺎﹶﻄﹺﺑ

: Çakıllı sel yatağı – Çakıllı sel yatakları, Dere - Dereler, Vadi - Vadiler

ﺹﻮﹸﻠﹶﻗ ـ ﺹﹶﻼﻗ

: Genç deve – Genç develer

ﹲﺙﺎﻧﺍ

ـ

ﻰﹶﺜﻧﹸﺍ

: Dişi - Dişiler

ﹲﺔﹶﻔﹾﻄﻧـ ﻑﺎﹶﻄﹺﻧ

: Duru su – Duru sular, Nutfe - Nutfelerler

ﹲﻞﻴﺼﹶﻓ

ـ ﹲﻝﺎﺼﻓ

: Daylak - Daylaklar, Anasından ayrılan deve yavrusu – Analarından ayrılan deve yavruları

ﻊﺒﺳـ ﻉﺎﺒﺳ

: Yırtıcı hayvan – Yırtıcı hayvanlarlar

ﻊﺒﺿـ ﻉﺎﺒﺿ

: Sırtlan - Sırtlanlar 10 -

ﹲﻝﻮﻌﹸﻓ

Şekli

Bu cemî şekli,

ﹲﻞﻌﹶﻓ ـ ﹲﻞﻌﹶﻓ ـ ﹲﻞﻌﻓ ـ ﹲﻞﻌﹸﻓ

vezninde olan isimler içindir:125

ﺪﹺﺒﹶﻛ ـ ﺩﻮﺒﹸﻛ

: Karaciğer - Karaciğerler

ﺐﹾﻠﹶﻗـ ﺏﻮﹸﻠﹸﻗ

: Yürek - Yürekler

ﻦﻴﻋـ ﹲﻥﻮﻴﻋ

: Göz - Gözler

ﹲﻞﻤﺣـ ﹲﻝﻮﻤﺣ

: Yük - Yükler

ﻢﹾﻠﻋـ ﻡﻮﹸﻠﻋ

: Bilgi - Bilgiler

ﺪﻨﺟ ـ ﺩﻮﻨﺟ

: Asker - Askerler

ﻊﺑﺭـ ﻉﻮﺑﺭ

: Dörtte bir – Dörtte birler

Bunların yanı sıra

ﹲﻞﻌﹶﻓ

vezninde bir takım ismin bu şekilde kaideye aykırı

olarak çoğul yapılmış oldukları görülmektedir:

ﺪﺳﹶﺍ ـ ﺩﻮﺳﹸﺍ

: Aslan - Aslanlar

ﻦﺠﺷ ـ ﹲﻥﻮﺠﺷ

: Üzüntü - Üzüntüler

ﺏﺪﻧ ـ ﺏﻭﺪﻧ

: Yara izi – Yara izleri

ﺮﹶﻛﹶﺫـ ﺭﻮﹸﻛﹸﺫ

: Erkek - Erkekler

ﹲﻞﹶﻠﹶﻃـ ﹲﻝﻮﹸﻠﹸﻃ

: Harabe - Harabeler 11 –

ﹸﻥﹶﻼﻌﻓ

Şekli

Bu cemî şekli

ﹲﻝﺎﻌﹸﻓ ـ ﹲﻞﻌﹸﻓ ـ ﹲﻞﻌﹸﻓ ـ ﹲﻞﻌﹶﻓ

veznindeki isimler içindir:126

ﻡﹶﻼﹸﻏ ـ ﹲﻥﺎﻤﹾﻠﻏ

: Uşak - Uşaklar

ﹲﺫﺮﺟـ ﹲﻥﺍﹶﺫﺮﹺﺟ

: Bir çeşit fare – Bir çeşit fareler

ﺭﻮﻧ ـ ﹲﻥﺍﲑﹺﻧ

: Nur - Nurlar, Işık - Işıklar

ﹲﺓﻮﺣـ ﹲﻥﺎﺘﻴﺣ

: Yunus balığı – Yuınus balıkları

görüldüğü üzere bu isimlerin genellikle orta harfleri (vav)’ dır.

ﺝﺎﺗ ـ ﹲﻥﺎﺠﻴﺗ

: Taç - Taçlar

ﻉﺎﹶﻗـ ﹲﻥﺎﻌﻴﻗ

: Düz ova – düz ovalar

ﺭﺎﻧـ ﹲﻥﺍﲑﹺﻧ

: Ateş - Ateşler

ﹲﻥﺍﲑﹺﺟ

ـ

ﺭﺎﺟ

: Komşu - Komşular

Bunların ise orta harfi (vav)’dan dönüşmüş eliftir. Bunlar dışında aşağıdaki kelimelerde kaideye aykırı olarak bu şekilde çoğul olmuşlardır:

ﻮﻨﺻ ـ ﹲﻥﺍﻮﻨﺻ

: Benzer - benzerler, Eş - Eşler

ﹲﻝﺍﺰﹶﻏ ـ ﹲﻥﹶﻻﺰﻏ

: Ceylan - Ceylanlar

ﺭﺍﻮﺻـ ﹲﻥﺍﺮﻴﺻ

: Sığır sürüsü - Sığır sürüleri

ﻢﻴﻠﹶﻇـ ﹲﻥﺎﻤﹾﻠﻇ

: Deve kuşu – Dev kuşları

ﻑﻭﺮﺧـ ﹲﻥﺎﹶﻓﺮﺧ

: Kuzu - Kuzular

ﻮﻨﻗ ـ ﹲﻥﺍﻮﻨﻗ

: Hurma salkımı – Hurma salkımları

ﹲﻂﺋﺎﺣـ ﹲﻥﺎﹶﻄﻴﺣ

: Duvar - Duvarlar, Bahçe - Bahçeler

ﹲﻞﺴﺣـ ﹶﻥﹶﻼﺴﺣ

: Keler - Kelerler

ﺹﺮﺧ

ـ ﹲﻥﺎﺻﺮﺧ

: Mızrak ucu – Mızrak uçları veya Küpe halkası – Küpe halkaları

ﻒﻴﺿـ ﹲﻥﺎﹶﻔﻴﺿ

: Misafir - Misafirler

ﺦﻴﺷـ ﹲﻥﺎﺨﻴﺷ

: Şeyh - Şeyhler

ﹲﻞﻴﺼﹶﻓـ ﹲﻥﹶﻼﺼﻓ

: Deve yavrusu – Deve yavruları(daylak)

ﻲﹺﺒﺻـ ﹲﻥﺎﻴﺒﺻ

: Çocuk - Çocuklar 12 –

ﹲﻥﹶﻼﻌﹸﻓ

Şekli

Bu cemî şekli

ﹲﻞﻌﹶﻓ

vezninde orta harfi sahih harf olan

ﹲﻞﻴﻌﹶﻓ

ve

ﹲﻞﻌﹶﻓ

veznindeki isimlerin cemîsidir:127

ﺮﻬﹶﻇ ـ ﹲﻥﺍﺮﻬﹸﻇ

: Sırt, Arka - Arkalar

ﻦﹾﻄﺑ ـ ﹲﻥﺎﻨﹾﻄﺑ

: Karın - Karınlar

ﺪﺒﻋـ ﹲﻥﺍﺪﺒﻋ

: Kul - Kullar

ﹲﻞﺟﺭـ ﹲﻥﹶﻼﺟﺭ

: Yaya - Yayalar, Piyade - Piyadeler

ﲑﻌﺑـ ﹲﻥﺍﺮﻌﺑ

: Deve - Develer

ﹲﻞﻴﺼﹶﻓـ ﹲﻥﹶﻼﺼﹸﻓ

: Daylak - Daylaklar, Deve yavrusu – Deve yavruları

ﻒﻴﻏﺭـ ﹲﻥﺎﹶﻔﹾﻏﺭ

: Ekmek - Ekmekler

ﲑﻔﹶﻗـ ﹲﻥﺍﺮﹾﻔﹸﻗ

: Petek - Petekler

ﺮﹶﻛﹶﺫـ ﹲﻥﺍﺮﹾﻛﹸﺫ

: Erkek - Erkekler

ﺐﺸﺧـ ﹲﻥﺎﺒﺸﺧ

: Tahta- Tahtalar

Bunun da kaideye aykırı olarak çoğul olanları vardır:

ﺪﺣﺍﻭـ ﹲﻥﺍﺪﺣﻭ

: Bir - Birler

ﺪﺣﻭﹶﺍـ ﹲﻥﺍﺪﺣﹶﺍ

: Tek - Tekler

ﺭﺍﺪﹺﺟـ ﹲﻥﺍﺭﺪﺟ

: Duvar - Duvarlar

ﺐﹾﺋﺫـ ﹲﻥﺎﺒﹾﺋﹸﺫ

: Kurt - Kurtlar

ﹴﻉﺍﺭـ ﹲﻥﺎﻴﻋﺭ

: Çoban - Çobanlar

ٌﺏﺎﺷـ ﹲﻥﺎﺒﺷ

: Deli kanlı - Delikanlılar

ـ ﹲﻥﺎﺻﺮﺧ

ﺹﺮﺧ

: Mızrak ucu – Mızrak uçları veya Küpe halkası – Küpe halkaları

ﻕﺎﹶﻗﺯـ ﻕﺎﹶﻗﺯ

: Sokak - Sokaklar

ﺮﺋﺎﺣـ ﹲﻥﺍﺭﻮﺣ

: Gölet - Göletler

ﺭﺍﻮﺣـ ﹲﻥﺍﺭﻮﺣ

: Deve yavrusu – Deve yavruları

ﻉﺎﺠﺷـ ﹲﻥﺎﻌﺠﺷ

: Yiğit - Yiğitler

ﺩﻮﺳﹶﺍـ ﹲﻥﺍﺩﻮﺳ

: Siyah - Siyahlar

ﺮﻤﺣﹶﺍـ ﹲﻥﺍﺮﻤﺣ

: Kırmızı - Kırmızılar

ﺾﻴﺑﹶﺍـ ﹲﻥﺎﻀﻴﺑ

: Beyaz - Beyazlar

ﻰﻤﻋﹶﺍـ ﹲﻥﺎﻴﻤﻋ

: Kör - Körler

ﺭﻮﻋﹶﺍـ ﹲﻥﺍﺭﻮﻋ

: Tek gözü olan – Tek gözü olanlar. 13 -

ُﺀﹶﻼﻌﹸﻓ

Şekli

Bu cemî şekli,

ﹲﻞﻴﻌﹶﻓ

vezninde akıllı erkeklere ait sıfatlar için geçerlidir:128

ِﹺﺒﻧ

ﻪﻴ

ـ ُﺀﺎﻬﺒﻧ

: Uyanık - Uyanıklar

ﱘﹺﺮﹶﻛـ ُﺀﺎﻣﺮﹸﻛ

: Cömert - Cömertler

ﻢﻴﻠﻋـ ُﺀﺎﻤﹶﻠﻋ

: Bilgin - Bilginler

ـ

ﻢﻴﻈﻋ

ُﺀﺎﻤﹶﻈﻋ

: Büyük - Büyükler

Bu sıfatlarda son harflerinin sahih harf olması, muzaaf olmaması, anlam bakımından övgü yergi veya haslet (meziyet) ifade etmesi şartı aranır. Ortaklık, beraberlik anlamı ifade edenlerde bunlar gibidir:

ﻚﻳﹺﺮﺷـ ُﺀﺎﹶﻛﺮﺷ

: Ortak - Ortaklar

ﹲﻂﻴﻠﺧـ ُﺀﺎﹶﻄﹶﻠﺧ

: Karışık - Karışıklar

ﻖﻴﻓﺭـ ُﺀﺎﹶﻘﹶﻓﺭ

: Yoldaş - Yoldaşlar

ﲑﺸﻋـ ُﺀﺍﺮﺸﻋ

: Hayat arkadaşı – Hayat arkadaşları

Yine

ﹲﻞﻋﺎﹶﻓ

vezninde akıllı erkeklere ait sıfatlar da bu şekilde çoğul olurlar.

Bunlarda da övgü, yergi veya haslet anlamı ifade etmesi şartı aranır.

Aşağıdaki bazı kelimelerde yukarıdaki kaidelere uymadıkları halde bu şekilde çoğul yapılmışlardır:

ﹲﻞﻫﺎﺟـ ُﺀﹶﻼﻬﺟ

: Bilgisiz - Bigisizler

ﺢﻟﺎﺻـُﺀﺎﺤﹶﻠﺻ

: Salih - Salihler, İyi - İyiler

ﺮﻋﺎﺷ ـُﺀﺍﺮﻌﺷ

: Şair - Şairler

ﹲﻞﻗﺎﻋـ ُﺀﹶﻼﹶﻘﻋ

: Akıllı - Akıllılar

ﻥﺎﺒﺟـ ُﺀﺎﻨﺒﺟ

: Korkak - Korkaklar 14 -

ُﺀﹶﻼﻌﹾﻓﹶﺍ

Şekli

Bu cemî şekli, muzaaf veya son harfi illetli olan veznindeki sıfatlar için geçerlidir:129

Muzaaf olanlar:

ﺪﻳﺪﺷـ ُﺀﺍﺪﺷﹶﺍ

: Şiddetli olan – Şiddetli olanlar, Sert olan – Sert olanlar

ﺰﻳﹺﺰﻋ

.

ـ ُﺀﺍﺰﻋﹶﺍ

: Güçlü - Güçlüler, Değerli - Değerliler, Yenilmez - Yenilmezler

ﹲﻞﻴﻟﹶﺫ ـ ُﺀﱠﻻﺫﹶﺍ

: Perişan - Perişanlar

ـ ُﺀﱠﻻﺩﹶﺍ

ﻞﻴﻟﺩ

: Delil - Deliller, Kılavuz - Kılavuzlar Sonu illetli olanlar:

ﻲﹺﺒﻧـ ُﺀﺎﻴﹺﺒﻧﹶﺍ

: Peygamber - Peygamberler

ﻲﻛﺯـ

ُﺀﺎﻴﻛﺯﹶﺍ

: Zeki - Zekiler

ﻲﻟﻭ ـ ُﺀﺎﻴﻟﻭﹶﺃ

: Veli - Veliler

ﻲﻔﺻ ـ ُﺀﺎﻴﻔﺻﹶﺃ

: Seçkin - Seçkinler 15 –

ﹲﻞﻌﹸﻓ

Şekli:

Bu cemî şekli,

ﹲﺔﹶﻠﻋﺎﹶﻓ

veya

ﹲﻞﻋﺎﹶﻓ

veznindeki sonu sahih olan sıfatlar için

geçerlidir. Orta harfinin sahih ya da illetli olması çoğul yapılacağı esnada durumunu

etkilemez:130

129 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 460-461; Adma Tarabay, a.g.e., s. 237-241.; Abbas Hasan, a.g.e.,

ﺏﹺﺭﺎﺿـ ﺏﺮﺿ

: Vurucu - Vurucular

ﻢﺋﺎﺻ ـ ﻡﻮﺻ

: Oruçlu - Oruçlular

ﻢﺋﺎﻧـ ﻡﻮﻧ

: Uyuyan - Uyuyanlar 16 –

ﹲﻝﺎﻌﹸﻓ

Şekli:

Bu cemî şekli,

ﹲﻞﻋﺎﹶﻓ

veznindeki sonu sahih olan müzekker sıfatlar için

geçerlidir:131

ﻢﺋﺎﺻ ـ ﻡﺍﻮﺻ

: Oruçlu - Oruçlular

ﻢﺋﺎﹶﻗـ ﻡﺍﻮﹶﻗ

: Ayakta duran – Ayakta duranlar c) Münteha’l-Cümû’

Bu cemî şeklinden sonra cemî, bir daha cemî yapılamaz.132 Onun için bu cemî

şekline son cemî anlamında bu ad verilmiştir.133

130 Abbas Hasan, a.g.e., IV, 647; İbn Akîl, a.g.e., IV, 123.

131 Ebû Hayyân , a.g.e., I, 440; Adma Tarabay, a.g.e., s. 180; İbn Akîl, a.g.e., IV, 123.

132 Münteha’l-cümu’ bir daha cemî yapılamaz derken Cemî teksîr ile cemî yapılamaz demek istedik.

Değilse sâlim (sahih) cemî şekilleriyle cemî yapılabilir.

ﹸﺔﺑﺎﺤﺼﻟﹶﺍ

(arkadaş):

ﺐﺣﺍﻮﺼﻟﹶﺍـﺕﺎﺒﺣﺍﻮﺻ

: Arkadaşlar.

ﹸﻞﻀﹾﻓﹶﺍ

(daha faziletli):

َ ﹸﻞﺿﺎﹶﻓﹶﺍ ـ ﻥﻮﹸﻠﺿﺎﹶﻓﹶﺍ

: Daha faziletliler.

133 Bu cemî şeklini, Cemî teksîrin elifinden sonra, harekeli iki harf veya ortası sakin üç harf

bulunmasından tanıyabiliriz ( Adma Tarabay, a.g.e., s. 251).

ﹸﻞﺻﺍﻮﹶﻓ

: Aralar;

ﺪﹺﺟﺎﺴﻣ

: Mescitler

ﹶﻞﻴﻗﺎﹶﺜﻣ

: Ölçekler;

ﺢﻴﺗﺎﹶﻔﻣ

: Anahtarlar

Teksir elifinden maksat, bazı mükesser cemîlerde bulunan

ﻢﹶﻠﹶﻗ ـ ﻡﹶﻼﹾﻗﺃ

: Kalemler;

ﻞﻌﻓ ــ ﹲﻝﺎﻌﹾﻓﹶﺍ

: İşler gibi eliflerdir.

ﺐﹾﻠﹶﻜﻟﺍ ــ ( ﺏﹶﻼﻛ )

den sonra

ﺐﻟﺎﹶﻛﹶﺍ

: Köpekler

Münteha’l-cümu’ vezinleri

1 –

ﹸﻞﻋﺍﻮﹶﻓ

şekli:

Üç türlü isim bu şekilde çoğul olmaktadır.

a - İkinci harfini kelimenin aslından olmayan elif veya vav teşkil eden dört harfli isimler:134

ـ ﻢﺗﺍﻮﺧ

ﻢﺗﺎﺧ

: Yüzük - Yüzükler

ﺎﺟ

ﹲﺓﺰﺋ

ـ ﺰﺋﺍﻮﺟ

: Ödül - Ödüller

ﹲﺔﹶﻔﻟﺎﺧ ـ ﻒﻟﺍﻮﺧ

: Temsilci - Temsilciler

ـ ﺮﺛﺍﻮﹶﻛ

ﺮﹶﺛﻮﹶﻛ

: Kevser - Kevserler

b -

ﹲﻞﻋﺎﹶﻓ

şeklinde kadınlara veya akılsızlara ait olan sıfatlar bu şekilde çoğul olurlar:135

ﻖﻟﺎﹶﻃـ ﻖﻟﺍﻮﹶﻃ

: Boşanan - Boşananlar

ﹲﻞﻫﺎﺻ ـ ﹸﻞﻫﺍﻮﺻ

: Kişneyen - Kişneyenler

ﺷﹶﺎ

ﻖﻫ

ـ ﻖﻫﺍﻮﺷ

: Yalçın, yüksek dağ – Yalçın yüksek dağlar

ﹲﻞﻫﺎﹶﻛـ ﹸﻞﻫﺍﻮﹶﻛ

: Omuz - Omuzlar. Akıllı erkeklere ait sıfatlar olduğu halde

ﺱﹺﺭﺎﹶﻓ ـ ﺱﹺﺭﺍﻮﹶﻓ

: Süvari - süvariler

ﺪﻫﺎﺷ ـ ﺪﻫﺍﻮﺷ

: Şahit - Şehitler

ﻖﹺﺑﺎﺳ

ـ ﻖﹺﺑﺍﻮﺳ

: Yarışanlar,geçenler, kelimeleri verilen kaideye aykırı olarak

bu şekilde çoğul olmuşlardır:136

c -

ﹲﺔﹶﻠﻋﺎﹶﻓ

veznindeki sıfatlar ve isimler bu şekilde çoğul olurlar:137

ـ ﺐﺗﺍﻮﹶﻛ

ﹲﺔﺒﺗﺎﹶﻛ

: Bayan yazar – Bayan yazarlar

ﺓﺮﻋﺎﺷ ـ ﺮﻋﺍﻮﺷ

: Bayan şair – Bayan şairler

134 Süyûtî, a.g.e., I,179; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 449-451. 135 Adma Tarabay, a.g.e., s. 276; Süyûtî, a.g.e., I,179. 136 İbn Akîl, a.g.e., IV, 131.

ﹲﺔﺒﺣﺎﺻـ ﺢﹺﺑﺍﻮﺻ

: Bayan arkadaş – Bayan arkadaşlar

ﹲﺔﻤﺋﺎﺻ ـ ﻢﺋﺍﻮﺻ

: Bayan oruçlu – Bayan oruçlular

Yukarıda birinci kısımdaki isimlerin sondan önceki harf med harflerinden ise

ﹸﻞﻴﻋﺍﻮﹶﻓ

şeklinde çoğul olur:

ﺭﺎﻣﻮﹸﻃ ـ ﲑﻣﺍﻮﹶﻃ

: Tomar - Tomarlar (kâğıt)

ﲔﺣﺍﻮﹶﻃ

ـ

ﹲﺔﻧﻮﺣﺎﹶﻃ

:Değirmen - Değirmenler

ﺖﻴﻗﺍﻮﻳ

ـ

ﺕﻮﹸﻗﺎﻳ

: Yakut - Yakutlar 2 -

ﹸﻞﺋﺎﻌﹶﻓ

şekli

İki grup isim bu şekilde çoğul olur.

a - Son harften önceki harf med harflerinden olan müennes isimler bu şekilde çoğul olur:138

ـ ﺐﺋﺎﺤﺳ

ﺑﺎﺤﺳ

ﹲﺔ

: Bulut - Bulutlar

ﹲﺔﹶﻟﺎﺳﹺﺭ ـ ﹸﻞﺋﺎﺳﺭ

: Mektup - Mektuplar

ـ ﺲﺋﺎﻨﹶﻛ

ﹶﻛ

ﹲﺔﺳﺎﻨ

Kilise - Kiliseler

ﹲﺔﹶﻟﻮﻤﺣ ـ ﹸﻞﺋﺎﻤﺣ

: Yük hayvanı – Yük hayvanları

b -

ﹲﺔﹶﻠﻴﻌﹶﻓ

vezninde olan sıfatlardan bazıları bu şekilde çoğul olur.

ﻒﺋﺎﹶﻄﹶﻟ

ـ

ﹲﺔﹶﻔﻴﻄﹶﻟ

: Latife - Latifeler, Şaka - Şakalar, Nükte - Nükteler, Fıkra - Fıkralar

ـ ﻢﺋﺍﺮﹶﻛ

ﹲﺔﳝﹺﺮﹶﻛ

: Cömert - Cömertler

ـ ﻊﺋﺍﺪﺑ

ٌﹲﺔﻌﻳﺪﺑ

: Son derece güzel – Son derece güzeller

Bu kaideye uymadığı halde şu isimlerde bu şekilde kaideye aykırı olarak çoğul olmuşlardır:

ﹲﺓﺮﺿـ ﺮﺋﺍﺮﺿ

: Kuma - Kumalar

ﹲﺓﺮﺣ ـ ﺮﺋﺍﺮﺣ

: Hür - Hürler

ﺢﻴﺤﺻ ـ ﺢﺋﺎﺤﺻ

: Sahih - Salihler

ﺪﻴﺻﻭـ ﺪﺋﺎﺻﻭ

: Eşik - Eşikler, Avlu - Avlular

3 -

ﻰﻟﺎﻌﻓ ـ ﻰﹶﻟﺎﻌﹶﻓ

şekilleri:

Bir takım isim ve sıfatlar bu şekilde çoğul yapılır.

ُﺀﹶﻼﻌﹶﻓ

veznindeki isimler ve sıfatlar:139

ُﺀﺍﺮﺤﺻ

:

ﻯﹺﺭﺎﺤﺻ ـ ﻯﺭﺎﺤﺻ

: Çöl - Çöller

ﻯﹺﺭﺍﹶﺬﻋ ـ ﻯﺭﺍﹶﺬﻋ

:

ُﺀﺍﺭﹾﺬﻋ

: Bakire - Bakireler

ﻰﹶﻠﻌﹶﻓ

vezninde ki isimler:140

ﻯﹺﻭﺎﺘﹶﻓ ـ ﻯﻭﺎﺘﹶﻓ

:

ﻯﻮﺘﹶﻓ

: Fetva - Fetvalar

ﻰﹶﻠﻌﹸﻓ

veznindeki sıfatlar:141

ﻰﹶﻠﺒﺣ

:

ﻰﻟﺎﺒﺣ ـ ﻰﹶﻟﺎﺒﺣ

: Hamile - Hamileler

Müennesleri

ﻰﹶﻠﻌﹶﻓ

vezninde olan

ﹸﻥﹶﻼﻌﹶﻓ

veznindeki sıfatlardır:142

:

ﻰﺑﺎﻀﹶﻏ

ـ

ﻰﹺﺑﺎﻀﹶﻏ

:

ﹸﻥﺎﺒﻀﹶﻏ

Öfkeli - Öfkeliler, Kızgın - Kızgınlar;

ﻯﺮﹶﻜﺳ

ﻯﺮﹾﻜﺳ ـ ﻯﺮﹶﻜﺳ ـ

:

ﹸﻥﺍﺮﹾﻜﺳ

: Sarhoş - Sarhoşlar

ﹸﻥﹶﻼﺴﹶﻛ : ﻰﹶﻟﺎﺴﹶﻛ ـ ﻰﹶﻟﺎﺴﹸﻛ

:

Tembel - Tembeller

ﻯﺮﻴﹶﻏ ـ ﻯﺭﺎﻴﹶﻏ

:

ﹸﻥﺮﻴﹶﻏ

: Kıskanç - Kıskançlar

Yukarıdaki çoğul şekillerinden yalnız

ﻰﹶﻟﺎﻌﹶﻓ

şeklinde çoğul olan bir takım isim

ve sıfatlar da bulunmaktadır:143

ـ ﺎﻳﺍﺪﻫ

ﹲﺔﻳﺪﻫ

: Hediye, armağan – Hediyeler, Armağanlar

ﻯﻭﺍﺮﻫ

ـ

ﹲﺓﻭﺍﺮﻫ

.: Sopa - Sopalar

ـ ﺎﻳﺍﻭﺯ

ﹲﺔﻳﹺﻭﺍﺯ

: Köşe - Köşeler

:

ﻰﻣﺎﺘﻳ

ـ

ﻢﻴﺘﻳ

Yetim - Yetimler

139 İbn Akîl, a.g.e., IV, 132. 140 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 451. 141 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 451. 142 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 451. 143 Ebû Hayyân, a.g.e., I, 453.

ﻰﻣﺎﻳﹶﺍ

ـ

ﻢﻳﹶﺍ

: Dul - Dullar

Yukarıdaki çoğul şekillerinden yalnız

ﻰﻟﺎﻌﹶﻓ

şeklinde çoğul olan bir takım isim

ve sıfatlar daha vardır:

ﹲﺓﹶﻼﻌﺳ ـ ﻰﻟﺎﻌﺳ

: Dev - Devler

ﹲﺓﺎﻣﻮﻣ ـ ﻰﻣﺍﻮﻣ

: Geniş çöl – Geniş çöller

ﹲﺔﻳﹺﺮﺒﻫ ـ ﻯﹺﺭﺎﺒﻫ

: Yün ve pamuk kırıntısı – Yün ve pamuk kırıntıları.

ـ ﻰﻗﺍﺮﺗ

ﹲﺓﻮﹸﻗﺮﺗ

: Köprücük kemiği – Köprücük kemikleri

ﹲﻞﻫﹶﺍ ـ ﻰﻟﺎﻫﹶﺍ

: Halk - Halklar

ﹲﻞﻴﹶﻟـ ﻰﻟﺎﻴﹶﻟ

: Gece - Geceler. 4 -

ﻲﻟﺎﻌﹶﻓ

şekli:

Bu cemî şekli, ism-i mensup dışında sonu şeddeli(ya) olan her üç harfli isim için geçerli:144

ﻲﺳﺮﹸﻛـ ﻰﺳﺍﺮﹶﻛ

: Sandalye - Sandalyeler

ـ ﻲﹺﺑﺍﺭﺯ

ﻲﹺﺑﺭﺯ

: Halı - Halılar

ﹲﺔﻴﹺﻨﻣﹶﺍـ ﻲﹺﻧﺎﻣﹶﺍ

: Dilek - Dilekler (istekler).

ﻲِﺴﻧﺍ ـ ﻲﺳﺎﻧﹶﺍ

: İnsan - İnsanlar. 5 -

ﹸﻞﻟﺎﻌﹶﻓ

şekli:

Bu cemî şekli dört veya daha fazla harfli isimlerin çoğul şeklidir.145

ﻢﻫﺭﺩـ ﻢﻫﺍﺭﺩ

: Para - Paralar (akçalar)

ﹲﻞﺟﺮﹶﻔﺳ ـ ﺝﹺﺭﺎﹶﻔﺳ

: Ayva - Ayvalar

ﺐﻴﻟﺪﻨﻋـ ﹸﻝﺩﺎﻨﻋ

: Bülbül - Bülbüller

ﹲﻞﺒﻨﺳـ ﹸﻞﹺﺑﺎﻨﺳ

: Başak - Başaklar 6 -

ﹸﻞﻴﻟﺎﻌﹶﻓ

şekli:

Bu cemî kipi son harften önceki harfi med harfi olan dört harfli müfret

isimlerin cemî şeklidir:146

144 İbn Akîl, a.g.e., IV, 133; Ebû Hayyân, a.g.e., I, 454. 145 İbn Akîl, a.g.e., IV, 134-135; Abbas Hasan, a.g.e., IV, 660.

ﺱﺎﹶﻃﺮﻗـ ﺲﻴﻃﺍﺮﹶﻗ

: Kâğıt - Kağıtlar

ـ ﺲﻳﺩﺍﺮﹶﻓ

ﺱﻭﺩﺮﻓ

: Firdevs - Firdevsler.

ـ ﹸﻞﻳﺩﺎﻨﹶﻗ

ﹲﻞﻳﺪﻨﹶﻗ

: Kandil - Kandiller.

ﺟ

ﺱﻮﺳﺎﺟ ـ ﺲﻴﺳﺍﻮ

: Casus - Casuslar. 7 -

ﹸﻞﻋﺎﹶﻔﻣ

şekli:

Bu cemî kipi

ﹲﺔﹶﻠﻌﹾﻔﻣ ،ﹲﺔﹶﻠﻌﹾﻔﻣ ،ﹲﺔﹶﻠﻌﹾﻔﻣ ،ﹲﻞﻌﹾﻔﻣ ،ﹲﻞﻌﹾﻔﻣ ،ﹲﻞﻌﹾﻔﻣ

vezinlerinde olan müfret

isimlerin cemînde kullanılır:147

ﺪﹺﺠﺴﻣ ـ ﺪﹺﺟﺎﺴﻣ

:Mescit - Mescitler

ﺮﻣ

ﺐﹶﻛﺮﻣ ـ ﺐﻛﺍ

: Binit - Binitler.

ﺪﺼﹾﻘﻣ ـ ﺪﺻﺎﹶﻘﻣ

: Gaye - Gayeler

ﺔﻋﺭﺰﻣ ـ ﻉﹺﺭﺍﺰﻣ

: Mezra - Mezralar.

ﺐﺘﹾﻜﻣ ـ ﺐﺗﺎﹶﻜﻣ

: Büro - Bürolar

ﹲﺔﹶﻗﺮﹾﻄﻣ ـ ﻕﹺﺭﺎﹶﻄﻣ

: Tokmak - Tokmaklar.

ﺐﹶﻠﺨﻣ ـ ﺐﻟﺎﺨﻣ

: Pençe - Pençeler

ﹲﺔﺣﻭﺮﻣـ ﺡﹺﻭﺍﺮﻣ

: Yelpaze - Yelpazeler. 8 -

ﹸﻞﻴﻋﺎﹶﻔﻣ

şekli:

Bu cemî şeklide

ﹲﻝﻮﻌﹾﻔﻣ ،ﹲﻞﻴﻌﹾﻔﻣ ،ﹲﻝﺎﻌﹾﻔﻣ

vezinlerindeki müfretlerin cemîlerinde kullanılır:148

ﺡﺎﺘﹾﻔﻣـ ﺢﺗﺎﹶﻔﻣ

: Anahtar - Anahtarlar

ﺡﺎﺒﺼﻣـ ﺢﹺﺑﺎﺼﻣ

: Işık, Lamba - Lambalar.

ﻕﺎﹶﺜﻴﻣ ـ ﻖﻴﺛﺍﻮﻣ

: Anlaşma - Anlaşmalar

ﹲﺓﺭﻮﻤﹾﻄﻣ ـ ﲑﻣﺎﹶﻄﻣ

: Yiyecek konan kuyu – Yiyecek konan kuyular.

146 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 465; Adma Tarabay, a.g.e., s. 415. 147 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 466.

9 -

ﹸﻞﻋﺎﹶﻓﹶﺍ

şekli:

Bu cemî kipi,

ﹲﺔﹶﻠﻌﹾﻓﺃ،ﹲﻞﻌﹾﻓﺇ،ﹸﻞﻌﹾﻓﹶﺍ

vezninde olan isimler ve ism-i tafdiller çin

geçerlidir:149

ﺮﹺﺑﺎﹶﻛﹶﺍ

ـ

ﺮﺒﹾﻛﹶﺍ

: Daha büyük - Daha büyükler

ﻊﺒﺻﺍ ـ ﻊﹺﺑﺎﺻﹶﺍ

: Parmak - Parmaklar

ﹶﻠﻤﻧﹶﺍ

ﹲﺔ

ـ ﹸﻞﻣﺎﻧﹶﺍ

: Parmak ucu – Parmak uçları

10 -

ﹸﻞﻴﻋﺎﹶﻓﹶﺍ

şekli:

Bu cemî kipi

ﹲﺔﹶﻟﻮﻌﹾﻓﹸﺃ ،ﹲﻞﻴﻌﹾﻓﺇ ،ﹲﻝﻮﻌﹾﻓﹸﺃ

vezinlerindeki isimlerin cemîsinde

kullanılır:150

ـ

ﺏﻮﹸﻠﺳﹸﺍ

ﺐﻴﻟﺎﺳﹶﺍ:

Üslub - Usluplar

ﲑﹺﺑﺎﺿﹶﺍ

ـ

ﺕﺭﺎﺒﺿﺍ

: Dosya - Dosyalar.

ﺏﻮﺒﻧﹸﺍ ـ ﺐﻴﹺﺑﺎﻧﹶﺍ

: Boru - Borular

ﹲﺓﺩﻮﺸﻧﹸﺍـ ﺪﻴﺷﺎﻧﹶﺍ

: Marş - Marşlar. 11 –

ﹸﻞﻋﺎﻴﹶﻓ

Şekli:

Bu cemî kipi

ﹲﻞﻌﻴﹶﻓ

vezninde olan müfret isimlerin cemîsinde kullanılır:151

ﻑﺮﻴﺻ ـ ﻑِﹺﺭﺎﻴﺻ

: Sarraf - Sarraflar. 12 –

ﹲﻞﻴﻋﺍﻮﹶﻓ

Şekli:

Bu cemî kipi

ﹲﺔﹶﻟﻮﻋﺎﹶﻓ ،ﹲﻝﻮﻋﺎﹶﻓ

veznindeki müfret isimler için geçerlidir:152

ﺕﻮﹸﻗﺎﻳ ـ ﺖﻴﻗﺍﻮﻳ

: Yakut - Yakutlar.

ﺦﻳﹺﺭﺎﺗ ـ ﺢﻳﹺﺭﺍﻮﺗ

: Tarih - Tarihler.

149 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 461. 150 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 462. 151 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 463. 152 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 463.

13 –

ﹲﻞﻴﻋﺎﹶﻔﺗ ـ ﹸﻞﻋﺎﹶﻔﺗ

Şekli:

Bu cemî şekilleri başında zait “ta”bulunan müfret isimler için geçerlidir:153

ﹲﻝﺎﹶﺜﻤﺗ ـ ﹲﻞﻴﺛﺎﻤﺗ

: Resim - Resimler.

ﹲﺔﺑﺮﺠﺗ ـ ﺏﹺﺭﺎﺠﺗ

: Deneme, Tecrübe – Denemeler, tecrübeler. 14 –

ﹸﻞﻴﻋﺎﹶﻔﻳ ـ ﹲﻞﻋﺎﹶﻔﻳ

: Şekli:

Bu cemî şekli başında zait “ya”bulunan müfret isimler için geçerlidir:154

ﲔﻄﹾﻘﻳ ـ ﲔﻃﺎﹶﻘﻳ

: Kabak, ağaç gibi gövdesi olmayan bitki.

ﺭﻮﻤﺤﻳ ـ ﲑﻣﺎﺤﻳ

: Çok kırmızı olan – Çok kırmızı olanlar.

153 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 467. 154 Mehmed Zihni Efendi, a.g.e., s. 467.

II. BÖLÜM

Arap Dilindeki Cemî Çeşitlerinin Genel Hususiyetleri

Arap Dilinin karakteristik yapısı içerisinde çoğul kalıplarının kendilerine ait bazı özellikleri vardır. Kur’ân-ı Kerîm vermek istediği mesajını bu özellikleri göz önünde bulundurarak takdim eder. Mesela Kur’ân-ı Kerîm, kimi yerlerde bir kelimenin cemî teksir veznini kullanırken, kimi yerlerde aynı kökten gelen kelimenin cemî sâlim veznini kullanmaktadır. Göze çarpan bu husus bazen cemî teksîr vezninin kısımlarından olan; cemî kesret veya cemî kıllet kiplerinin kullanımında dahi görülmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’ in bu kelimeleri değişik kullanmasının sebebi, bu vezinlerden her birinin değişik manalara delalet ediyor olmalarından dolayıdır. Dikkatli okuma neticesinde bu kullanımlardan her birisinin Kur’ân’ın çok boyutlu mana iklimi içinde ayrı bir amaç ve özel mesaj içerdiği görülecektir.

Kur’ân-ı Kerîm aynı kökten gelen farklı çoğul kalıplarını tercih ederken;

kullanılan kelimelerin harf sayısının fazlalığı ile meydana gelen mana zenginliği155,

bu kelimelerin içerisinde geçtiği ayetlerin ve ayetlerin yer aldığı sûrelerin genel anlamda nelerden bahsettiği ve neyi vurgulamaya çalıştığı gibi birçok hikmeti de göz önünde bulundurmaktadır. Diğer bir ifadeyle bu cemî kalıplarının geçtiği ayetlerin ve bu ayetlerin yer aldığı sûrelerin işlemiş olduğu ana temaya muvafık olarak yerine göre kıllet/azlık, yerine göre de kesret/çokluk manalarına gelen çoğul kalıpları kullanılmıştır. Bu bağlamda olmak üzere ayetlerde yer alan cemî kıllet kalıpları rakam söz konusu olduğu zaman üç ile on sayıları arasındaki çoğulları bildirmekte, on rakamının üzerindeki çoğullar için de cemî kesret kipi kullanılmaktadır.

155 Ömer b. Muhammed el-Beydâvi, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Dersaâdet, İstanbul, I, 7;

Muhammed Abdülazîm ez-Zerkânî, Menâhilü’l-‘İrfân fî ‘Ulûmi’l-Kur’ân, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1996, I, 104, 258; Muhammed Tahir b. Âşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, Dâru’s-Suhnûn, Tunus, ts.,IX, 123; Şihâbüddin, Muhammed b. Abdillah el-Hüseynî el-Âlûsî, Rûhu’l-Me’ânî fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm ve’s-Seb’u’l-Mesânî, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1997, VIII, 50; Ali b. Muhammed eş-Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, ts., IV, 145; Bedreddin Muhammed b. Abdullah ez-Zerkeşî, el-Burhân fî ‘Ulûmu’l-Kur’ân, (thk. Muhammed Ebü’l- Fazl İbrahim), Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, 1972, II, 477; Celalüddin Abdurrahman es-Suyûtî, el- İtkân fî Ulûmi’l-Kur’ân, ty., 1978, II, 91.

Cemî vezinlerinin bu hususiyetlerinden bazılarını sıralayacak olursak:

Öncelikle bu vezinler taşıdıkları sayısal değer ve manayı vurgulama açısından birbirlerinden farklılık arz ederler. Bunlardan cemî teksir kalıbıyla gelen kelimelerin anlam bakımından cemî sâlime göre işaret ettiği sayısal ve vurgu değerleri daha fazladır.

Diğer bir husus ise ileride örneklerde de açıkça görüleceği üzere cemî sâlim

kalıbı, fiile daha yakın olması hasebiyle156 genelde fiillere ve olaylara vurgu

yaparken; cemî teksîr kalıbı ile gelmiş kelimelerde yapılan iş sahibine ait kalıcı ve daimi bir vasıf, meslek olarak öne çıkmaktadır. Kalıcı ve daimi vasfa işaret eden bu

Benzer Belgeler