• Sonuç bulunamadı

I Kılıç Arslan’ın Doğu Politikası ve Çavlı İle Mücadelesi 37 

1.2.2.4.1. Türkiye Selçuklu Devleti - Danişmendli Mücadelesi

1101 Ereğli galibiyetiyle Haçlı ordusu tehlikesini bertaraf eden Kılıç Arslan, Türkiye Selçuklu Devleti’ne ve şahsına yeniden itibar kazandırmayı başardı. Bu arada Danişmend Gazi, Kılıç Arslan’ın meşguliyetinden yararlanarak, Kılıç Arslan’ında almak istediği Malatya’yı ele geçirdi ( 18 Eylül 1102)144. Ertesi yıl Elbistan Ermenilerinin Haçlıların kötü muamelelerinden bıkarak Kılıç Arslan’ı davet etmeleri üzerine harekete geçen sultan, Elbistan’ı topraklarına kattı (1103)145. Daha

sonra Antakya üzerine giderken, Danişmend Gazi’nin Antakya Prinkepsi Bohemund’u fidye karşılığında serbest bırakması haberini alan Kılıç Arslan, Antakya üzerine gitmekten vazgeçerek onun üzerine yürüdü146. Maraş yakınlarında Danişmend Gazi ile karşılaşan Kılıç Arslan, rakibini yenilgiye uğratarak itibarını sarstı ve Maraş’ı Türkiye Selçuklu topraklarına kattı (Ağustos 1103)147.

Bu yenilgiden sonra Danişmend Gazi, Sivas’a çekilmek zorunda kaldı ve bir müddet sonra da orada hayatını kaybetti (1104-1105). Danişmend Gazi’nin ölümü üzerine hemen harekete geçen Kılıç Arslan, daha öncede kuşattığı Malatya’yı tekrar muhasara altına aldı. Üç aylık bir muhasaradan sonra, Danişmend Gazi’nin oğlu Yağısıyan, daha fazla dayanamayarak şehri Kılıç Arslan’a teslim etmek zorunda kaldı (2 Eylül 1105/1106)148.

142 Erdoğan Merçil, “Türkiye Selçukluları”, Türkler, C. VI, Yeni Türkiye yay., Ankara 2002, s. 508.

143 Mateos, Vekayi-Nâme, 218-219; Demirkent, I. Kılıç Arslan, s. 45-46.

144 İbnü’l-Esir, el-Kâmil, C. 10, 247-248; Solmaz, Danişmendliler Devleti., s. 87-90; aynı mlf.,

“Dânişmendliler”, s. 432.

145 Osman Turan, “Kılıç Arslan I”, mad., İA, C. VI, İstanbul 1977, s. 685.

146 Mateos, Vekayi-Nâme, 221; Mükrimin Halil Yınanç, “ Dânişmendliler”, mad., İA, C. III, İstanbul

1979, s. 469.

147 Özaydın, “Danişmendliler”, s. 127; Solmaz, “Dânişmendliler”, s. 432.

38

1.2.2.4.2. I. Kılıç Arslan’ın Musul Seferi ve Çavlı’yla Mücadelesi

Daha öncede belirttiğimiz gibi Kılıç Arslan ve kardeşi Kulan Arslan (Davut), Süleyman Şah’ın ölümünden sonra Melikşah tarafından Antakya’dan alınarak İsfahan’a götürülmüş ve orada Melikşah’ın ölümüne kadar tutsak edilmişlerdi. Kılıç Arslan’ın özgürlüğünü kazanarak Anadolu’ya gelmesi ve sultan olmasından sonra, Haçlılara ve Danişmendlilere karşı başarılı olması ona inanılmaz bir güven kazandırdı. Bu güvenle her geçen gün Anadolu’da daha fazla güçlenen Kılıç Arslan, bu dönemde saltanat mücadeleleriyle yıpranmış olan Büyük Selçuklu Devleti’ne hükümdar olmayı kendi için bir amaç haline getirdi149.

Bu amaç doğrultusunda siyaset izlemeye başlayan Kılıç Arslan, ilk olarak Büyük Selçuklu Devleti ile Türkiye Selçuklu Devleti arasında engel teşkil eden Urfa Haçlı Kontluğu’na son vermek için bir sefer düzenlemeye karar verdi. Sefer öncesinde, Erzurum Saltuklular’ı ve Ahlat Sökmenliler’i dışında kalan bütün Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı Anadolu beylerini yanına almayı başaran Kılıç Arslan, daha sonra Urfa üzerine giderek şehri kuşatma altına aldı150. Urfa surlarının sağlam olması, Kılıç Arslan’ın şehri almasını zorlaştırmakta ve kuşatmanın uzamasına neden olmaktaydı. Kuşatmanın devam ettiği sırada, Musul hâkimi Çökürmüş’ün (Çökermiş) hâkimiyetinde bulunan Harran’ın, yöneticileri tarafından teslim edileceği haberi Kılıç Arslan’a ulaştı. Bu haber doğrultusunda hemen Urfa kuşatmasını kaldıran Kılıç Arslan, Harran’a doğru yola çıkarak şehri yöneticilerinden teslim aldı151.

Anadolu’da bunlar yaşanırken, Büyük Selçuklu Devleti’nde Melikşah’ın ölümü (1092) ve Terken Hatun’un ihtiraslarıyla uzun yılar süren ve devleti zayıflatan saltanat mücadeleleri yaşanmış, Terken Hatun’un ölümüyle kısmen bu mücadeleler son bulmuş, fakat kısa süre sonra saltanat mücadelesi Berkyaruk ile Muhammed Tapar arasında kendini yeniden göstermiştir. Nihayet başlayan bu saltanat

149 Nicolae Jorga, yazmış olduğu eserinde “Babası Süleyman Şah gibi Kılıç Arslan’ın da kendisini

sadece İznik sultanı olrak görmediğini, asıl amacının en azından Tutuş gibi Selçuklu ülkesinin batı ucu Meliki olduğunu.” belirterek çıkarımımızı desteklemektedir. Bk. Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, C. 1, Yeditepe yay., İstanbul 2009, s. 107.

150 Demirkent, I. Kılıç Arslan, s. 54.

39

mücadelesi de 1105 yılında Berkyaruk’un ölümüyle son bulmuş ve Büyük Selçuklu Devleti bu tarihten itibaren toparlanma sürecine girmiştir152.

Yönetimi ele geçiren Muhammed Tapar, devleti yeni bir buhrana uğratabileceğini düşündüğü I. Kılıç Arslan’ı etkisiz hale getirmek için siyaset izlemeye başladı. İlk olarak Kılıç Arslan yanlısı olarak düşündüğü Musul hâkimi Çökürmüş’ü görevinden alarak, Emir Çavlı Sakavu’yu bu göreve atadı (Eylül 1106)153. Musul’a gelen Çavlı, Çökürmüş’ü öldürerek şehri teslim aldı154. Bunun üzerine şehrin ileri gelenleri Çökürmüş’ün oğlu Zengi’yi Musul Emiri tayin ederek, Malatya’da bulunan Kılıç Arslan’a haber gönderip şehri teslim etmek istediklerini bildirdiler155. Kılıç Arslan, haberi alır almaz yola çıkarak mahiyetiyle Nusaybin’e vardı. Kılıç Arslan’ın Nusaybin’e geldiğini işiten Çavlı, onunla mücadele edebilecek yeni kuvvetler bulmak amacıyla Musul’dan ayrılarak Sincâr’a oradan da Rahbe’ye gitti. Çavlının Musul’u terk etmesinden sonra Nusaybin’den yola çıkan Kılıç Arslan, herhangi bir mücadeleye gerek kalmaksızın Musul’u Türkiye Selçuklu Devleti topraklarına kattı (22 Mart 1107)156.

Kılıç Arslan Musul’u hâkimiyeti altına aldığı sıralarda, onunla mücadele edebilecek yeni kuvvetler bulmak için Musul’dan ayrılan Çavlı, gerekli birlikleri hazırladıktan sonra Kılıç Arslan üzerine yola çıktı. Çavlı’nın büyük bir orduyla harekete geçtiğini öğrenen Kılıç Arslan, oğlu Şahinşah’ı Musul’a melik, Bozmuş’u da ona atabek atadı157. Daha sonra, eşi Ayşe Hatun ve diğer oğlu Tuğrul Arslan’ı da Musul’da bırakan Kılıç Arslan, Çavlı ile mücadele edebilecek orduyu toplamak amacıyla oradan ayrıldı158.

Kılıç Arslan, Anadolu’dan çağırdığı kuvvetleri beklemeden, Diyarbakır Beyi İbrahim b. Yınal ve Harput Beyi Çubukoğlu Mehmet’i yanına alarak Habur suyu kıyısına vardı. Kısa süre sonra Halep Emiri Rıdvan (Tutuş’un oğlu) ve Mardin Emiri İlgazi’nin kuvvetlerinin de dahil olduğu Çavlı’nın ordusu da, Habur suyu kenarına

152 Turan, Türk-İslâm Medeniyeti, s. 227-233. 153 İbnü’l-Esir, el-Kâmil, C. 10, s. 339. 154 Azîmî, Tarih, s. 42. 155 İbnü’l-Esir, el-Kâmil, C. 10, s. 340. 156 İbnü’l-Esir, el-Kâmil, C. 10, s. 342-343. 157 Turan, Türkiye, s. 109. 158 Demirkent, I. Kılıç Arslan, s. 57.

40

geldi. İki ordunun karşı karşıya geldiği sırada, Çavlı’nın ordusunun kalabalık ve güçlü olduğunu görerek, bundan çekinen İbrahim b. Yınal ve diğer beyler ağırlıklarını bırakarak, Kılıç Arslan’ın yanından ayrıldılar Kılıç Arslan’ın yanındaki beylerin ayrıldığını gören Çavlı, bunu avantaja çevirmek için zaman kaybetmeden Kılıç Arslan üzerine hücuma geçti (13 Temmuz 1107)159.

Mücadelede yalnız kalmasına ve şartların aleyhinde olmasına rağmen, moralini bozmayan Kılıç Arslan, Çavlı’nın üzerine kahramanca atılarak sancaktarının kollarını ikiye ayırdı, ardından Çavlı’ya da bir kılıç darbesi indirdi, fakat kılıç darbesi Çavlı’nın zırhına zarar vermesine rağmen bedenini yaralamadı160. Kılıç Arslan’ın kahramanca mücadelesinin aksine, ordusu moral bozukluğuyla mücadele etmekte ve Çavlı’nın ordusu karşısında dağılarak geri çekilmekteydi. Ordusunun dağıldığını gören Kılıç Arslan, saltanat mücadelesine giren ve kaybedenin sonunun ölüm olduğunu bildiği için, esir düşmemektense bir kurtuluş umudu olarak gördüğü Habur suyuna doğru atını sürdü. Zırh ve ağırlıkları ile birlikte suya giren Kılıç Arslan, atıyla birlikte boğularak hayatını kaybetti, ardından ölü bedeni Habur’a bağlı Şemsâniye’de üç gün sonra bulunarak Silvan’da (Meyyâfârikin161) defnedildi162.

Emir Çavlı, Habur galibiyetinin ardından, zaman kaybetmeden Musul üzerine giderek şehri tekrar ele geçirdi. Kılıç Arslan adına okunan hutbeyi yeniden Muhammed Tapar adına okutmaya başlatan Çavlı, Kılıç Arslan’ın Musul hâkimi olarak bıraktığı oğlu Melikşah’ı (Şahinşah) da Büyük Selçuklu hükümdarı Muhammed Tapar’a gönderdi. 163