• Sonuç bulunamadı

Devletin Yeniden Yapılanmasında I Gıyaseddin Keyhusrev’in Sürgün

III. BÖLÜM 94 

3.3.  II İzzeddin Keykâvus – II Alâeddin Keykubad – IV Kılıç Arslan Mücadeles

4.2.4.  Devletin Yeniden Yapılanmasında I Gıyaseddin Keyhusrev’in Sürgün

Konya ve Aksaray rekabetinden yararlanarak Selçuklu tahtına ikinci kez çıkan I. Gıyaseddin Keyhusrev, Türk milli kültürü temsilcileri olan ve II. Süleyman Şah ile birlikte Tokat’dan gelerek devlet kademelerinde görev alan devlet adamlarını Konya’dan uzaklaştırarak İran milli kültürü temsilcisi olan ve kendisini sürgün hayatı boyunca yalnız bırakmayan kişileri yerlerine atadı. Böylelikle II. Süleyman Şah ile birlikte Tokat yöresinin temsil ettiği Türk milli kültürünün devlet ve toplum üzerindeki üstünlüğü de kaybolarak Malatya yöresinin temsil ettiği İran milli kültürünün devlet ve toplum üzerindeki etkisi artmaya başladı.

Böylelikle devlet merkezinde gerekli düzenlemeleri yapan I. Gıyaseddin Keyhusrev, sürgün hayatı boyunca gezmiş olduğu devletlerden edindiği idari, askeri, sosyal ve ekonomik tecrübelerini Türkiye Selçuklu Devleti üzerinde uygulmaya

139

başladı. Türkiye Selçuklu Devleti’nin II. Süleyman Şah tarafında yeniden birliğinin sağlanması ve bu birlikteliği tehdit edebilecek unsurların da ortadan kaldırması, I. Gıyaseddin Keyhusrev’e edindiği tecrübelerini daha rahat ve etkili bir şekilde devlet ve toplum üzerinde uygulamasına fırsatı verdi. Uygulanan sistemlerin en önemlisi ve etkilisi şüphesiz şehzadelerin melik olarak atandıkları çoğrafyalarda, artık merkezi otoriteye bağlı birer validen ibaret olmalarıydı. Nitekim babası II. Kılıç Arslan dönemine kadar melik olarak atanan şehzadeler, yönettikleri bölgelerde, para bastırma435, hutbe okutma, komşu devletler ile antlaşmalar yapma gibi hükümdarlık alametlerine sahip olarak merkezi otoriteyi zayıflatırken, I. Gıyaseddin Keyhusrev getirdiği bu yeni sistemle şehzadeleri tüm bu haklardan mahrum bırakıp merkezi otoriteyi ülkenin herbir köşsesine hâkim kılmıştır.

Bölgeyi tanıyan I. Gıyaseddin Keyhusrev, yönetimi ele aldıktan sonra Türkiye Selçuklu Devleti sultanlığını, yalnız Türk ve Müslüman unsurlarının sultanı olmaktan çıkararak Rum, Ermeni ve Gürcü gibi bölgedeki diğer unsurları da içine alan otoriter bir dünya sultanlığına çevirmiştir. Bu ülküyle siyasi hamlelerde bulunan I. Gıyaseddin Keyhusrev, Türkiye Selçuklu Devleti kademelerinde gayri Müslim kişlerin de yer almasını sağlayarak onların Selçuklu Devleti’ni kendi devletleri olarak benimsemelerini amaçladı. Planladığı siyasete ilk olarak kayınpederi Manuel Mavrozomes’e Denizli, Honas ve Menderes nehrine kadar olan bölgelerin yönetimini vermekle başlayan Gıyaseddin Keyhusrev, destanî İran şahlarının ünvanını kullanarak da Anadolu çoğrafyasının diğer unsurlarını temsil etmeye başladı. Nitekim Gıyaseddin Keyhusrev’in ortaya koyduğu tüm etnik ve dini grupları içine alan bu yönetim anlayışı Osmanlı Devleti’nce de başarılı bir şekilde uygunlanmış ve bu suretle asırlar boyunca ayakta kalan bir dünya devleti meydana getirilmiştir.

İdari yapılanmanın yanı sıra Türkiye Selçuklu Devleti’ni ekonomik ve kültürel olarakta geliştirmek isteyen I. Gıyaseddin Keyhusrev, Antalya’yı alarak Selçukluları kara devleti olmaktan kurtarıp, Anadolu ticaretinin gelişmesinin önünü açtı. Daha

435 I. Alâeddin Keykubad’ın meliklik dönemine ait sikkeleri inceleyen İbrahim Artuk, sikkelerden

Tokat basımlı gümüş olanını Gıyaseddin Keyhusrev’in ölüm senesi ile tarihlendirirken bakırdan olanını ise kardeşi İzzeddin Keykâvus ile girdiği mücadele sırasında Ankara’da bastırdığını bildirmektedir. Bk. İbrahim Artuk, “Ala el-Din Keykubad’ın Meliklik Devri Sikkeleri”, Belleten, XLIV/174, TTK yay., Ankara 1980, s. 265-270.

140

sonra Akdeniz ticaretinden Anadolunun daha fazla pay almasını sağlamak amacıyla Kıbrıs Kralı Hugues (1210-1218) ile dostluk ve ticaret antlaşması meydana getirdi436.

I. Gıyaseddin Keyhusrev ile birlikte Türkiye Selçuklu Devletin’de değişen faktörlerden bir diğeri de tahta çıkış sürecinde devlet adamlarının etkinliklerinin artmasıdır. Bu dönemden itibaren Türkiye Selçuklu Devleti tahtına, devlet erkânının onay vererek biat ettiği şehzadeler çıkmaya başlamıştır. Nitekim Gıyaseddin Keyhusrev’in vefatından sonra bir araya gelen devlet erkânı, I. Gıyaseddin Keyhusrev’in üç oğlu arasında hangisinin tahta çıkarılmasını tartışmışlar ve Maraş Valisi Nusretuddin el-Hasan b. İbrahim’in İzzeddin’i aday göstermesi ile diğer devlet adamları da onun etrafında toplanarak Selçuklu tahtına çıkarmışlardır. I. İzzeddin Keykâvus’un Selçuklu sultanı ilan edilmesinde, mevcut İran milli kültürü temsilcisi devlet adamlarının onun babası gibi Malatya’da kendi kültürleri çerçevesinde yetişmesinin büyük bir payı olduğu şüphesizdir. Bununla birlikte İzzeddin’in büyük kardeş olması ise onun meşruluğuna katkı sağlamıştır.

Tahta çıkan I. İzzeddin Keykâvus, kardeşi Alâeddin Keykubad’ın saltanat davası ile ortaya çıkmasını bastırdıktan sonra babasının başlattığı süreci devam ettirerek Karadeniz kıyısında önemli bir liman kenti olan Sinop’u Selçuklu Devleti topraklarına kattı. Ardından I. Gıyaseddin Keyhusrev’in Kıbrıs Kıralı Hugues ile başlatmış olduğu dostluk ve ticaret antlaşmasının mahiyetini genişleterek devam ettirdi437.

I. İzzeddin Keykâvus’un ölümü üzerine tekrar bir araya gelen devlet ricali, Alâeddin Keykubad’ın tahta çıkarılmasını Türkiye Selçuklu Devleti yararına görmelerine rağmen, onun İzzeddin Keykâvus ile olan saltanat mücadelesinde taraftarı olmadıklarından dolayı kendilerini cezalandıracağı korkusunu taşıyorlardı. Onları endişeye sevk eden hususlardan biride şüphesiz kendilerinin Malatya kültüründen gelmeleri ve I. Alâeddin Keykubad’ın ise Tokat bölgesinde şehzadelik

436 Osman Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmi Vesikalar (Metin, Tercüme ve Araştırmalar),

TTK yay., Ankara 1988, s. 110-111.

437 Melek Delilbaşı, “Ortaçağ’da Türk Hükümdarları Tarafından Batılılara Ahidnamelerle Verilen

İmtiyazlara Genel Bir Bakış”, Belleten, XLVII/185, TTK yay., Ankara 1984, s. 96; Osman Turan, “Orta Çağlarda Türkiye Kıbrıs Münasebetleri”, Belleten, XXVIII/110, TTK yay., Ankara 1964, s. 215-216.

141

yapmış olmasıydı. Buna rağmen mevcut şartların Alâeddin’den yana olması ve bununda bu devlet adamlarınca bilinmesi, onları politik bir hamle yapmalarına ve mevcut olumsuz şartları kendi lehlerine çevirmelerine neden oldu. Böylelikle Kezipert (Güzerprit) kalesinde tutulan Alâeddin, Konya’ya getirilerek sultan ilan edildi.

I. Alâeddin Keykubad, babası ve kardeşinin izinden giderek Akdeniz’de önemli bir liman kenti olan Alanya’yı ülke topraklarına kattı (1222). Ardından Türkiye Selçuklu Devleti tarinde ilk kez deniz aşırı sefer düzenleterek Karadeniz’in kuzeyinde bulunan Suğdak’ı fethetti (1227). Babası ve abisi döneminde başlatılan ticaret antlaşmalarına bir yenisini ekleyerek Venedikliler ile ticaret antlaşması yaptı438. Yapılan antlaşma ile birlikte Anadolu, dünya ticaretinden önemli miktarda pay alarak ekonomik ve kültürel olarak gelişmesini hızlandırdı.

4.2.5. I. Alâeddin Keykubad’ın Malatya Ekolünü Tasfiyesinin Devlete