• Sonuç bulunamadı

KĠLĠKYA‟DA AKHAMENĠD DÖNEM ÖNCESĠNDE SERAMĠK VE EGE

Kilikya, Akdeniz boyunca uzanan kıyıları nedeniyle Doğuda gerçekleĢtirilen kolonizasyon ve ticari faaliyetler sırasında önemli bir konuma sahiptir. Bu özelliklere, bölgenin Anadolu‟yu Mezopotamya‟ya bağlayan önemli karayolu geçitleri de eklenmelidir. Kilikya‟nın jeopolitik konumu yanında, madenleri, ormanları ve tarım alanları ise antik çağın ekonomisi için büyük önem taĢıyan diğer faktörlerdir. Böylesine özelliklere sahip bölge hiç Ģüphesiz birçok topluluğun ilgisini çekmiĢtir. Bu topluluklar doğuda Asurlular, Fenikeliler, ve Persler, batıda Grekler daha doğrusu Ege Adaları ve Batı Anadolu kıyı kentlerindeki

halklardır73

.

Kilikya‟nın Grek dünyasıyla kurulan iliĢkilerin ilk olarak ĠÖ 12. yüzyılda baĢladığı bilinmektedir. Ve bu durum kendi kökenlerini geçmiĢe bağlayan bazı Grek entelektüelleri tarafından ĠÖ 2. yüzyılda bile vurgulanmıĢtır. Bugün doğruluğu Ģüpheli olsa da yakın bir zamana dek kabul edilen görüĢlere göre, ĠÖ 2. bin sonunda Grekçe konuĢan bir toplumun

Kilikya‟ya yerleĢmiĢ olduğu önerilmiĢtir74

.

Pamphilya sınırından baĢlayan Kilikya‟nın batı kısmı, Tracheia bölümü, ĠÖ 13- 6. yüzyıllar arasına iliĢkin birçok boĢluk taĢımaktadır. Buna karĢın önemli stratejik konumu ve verimli bir ovaya sahip olan Kilikya Pedias‟tan bölümün batısında yer alan Mersin ve Tarsus antik yerleĢimlerinden önemli bilgiler sağlanmaktadır. Her iki yerleĢimde ulaĢılan sonuçlar birbirine oldukça yakındır. Tarsus ve Mersin‟de ortaya çıkarılan mimari ve seramik buluntular son Bronz Çağı‟ndaki Hitit egemenliğine iĢaret etmektedir. Kilikya ovasını idare eden bu kiĢilerin kültürel açıdan Hitit Ġmparatorluğu‟nun üyesi oldukları açıktır. Bu stratejik noktada kazılar ile ortaya çıkarılan savunma duvarları, bir yerleĢim kurmak amacı taĢıyan Mykenler‟i

engellemek amacı ile inĢa ettirilmiĢ olabilir75

.

Kilikya bölgesinde ortaya çıkarılan Myken seramikleri nicelik yönünden Batı

Anadolu‟dan çok daha az miktardadır76. Kazanlı‟daki Geç Helladik II A (1580- 1380)

dönemine tarihlenen bir iki parça Kilikya‟daki en erken Myken seramiğidir. Geç Helladik III

A-B Kilisetepe‟de77 Mersin-Yumuktepe78 ve Kazanlı‟da79 tespit edilmiĢtir. Yine nadir olarak

73 Arslan, 2001: 1. 74 Salmeri, 2003: 266; Boardman, 1999: 35- 36. 75 Hanfmann, 1948: 138; Yağcı, 2001: 162. 76 Kozal, 2003: 68.

77 Postgate ve Baker, 1995: 176- 177; Kozal, 2003: 68. 78

Garstang, 1953: 253- 259; Kozal, 2003: 68.

Helladik III C dönemine tarihlenen seramikler oluĢturur80

. Sondaj ve kazılarla Geç Bronz Çağı ve/ya da Erken Demir Çağı özelliği gösteren 8 yerleĢim yeri tespit edilmiĢtir. Bunlar, Gözlükule/Tarsus, Yumuktepe/Mersin, Soli, Kazanlı, Sirkeli, Kinethöyük, Kilisetepe ve Domuztepe‟dir. Sirkeli‟deki stratigrafik dizi çok açık değildir. Soli‟dekiler ise oldukça yenidir. Kazanlı buluntuları 1930‟larda yapılan az sayıdaki sondajla tespit edilmiĢtir, günümüzde de doğru bir stratigrafi belirlenebileceği Ģüphelidir, son olarak Domuztepe Erken Demir Çağı (ĠÖ 10.yy) yerleĢimi buluntuları ise yayınlanmamıĢtır. Bu nedenden ötürü sadece 4 yerleĢim yeri;

Gözlükule/Tarsus, Yumuktepe/Mersin, Kinethöyük, Kilisetepe üzerine konuĢulabilir81

.

Hanfmann‟ın yaptığı araĢtırmalarda Mersin‟in batısından itibaren Rhodos‟a kadar

uzanan hat boyunca Myken seramiğine rastlanmamıĢtır82.Bunun nedeni Pamphilya ve Kilikya

Tracheia‟nın kıyı kesiminin Egeli tüccarlar için bu dönemde belirli bir çekiciliğe sahip olmaması olabilir. Bunun yanında Ovalık Kilikya‟nın Hititler yönetimi altında, dikkatli bir Ģekilde korunuyor olması, Mykenlerin bu bölümde bir yerleĢim yeri kurmalarını engellemiĢ

olabilir83. Ancak Mykenler‟in Kilikya‟nın hemen karĢısında yer alan Kıbrıs‟ta bu zamana

kadar çoktan yerleĢik düzene geçtikleri, Suriye ve Filistin ile de yoğun bir ticaret iliĢkisi sürdürdükleri bilinmektedir. Bunun en açık kanıtı bölgede bulunan ithal Myken seramikleri ve

yerli üretim taklitlerdir84.

Kozal‟a göre, Geç Helladik III C Myken seramiği Anadolu‟ya Kıbrıs ya da Kilikya

Kapıları ve Kilikya yoluyla Kuzey Suriye‟den gelmiĢ olmalıdır85. Buna karĢın Salmeri,

Strabon‟un Kilikya halkı için oluĢturduğu tablonun bölgede ortaya çıkarılan Myken ve Myken tipi seramikler ile desteklenebileceğini ve ĠÖ 12. yüzyılda bu kapların Mykenler tarafından

bölgeye getirilmiĢ olabileceğini belirtmiĢtir86

.

Suriye, Fenike ve Minos örneklerinin Mykenae‟ye ve Myken vazolarının da Suriye, Filistin ve Mısır‟a götürüldüğü en önemli deniz rotası, Küçük Asya‟nın güney kıyısının büyük bölümünün çevresini takip eden rotadır. Bu nedenle Jean, Kilikya‟da bulunan ĠÖ 14. ve 13. yüzyıllara tarihlenen Myken seramiklerinin Kıbrıs‟taki Myken yerleĢimcilerinin kısıtlı ve günlük ticaretiyle ilgili olabileceğini ifade etmiĢtir. Bununla birlikte Mykenler‟in bu dönemde,

80 Arslan, 2001: 2; Arslan, 2010: 14- 15. 81 Jean, 2003: 80. 82 Hanfmann, 1948: 139. 83 Jean, 1999: 39. 84 Hanfmann, 1948: 139. 85 Kozal, 2003: 70. 86 Salmeri, 2003: 268.

Küçük Asya‟nın güneyinde yer alan yerleĢimler hakkında bilgi toplamaktan da geri kalmadıkları görülmektedir. Ancak yine de ĠÖ 1200 civarında istilacı bir toplumun Mersin‟de

ve Tarsus‟taki varlığı hem tarihsel hem de arkeolojik kanıtlar ıĢığında bilinmektedir87

.

Kilikya Demir Çağı ĠÖ 1100- 525 tarihleri arasındaki zaman dilimini kapsamaktadır. Tarsus kronolojisi esas alınarak Erken Demir Çağı (ĠÖ 1100- 850), Orta Demir Çağı (ĠÖ 850-

700) ve Geç Demir Çağı (ĠÖ 725- 525) olmak üzere üç evreye ayrılmıĢtır88

.

Demir Çağı‟nın baĢlarında, bölgeye büyük göç hareketlerinin olduğunu söylemek

mümkün değildir89. Bu nedenle Erken Demir Çağı Kilikya seramiğinde bir değiĢim ve kesinti

söz konusu değildir. Bronz Çağı ve Demir Çağı‟nda, Geç Hitit, Luwi, Danuna, Hurri, Fenike ve Suriye halklarından oluĢan karıĢık bir topluluğun Kilikya Bölgesi‟nde iskanı söz konusudur.

Kilikya kentlerinde ele geçen ithal seramikler hem deniz hem de karayoluyla bölgeye gelmiĢtir. Ancak deniz yoluyla ithal edilen seramikler daha fazladır. Kara yoluyla bölgeye

ulaĢan çömlekler Suriye limanları üzerinden özellikle Al Mina‟dan gelmiĢ olmalıdır90. Ġthal

seramikler baĢta Kıbrıs olmak üzere Kyklad, Euboia, Korinth, Rhodos, Samos ve Batı Anadolu kıyı kentlerinden gelmektedir.

Hanfmann‟a göre Kilikya‟ya Grek ya da Ġonia seramiği ĠÖ geç 9. yüzyıldan itibaren

gelmeye baĢlamıĢtır91. Dayanağı ise Kyklad kökenli skyphoslardır. Bu skyphosların

Kilikya‟daki erken Grek kapları olduğunu belirterek, Grekler ile ilk temasın ĠÖ 800‟lerden önce gerçekleĢtiğini kabul eder. Ancak Hanfmann‟ın görüĢünü desteklediği yarım konsantrik daireli skyphosların Euboia ve baĢka merkezlerde de üretildiği ortaya konmuĢtur. Bu tür seramikler Al Mina ve Kıbrıs‟ta üretilmiĢtir. Tarsus‟taki skyphosların bu merkezlerden birinde üretilmiĢ olma olasılığı yüksektir. Ayrıca Hanfmann‟ın en erken ithal Grek seramiği olarak sunduğu parçaların tarihi de tartıĢmalıdır. Nitekim, sözü edilen kapların tipolojisini hazırlayan Kearsley, Kilikya‟da ele geçen yarım konsantrik daire süslü skyphosları ĠÖ 800-

750 yıllarına tarihler92

.

Arslan‟a göre, Kilikya‟daki ithal seramik buluntularından iyi tarihlenebilen örnekler ĠÖ 8. yüzyılın ortaları ile son çeyreği arasında bölgeye ulaĢmıĢtır. Bunun yanında ithal Grek

87 Jean, 2003: 79. 88 Arslan, 2010: 101. 89 Arslan, 2010: 101; Hanfmann, 1963: 158- 159. 90 Arslan, 2010: 101; Hanfmann, 1963: 155. 91 Hanfmann, 1963: 116. 92 Arslan, 2010: 102.

Samos ve Ege Adaları ile bağlantılıdır93.

Kilikya‟daki ithal seramikler arasında Rhodos ve Samos kapları ilk sırada gelmektedir. Olasılıkla Kilikya ile yapılan ticari iliĢkilerde veya olası kolonizasyon hareketlerinde bu iki adadan gelenler önemli bir rol oynamıĢlardır. Ġkinci binin sonunda Kilikya‟yı ziyaret eden Mykenler‟den sonra Grekler‟in ticaret ve kolonizasyon amaçlı hareketleri 8. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ege denizindeki topluluklar tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu hareketler ĠÖ 6. yüzyıl içlerine kadar azalarak devam etmiĢtir.

Asurluların ĠÖ 7. yüzyılın sonlarında ortadan kalkmasından sonra Babilliler ĠÖ 6. yüzyılda Suriye ve Filistin kıyılarındaki Grek ticari hareketlerini Fenikelilere karĢı desteklemiĢtir. Perslerin Babil‟i ele geçirmesinden sonra da Greklerin ticari faaliyetleri

desteklenerek Al Mina‟daki liman yüzyılın sonunda yeniden inĢa edilmiĢtir94

. Suriye ve Filistin‟deki bu geliĢmelere karĢılık Kilikya‟da, ĠÖ 6. yüzyılın ilk yarısından itibaren, Doğu Grek günlük kullanım seramiğinde bir artıĢa karĢın ithal seramikte bir azalma söz konusudur. Hanfmann bunun Karadeniz‟de artan Ionia kolonizasyon hareketleri ile bağlantılı

olabileceğini ileri sürer95. ĠÖ 7. yüzyılda Grekler‟in Anadolu‟nun güney kıyılarında da

koloniler kurduğu antik yazarlarca anlatılmaktadır. Bu kentler arasında Soli, Holmoi, Aphrodisias, Kelenderis ve Nagidos bulunmaktadır.

Son yıllarda özellikle Kelenderis, Soli ve Nagidos‟ta yapılan arkeolojik kazılar, bu kentler ve kuruluĢları hakkında bir fikir ileri sürülmesine imkan vermektedir.

Nagidos‟ta yapılan kazılarda hemen ana kaya üzerinden gelen ĠÖ 7. yüzyılın ikinci yarısına tarihli Ġonia kylikslerinin bulunması kentin kuruluĢ tarihi önerisini destekliyor olsa da tüm kazı sezonları sonucunda ulaĢılan seramik repertuvarı kentin bir Samos kolonisi olarak kurulduğu bilgisini desteklememektedir. Doğu Grek kentlerinin ĠÖ 7. yüzyılda ürettiği vazo formlarına rastlanmamıĢ, Kyklad ya da Korinth‟ten ithal hiçbir örnek bulunamamıĢtır. Coğrafi yakınlık nedeni ile güçlü bir Kıbrıs etkisinde kaldığı hem seramik buluntularla hem de ortaya

çıkarılan figürinler yoluyla anlaĢılmıĢtır96

.

Kelenderis bir Samos kolonisi olarak kurulmuĢ kentlerin arasında anılmaktadır. ĠÖ 8. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen Doğu Grek Geç Geometrik Seramikleri, kentin en erken

93 Arslan, 2010: 103. 94 Boardman, 1981: 57; Arslan, 2010: 103. 95 Arslan, 2010: 103. 96 Durukan, 2007: 48- 49.

buluntularıdır97. Bu noktada kuruluĢ tarihi açısından bir sorun yoktur. Bunun yanında kentte yapılan kazılar sonucunda Samos ya da Samos seramiği ile yakın iliĢkili görülen en erken parçalar ĠÖ 8. yüzyılın son çeyreğine, diğer Samos tipi parçalar ise ĠÖ 7. ve 6. yüzyıllara aittir. Samos tipi krater ve skyphosları, dinoslar, kuĢlu kotyle örnekleri, Samos tipi Ġonia

kaseleri buluntu grubunun yoğun örnek içeren parçalarıdır98.

Kelenderis‟in Kolonizasyon Çağı içinde bir Samos kolonisi olduğunu kanıtlayacak yeterli miktarda seramik buluntusu ortaya çıkarılmıĢtır. Ancak diğer arkeolojik verilerin eksikliği nedeniyle kesin bir yorum yapmak pek mümkün görünmemektedir.

Soli buluntuları ile birlikte oldukça önemli bir yere sahiptir. Kentte yapılan kazılar sırasında diğer kentlerden farklı olarak Grek kökenli sima, çörten ve çatı kiremidi gibi mimari levha parçalarına ulaĢılması bir koloni kenti olabileceği yorumunu da kuvvetlendirmektedir. Bunun yanında yine önceki araĢtırmalarda elde edilen bir yazıt Soli‟nin dil ve kültürünün Grek özellikleri gösterdiğini de açıkça ortaya koymaktadır. Genel olarak, Kilikya‟da ve koloni kenti olabileceği düĢünülen Doğu‟daki diğer yerleĢimlerde bulunan seramik parçaları, Soli‟de de ortaya çıkarılmıĢtır. Özellikle ĠÖ 7. yüzyıl sonundan itibaren kentte aktif bir Grek etkisi görülmektedir.

Ġthal seramiğin bölgeye geliĢi, burada yaĢayan bir Grek topluluğunun –tüccar, kolonist ya da asker olarak yaĢayan- varlığı ile iliĢkilendirilir. Bunun yanında Yumuktepe‟de küçük bir alanda Grek seramiğinin bulunduğu tabakada çok miktarda Rhodos-Ġonia günlük kapları, az sayıda Kıbrıs ve Korinth seramiği ve çok az miktarda Fikellura seramiğinden ibaret ithal

seramik ile karĢılaĢılmıĢ ve bir ticarethane olarak yorumlanmıĢtır99. Tarsus‟ta, yine önemli

miktarda Grek seramik örneklerine sahiptir. Daha önce Bing ve Boardman tarafından önerilen bir koloni kenti olabileceğine iliĢkin yorum ise kabul edilmemektedir. Bir diğer yoğun miktarda Grek seramiği bulunan yerleĢim ise Kinet Höyük‟tür. Ancak kazılar yoluyla tespit edilen Doğu Grek üslubundaki seramiklerin büyük kısmı yerel üretimdir. Bu durum Kinet Höyük‟te yaĢayan Grek kökenli bir toplumun varlığından çok, yakın Doğu ile kurulan sıkı ticaret iliĢkileri ile açıklanmaktadır.

Doğudaki yerleĢmelerde ele geçen ithal seramikler genellikle kolonizasyon hareketlerine bağlanmaktadır. Ancak Ġonia seramiğinin asker ve tüccarlar tarafından doğuya taĢınması ve yerel halk tarafından kullanılmıĢ olması göz ardı edilmemelidir. Ġnsanların

97 Zoroğlu, 1993: 193- 194. 98

Arslan, 2010: 89- 90.

değildir.

Kilikya‟nın yakın komĢuları olan Fenikelilerin, Akdeniz‟deki ticari faaliyetleri ve Kilikya‟daki varlıkları nedeni ile ithal malların Kilikya‟ya taĢınmasında rol oynamıĢ olmalıdırlar.

Antik Çağ‟da kıyıları takip eden denizciler yolculukları sırasında sık sık limanlarda molalar vermiĢlerdir. Fenike ve Ionialı denizciler Akdeniz‟deki seferleri sırasında, Kilikya‟nın kıyı kentlerine uğramıĢlardır. Bu molalarda bazı denizcilerin yerel halk ile iyi iliĢkiler kurarak buralara yerleĢmiĢ olmaları mümkündür. Bir baĢka ifadeyle bölgede bir Ġonia ya da Grek kolonizasyonundan söz edebilmek için elimizdeki tek veri seramiklerdir. Ancak seramiklerden yola çıkarak bir kolonizasyondan söz etmek pek mümkün görünmemektedir. Seramikler bölgeye çeĢitli Ģekillerde ulaĢmıĢ olabilirler. (Bkz. Harita 4- 5)

Arslan‟a göre, Kilikya‟da Ġonia seramikleri ĠÖ 7. yüzyıl ve ĠÖ 6. yüzyılın ortalarında yoğunlaĢır ve daha sonra giderek azalır. Ġthal Grek seramiğinin azalması Ionialıların Karadeniz‟deki koloni hareketlerine ağırlık vermeleri ile iliĢkilendirilir. Ancak bölgenin ĠÖ 6. yüzyılın ortalarından sonra Pers kontrolünde olmasının da bu azalmada etkisi vardır. Kilikya krallarının diğer bölgelerin aksine Pers kralları ile çok iyi iliĢkiler kurdukları bilinmektedir. Ionia‟daki Ģehir devletlerinin Perslerle sürekli kavgaları ve Kilikya Kralları‟nın Pers yanlı

tutumları, Greklerin Kilikya‟daki hareketlerini zorlaĢtırmıĢtır100

.

Benzer Belgeler