• Sonuç bulunamadı

KĠD’in Doğal ÇeĢitlilik ve Canlı Ölümlerine Etkis

4. BULGULAR VE TARTIġMA

4.6. KĠD’in Çevreye ve Ekolojiye Etkis

4.6.1. KĠD’in Doğal ÇeĢitlilik ve Canlı Ölümlerine Etkis

Küresel ısınma sadece canlı yaĢamını direk olarak etkilemeyecek, habitat yıkımlarına da yol açacaktır. Böylece küresel ısınma ekosistem değiĢikliklerini de beraber getirecektir (Türk Deniz AraĢtırmaları Vakfı, 2013).

Küresel ısınmanın neden olacağı sonuçlar oldukça karmaĢık gibi gözükse de genel bir görüĢe göre pek çok ekosistemin, içinde barındırdığı canlı populasyonları ile birlikte değiĢikliğe uğrayacağı tahmin edilmektedir. Sıcaklık nedeniyle hem hayvan hem de bitki populasyonlarının yaĢam ortamları yatayda ve düĢeyde değiĢim gösterecektir. 3 °C‟lik bir sıcaklık artıĢı yaĢam alanında 500 metrelik bir yükselti değiĢimine neden olabilecektir. Buna bağlı olarak da hayvan ve bitki populasyonlarının yaĢayabilecekleri alanlar daralacaktır. Ekosistemlerin küresel ısınma nedeniyle değiĢmesi, yaĢam zonlarının kuzeye doğru kaymasını ve hatta bazı türlerin yaĢam alanı bulamayarak yok olmasını beraberinde getirecektir. Çünkü dağların üst kısımları eteklerine göre daha

dardır ve bu coğrafik durum, hayvan ve bitki populasyonlarının daha da küçülmesine, dolayısıyla hem genetik hem de çevre baskılarına karĢı daha duyarlı hale gelmelerine neden olacaktır (Rubenstein, 1992).

Küresel ısınma ve iklim değiĢikliğinin esas etkisi denizlerin en verimli alanları olan kıyılarda görülecektir. Çünkü rüzgar ve yağmurların düzensiz hal alması sonucu besleyici maddelerin deniz ortamına aktarımı da değiĢecek, değiĢen akıntı rejimi de göz önüne alındığında günümüzdeki canlı verimliliği ve göç dinamiği kısmen veya tamamen değiĢecektir. Deniz suyundaki sıcaklık artıĢı Pasifik ve Hint okyanusundaki mercanların sararması ve toplu ölümüne yol açmıĢtır. Örneğin, Karayipler‟de 1989-1990 yıllarında deniz suyu sıcaklığının 2 derece artması yani su sıcaklığının 28-29 0

C‟den 30-31 0C‟ ye yükselmesi, mercanların kitlesel ölümüne neden olmuĢtur (Türk Deniz AraĢtırmaları Vakfı, 2013).

Küresel iklimde meydana gelecek değiĢimler böcekler de dahil pek çok hayvanın davranıĢını ve yaĢam tarzını etkileyecektir. Birçok böcek türü için sıcaklık ve nemde meydana gelen artıĢ; geliĢme oranının, yer değiĢtirme hızının ve üreme kapasitesinin artması demektir ki bu değiĢiklikler aynı zamanda doğada gerçekleĢen ekolojik süreçleri de etkileyecektir. Ġklimde meydana gelen değiĢimler aynı zamanda canlıların yaĢadıkları çevrenin karakterlerini de değiĢtirecek ve bu değiĢimler o ekolojik ortamda bulunan böcek populasyonlarının davranıĢlarını dolaylı olarak da etkileyecektir (Canlı, 2010).

Böcekler küresel ısınma sonucu daha fazla ve daha sık yumurtlayacak, biyolojik geliĢim safhaları hızlanacak, çok farklı coğrafyaları da etkilemeye baĢlayacak ve artan metabolik faaliyetleri nedeniyle birey baĢına daha fazla gıdaya ihtiyaç duyacaktır (Rubenstein, 1992).

Küresel ısınma nedeniyle strese girecek bitkiler, bünyelerinde bulunan aminoasit, Ģeker ve alkol oranlarındaki artıĢ ile bu maddelere duyarlı reseptörlere sahip böcekler için daha çekici hale gelecek ve daha önce o bitki türleri için zararlı olmayan böceklerin istilasına uğrayacaktır (Canlı, 2010). Alaska‟da Ladin kurtçuğu 1990‟dan önce yaĢam Ģansı bulamazken, günümüzde artan yaz sıcaklıkları nedeniyle ormanları istila etmektedir. Aynı Ģekilde kabuk böceği (Dendroctonus ponderosae Hopkins) artan yaz sıcaklıkları nedeniyle üreme, artan kıĢ sıcaklığı nedeniyle de neslini sonraki yıla

134

aktarabilme Ģansı bulmuĢtur ve Ģu anda Alaska‟da 1,6 milyon hektarlık bir alanı istila etmiĢ durumdadır.

Küresel ısınma toplam yağıĢ istatistiklerini doğrudan etkilememekle birlikte, yerel ölçekte yağıĢ miktarını ciddi anlamda değiĢtirmektedir. Bitkilerin, direnebileceklerinden daha uzun kuraklık periyotlarına maruz kalacakları ya da peĢ peĢe gelen yoğun yağmurlar ile toprağın kullanılabilir düzeyin çok üzerinde su miktarına sahip olması nedeniyle fizyolojik kuraklık yaĢanacağı öngörülmektedir. Ayrıca, yağıĢlardaki dengesizlik toprağı da doğrudan etkileyecek ve hatta toprak kaybına yol açarak bitkinin geliĢimi için ihtiyaç duyduğu ortamın yitirilmesine neden olacaktır (Maslin, 2004).

Kar örtüsü özellikle ormanın yeni geliĢen genç bitki türlerini soğuktan izole etme özelliği ile yeni bir jenerasyon oluĢturarak devamlılığını sağlamasına olanak verir. Kar yağıĢlarının azaldığı bölgelerde ormanın genç bitkileri soğuktan korunamayarak ölür ve bu nedenle ormanda genç bitkilerin oluĢumu durmuĢ olur. Sürekli yaĢlanan orman ise belli bir noktadan sonra yok olmaya mahkumdur (Dale ve Rauscher, 1994).

Küresel ısınmanın ülkemiz denizlerinde baĢta biyoçeĢitliliğe yapacağı etkiye baktığımızda her denizin farklı sorunlarla karĢı karĢıya kalacağını görürüz. Ancak bu da gerçektir ki, deniz suyunun ısınması sonucunda yüksek sıcaklıkta yaĢayan bakteriler artacak ve ısınma bunların hastalık oluĢturma kapasitelerini de artıracaktır.

Akdeniz; Cebelitarık Boğazı ile Atlantik Okyanusu‟na bağlıdır ve Atlantik Okyanusundaki ekolojik-oĢinografik değiĢimler Akdeniz‟i direk etkilemektedir. Diğer yandan, Akdeniz; Kızıldeniz ve Hint Okyanusu‟ndaki değiĢimlere de açıktır. Çünkü 163 km uzunluk, 15 metre derinlik ve 365 m geniĢlikteki SüveyĢ Kanalı yoluyla birçok tür Akdeniz‟e girmiĢtir ve hala girmektedir. Örneğin Akdeniz‟de bulunduğu bilinen 650 balık türünden 90 tanesi havzanın yeni müdavimleridir (Türk Deniz AraĢtırmaları Vakfı, 2013).

Bütün bu türlerin Doğu Akdeniz‟e girmesi ve koloni oluĢturup yerli türlerle alan rekabetine girmesinin ana nedenlerinden biri Akdeniz‟deki su sıcaklığının artıĢıdır. Akdeniz‟de artık tropikalleĢme yaĢanmaktadır ve bu tüm havzayı etkilemektedir.

Küresel ısınmayla Karadeniz su sıcaklığındaki artıĢ, dahası değiĢen atmosferik koĢullar nedeniyle yağıĢ rejimi değiĢecek, denize besleyici yükler birden girecek,

böylelikle mevsimsel plankton patlamaları yaĢanabilecektir. Günümüzde yaĢandığı gibi tüketiminden fazla üreyen organik maddelerin dibe yığılması ve bunların denizel sülfatları sülfürlere indirgemesiyle canlı yaĢamın dar bir kuĢağa hapsedileceği gibi, organik maddelerin karadan gelen sediment yükler altına hapsedilmesiyle tersine yani H2S zonunun daha da inceleceği bir sürece de tanık olabiliriz. Böylesi bir süreçle Karadeniz daha iyi bir ortama da geçebilir (Toprak ve ark., 2009).

Ülkemizde Ģu ana kadar tespit edilmiĢ yabancı tür sayısı 277‟dir. Ülkemiz denizlerine yabancı türlerin zamana bağlı olarak yerleĢim hızlarını inceleyecek olursak, 1961-1980 yılları arasında 1 yabancı türün ülkemiz sularına gelmesi 16 hafta da bir olurken bu oran 1980-2000 yılları arasında 3.7 haftaya kadar düĢmüĢtür. Periyotlar arasındaki bu büyük farklılık, periyotlar arasında yapılan bilimsel çalıĢmaların sıklığından kaynaklandığı gibi küresel ısınma nedeniyle sıcak seven Kızıldeniz kökenli türlerin Akdeniz‟e giriĢlerinin artmasından ve Akdeniz baseninde dağılım alanlarını geniĢletmesinden de kaynaklanmaktadır (Rubenstein, 1992).

Küresel ısınmadan kaynaklandığı belirtilen aĢırı sıcaklıklar ve doğal afetler dünyada binlerce kiĢinin ölümüne neden olmuĢtur. Sıcaklıklardaki artıĢ sonucu (≥35°C) sıcaklıklara eriĢilen 2003 sıcak dalgası, Avrupa çapında ~40,000‟den fazla ölüme neden olmuĢtur (Canlı, 2010). Yine bölgesel bir örnek olan ve iklim değiĢikliğinin etkisi olduğu düĢünülen felaket 2005 yılında Meksika Körfezi'nin ısınmasından güç alıp kıyı bölgelerini tahrip eden Katrina kasırgası ile ortaya çıkmıĢtır (Maslin, 2004).

Küresel ölçekte doğal afet zararlarına baktığımızda durumun ciddiyeti daha iyi anlaĢılabilmektedir. 1900 yılından bu yana dünyada meydana gelen en ölümcül 10 doğal afette ölenlerin sayısı 4.977.983 kiĢi olduğu belirtilmektedir (Wikipedia, 2013).