• Sonuç bulunamadı

Küreselleşme Ve Çevir

THE IMPACT OF IDEOLOGY AND CULTURE ON TRANSLATION Abstract

3.1 Küreselleşme Ve Çevir

Daniel Bell küreselleşmeyi “kapitalizmin, ekonomik olarak mülkiyetkurumuna ve meta üretimine, kültürel olarak ise alım satım ilişkilerinin bütün birtopluma nüfuz etmesine dayanan ekonomik-kültürel bir sistem” (Bell, 1978: 14) olarak tanımlamaktadır.

John Tomlinson, Küreselleşme ve Kültür adlı kitabında (2004) küreselleşmenin dünya çapındaki kültürel ürünlerde bir standartlaşma ve yakınlaşmaya neden olduğunu belirtmektedir. Tomlinson’a göre müzik, film, televizyon, giyim, yiyecek ya da mimari gibi pek çok farklı gösterge üzerinden, belli tarz ve zevklerin dünyanın her yerinde revaçta olduğunu ve benzer kültürel ürünlerin dünyanın neredeyse her yerinde bulunabildiğini görmenin mümkün olduğunu belirtmektedir. (Tomlinson, 2004: 118).

Çeviribilim içerisinde de çevirinin kültürel ve ideolojik boyutunu tartışan araştırmacılar daha çok iktidar ilişkileri ve emperyalizm boyutlarına odaklanmışlardır. John Tomlinson (1999, 2004) ve Anthony Giddens (1998) gibiaraştırmacıların da belirttiği gibi geçmiş dönemlerdeki emperyalist yapı günümüzde geçerliliğini

Kahvaltı kelimesi evrenseldir fakat içerdiği kültürel anlam farklıdır. Türkler için kahvaltı denilince akla öncelikle, peynir, ekmek, zeytin ve çay gelir ama bir İngiliz için “bacon and eggs” kahvaltıda anlam taşır. Kültürel objeler de uluslara göre değişik anlam çağrıştırırlar. Örneğin çay dendiği zaman bu beraberinde “süt”, “limon”, ”bisküvi”, “kek”, “kurabiye” gibi kavramları ya da günün değişik saatlerinde içilmeyi hatırlatır.

Erten, toplumun ilgisi belli bir konuda yoğunlaşırsa (kültürel odak), bunu bir ulus için özel bir dil ya da terminoloji görevi gördüğünü belirtmektedir. Örnek olarak, İngilizler için spor, Fransızlar için şarap ve peynir, Almanlar için sosis, İspanyollar için boğa güreşleri, Araplar için develer, Eskimolar için kar, Avusturalyalılar için kangurular verilebilir. (Erten, 1993). Bu açıdan İdeal çeviriyi gerçekleştirebilmek için kültürel değerlerin ve kültürel farklılıkların doğru algılanması kaçınılmazdır.

2.3 Çeviri, Dil ve Kültür İlişkisi

Her toplumun kendine özgü bir düşünce tarzı ve bir davranış şekli vardır. İnsanlar duygularını ait oldukları toplumun dili ile ifade ederler. Vossler’e göre dil, kültürün aynasıdır. Dili oluşturan kelimeler ve kelime kalıpları aynı zamanda belli bir toplumun kültürel değerlerini de yansıtmaktadır. Bu nedenle iki dildeki kelimeleri bilmek ve çeviriye dilsel dizgelerin yer değiştirmesi olarak bakmakla çeviri yapılması mümkün değildir.

Dil, düşüncenin oluşması ve gelişmesinde olduğu kadar onun dışa aktarımı konusunda da başvurulacak yegane vasıtadır. İnsanın düşünce yetisi ve düzeyi, dilin zenginleşmesi ile doğru orantılıdır. Zenginleşen dil içinde edinilen kavram, terim ve kelimeler bireyin gelişiminde olduğu kadar toplumsal gelişiminde de önemli bir yere sahiptir.

Dil ile kültür birbirini etkileyen ve tamamlayan kavramlardır. Bir başka deyişle biri ötekine gönderme yapmadan açıklanamaz. Dil sadece nesilden nesile aktarma görevi görmez, aynı zamanda insanlar dilleriyle düşünür, konuşur ve yaşamlarını sürdürürler. Dil içinden çıktığı kültürle kaynaşmış ve o kültürün ayrılmaz bir parçası olmuştur, bunun da ötesinde içinde yaşanılan toplumun kültürünü şekillendiren bir unsur olarak işlev görür. Dil, toplum ve kültür ilişkisini Ruhi şu şekilde açıklamaktadır; “Birey bir yanda kendi biçemini, bir yandan da içinde bulunduğu toplumun anlatım özelliklerini sergiler. Birey kendi dilini içinde yaşadığı dilsel topluluğun kültürel birikiminden yola çıkarak yaratıcı yorumu ile geliştirir. (Ruhi, 1996).

Bir toplumda madde ve kavram olarak her şey dil ile ifade edilir, bu açıdan dil sadece bir iletişim aracı olmasının ötesinde toplumların kültürel miraslarının da nesilden nesile aktarılmasında önemli bir role sahiptir.

2.4 Popüler Kültür ve Çeviri

Günümüzde Çeviribilim artık Kültürel İncelemeler araştırma alanının bir dalı olarak da değerlendirilmeye başlamıştır. Giderek önemi kavranan ve değişik çalışmalarla örnekleri ortaya konan disiplinlerarasılık yaklaşımıda kültür ile çeviri ilişkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğinin bir kanıtıdır. Küreselleşmenin bir sonucu olarak popüler kültür günümüzde bireylerin yaşantısında önemli bir rol oynamaktadır. 1900’lü yılların ikinci yarısından itibaren gittikçe artan popüler kültür üretimi ve ürünleri, bir yandan “kültürel” yaşantının bir gereksinimi olarak öneminin daha iyi anlaşılmasıyla, öte yandan da küresel kültür endüstrisinin başdöndürücü yükselişi ile açıklanabilir.

Genel olarak Kültür kavramı yerellik ile tanımlanıp özdeşleştirilmiştir. Özünde yerellik kavramı bulunan ve bundan ayrı olarak değerlendirme yapmanın zor olduğu kültür, sermaye sahiplerince mercek altına alınmaya başlanmış ve uluslararası piyasalarda yer alabilmek için, başta A.B.D. olmak üzere bazı ülkeler tarafından kendini tanıtma, hoş gösterme ve benimsetme aracı olarak kullanılmıştır. Bu durum belli bir kültüre ait yerelliğin, “genellik” ve “evrenselliğe”, bir başka deyişle küyerelliğe dönüştürülmesi stratejisi olarak yorumlanmaktadır. Yerel ürünlerin sermaye ve iktidar sahipleri tarafından popülerleştirilmesi çabalarının temel amacı “kar” etmek olarak gözlemlenmektedir.

3 Küreselleşme

3.1 Küreselleşme Ve Çeviri

Daniel Bell küreselleşmeyi “kapitalizmin, ekonomik olarak mülkiyetkurumuna ve meta üretimine, kültürel olarak ise alım satım ilişkilerinin bütün birtopluma nüfuz etmesine dayanan ekonomik-kültürel bir sistem” (Bell, 1978: 14) olarak tanımlamaktadır.

John Tomlinson, Küreselleşme ve Kültür adlı kitabında (2004) küreselleşmenin dünya çapındaki kültürel ürünlerde bir standartlaşma ve yakınlaşmaya neden olduğunu belirtmektedir. Tomlinson’a göre müzik, film, televizyon, giyim, yiyecek ya da mimari gibi pek çok farklı gösterge üzerinden, belli tarz ve zevklerin dünyanın her yerinde revaçta olduğunu ve benzer kültürel ürünlerin dünyanın neredeyse her yerinde bulunabildiğini görmenin mümkün olduğunu belirtmektedir. (Tomlinson, 2004: 118).

Çeviribilim içerisinde de çevirinin kültürel ve ideolojik boyutunu tartışan araştırmacılar daha çok iktidar ilişkileri ve emperyalizm boyutlarına odaklanmışlardır. John Tomlinson (1999, 2004) ve Anthony Giddens (1998) gibiaraştırmacıların da belirttiği gibi geçmiş dönemlerdeki emperyalist yapı günümüzde geçerliliğini

84

ISTANBUL AYDIN UNIVERSITY PUBLICATIONS

84 85

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DIFFERENT PERSPECTIVES IN TRANSLATION STUDIES

yitirmiştir. Bugün küreselleşme adı verilen yeni bir dünya düzeni sözkonusudur. Küreselleşme ise emperyalizmin aksine tutarsız, belli bir amaca bağlıolmayan, merkezsiz bir olgudur. Tomlinson’a göre (2004) küreselleşmenin kültüreldeneyimini yapılandıran ve şekillendiren, kültürün metalaşmasıdır. Araştırmacıayrıca dünya genelindeki kültürel ürünlerde bir örnekleşme ve standartlaşmagörüldüğünü kabul etmektedir (Tomlinson, a.e., s. 118).

Günümüzde çevirinin ideolojik boyutu ele alınırken -devletlerin emperyalist arzuları, uluslararası alandaki iktidar ilişkileri ile birlikte ticarileşmenin önemi de göz ardı edilmemelidir. Bunun için hem edebiyat çevirilerinde, hem de ulus devletlerin başlattığı çeviri projelerini değerlendirilirken küreselleşme ve ticarileşme kavramlarını bir arada değerlendirmek gerekir. Bu bağlamda ele alınacak temel değişkenler ise kültürün metalaşması ve kültürel ürünlerin bir örnekleşmesi olmalıdır.