• Sonuç bulunamadı

Kültür ve Çeviri İlişkis

THE IMPACT OF IDEOLOGY AND CULTURE ON TRANSLATION Abstract

2.2 Kültür ve Çeviri İlişkis

Çevirinin ilişkili olduğu bilimler arasında kültür, kapsamlı bir yere sahiptir. Birçok bilim dalı incelendiğinde kültür ile ilişkili olduğu görülmektedir. Çeviri bilimi de her daldan çeviri faaliyetlerini içerdiğinden; çeviri ve kültür ilişkisi açıkça ortaya çıkmaktadır.

Çeviri sürecinde kültür unsurunun diğer faktörlerden daha önemli olmasının nedeni, kültürün çok yönlü oluşundan ve bu çok yönlülüğün kişiden kişiye olan algılama çeşitliliğinden ileri gelmesidir. Bu algılama her çevirmene göre değişebileceği gibi, erek ve çıkış okur kitlesinin kültür yapısı ile de yakından ilgilidir. Çevirmen, erek kültür okuyucusu ve çıkış kültür okuyucusu kültürleri arasındaki kopukluk veya kültür yabancılığı, ideal çeviriye ulaşmadaki başarıyı engelleyebilmektedir. Bu durumda en önemli görev iki kültür arasında köprü vazifesi gören çevirmene düşmektedir.

Hans J.Vermeer (1986) çeviriyi diller ve kültürlerarası bir aktarım olarak nitelendirmiştir; “çeviri metni bir hareketin, bir eylemin ürünüdür. O halde metin onu üretene ve kültürüne ait davranışlarla ilintilidir” tanımlamasında bulunur.

Toury (1985) çeviri bilimin tanımını ve kapsamını genişletmiş ve toplumsal- kültürel ortamda çeviri olarak kabul edilen her şeyin, çeviriyi kapsadığını ileri sürmüştür. Toury’e göre erek kültür ya da o kültürün belli bir kısmı çeviri yapma kararını ve çeviri sürecini başlatır.

Erten (1993) “Çeviride Kültürel Etkenler” adlı makalesinde kültürel öğelerin rolünü şu örnekle vermektedir;

Sömürgecilik dönemi ise, bu durumun en açık örneklerini sunan tarihsel bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Tejaswini Niranjana Siting Translation:

History, Post-structuralism, and the Colonial Context adlı çalışmasında, çevirideki

güç-iktidarilişkilerini, sömürgecilik bağlamında tartışmaktadır (Niranjana, 1992). Niranjana’yagöre çeviri, sömürgecilik düzeninde ortaya çıkan bakışımsız (asymmetrical) güçilişkilerini biçimlendiren ve bu ilişkilerden etkilenerek biçimlenen bir olgudur (Niranjana, a.e., s. 2s). Niranjana, kitabında, İngilizlerin sömürgecilik dönemindeki çeviriçalışmalarından örnekler sunmaktadır: Hindistan’ın İngiliz sömürgesialtında olduğu 18. yüzyılda, ünlü oryantalist William Jones’un, Hint yasalarınınİngilizlerin sömürgecilik faaliyetlerine yarar sağlayacak biçimde, İngilizlerde varolan Hintli imgesiyle koşutluklar taşıyacak biçimde çevrilmesini ve Hintlilere buşekilde sunulması örneğini verir. Araştırmacı, bu çeviriler üzerinden çevirininsömürenle sömürülen, ezenle ezilen arasındaki ilişkinin kurulmasındaki rolüne dikkatçekmekte ve sömürgeci güçlerin ideolojik değerlerini sömürgelere çeviri yoluylanasıl dayattıklarını gözler önüne sermektedir (Niranjana, a.e., s. 12- 18). Böylesiçeviri çalışmaları nedeniyle sömürülen ülkelerin insanları kendilerini, sömürenlerinbakış açısıyla anlamaya ve yeniden tanımlamaya başlamaktadırlar.

Niranjana’ya göre çeviri, Avrupa’da ortaya çıkan kapitalizmin yayılmasındada rol oynamış, kapitalizmin yayıldığı dönemlerde, yazılı ve sözlü çeviri, Avrupamallarının pazar bulmasına yardımcı olmuştur. Niranjana’ya göre bu yolla sömürgeci egemenlik çeviriyi belirlediği gibi, çeviri de sömürgeci egemenliği desteklemiştir (Niranjana, a.e., s. 21)

2 Kültür

2.1Kültürün Tanımı ve Kapsamı

Kültür, belirli bir toplumun karakterini meydana getiren fikirleri, bilgileri, yaşayış biçimlerini, tutum ve davranış tiplerini içeren bir sistemdir. Çok kapsamlı bir kavram olan kültürü bazı bilim adamları ve düşünürler şu şekilde tanımlamaktadır;

Spair (1921); “Kültür, varlığımızın yapısını belirleyen, sosyal bir süreçle öğrendiğimiz uygulama ve inançların, maddi ve manevi öğelerin birliğidir” demektedir.

Sorokin (1947); “Kültür, sosyal-kültürel evrendeki açık seçik eylemlerin ve araçların ortaya koyduğu ve nesnelleştirdiği anlamlar, değerler ve kurallar, bunların etkileşim ve ilişkileri, bütünleşmiş ve bütünleşmemiş gruplarıdır.” diye tanımlamaktadır.

Winston (1933) kültürü sosyal etkileşim ürünü olarak görmektedir.

White (1949) kültürü maddi öğeleri, davranışların, düşünce ve duyguların, simgelerden oluşan sembollere dayalı bir örgütlenmesi olarak tanımlar.

Taylor (1958) kültürü “bilgisi, imanı, sanatı, ahlakı, örf-adetleri, ferdin mensubu bulunduğu cemiyetin bir uzvu olması itibariyle kazandığı itiyatların ve bütün diğer maharetlerini ihtiva eden gayet iç içe bir bütün” olarak tanımlar.

Kısaca kültür bir inançlar, bilgiler, his ve heyecanlar bütünüdür. Birçok araştırmacının kültür kavramına getirdikleri tanımlara da bakıldığında, kültürün bir hayat biçimi, sosyal süreçte öğrenilen maddi ve manevi öğelerin bir bütünü olduğu söylenebilir. Edward Taylor tarafından her şeyi kapsayan kültüre bütüncü bir tanım getirilmiştir. Taylor; “kültür ya da uygarlık, bir toplumun üyesi olarak, insanoğlunun öğrendiği (kazandığı) bilgi, sanat, gelenek görenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık ilişkilerin bir bütünüdür.” demektedir.

Çeviri çalışmalarında kültürel değerler önemli bir etkiye sahiptir. Çevirmenin sahip olduğu kültürün düşünüş kalıplarının, davranış ve hareket tarzlarının hem çeviri öncesi süreçte, hem de çeviri sürecinde belirleyici olduğu da bir gerçektir.

2.2 Kültür ve Çeviri İlişkisi

Çevirinin ilişkili olduğu bilimler arasında kültür, kapsamlı bir yere sahiptir. Birçok bilim dalı incelendiğinde kültür ile ilişkili olduğu görülmektedir. Çeviri bilimi de her daldan çeviri faaliyetlerini içerdiğinden; çeviri ve kültür ilişkisi açıkça ortaya çıkmaktadır.

Çeviri sürecinde kültür unsurunun diğer faktörlerden daha önemli olmasının nedeni, kültürün çok yönlü oluşundan ve bu çok yönlülüğün kişiden kişiye olan algılama çeşitliliğinden ileri gelmesidir. Bu algılama her çevirmene göre değişebileceği gibi, erek ve çıkış okur kitlesinin kültür yapısı ile de yakından ilgilidir. Çevirmen, erek kültür okuyucusu ve çıkış kültür okuyucusu kültürleri arasındaki kopukluk veya kültür yabancılığı, ideal çeviriye ulaşmadaki başarıyı engelleyebilmektedir. Bu durumda en önemli görev iki kültür arasında köprü vazifesi gören çevirmene düşmektedir.

Hans J.Vermeer (1986) çeviriyi diller ve kültürlerarası bir aktarım olarak nitelendirmiştir; “çeviri metni bir hareketin, bir eylemin ürünüdür. O halde metin onu üretene ve kültürüne ait davranışlarla ilintilidir” tanımlamasında bulunur.

Toury (1985) çeviri bilimin tanımını ve kapsamını genişletmiş ve toplumsal- kültürel ortamda çeviri olarak kabul edilen her şeyin, çeviriyi kapsadığını ileri sürmüştür. Toury’e göre erek kültür ya da o kültürün belli bir kısmı çeviri yapma kararını ve çeviri sürecini başlatır.

Erten (1993) “Çeviride Kültürel Etkenler” adlı makalesinde kültürel öğelerin rolünü şu örnekle vermektedir;

82

ISTANBUL AYDIN UNIVERSITY PUBLICATIONS

82 83

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI DIFFERENT PERSPECTIVES IN TRANSLATION STUDIES

Kahvaltı kelimesi evrenseldir fakat içerdiği kültürel anlam farklıdır. Türkler için kahvaltı denilince akla öncelikle, peynir, ekmek, zeytin ve çay gelir ama bir İngiliz için “bacon and eggs” kahvaltıda anlam taşır. Kültürel objeler de uluslara göre değişik anlam çağrıştırırlar. Örneğin çay dendiği zaman bu beraberinde “süt”, “limon”, ”bisküvi”, “kek”, “kurabiye” gibi kavramları ya da günün değişik saatlerinde içilmeyi hatırlatır.

Erten, toplumun ilgisi belli bir konuda yoğunlaşırsa (kültürel odak), bunu bir ulus için özel bir dil ya da terminoloji görevi gördüğünü belirtmektedir. Örnek olarak, İngilizler için spor, Fransızlar için şarap ve peynir, Almanlar için sosis, İspanyollar için boğa güreşleri, Araplar için develer, Eskimolar için kar, Avusturalyalılar için kangurular verilebilir. (Erten, 1993). Bu açıdan İdeal çeviriyi gerçekleştirebilmek için kültürel değerlerin ve kültürel farklılıkların doğru algılanması kaçınılmazdır.