• Sonuç bulunamadı

Küresel Isınma ve İklim Değişikliğine Çözüm Arayışları

Dünyada tehlike arz edecek kadar fazla olan sera gazı emisyonunun iklim üzerindeki negatif etkisini en az indirmek veyahut belli seviyede tutmak amacıyla 20 Haziran 1992 tarihinde imzaya açılan ve 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren BMİDÇS, bugüne kadar 200’e yakın ülke ve Avrupa Birliği tarafından onaylanmıştır (United Nations, 2001). Aşağıda değinildiği üzere, sözleşme küresel ısınma ve buna

56

bağlı iklim değişikliğini önlemekten ziyade onu yavaşlatmayı amaç edinen bir anlaşmadır.

Sözleşme, kararların yer aldığı 26 maddeye ilave olarak iki ek madde olan EK- I ve EK-II listelerini içermektedir. EK-I listesinde “Almanya, ABD, AB, Avustralya,

Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Lüksemburg, Kanada, Norveç, Portekiz, Yeni Zelenda, Yunanistan, Türkiye, Lichtenstein, Monaco, Beyaz Rusya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Slovenya, Slovakya, Hırvatistan yer

almakta olup; EK-II listesinde ise gelişmiş olarak nitelendirilen Almanya, ABD, AB,

Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Lüksemburg, Kanada, Norveç, Portekiz, Yeni Zelenda, Yunanistan” bulunmaktadır (Mazı, 2003).

BMİDÇS’ ne göre ülkelerin ortak fakat farklılaştırılmış sorumlulukları, amaç ve özellikleri dikkate alınarak belirli miktarda sera gazı emisyonlarının azaltılması ve bu sayede iklim değişikliğini önleme yolundaki adımların atılıp, ülkeler arası işbirliğinin sağlanması sorumlulukları verilmiş ve uyma taahhüdü istenmiştir. “Türkiye ise, 24 Mayıs 2004 tarihi itibariyle BMİDÇS’ ne 189. taraf olarak katılmıştır” (Sera Gazları Emisyon Envanteri Çalışma Grubu Taslak Raporu, 2004).

Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden itibaren kanun çerçevesinde sözleşmeyi kendi yasama organlarından geçiren ve onaylayıp kabul eden devletler COP adı verilen Taraflar Konferansı’ nda bir araya gelmekte ve sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirerek iklim değişikliği ile mücadelede en hızlı en kalıcı çözümleri masaya yatırmaktadırlar (UNFCCC, 2003).

BMİDÇS’ nin amacı, ilgili hükümlerine göre, atmosferdeki sera gazı miktarını belirli oranda tutmayı ve yavaşlatmayı başarmak ve buna bağlı olarak da iklim değişikliğinin tehlikesini en aza indirmeyi sağlamaktır. Sözleşmenin temel ilkeleri (https://www.eigm.gov.tr);

 İklim sisteminin eşitlik temelinde, ortak fakat farklı sorumluluk ilkesine uygun olarak korunması,

57

 İklim değişikliğinden etkilenecek gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç ve özel şartlarının dikkate alınması,

 İklim değişikliğinin olası etkilerine karşı tedbir alınması ve bu tedbirlerin ulusal ölçekte fayda sağlayacak düzeyde kapsamlı olması,

 Sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi için oluşturulacak politikaların ulusal düzeydeki programlara dâhil edilmesi,

 Özellikle gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerle ortak bir çalışma içerisinde olmasıdır.

BMİDÇS' nin 3. Maddesinde dayandığı hukuki ilkeler açıklanmış olup bunlar, “eşitlik”, “ortak fakat farklılaşmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler”, “gelişme yolundaki ülkelerin gereksinimlerinin ve özel koşullarının tam olarak tanınması”, “önceden önlem alma yaklaşımı” ve “gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınmalarının ve ekonomik büyümelerinin desteklenmesi” dir (BMİDÇS Madde 3). Sözleşmenin dördüncü maddesinde tüm taraflar için ortak sorumluluklar, “ulusal sera gazı emisyon envanterlerinin düzenli olarak hazırlanması, iklim değişikliğine uyum ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması, teknoloji transferi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir şekilde yönetimi alanlarında işbirliği ve uygulamaya yönelik bilgilerin iletimi” dir (BMİDÇS Madde 4).

“Ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi, özellikle Sanayi Devriminden sonra ülkelerin sera gazlı salımlarının giderek artmasıyla, daha fazla yükümlülük almaları ve atmosferi temizlemek konusunda daha fazla çaba göstermeleri gerektiği anlayışıyla konulmuş bir maddedir. Dolayısıyla sözleşme ülkeleri 3 gruba ayırarak sınıflar. Bunlar;

1. Ek–1 Ülkeleri: Bu kategoride yer alan ülkeler, sera gazı emisyonlarını sınırlandırmak, iklim değişikliğiyle mücadele noktasında aldıkları tedbirleri ve izledikleri yolları ve ayrıca çözüm yöntemlerini BMİDÇS Sekreteryasına bildirmek ve o andaki sera gazı emisyonlarının hesaplayıp verileri açıklamakla görevlidirler. “Sözleşme ayrıca bu tarafların 2000 yılına kadar sera gazı salımlarını 1990 yılı düzeylerine getirmeleri için yasal olarak bağlayıcı olmayan bir hedef koymuştur” (http://www.mfa.gov.tr).

58

2. Ek–2 Ülkeleri: Bu kategoride 23 OECD ülkesi ve AB yer almaktadır. Burada yer alan gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere, üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirebilmeleri için maddi kaynak sağlamak ve teknoloji transferi için yardım etmekle görevlendirilmişlerdir.

3. Ek-1 Dışı Ülkeler: Bu kategoride sera gazı azaltım hedefi gibi yükümlülükleri olmayan Meksika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Malta, Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve Singapur gibi ülkeler yer almaktadır. Bu ülkelere bakıldığında hem AB, OECD üyesi olan hem de gelişmekte olan ülke olması dolayısıyla sera gazı emisyon miktarı fazla olan 150 ülkenin gruplandığı görülmektedir.

Tablo 8’de EK-I ve EK-II ülke listeleri gösterilmektedir. Tablo 8. BMİDÇS, Ek-I ve Ek-II Ülke Listeleri EK-I Ülkeleri (40+AB)

Sanayileşmiş Ülkeler (26+AB)

+PEGSÜ(14) EK II Ülkeleri (23+AB)

Sanayileşmiş ülkeler:

Almanya, ABD, AB, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç,

İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Lüksemburg, Kanada, Norveç, Portekiz,

Yeni Zelenda, Yunanistan. Türkiye, Lichtenstein, Monaco. Pazar ekonomisine geçiş sürecinde olan

ülkeler (PEGSÜ):

Beyaz Rusya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya,

Çek Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Slovenya, Slovakya, Hırvatistan.

Sanayileşmiş ülkeler:

Almanya, ABD, AB, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Lüksemburg,

Kanada, Norveç, Portekiz, Yeni Zelenda, Yunanistan.

Kaynak: http://www.dsi.gov.tr, 2013

Türkiye, bir OECD üyesi olarak, BMİDÇS 1992 yılında kabul edildiğinde gelişmiş ülkeler ile birlikte Sözleşme’nin EK-I ve EK-II listelerine dâhil edilmişti fakat daha sonra 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı’nda (COP7) alınan kararla Türkiye’nin özel durumu tanınmış ve EK-II listesinden çıkarılarak EK-I listesinde kalması uygun görülmüştür. Türkiye 24 Mayıs 2004’te 189. Taraf olarak BMİDÇS’ne katılmıştır (http://iklim.cob.gov.tr).

Türkiye, BMİDÇS’ne katılmasının ardından 26 Ağustos 2009 tarihinde Kyoto Protokolü’ne taraf olmuştur. Kyoto Protokolü kabul edildiğinde Türkiye BMİDÇS’ ne

59

henüz taraf olmadığı ve EK-I ülkeleri listesinden çıkartılması nedeniyle EK-I ülkelerinin taahhüt ettiği sera gazı emisyonlarının azaltım yükümlülüğü bulunmadığı için, protokolün 2008-2012 yıllarını kapsayan 1. Taahhüt dönemi ve 2012-2020 yıllarını kapsayan 2.Taahhüt döneminde herhangi bir azaltım hedefi bulunmamaktadır. 2.3.2. Kyoto Protokolü ve Getirdiği Yükümlülükler

Japonya'nın Kyoto kentinde 11 Aralık 1997 yılında yapılan 3. Taraflar Konferansında (COP 3), ulusal çapta sera gazı salınımlarını azaltmak için zorunlu ve bağlayıcı hedefler içeren ve BMİDÇS’ne ek olarak oluşturulan Kyoto Protokolü imzalanmıştır. Bu iki sözleşme arasındaki en önemli ayrım, anlaşma gereği getirdikleri sorumlulukların bağlayıcı olmasıdır.

BMİDÇS sanayisi gelişmiş ülkelerin karbondioksit salımlarını azaltması için hukuki bağlayıcılığı olmayan bir sorumluluk getirmişken, Kyoto Protokolü gelişmiş ülke taraflarına bağlayıcı ve belirli azaltım taahhütleri getirmiştir. KP 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen COP7 konferansında kabul edilerek, 16 Şubat 2005 yılında yürürlüğe girmiş ve 191 ülke ile AB protokolü imzalamıştır (UNFCCC, 2013).

KP, sözleşmenin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ilkesi” dahilinde taraflar arasında sorumluluklar noktasında yaptığı sınıflandırmayı takip ederek, gelişmiş ülkelere bağlayıcı emisyon azaltım taahhüdü getirmiş ve onları yükümlülük altına sokmuştur. Bu şekilde ülkeler belirledikleri miktar dâhilinde sera gazı azalımı yapmalı ve azaltım verilerini de listelendirip sunmalıdır.

KP, Ek-B listesinde yer alan Ek-I tarafları için, sera gazı salım hedefi belirlemiştir. Buna göre EK-I kapsamındaki ülkelerin sera gazı salımları “tahsis edilmiş miktar” olarak tanımlanmaktadır. EK-I listesinde yer alan ülkeler taahhütlerini yerine getirebilmek için Protokol kapsamında oluşturulan “Esneklik Mekanizmaları”7

ndan da faydalanabilmektedirler. Protokolün Ek-B listesinde yer alan Ek-I tarafları, 2012 sonrasında girilen 3. dönemde, Kyoto Protokol’ ü Ek-B listesinde yer alan, salım hedefi belirlemiş olan ülkelerin 2013-2020 yılları arasındaki emisyon hedefleri 2008-

7KP, emisyon azaltımının maliyetinin düşürülebilmesi için Esneklik Mekanizmaları adı verilen Temiz Kalkınma Mekanizması (TKM), Ortak Yürütme (OY) ve Emisyon Ticaretini sırasıyla KP’ nin 6., 12. ve 17. Maddelerine dayandırmaktadır.

60

2012 döneminde %8’lerde olan azaltım hedeflerini yeni dönemde %20’lere çıkarmıştır (İDEP, 2013).

Kyoto Protokolü’ ne taraf olan ülkeler iklim değişimini engellemeye yönelik politikaların geliştirilip uygulanması, enerji verimi ve tasarrufunu artırıcı önlemlerin alınması, çöp ve benzeri atıklarla birlikte ulaşım sektöründen kaynaklanan emisyonların sınırlandırılması, sera gazı yutaklarının korunması, belirlenen emisyon azaltım hedeflerine ulaşımı engelleyecek her türlü faaliyetin ortadan kaldırılması ve emisyon azaltımı kapsamında gerçekleştirilen bu etkinliklerin gelişmekte olan ülkelere zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirilmesi dibi genel koşulları kabul etmiş sayılırlar (Kadıoğlu, 2001: 266-267).

Tablo 9’da sera gazlarının kaynak sektörleri enerji, endüstriyel işlemler, tarım ve atık sektörlerine göre gruplandırılarak gösterilmiştir.

Tablo 9. Kyoto Protokolü Ek- A Listesinde Yer Alan Sera Gazları ve Kaynak Sektörleri

Karbondioksit(CO2) Nitrooksit(N2O) Hidrofloro karbonlar(HFCs) Sülfür Heksaflorür SF6 Sektörler/Kaynak Kategorileri Enerji Endüstriyel İşlemler Tarım Atık -Yakıt Yanması -Enerji endüstrileri -İmalat endüstrileri ve inşaat -Ulaştırma -Diğer sektörler -Diğer -Yakıtlardan kaynaklanan kaçak salım - Katı yakıtlar -Petrol ve doğalgaz -Diğer -Mineral ürünler -Kimyasal ürünler -Metal üretimi -Diğer üretim -Halokarbonlar ve kükürk -Heksaflorürlerin üretimi -Halokarbonlar ve kükürt heksaflorürlerin tüketimi -Diğer Çözücü ve diğer ürün kullanımı -Bağırsak fermantasyonu -Çiftlik gübresi yönetimi -Çeltik yetiştiriciliği -Tarımsal topraklar -Öngörülmüş çayırların yakılması -Tarımsal kalıntıların tarlada yakılması -Diğerleri

Arazide katı atık bertarafı -Atık su işlemesi

-Atık yakma -Diğer

Kaynak:http://www.emo.org.tr adresinden 20 Eylül 2019 tarihinde alındı.

2012 yılında Protokol’ ün 2. döneminin sona ermesi nedeniyle Doha’da 18.si düzenlenen Taraflar Konferansı’nda (COP 18) alınan karar ile taahhüt dönemi 2020 yılına kadar uzatılmıştır. Fakat Kanada, Yeni Zelanda, Japonya ve Rusya düzenlenen

61

protokolden çekilme kararı almış, ayrıca KP’nin 2020 yılında süresinin dolmasına binaen, 2015 yılında ileride KP’nin yerini alması beklenen yeni bir anlaşmanın planlanması üzerine karar alınmıştır (İKV, 2013). Bu anlaşma Paris Anlaşmasıdır ve Kyoto ile arasında farklar bulunmaktadır. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Kyoto Protokolü, bünyesinde barındırdığı üç önemli esneklik mekanizması sebebiyle, çevreci amaçlara büyük katkı sağlamıştır. Kyoto’dan önceki anlaşmaların hiçbiri onun verdiği etkiyi vermemiştir. Fakat KP’nin sona erdirilmesindeki en büyük faktör, sera gazı salınımını azaltma konusunda sadece gelişmiş ülkelere sorumluluk yüklemesidir. İkinci sebep olarak ABD’nin anlaşmayı imzalamaması ve Kanada ve Avustralya’nın da anlaşmayı imzalamaktan çekinmesi gelmektedir. Bu bakımdan Kyoto Protokolü, iklim müzakereleri içinde etkinliğini koruyamamış ve en baştaki hedefleri doğrultusunda hareket edememiştir (Yalçın, 2017: 66).

Kasım 2015’te gerçekleştirilen Paris İklim Zirvesi (COP21), 2020 sonrası dönem için ışık tutan hedefler içermektedir. Tezin ilerleyen başlıklarında detaylı olarak yer verilecek olan Paris Anlaşması’na kısaca değinecek olursak (Yalçın, 2017: 67);

-KP’den farklı olarak küresel sıcaklık artışını 2c’de tutma hedefi bulunmaktadır.

-KP’den farklı olarak anlaşmayı imzalayan tüm ülkelere sorumluluk getirmektedir.

-Gelişmiş ülkeler, iklim değişikliği ile mücadele konusunda, gelişmekte olan ülkelere teknoloji ve finansman desteği sağlayabilecektir.

-Anlaşmanın en can alıcı maddesi Yeşil İklim Fonu’ndan yararlanma kısmıdır. Böylelikle iklim değişikliği ile mücadelede bu konuda maddi tasarrufu olmayan ülkelere 100 milyar dolarlık finansman sağlanacaktır.

Tablo 10’da Kyoto Protokol’ü Ek-B listesinde yer alan, salım hedefi belirlemiş olan ülkelerin 2012-2020 yılları arasındaki emisyon hedefleri görülmektedir. Buna göre; Fransa, Finlandiya, Ukrayna ilk defa yükümlülük alırken, İspanya, İsveç, Portekiz, İzlanda, Yunanistan azaltım hedeflerinde en büyük değişimi yaşayan ülkeler olmuştur. Kanada, Rusya ve Japonya ve Yeni Zelanda Kyoto hükümlerini kabul etmeyeceğini duyurmuş ve Protokol’den çekilmişlerdir. Avrupa Birliği ülkeleri ise

62

2008-2012 döneminde –8’lerde olan azaltım hedeflerini yeni dönemde –20’lere çıkarmıştır (Özdan, 2014: 78).

Tablo 10. Kyoto Protokolü Ek-I Listesinde Yer alan Ülkeler ve 1990 Yılından 2009- 2012 ve 2012-2020 Dönemi Emisyon Hedefleri

Taraf ülke(OECD)

Yükümlülük (%) 2012-2020

Taraf ülke (Piyasa ekonomisine Geçiş Sürecinde Olan Ülkeler) Yükümlülük(%) 2012-2020 Avusturalya -0,5 Bulgaristan -20 Avusturya -20 Hırvatistan -20

Belçika -20 Çek Cumhuriyeti -20

Kanada - Estonya -20

Danimarka -20 Macaristan -20

Avrupa Birliği -20 Letonya -20

Finlandiya -20 Litvanya -20 Fransa -20 Polonya -20 Almanya -20 Romanya İzlanda -20 Slovakya -20 İrlanda -20 Slovenya -20 İtalya -20 Ukrayna -24 Japonya - Lüksemburg -20 Monako -8 Hollanda -20 Yeni Zelenda - Norveç -16 Portekiz -20 İspanya -20 İsveç -20 İsviçre -15,8

Kaynak: European Environment Agency Raporu, Greenhouse Gas Emission Trends and Projections in Europe 2012, Kopenhag, No.6, 2012, s. 88

2.3.3. Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizmaları

Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizmaları olarak adlandırılan bu mekanizmaların temel amacı, iklim değişikliği ile mücadelede kullanılan tedbirlerin her koşulda en az maliyetle daha fazla aktifleştirilmesidir. Protokol, hedeflerine ulaşabilmek için, tarafların ülkelerinin dışında sera gazı emisyonunun azaltılması için çalışabilmelerine imkân tanımıştır.

63

Tablo 11’de Kyoto Protokolü esneklik mekanizmaları açık bir şekilde gösterilmektedir.

Tablo 11. Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizmaları Mekanizma Türü Kyoto

Protokolü Maddesi

Katılımcı Ülkeler Geçerli Karbon Birimi Yatırımcı (Alıcı) Ev Sahibi (Satıcı) Temiz Kalkınma

Mekanizması(CDM) 12. Madde EK-B

Ülkeleri EK-1 Dışı Ülkeler

Sertifikalandırılmış Emisyon Azaltımı(CER)

Ortak Yürütme Mekanizması(OY)

6. Madde EK-B Ülkeleri Emisyon Azaltım Birimi(ERU) EmisyonTicareti (ET) 17. Madde EK-B Ülkeleri Tahsislendirilmiş

Miktar Birimi (AAU) Kaynak: ÇOB, 2008: 18.

2.3.3.1. Temiz Kalkınma Mekanizması

KP’nin insan kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik olarak tarafların kullanımına sunduğu proje temelli esneklik mekanizmalarından biri Temiz Kalkınma Mekanizması (TKM)’dır. Buna göre, Kyoto Protokolü’ nün Ek-B listesinde yer alan, yani sera gazı azaltım hedefi belirlemiş EK-I ülkesi, emisyon azaltım hedefi belirlememiş EK-I dışı azgelişmiş herhangi bir ülke ile işbirliği içerisinde bulunarak birlikte projeler yapabilecek ve bu ortak çalışma sayesinde EK-I dışı ülkede azaltım sağlanabilecektir. Bu sayede EK-I ülkesi emisyon azaltımı miktarına göre Sertifikalandırılmış Emisyon Azaltım Kredisi (CER) kazanacak ve bu miktarı kendi ülkesi için belirlenmiş azaltım miktarından düşebilecektir. Diğer yandan EK-I ülkesinin proje maliyeti de az gelişmiş ülkelerde düşük olduğundan azalacaktır. Ülkesiyle ortak çalışmada bulunulan az gelişmiş ülkeye ise önemli ölçüde yabancı sermaye girmesi kalkınmasında önemli rol oynayacaktır. (UNDP, 2006; Dolu, 2005). Grafik 4’te Temiz Kalkınma Mekanizmasına ev sahipliği yapan ülkelerin projelerinin dağılımı gösterilmiştir.

64

Grafik 4. Temiz Kalkınma Mekanizmasına Ev Sahipliği Yapan Ülkelerin Projelerinin Dağılımı

Kaynak: UNFCCC, 2009.

Grafik 4’te yer alan TKM projeleri sayısının ülke dağılımına bakıldığında, projelerin %14,9’u Hindistan’da, %51,67’si Çin’de ve %8,75’i Brezilya’da gerçekleştirilmektedir. Adı geçen üç ülkede de hem proje sayısı hem de kazanılan CER miktarı fazladır. Bu projelerin göreceli olarak düşük verimliliğe sahiptir (Arı, 2010).

Tablo 12’de Temiz Kalkınma Mekanizması proje döngüsü süreci bilgileri verilmiştir.

Tablo 12. Temiz Kalkınma Mekanizması Proje Döngüsü TKM Proje Faaliyetlerinin Planlanması

TKM projesi, proje katılımcısı tarafından planlanır. TKM Proje Tasarım Dokümanının Hazırlanması

Proje katılımcıları TKM projesini tasarlar. Katılan Her Bir Tarafın Onayının Alınması

Katılımcıların gönüllü olduğunun onayı "Belirlenmiş Ulusal Otorite" tarafından alınır.

Uygunluğun Onaylanması

"Belirlenmiş Operasyonel Yapı" tarafından projenin uygunluğuna karar verilir. 51,67% 14,09% 8,75% 6,62% 3,36% 1,96% 1,87% 1,16% 1,16% 1,13% 1,13% 7,10%

Çin Hindistan Brezilya G.Kore Meksika Şili Arjantin G. Afrika Endonezya Katar Malezya Diğer

65 Kayıt

TKM Yönetim Kurulu tarafından projenin kaydı yapılır. TKM Projesinin İzlenmesi

TKM Yönetim Kurulu tarafından proje faaliyetleri izlenir. Doğrulama ve Tasdik

Belirlenmiş Operasyonel Yapı" projenin periyodik takibiyle projeyi doğrular ve projeye ait CER'leri hazırlar.

CER' lerin Düzenlenmesi

TKM Yönetim Kurulu, CER'lerin azaltılan emisyon miktarına eşit olduğunu tasdik eder.

CER’ lerin Dağıtımı

CER'ler proje katılımcıları arasında paylaştırılır. Kaynak: DPT, 2010.

2.3.3.2. Ortak Yürütme Mekanizması

İnsan kaynaklı sera gazlarının azaltılmasında kullanılmak üzere geliştirilen Esneklik Mekanizmaları’ndan biri de Ortak Yürütme (OY) mekanizmasıdır. OY ile TKM birçok yönden birbirine benzemektedir. Aralarındaki en belirgin fark ise yapılacak projenin hangi taraflar arasında olacağı hususudur. TKM projeleri EK-I ülkeleri ile Ekler dışındaki ülkelerin birlikte projeler yapıp ortak yarar sağlamasına imkân verirken, OY projeleri; yalnızca EK-I ülkeleri arasında ve proje kapsamında ortak etkinlikler yürütmelerini izin vermektedir. Diğer yandan TKM’de projeye ev sahipliği yapan az gelişmiş ülke Emisyon Azaltımı Kredisi (CER) kazanırken, OY mekanizması projeye ev sahipliği yapan EK-B ülkesine sera gazı azaltımında istenilen hedefe ulaşması dâhilinde Emisyon Azaltım Birimi (ERU) Kredisi kazandırmaktadır (Dolu, 2005).

Aşağıda Şekil 4’te Ortak Yürütme Mekanizması Proje Döngüsü gösterilmektedir.

66 Proje için Fizibilite Çalışmaları

(PP)

Projenin İşleyişinin İzlenmesi Seri 1- DFP Seri 2- AIE Projenin Tasarlanması (PDD Hazırlanması) Sonuçların Kanıtlanması Seri 1- DFP Seri 2- AIE Proje Onayı: Seri 1- DFP (Ulusal) Seri 2- AIE

Emisyon Azaltım Kredisinin (ERU) Basımı ve Transferi

Yetkili Ulusal Makam Şekil 4. Ortak Yürütme Mekanizması Proje Döngüsü

Kaynak: Karakaya, 2008.

2.3.4. Kyoto Protokolü ve Türkiye’nin Durumu

Türkiye, bir OECD üyesi olarak 24 Mayıs 2004’te BMİDÇS’ni imzalamıştır. BMİDÇS kabul edildiğinde Türkiye EK-1 ve EK-II listelerinde yer almıştır. Daha sonra COP 7 Zirvesinde alınan kararla Türkiye’nin özel konumu değerlendirilerek kabul edilmiş ve EK-II kategorisinden çıkarılmıştır. Devamında 16 Şubat 2009’da Kyoto Protokolü’ nü onaylamayı kabul etmiştir (DSİ, 2013).

Ek-I ülkeleri arasında gruplanmış olmasına rağmen sanayileşmesi ve ekonomik yapısı gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye 2012-2020 yıllarını kapsayan 3.dönemde de emisyon azaltım yükümlülüğü almamıştır (ÇŞB, 2013). Ancak diğer Ek-I ülkeleri ile birlikte 2004 yılından bu yana her sene Ulusal Envanter Raporunu BMİDÇS Sekreteryası’na teslim ederken, ilk ulusal bildirimini anlaşmaya 2004 yılında taraf olmasına rağmen 2007 yılında sunmuştur. (HBSD, 2013).

Türkiye, özel durumu nedeniyle şartları tanınmış ve bu sebeple emisyon azaltım sorumluluğu olmayan bir ülkedir. Fakat gelişen ve değişen dünyada her zaman yeni bir sisteme ve ona bağlı yaptırımlara ihtiyaç olabileceği göz ardı edilmemelidir. Bu sebeple Türkiye’nin ilerideki iklim rejimine ayak uydurabilmesi için şimdiden

Proje Uygulanmaya Geçilmeden Önce Hazırlık Aşaması

Proje Uygulamaya Geçildikten Sonra Uygulama Aşaması

67

önlemler alması, gelişmiş ülkelerle aynı safta durması; gelişmiş ülkelere sağlanması muhtemel olan yeni teknolojiyle tanışması ve iklim değişikliği ile mücadelede standartlarını iyi belirlemesi açısından önemli olacaktır.

KP çerçevesinde Türkiye aşağıda konular üzerinde çaba göstermektedir (Çoban ve Kılıç, 2015: 206) :

 Küresel çapta ekonomilerin ilgili bölümlerinde kullanılan enerjinin faydasının arttırılması.

 Yenilenebilir yani alternatif enerjilerin kullanımının yaygınlaştırılması için çeşitli eğitimler düzenlenmesi, yeşil dostu uygulamaların tanıtılması.

 Karbondioksit salınımı konusunda çalışma yapan işletmelere uygulanacak mali teşviklerin, vergi ve gümrük muafiyetlerinin ve sübvansiyonların aşamalı olarak azaltılması veya tamamen kaldırılması.

 Tüm sektörlerde sera gazı emisyonunun azaltılması veya durdurulması için gerekli önlemlerin alınması ve işletmelerin maliyet konusundaki kaygısını en aza indirecek yeniliklerin teşvik edilmesi.

2.3.5. Paris İklim Anlaşması

Dünya, 1997 Kyoto Protokolü’nden bu zamana dek tüm ülkelerin ortak noktada buluşabileceği küresel çapta yeni bir anlaşma sağlamak için uğraşırken, hem sanayisi gelişmiş bu nedenle sera gazı emisyonu fazla olan ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler arasında anlaşmayı sağlamak zor olmuştur. Her açıdan temiz bir gelecek için iki taraftaki ülkelerin de sera gazı azaltımı yapması ve sorumluluk alması gerekmektedir (Karakaya, 2015: 3-12).

Kyoto Protokolü’nün 2020 itibariyle süresinin dolmasından dolayı 2015 yılında Paris’ te düzenlenen 21. Taraflar Konferansında Paris Anlaşması onaylanmış ve 2016 yılında da yürürlüğe girmiştir.

Paris Anlaşması ile BMİDÇŞ’ni karşılaştırdığımızda buradaki en temel fark, Paris anlaşmasının tüm ülkelerin azaltım katkısına dayanacak bir sistem oluşturmuş olmasıdır. Bu anlaşma ile ülkeler gelişmiş, gelişmekte olarak nitelendirilecek olup, tüm ülkelerin, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler”