• Sonuç bulunamadı

2.4. Kültür ve Kültür Kavramın Önemi

2.4.1. Kültürel Miras Kavramı

Kültür ve miras kavramları, 20. yüzyıla başlarken iki farklı terim ve bağımsız ifadeler olarak kullanılmıştır. İlk anlamda miras, “birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt” şeklinde tanımlanır, ikinci tanım ise, “bir kuşağın kendinden sonraki gelen kuşağa geride bıraktığı şey” olarak tanımlanır (Özbaş, 2012:745). Vecco' nun söylediği gibi, 18. yüzyılın sonlarına doğru hayatımıza giren ve Fransızca' da “patrimoine” olarak sarf edilen miras kavramı, anne-babadan kalan bireysel ürünleri temsil ederken, kavram kapsamlı olarak genişleyerek bir ulusun, bir milletin ortak mirası anlamına gelmiştir (Vecco, 2010: 321).

Bu bağlamda, miras kavramı ilk olarak 1931' de sanat eserlerini araştırmak ve korumak için bilimsel yöntemlerin tartışıldığı Atina Konferansına dahil edildi. Uluslararası belgelere bakıldığında, miras kavramı, 1970' ler den sonra “kültürel miras” anlamına gelen “patrimoineculturel” kavramını kullanılmaya başlandı (Vecco, 2010: 321). Anlaşıldığı gibi miras kavramı, tüm insanlığı ilgilendiren ve tarihsel zaman içindeki anlamının artmasıyla korunması gereken bir kavram haline geldiği anlaşılmaktadır. 1900' lerin ilk yarısında “anıt” olarak anılan ve korumaya alınan unsurlar, 20. yüzyılın başlarında “kültürel miras” olarak tanımlandı. Koruma düzeninin planı; çeşitli yapıları, sitleri bir parça olarak incelenecek, araştırılacak

şekilde genişletilmiştir. “Kültürel miras” kavramının ortaya çıkışından itibaren günümüze kadar anlamının değişime uğradığı görülmektedir. Yirminci yüzyılın başlarından, yalnızca somut olarak ele alınmış ve sınırlı bir alanda tanımlandırılmıştır (Özbaş, 2012: 746).

Yirminci yüzyılın ikinci dönemine başlandığında şehirlerin küreselleşme sürecine başlamasıyla, somut olmayan kültürel mirası koruması zorunluluğu tartışılmaya açılmıştır. Yerel kültürlerin küreselleşme sonucu kendilerini anlatma çabaları, somut olmayan kültürel miras kavramını milletler arası koruma belgelerinde mühim bir konu haline getirmiştir (Binan ve Cantimur, 2010: 179).

Kültürel mirasın kapsamı 1982’ de Meksika’ da yapılan konferans da daha da genişletilerek (madde 23), şu şekilde ifade edilmiştir (UNESCO, 1982: 43):

“Bir halkın kültürel mirası; sanatçıların, mimarların, müzisyenlerin, yazarların, bilim adamlarının yapıtlarını, aynı zamanda bunların içinde adı bilinmeyen sanatçıların yarattığı eserleri, insanların maddi olmayan ifadelerini ve genelde topluma anlam veren tüm değerleri içerir. Kültürel miras insanların yaratıcılığını ifade eden; diller, törenler, inançlar, tarihiyerler ve anıtlar, edebiyat, sanat eserleri, arşivler ve kütüphaneler gibi hemsomut hem de somut olmayan eserleri içerir.”

Kültürel mirasın kapladığı alanlar, bir toplumun yaşam tarzını, toplumun günlük yaşamını; yaşadıkları evlerinin mimarisi, tarla ve tarlaların şekli, eğitimi, yönetimi ve hukuki sistemleri, ne düşündükleri ve nasıl düşündükleri, yani toplumun hakim olduğu değerleri ve inanışlarına kadar çoğaltılabilir. Bu çok boyutlu kültür biçimi, beraberinde medeniyetlerin kendi aralarında çeşitli etkileşimlerini de meydana getirebilmektedir.

Kültür, bir taraftan kendisini bütünleştiren öğelerden meydana gelirken, diğer yandan da milleti oluşturan bireyleri çemberinden geçirerek, biçimlendirilmesine ve şekil alamsına, katkıda bulunmaktadır. Bütün bu değerler din, lisan, sanat, hukuk, ahlak, müzik, tarihi bilinç, gelenek ve töre ile kendini hissettirir. Kültürün açığa çıktığı eserler, ortaya çıktıkları tarihleri gösteren tanıklardır. Bir milletin kültürünün

korunması demek insanlık tarihinin korunması demektir (Akay, 2006: 41). Kültürel mirası kavramak bir milletin tekrardan inşasına yardımcı olur. Bir ulustaki kültürel zenginlik ile devam ettirilebilir kalkınma sağlanarak, bir hoşgörü ortamının hazırlanmasına temel hazırlanır. Kültürel mirasın varlığı ve kültürel çeşitlilik, dünyanın herhangi bir küçük yerinde zenginleşmekte ve bu küçük bölümün gelişiminde büyük faydalar sağlamaktadır (Taha, 2004: 31).

Kültürel miras, bir toplumun yaşam şeklini ve bireylerin yaratıcı gücünü yansıtmaktadır. Kayıp medeniyetlere erişim, tarihi araştırmalar, bulgular ve özen gösterilen fiziksel çalışmalarla mümkündür. Geçmiş kültürlerin eşsiz, sanatsal ve bilimsel araştırmaları, insanlığın ortak mirasının bir parçası olarak kabul edilmektedir. Anadolu, muhteşem kültürlerin sahnesi olmuştur. Türkiye' deki neolitik arkeolojik araştırmalar sonucunda Hitit, Frig, Urartu, Hellenistik, Roma, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin görülmeye değer yerleri ortaya çıkarıldı. Bu bulgular ile elde edilen bilgiler bilim insanları tarafından paylaşılmıştır. Bu bilgiler zengin insan deneyimleri hakkında daha fazla insanı bilinçlendirmek için, bu bilgilerin geniş çevrelerde yayılması son derece önemlidir. (Ahunbay, 2009: 5).

Kültürü meydana getiren unsurlar, iki grupta ele alınabilir. Birincisi gelişim durumunu, maddi kültürel varlıkları; ikincisi ise gelenekleri, değerleri, dili, inançları ve bir toplumun sosyal kurallarını içeren manevi kültürel varlıklar olarak ele alınabilir. Bu varlıklara, toplumların bilinen bir geçmişte yaşadığı, biriktirdiği, geliştirdiği ve sürdürdüğü ve gelecek nesillere aktardığı bir dizi veri olan toplumun kültürel mirası denilebilir (Özel, 2014: 160).

Kültürel miras etkin bir kavramdır ve kapsadığı alan devamlı değişime uğramaktadır. Geçmiş eylemler ile mevcut olanlar arasında hareket eden bir bağdır ve değişen yaşantılarımızı etkileyen süreçtir. Olayların mevcut görünüşü ile geçmişteki görünüşleri aynı olmayacağı gibi yarında aynı olmayacaktır. Bu anlamda kültürel miras hiçbir zaman kendini tamamlanmış olarak algılanmayacaktır.

Kültürel miras kavramı, ilk dönemlerde yalnızca sanatsal ve tarihi değeri olan büyük anıtların korunmasını kapsarken, çağımızda ise daha geniş bir yelpazededir.

Toplum için anlam arz eden kültürel her şeyi kapsayabilmektedir. Yirminci yüzyılın sonlarına doğru, kültürel mirasın kapsadığı alan uluslararası mercilerde somut ve somut olmayan kültürel miras biçiminde geniş çapta kabul görmüştür. Somut kültürel miras kendi arasında, taşınır kültürel miras ve taşınmaz kültürel miras olarak ikiye ayrılır. Tablo 1’ de kültürel mirasın sınıflandırılması verilmiştir (Yeşilbursa, 2011: 26).

KÜLTÜREL MİRAS

Somut kültürel miras Somut Olmayan Kültürel

Miras

Taşınmaz Kültürel Miras Taşınır Kültürel Miras Müzik

Edebiyat Halk dansları Tiyatro Sözlü Gelenekler Törenler, Şölenler Gelenekler Görenekler El Sanatları Geleneği Geleneksel Oyunlar vb. Mimari eserler Anıtlar Arkeolojik sitler Tarihi merkezler Bina grupları Kültürel manzaralar Tarihi parklar, bahçeler Kanallar, köprüler Yel değirmenleri vb. Resimler Heykeller Kütüphane eserleri Arşivler Takılar ve süs eşyaları Eski paralar Günlük eşyalar Müzik aletleri Fotoğraflar vb.

Tablo 1. Kültürel mirasın sınıflandırılması