• Sonuç bulunamadı

2.2. Verilerin Toplanması ve Analizi

3.4.8. Köy Enstitüleri Kanunu (1940)

3803 sayılı ve 17.04.1940 tarihli Köy Enstitüleri Kanunu, 4491 sayılı ve 22.04.1940 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Toplam 24 maddeden oluşan Köy Enstitüleri Kanununda yer alan başlıca önemli maddelere bakıldığında öne çıkan önemli gelişmeler şöyle özetlenebilir: Köy öğretmeni ya da köyde işe yarayacak diğer meslek erbabının yetiştirilmesi amacıyla, tarıma elverişli arazisi bulunan yerlerde, Maarif Vekilliğince köy enstitülerinin açılmasına karar verilmiştir. Enstitülerde eğitim verilecek öğrencilerin, köy ilkokullarını bitirmiş sağlıklı ve kabiliyetli köy çocuklarının arasından seçilmesi kararlaştırılmıştır.

Enstitülerin eğitim süresi en az 5 yıl olarak belirlenmiştir Öğretmen olamayacağına kanaat getirilen öğrencilerin yönlendirileceği mesleklerin öğretim süreleri Maarif Vekilliğine bırakılmıştır. Sağlık dışında herhangi bir sebepten eğitimini yarıda bırakanların ya da enstitülerden atılanların eğitim aldıkları süre boyunca masrafları hesaplanarak kendilerinden ya da kefillerinden tahsil edilmesi kararlaştırılmıştır. Eğitimini tamamlayıp öğretmen olanların Maarif Vekilliğince atandıkları yerde yirmi yıl çalışmaları zorunlu kılınmıştır. Öğretmenler atandıkları köyde hem eğitim öğretim işlerini görecek hem de tarımsal faaliyetlerin geliştirilmesi için bağ, bahçe, tarla, atölye gibi konularında köylülere rehberlik edeceklerdir. Köy Enstitülerine seçilecek olan öğretmenler ise şu okulların mezunlarından seçilecektir: Yüksekokullar ve üniversite mezunları, Gazi Terbiye enstitüsü mezunları, Öğretmen okulları, Ticaret liseleri ve Orta ziraat okulları mezunları, Erkek Sanat okulları ve Kız enstitüleri mezunları, Köy Enstitüleri mezunları, İnşaat Usta okulları mezunları ve diğer her türlü teknik ve mesleki okulların mezunları.

Kartal (2008)’a göre; Köy Enstitülerinin eğitim sistemimize en büyük yararı eğitimin kitaplardaki bilgilerle sınırlı kalması sorununu aşarak, bilgi ve deneyimi harmanlaması, böylece öğrenilenleri yaşamla ilişkilendirmesidir. Okulların içine girememiş eğitim yöntemleri bu sayede doğada uygulamaya dökülmüştür. Kendileri de yaşayarak öğrenen öğretmenler, bu birikimlerini görev yaptıkları okullara taşımışlardır. Teori ile pratik iç içe geçmiştir. Kapluhan (2012)’a göre ise; Köy Enstitülerinin kurulmasındaki amaç köyün ve köylünün kalkındırılmasıdır. Köy Enstitülerinin kurulmasında John Dewey'in raporunda yer alan öneriler ile Avrupa’da yaygınlaşan "İş içinde iş için eğitim" görüşü etkili olmuştur. Enstitüler kente uzak kalan sekiz on köyün ortasında olacak şekilde kurulmuştur. Bir yandan eğitimin kalitesini artırırken, diğer bir yandan da ülke ekonomisine önemli katkılar sunmuş ve çok sayıda öğretmen yetiştirmiştir. Kırk Köy enstitüsü açmak, kırk bin öğretmen yetiştirmek hedeflenmiş, ancak 21 Köy Enstitüsü kurabilmiş, on yedi bin öğretmen ve sağlık memuru yetiştirebilmiştir. Köy Enstitülerinden toplamda 16.400 öğretmen, 8756 eğitmen ve 7300 sağlık memuru yetişmiştir. Köylerdeki eğitim eksikliklerinin giderilmesi ve sorunların çözülmesi Mustafa Necati, Reşit Galip Bey ve Saffet Arıkan’ın bakanlıklarında gündeme getirilmiştir. Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Atatürk’ün desteğini de yanlarına

alarak 1936 yılından itibaren köy öğretmeni yetiştirme faaliyeti içine girmişlerdir. Ancak bir süre sonra Köy Enstitüleri çeşitli eleştirilere maruz kalarak kapatılma sürecine girmiştir. Bu eleştirileri Aysal (2005) şu şekilde özetlemiştir: Enstitülerde sadece köy çocuklarına eğitim veriliyor olması ve enstitüyü bitirenlerin yine köylerde çalışmasının toplumsal sınıfların oluşmasına ve köylü ile kentli arasında bir ayrım doğmasına neden olacaktır. Bu ayrışma devletin Halkçılık ilkesiyle çelişmektedir. Enstitülerde yürütülen eğitim ve öğretim faaliyetlerinin aşırı solcu bir karakter taşıdığı ve Komünizmin yaygınlaşmasına aracılık ettiği iddia edilmiştir. Okul inşaatlarında, tarım ve teknik uygulamalarda, temizlik ve bakım işlerinde öğrencilerin çalışmasının bu iddiayı güçlendirdiği ileri sürülmüştür. Rusya’ya özendirilen bu eğitim türü Milliyetçilik ilkesi ile zıt düşecektir. Enstitülerin yönetim kadrosu genelde solcu, Marksist tanınan kişilerce doldurulmuştur. Yatılı olan Enstitülerde karma öğretim uygulanmakta olup, bu durum Türk aile ve ahlâk anlayışına aykırı olarak değerlendirilmiştir. Okul binası, atölye, öğretmen evi yapımında ve çocuklarını enstitülere göndermeleri için köylülere yüklenen sorumlulukların çok ağır olduğu ve tek tip okul binası projesinin inşaat giderlerini arttırdığını söyleyerek karşı çıkılmıştır. 1947 yılında bazı değişiklikler yapılarak teorik derslerin saati artırılmış, uygulama ve atölye dersleri azaltılmıştır. Bu değişiklik Köy Enstitüleri felsefesinden ilk belirgin uzaklaşma olarak yorumlanmıştır. Daha sonra bir kişiye aynı anda öğretmenlik, ziraatçılık ve sanatkârlık eğitimi verilemeyeceği, bu bölünmenin öğretmenin performansına zarar vereceği gerekçeleriyle Köy Enstitüleri genel bilgi derslerine yöneltilmiştir. Şubat 1954’te 6234 sayılı kanunla tümüyle geleneksel ilk öğretmen okullarıyla birleştirilmiştir (Akyüz, 2015).

Türk Eğitim Tarihindeki en tartışmalı konulardan biri Köy Enstitülerinin kurulması meselesidir. Hem toplumsal hem de bilimsel anlamda kalkınmanın planlandığı Cumhuriyet döneminde ilk hedeflerden biri okur-yazarlık oranının artırılması köylerdeki halkın da kalkınma faaliyetlerine katılımlarını sağlamaktı. Bu amaçla yapılan çalışmalarda öncelikle daha önce bahsedilen Köy Eğitmenleri Kanunu ile temel atılmış ve sonrasında Köy Enstitüleri kurulmuştur. Özellikle eğitimin teoride kalmaması ve uygulamaya ağırlık verilmesi yaparak-yaşayarak öğrenme modelinin ilk örneği olmuştur. Okullarda verilen eğitimin günlük hayattan

kopuk olması engellenmeye çalışılmış ve sadece okur-yazar bireyler değil farklı konularda da eğitimli ve donanımlı vatandaşlar yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Ancak bir süre sonra siyasi hayattaki gelişmelere paralel olarak, Köy Enstitüleri eleştirilmeye başlanmış, özellikle de sol görüşlü bireylerin yetiştirildiği kamplar olarak yorumlanmış ve kuruluş amacından saptığı ve faydalı olmadığı düşünülerek kapatılmıştır.

Benzer Belgeler