• Sonuç bulunamadı

Körfez Krizi Sonrası Türkiye’de Yaşanan Fikir Ayrılıkları

3.8. İran- Irak Savaşı

3.9.4. Körfez Krizi Sonrası Türkiye’de Yaşanan Fikir Ayrılıkları

Turgut Özal, 1 Eylül’de meclis konuşmasında hükümete yetki verilmesini, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ambargo kararı almasının ertesinde ivedilikle ekonomik yaptırımlar uygulanmasını, dinamik bir politika ile ülkenin zor bir duruma sokulmaması gerektiğini vurgulamıştır.

Bu dönemde başta yetki alanı ile ilgili olmak üzere birçok konuda fikir ayrılığı yaşanmıştır. Bu fikir ayrılıklarının birçoğu da istifa ile sonuçlanmıştır. Bu istifalardan biri de Dışişleri Bakanı Ali Bozer’in istifasıdır. Bu istifanın Özal’ın daha önceleri de telefon diplomasisi yürüttüğü George W. Bush ile Washington’da görüşme

207 Hulki Cevizoğlu, Körfez Savaşı ve Özal Diplomasisi, Form Yayınları, İstanbul 1991, s. 34.

yaptığı dönemde olması düşündürücüdür. Bush yönetiminin Özal’ı desteklemesinin ana nedeni Türkiye’nin Körfez savaşında enerji koridoru olması ve Türkiye’nin bölgede gerek coğrafi konum olarak gerekse siyasal otorite olarak güçlü olmasından kaynaklanmaktadır.

Konuyla ilgili Dışişleri Bakanı Ali Bozer’in sözleri şu şekildedir: 208

“Bir seferinde bana dedi ki:‘Sen New York’a gidiyorsun. Ben de o sırada Washington’da olacağım. Sen New York programını öyle hazırla ki, Washington’a gelebilesin ve Bush’u beraber görelim.’ Tabii dedim. Başka bir gün de bana dedi ki:

‘Ben Bush ile ikili görüşmek istiyorum’ ” Özal’ın başdanışmanı Engin Güner, Ali Bozer’in aralarındaki dostluğa rağmen kendisine Özal ile arasındaki anlaşmazlığın nedenini açıklamadığını fakat bir gece Özal’ın Bozer ile dışişlerine atanacak kişilerin atamasının neden bu kadar geciktiği konusunda tartıştıklarını zaten akabinde de Ali Bozer’in istifa ettiğini belirtmiştir. 209

Bu süreçte sadece Ali Bozer istifa etmemiş, Safa Giray ve Hüsnü Doğan da Milli Savunma Bakanlığı’ndan; Yıldırım Akbulut ise başbakanlık görevinden istifa etmiştir. Akbulut, mecliste şu sözler ile Özal’ın politikasını ve Özal’ın devlet kadrolarındaki kişiler ile görüşme yapmamasını eleştirmiştir: 210

“Yüce Meclise 4 kere gelindi; sadece, yaptıklarımız tenkit edilmek ve ülkeyi savaşa sokacağız noktasından hareket edilmek suretiyle vatandaşlarımızın zihni çelinmeye; yani, politika yapılmaya çalışıldı; ülkenin âli menfaatları nerededir diye bir öneride bulunulmadı; acaba biz bu meseleyi bir iç politika meselesi nasıl yaparız da kendimize puan getiririz, puan toplarız noktasından hareket edildi. Bakın, Yüce Meclisin değerli üyeleri; şimdi, Sayın İnönü hangi maksatla olursa olsun, Irak'a gitti, Saddam'la görüştü... Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başkanıyla, Devlet Başkanıyla,

208 Mehmet Ali Birand, Soner Yalçın, The Özal Bir Davanın Öyküsü, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul 2021, s.568.

209 Engin Güner, Özal’lı Yıllar, Babıali Kültür Yayıncılığı, İstanbul 2000, s.116.

210 TBMM Tutanakları, 18. Dönem, 66.Birleşim, 17 Ocak 1991.

Cumhurbaşkanıyla muhalefet liderleri görüşmüyorlar... Böyle bir konuda görüşmüyorlar...”

Yıldırım Akbulut, yıllar sonra Turgut Özal’ın Bush’a sevimli görünmek amacıyla cephe açmak istemiş olabileceğini ve o dönem bu politikası için Özal ile kavga ettiğini belirtmiştir.211 Art arda gelen bu istifalar, Özal’ın politikası ile ters düşenlerin istifası olarak değerlendirilmektedir. Bu süreçte gerçekleşen istifaların temelinde istifa edenlerin Özal’ın kendi yetki alanlarına müdahale ettiği ve Türkiye’nin Körfez Krizi politikasının riskli olduğu düşüncesi yatmaktadır. 212

Turgut Özal’ın Körfez politikasını eleştirenler sadece bu isimler ile sınırlı kalmamıştır. Özal’ın partisinde yer alan siyasal İslamcılar ile sosyal demokratlar, dönemin önemli muhalefetleri olan Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den Erdal İnönü, Refah Parti Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit de Özal’ın Körfez politikasını eleştirmiştir. Ecevit’e göre ABD ve diğer güçlere Türkiye’nin Orta Doğu politikası emanet edildiği için PKK, Kuzey Irak’ta oluşan otorite boşluğu nedeniyle Türkiye’de yükselmiştir. Ecevit, daha sonra Özal için

“Milletin sırtından kumar oynadı” cümlesini kullanmış, Özal’ın o dönem bir koyup beş almak söyleminin de kumarcı söylem olduğunu vurgulamıştır. 213 Güner, Bir koyup beş almak (bazı kaynaklarda üç olarak geçmektedir) sözünün Özal’a ait olmadığını Özal’ın sadece aktif politika ile kazançlar elde etmek istediğini belirtmiştir. 214 Burada önemli olan sözün kime ait olduğu değil Türkiye’nin o dönem elde ettiği kazanımdır. Bu bağlamda değerlendirilecek olunursa zaten o dönem Türkiye bir koyup üç/beş kazanmamıştır.

Ayrıca muhalefet genel olarak Özal’ın karar alırken geleneksel politikadan vazgeçtiğini, karar alırken yetkisini aşan ve Başbakan Akbulut’un ve devlet

211 Şamil Tayyar, “10 Yıllık Sır”, Sabah, 7 Kasım 2001.

212 Hikmet Özdemir, Turgut Özal, Doğan Kitap, İstanbul 2014, ss.377-378.

213Bülent Ecevit, Dış Politika ve Kıbrıs Dosyası, İş Bankası Yayınları, İstanbul 2011, ss. 387- 401.

214 Engin Güner ile 15 Kasım 2021 tarihinde yapılan mülakat.

kurumlarının fikirlerini almayarak hareket ettiğini belirtmiştir.215 Daha sonra Akbulut, Dışişleri Bakanı olduğu sürece Özal’ın kendisine müdahale etmediğini ama genel olarak dış politikaya müdahale etme temayülünün olduğunu ifade etmiştir. 216

Turgut Özal'ın zaman zaman Dışişleri Bakanlığı'na müdahalelerinin olduğunu bu müdahalelerin ise bakanlıklar için olumlu olduğunu düşünen Çetin, kendi döneminde de benzer durumların yaşandığını belirtmiştir: 217

“Benim dönemimde de zaman zaman yurt dışındaki elçilerle doğrudan temas etmeyi benden önce seçmişti. Bakanı atlayarak elçilerle doğrudan temas ediyordu.

Sonra bu işi halletik ve sorun kalmadı. Büyükelçilerimizle konuştuk ve hiçbir bakanı atlayarak doğrudan temaslarla bildirmemesi gerektiğini söyledim ve çözüldü. Yani Özal, müdahale etmeyi düşünmüştür ama sonuç vermemiştir.”

Özal’ın Musul ve Kerkük’ü almak için hamle yaptığını söyleyenler de olmuştur. Özal ise verdiği bir mülakatta şu sözler ile emperyalist bir hedefinin olmadığını açıklamıştır: 218

“… Irak tarafından bir saldırıya uğramadığımız müddetçe savaşa girmeyeceğiz. Irak topraklarından bir tek santimetre dahi almayı düşünmüyoruz.

Türkiye, Musul ve Kerkük’ü alacak mı? Hayır, almayacak. Fakat, Türkiye’nin Irak’a girmemesi için bazı ön şartları vardı: Bunlar: 1-Eğer Irak herhangi bir nedenle ve şekilde Türkiye’ye saldırıda bulunursa Türkiye “kendisini korumak için karşılık vermek” durumundadır, 2-eğer herhangi bir ülke, bir Kürt devleti kurmaya çalışırsa, Türkiye buna müdahale etmek için askeri kuvvet kullanacaktır, 3-eğer bir başka ülke Kuzey Irak’tan toprak parçası ele geçirmeye çalışırsa, Türkiye buna da sessiz kalmayacak ve müdahale edecektir.”

215Gülistan Gürbey, Arızalı Demokrasilerde Dış Politika 1983-1993 ‘Özal Dönemi’nde Türkiye’de Toplumsal Talepler ve Karar Süreçleri, Çeviri: Leyla Uslu, Odtü Yayıncılık, Ankara 2010, ss.237-239.

216Mehmet Ali Birand, Soner Yalçın, The Özal Bir Davanın Öyküsü, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul 2021, s.465.

217 Hikmet Çetin ile 28 Şubat 2021 tarihinde yapılan mülakat.

218 Turgut Özal’ı Matthias Nass and Micheal Schweli’e verdiği mülakat, 22 Şubat 1991, DBT.