• Sonuç bulunamadı

Körfez Krizi’nde Hükümette Yaşanan İstifalar

1.2. KUVEYT’İN İŞGALİ VE SONRASI DÖNEMDE YAŞANAN

1.2.5. Körfez Krizi’nde Hükümette Yaşanan İstifalar

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1990 yılının Eylül ayı sonlarına doğru ABD gezisine çıkmıştır. Ajandasında yer alan bazı konuları Washington’da başkan Bush’la bizzat görüşecekti. Aslında bu konular üzerinde varılacak mutabakatlar çerçevesinde Türk dış politikasının da seyrini belirleyecekti. Her ne kadar Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrası bölge üzerindeki Araplar arası meselelere karışmama konusundaki dış politika stratejisi, BM’nin almış olduğu kararlara Ankara’nın uymasıyla değişmiş olsa da ABD gezisi sırasında varılacak mutabakatlarla yeni bir perspektif kazanacağı açıktı. Görüşmenin ardından Türkiye’nin izleyeceği dış politika manevrası merak konusuydu. Turgut Özal bu görüşme sırasında özellikle ekonomik alandaki taleplerini başkan Bush’a iletmiştir.

Turgut Özal’ın ABD’den ve Körfez ülkelerinden ekonomik açıdan yüksek oranda yardım beklentisi bulunmaktaydı. Turgut Özal bu konuyu 1990 yılının Eylül ayında Washington’a yaptığı ziyarette dile getirmiştir. Tekstil ithalatına konan kısıtlamaların kaldırılması, askeri modernizasyona destek verilmesi ve borçların hafifletilmesi taleplerinde bulunmuştur. Başkan Bush bu isteğe 1991’in Ocak ayında 82 milyon dolarlık acil yardım paketi verilmesini sağlayarak karşılık vermiştir. Yine ABD, 1991 yılı içinde Türkiye’ye yaptığı yardıma 282 milyon dolar ilave etmiş ve askeri yardım ile birlikte tekstil ihracında 1991 için 150 milyon, 1992 için 200 milyon dolarlık bir artış sağlamıştır. Bunun yanında; Suudi Arabistan, BAE, ABD ve Kuveyt’in katkılarıyla 4,2 milyar dolar tutarındaki Türk savunma fonu hazırlanmıştır. Bu fonun bir kısmı daha sonra F-16 uçaklarının ikinci diliminin finansmanında kullanılarak ABD’ye gitmiştir.127

Ayrıca bu ziyaret sırasında Turgut Özal, bu fonlar ile birlikte ABD’den AT üyeliğinin desteklenmesi sözünü almış ve buna karşılık olarak Türkiye topraklarının askeri harekatta kullanılmasına yeşil ışık yakmıştır.128

İleriki dönemde Bernard Lewis, Turgut Özal’ın ABD ziyareti ile ilgili şu değerlendirmeleri yapmıştır: Turgut Özal’ın kendisine birkaç ay önceki Washington ziyaretinde başkan Bush’la görüştüğünü, ikircikli bir karaktere sahip olmasına rağmen

127 Oran vd., (b), a.g.e., s. 257-258 128 Sönmezoğlu, (b), a.g.e., s. 544

kararını verdiğini, bir savaşın çıkacağını ve bu savaşın hızlı ve kolay olacağını düşündüğünü söylemiştir. Ayrıca Turgut Özal her hafta Irak sınırından kaçan Iraklı subayların ve askerlerin sınırı geçerek Türkiye’ye sığındıklarını, daha savaş başlamadan bir ülkenin askerlerinin kaçtığı bir ordunun durumunun iç açıcı olmadığını ve bu yüzden savaş çıktığında bu savaşın kolaylıkla koalisyonun lehine sonuçlanacağını belirtmiştir. Lewis’in Turgut Özal’a eğer savaş çıkarsa bizim yanımızda yer alır mısınız sorusu üzerine Turgut Özal, tabi ki diyerek buna neden olarak da 1945 yılında müttefiklerin yanında yer almalarıyla aynı nedenden kaynaklandığını belirtmiş ve savaş bittiğinde masada yer almak isteriz ayrıca masada galip ülkelerin yanında olmak isteriz, menüde değil diyerek cevap vermiştir.129

Turgut Özal’ın bu düşünceleri aslında en başından beri Türk dış politikasına tek başına yön vermek istediğinin ve kriz süresince dış politikada yapılan manevraların ABD’nin Orta Doğu politikasıyla benzer nitelikler taşıdığının göstergesi olmuştur.

1.2.5.1. Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve Milli Savunma Bakanı Safa Giray’ın İstifaları Cumhurbaşkanı Turgut Özal‘la ABD Başkanı Bush’un Washington’da bulunan Beyaz Saray’daki ikili görüşmeleri başlamadan önce, baş başa görüşmeleri ve bununla birlikte yanlarında dışişleri bakanları dâhil başka hiç kimsenin bulunmaması kararlaştırılmıştır. Ancak ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı James Baker’ı toplantıya çağırmıştır. Fakat Turgut Özal, Türk Dışişleri Bakanı Ali Bozer’i dışarıda bir bekleme odasında bırakmıştır. ABD Dışişleri Bakanı’nın toplantıya alındığını görmesi üzerine Turgut Özal, Dışişleri Bakanı Ali Bozer’i toplantıya çağırmamış ve bu duruma sessiz kalmıştır.130

Turgut Özal’ın ABD’deki bu tutumu, bir Dışişleri Bakanı’nın görevi bırakmasına neden olmuştur. Ali Bozer 10 Ekim 1990 tarihinde Dışişleri Bakanlığı görevinden istifa etmiştir. İstifa mektubuna; Dışişleri Bakanlığı’nın, devletin uluslararası camiaya açılan bir kapısı olduğunu, hakkında spekülasyonlara neden olunmuş bir Dışişleri Bakanı’nın görevini gereken hassasiyetle yürütmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir. Basında çıkan çeşitli spekülasyonların gerçeği yansıtmadığını

129 Bernard Lewis and Buntzie Ellis Churchill, (2015), Tarih Notları Bir Orta Doğu Tarihçisinin Notları, Çağdaş S., (Çev.), 2. Baskı, Arkadaş Yayınları, Ankara: s. 369

istifa metninde belirtmiş olan Ali Bozer, görevini devletin çıkarlarına ve görev gereklerine uygun şekilde sürdürmeyi ve düşüncelerini her platformda açıklamayı ilke edindiğini de istifa mektubuna eklemiştir.131

Ankara, Körfez Krizi sırasında Dışişleri Bakanı’nın istifasının şokunu atlatamadan kabineden ikinci istifa haberi gelmiştir. Bu kez Milli Savunma Bakanı istifa etmiştir. Ancak bu defa istifanın nedeni parti içi hesaplaşmanın ürünüdür.

Bu gelişmelerden sonra Milli Savunma Bakanı Safa Giray da ANAP büyük kongresine katılacak delegelerle ilgili sorunları gerekçe göstermiş ve 18 Ekim 1990’da istifa etmiştir.132 Bu istifa her ne kadar Körfez Krizi ve Turgut Özal’la yakından

ilişkilendirilmese de birer hafta arayla kabineden gelen iki önemli bakanın istifası, hükümette soğuk duş etkisi yapmıştır. Ayrıca kamuoyu ve basın, istifaları yakından takip etmiş ve Turgut Özal’ın bu istifalarda etkin rol oynadığını düşünmüştür.

1.2.6. BM Güvenlik Konseyi’nin 678 Sayılı Kararı ve Üye Ülkelerin Görüşleri