• Sonuç bulunamadı

2.4. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kuruluş Süreci

3.1.2. Johnson Mektubu

Türkiye’nin bütün uğraşlarına rağmen 1964’te Nisan ve Mayıs aylarında da Kıbrıs’ta çatışma ortamı sürmüştür. Gelişmelerin gidişatı karşısında İnönü Hükümeti, 2 Haziran 1964’te MGK toplantısında Kıbrıs’a bir askerî müdahalede bulunma kararı alma gereği duymuştur.162 Hatta bu karar üzerine 6 Haziran’da Kıbrıs’a çıkarma yapılacağı da belirtilmiştir.163

3 Haziran’da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fazıl Küçük’ün anayasa ihlalleri konusunda bir toplantı yapılması çağrısı Rum tarafınca reddedilmiştir. 158 Y. Güler, a.g.m., s. 108. 159 A. Olgun, a.g.e., 1991, s. 27. 160 http://www.hurriyet.com.tr/kibris-baba-mirasiymis-5373606 (20.02.2016) 161 A. Gevgili, a.g.e., s. 291-292.

162 Nasuh Uslu, “Türk-Amerikan İlişkilerinde Kıbrıs”, Ankara 2000, s. 177’den aktaran B. Şener, a.g.m.,

s. 20.

163

Türkiye’nin aynı konuda, aynı gün Rumlara verdiği son nota da, Rumlarca Ada’nın savunulması için gereken önlemlerin, Kıbrıs Hükümeti’nin yetkisinde olacağı yanıtıyla reddedilmiştir.164

Türkiye’nin Kıbrıs’a bir müdahale kararı almasındaki asıl amaç, Kıbrıs’a yapılacak bir çıkartmayla Makarios’a kendi taleplerini kabul ettirebilmektir. Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin’in itirazına rağmen, bu karardan ABD Büyükelçisi Raymond Hare’e de bilgi verilmiştir. Hare, gelişmeleri Washington’a bildirmiştir. Türkiye’nin Ada’ya yapacağı olası bir çıkartmanın engellenmesi amacıyla, ABD Başkanı Johnson’un yönlendirmesiyle harekete geçen Hare, 4 Haziran günü Başbakan İnönü ile bir görüşme yapmıştır. İnönü bu görüşmede, Türkiye’nin çıkartma kararında ısrarcı olduğunu ifade etmiştir. Bunun üzerine Hare, İnönü’den bir günlük süre isteyerek Washington ile temasa geçmiştir. Bu süre zarfında ABD’nin 6. Filo’suna bağlı bir birlik Türkiye ile Kıbrıs arasında konuşlandırılarak Türkiye’nin olası bir müdahalesinin önlenmesi düşünülmüştür. 165

Çıkarmanın gerçekleştirileceği 6 Haziran’dan bir gün önce, 5 Haziran 1964’te İsmet İnönü’ye ABD başkanı, “Johnson Mektubu” diye anılan o ünlü mektubu göndermiştir.166

Mektubun genel içeriği şöyle idi:

―1) Türkiye, Garanti Antlaşmasını tam işletmeden adaya müdahale kararı almıştır. Türkiye henüz müdahale hakkını kullanamaz.

2) Türkiye tarafından Kıbrıs'a yapılacak askeri bir müdahale, kendisini Sovyetler Birliği ile bir çatışma durumuna sokabilir. Türkiye, NATO'lu müttefiklerine danışmadan, onların "rıza ve muvafakatı"nı almadan böyle bir harekete giriştiğine göre, acaba NATO'nun Türkiye'yi savunma yükümlülüğü var mıdır? Türkiye bu noktayı herhalde düşünmedi.

3) Türkiye ile Amerika arasında mevcut 12 Temmuz 1947 tarihli yardım antlaşmasının 4'üncü maddesine göre, Türkiye Amerika'nın vermiş olduğu silahları Kıbrıs'a müdahalede kullanamaz. Çünkü bu silahlar Türkiye'ye savunma amacı ile verilmiştir.

4) Ayrıntılı görüşmeler için Türkiye Başbakanı Vaşington'a giderse Başbakan

164 A. Gevgili, a.g.e., s. 292.

165 N. Uslu a.g.e., s. 177’den aktaran B. Şener, a.g.m., s. 20. 166

Johnson bundan memnun olacaktır.‖167

12 Mart 1947 tarihli Truman Doktrini, Türk-Amerikan ilişkilerinde olumlu bir dönüm noktası olmuşken, 5 Haziran 1964 tarihli Johnson Mektubu ise ikili ilişkilerde olumsuz bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye’nin oldukça hassas olduğu ve kendisini haklı bulduğu davada ortaya konan bu ters tutum, Türkiye'de Amerika'ya olan güveni önemli ölçüde zedelemiş ve etkilerini daha sonraki yıllara kadar devam ettirmiştir. Bu dönemde, Başbakan İsmet İnönü'nün Kıbrıs konularındaki danışmanı olan Nihat Erim, konu hakkındaki bazı görüşlerini söylemiştir. Erim, Türkiye’de ilk defa bu olaydan sonra Amerika aleyhine kamuoyu oluştuğunu ve bu durumun sonraki yıllarda da artarak etkisini devam ettirdiğini ifade etmiştir.168

Türk dış politikasında oldukça sarsıcı bir etki yaratan bu mektup, Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalede bulunmaktan vazgeçmesinin de önemli bir nedeni olmuştur. Böylece, 1963 yılının aralık ayından bu yana 4 kez (25 Aralık 1963, 15 Şubat 1964, 13 Mart 1964, 7 Haziran 1964) Kıbrıs’a müdahale etme düşüncesinde olan Türkiye, bu müdahale düşüncesinden 1974 Barış Harekatı’na kadar yaklaşık 10 yıl gibi bir süreyle vazgeçmek zorunda kalmıştır.169

Başbakan İsmet İnönü Türkiye’de cereyan eden bu gelişmelerden dolayı, Başkan Johnson’un mektubuna, sekiz gün sonra 13 Haziran 1964’te daha uzun ve geniş içerikli olan ancak yumuşak bir üslupla kaleme alınmış bir mektupla cevap vermiştir.170

“1) Mektubun "gerek yazılış tarzı, gerek muhtevası", Amerika'nın Türkiye gibi bir müttefiki için "hayal kırıcı" olmuştur.

2) Bu son teşebbüs ile birlikte, 1963 sonundanberi Kıbrıs'a askeri müdahale ihtiyacı dördüncüdür. Ve Türkiye bu işin başındanberi Amerika ile danışma halinde bulunmuştur.

3) Kıbrıs rum hükümeti açıkca silahlanmaya başlamış, Anayasa dışı faaliyetlere girişmiş, Türklere karşı "zulmünü" arttırmış ve bütün bunlar Yunanistan tarafından, kendisinin imzaladığı milletlerarası antlaşmalara aykırı olduğu halde, desteklenmiş, lakin Türkiye'nin bütün uyarmalarına rağmen Amerika bir şey yapmamıştır

167 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995), C. 1-2, İstanbul 2007, s. 789. 168 F. Armaoğlu, a.g.e., s. 789-790.

169 B. Şener, a.g.m., s. 21. 170

4) Birbirlerine karşı antlaşmalardan doğan zorunluluklarını; yükümlülüklerini istediği zaman reddeden devletler arasında bir ittifaktan söz edilebilir mi?

5) "NATO müttefiklerinden herhangi birine yapılacak saldırı, saldırgan tarafından tabiatiyle daima haklı gösterilmeye çalışılacaktır. NATO'nun bünyesi saldırganın iddialarına kapılacak kadar zayıf ise, hakikaten tedaviye muhtaç demektir."

6) Türkiye'nin anlayışına göre, NATO, saldırıya uğrayan bir üyeye derhal yardımı mecburi kılmaktadır. Üyelerin takdirine bırakılan husus, yardımın mahiyeti ve genişliğidir.‖171

Johnson Mektubunu izleyen başka gelişmeler olsa da bunlar ancak bir ayrıntı olarak değerlendirilebilir. Sonuçta ABD, Kıbrıs’a yapılacak olan Türkiye’nin müdahalesini durdurmuştur. Ancak Başbakan İnönü her şeye rağmen Başkan Johnson’un yaptığı çağrıya olumlu karşılık vermiş ve 21 Haziran’da ABD’ye gitmiştir.172

Benzer Belgeler