• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.2. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE ÖNEMİ

2.2.4. Jeotermal Enerji ve Önemi

Jeotermal enerji yer kabuğunun derinliklerinde yer alan magma platon radyoaktif elemetlerin tepkimeye girmesiyle oluşan yüksek derecede sıcaklığın etkisiyle yeryüzüne çıkan ısı akımıdır. Yağan yağmur suları ve yer altı suları magmaya ulaşarak orada kızgın kayalarla birlikte ısınmakta ve bu ısınma sonucunda yeryüzüne volkanlar şeklinde çıkmaktadır. Yeryüzüne ulaşan bu enerji ise buhar tirbünleri aracılığıyla elektirik enerjisine dönüştürülebilmektedir. Jeotermal enerji; binalarının ve seraların ısıtılması, mineral açısından zengin olmasından dolayı kimyasal madde üretiminde, tarımsal kurutma, termal turizm gibi alanlarda kullanılmaktadır. Jeotermal enerji dünyadaki toplam kurulu gücün %1-2 sinden fazlasını temsil edememektedir. Jeotermal enerjinin coğrafi koşullardan ve iklim şartlarından etkilenmemesi, rüzgar ve güneş gibi hava şartlarına bağımlı olan diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına göre daha avantajlı konumdadır. Eski çağlardan bu yana yeraltı sıcak su kaynağı bilinmektedir. Sıcak su kaynakları hem ısınma hem de

sağlık amacıyla kullanmaktaydı. Son yıllarda gelişen sondaj teknolojisiyle yüzeye çıkarılan sıcak su kaynağından en verimli şekilde yararlanılmaktadır.

Tarihte ilk jeotermal sondaj 1841 yılında İtalya’da açılmış ve 1904 yılına gelindiğinde ise ilk defa jeotermal enerjiden elektrik üretimi gerçekleşmiştir. Jeotermal kaynakların kullanımı Japonya’da 1919’da, ABD’de 1920’de İzlanda’da 1928’de Yeni Zelanda da ise 1940’larda volkanik buharlar ve sıcak suların kullanımıyla ilgili girişimlere başlamışlardır. ABD’nin Sanfransisko eyaletinde bulunan jeotermal santral, Kaliforniya’nın elektirik enerjisinin yarısını karşılmaktadır. Bunun haricinde Fransa, İzlanda ve Macaristan’da şehirlerin ısıtılmasında endüstriyel bazı alanlarda jeotermal enerjiyi kullanmaktadır. Dünyada her geçen gün jeotermal güce yatırım artmaktadır. 1960’lı yıllarda dünyada kurulu güç sadece 680 MW düzeyinde ve bunun %50’si İtalya’da yer almaktaydı. 1960’tan sonra jeotermal enerjinin teknik ve ekonomik açıdan geçerli bir enerji kaynağı olduğu görüşü yaygınlaşmıştır. (Yücel, 1994: 133-135). 1970’li yıllarda yaşanan iki önemli petrol krizinden sonra jeotermal potansiyeli olan ülkeler jeotermal gibi alternatif enerji kaynaklarına yönelmişlerdir. Son yıllarda jeotermal enerji üzerinde teknolojik iyilerştirmeler ve yenilikler artmaktadır.

2.2.4.1. Dünya Jeotermal Enerji Potansiyeli

Uluslararsı enerji ajansının tahminlerine göre dünya enerji üretimi içerisinde jeotermal enerjinin payı %0,3’tür. Bu pay oldukça düşük olmasına rağmen jeotermal enerji mevsim şartlarına bağlı olmaksızın sürekliliği olan bir enerji kaynağıdır. Dünyada jeotermal enerji potansiyelinin 2018 verilerine göre 14.369 GW’e olduğu düşünülmektedir. Jeotermal enerjiden elektirik üretiminde ise sırasıyla; ABD, Filipinler, Endonezya, Türkiye ve Yeni Zelanda yer almaktadır. Elektirik dışı diğer alanlarda kullanım potansiyeli ise 70.000 MWt düzeyindedir. Jeotermal enerjiden doğrudan kullanan ilk 5 ülke ise ABD, Çin, İsveç, Belarus Ve Norveç’tir.

Tablo 2.14: Ülkelere Göre Jeotermal Enerji Kurulu Güç Sıralaması

S. Ülke Güncelleme Kurulu Güç (MW)

1. Amerika Birleşik Devletleri Aralık 2018 3.639 2. Endonezya Aralık 2018 1.948 3. Filipinler Aralık 2018 1.868 4. Türkiye Ocak 2019 1.303 5.

Yeni Zellanda Aralık 2018 1.005

6. Meksika Aralık 2018 951 7. İtalya Aralık 2018 944 8. İzlanda Aralık 2018 755 9. Kenya Aralık 2018 676 10. Japonya Aralık 2018 542 Kaynak:https://www.enerjiatlasi.com/ulkelere-gore-jeotermal-enerji.html 28.01.2019.

Uluslararası alanda jeotermal enerjiden elektirik üretimi %0.04 civarındadır. Bu oldukça düşük bir rakamdır. IEA’nın tahminlerine göre ise; 2050 yılına gelindiğinde jeotermal enerjiden elektirik üretimi %3.5 seviyelerinde olacaktır. Rakamlara bakıldığında jeotermal enerjiye yeteri kadar yatırım yapılmadığı görülmektedir. Dünyada jeotermal enerji potansiyeli bakımından ilk sırada ABD yer alırken,

ardından Endonezya ve Flipinler gelmektedir. Türkiye ise, jeotermal kaynak potansiyeli açısından dünyada 7, Avrupa’da ise 1. sıradadır. (https://www.setav.org/kategori/enerji/ 10.01.2019).

2.2.4.2. Türkiye’de Jeotermal Enerji Potansiyeli

Yer kabuğunun belirli derinliklerinde toplanan sıcak su, buhar ve gazlardan elde edilen bir enerji olan jeotermal enerji düşük maliyetli ve çevreci bir yenilenebilir enerji kaynağıdır. Türkiye coğrafi ve jeopolitik konumu itibariyle sıcak su kaynakları bakımından zengin bir bölgede yer almaktadır. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) yaptığı çalışmalara göre Türkiye yaklaşık olarak 31 bin 500 MW termal ısı potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel 5 milyon evin ısıtılmasına eşdeğerdir. Ancak bunun sadece %2’sinden faydalanabilmektedir. Jeotermal enerji Türkiye’de ilk defa 1964 yılında Balıkesir’de bir otelin ısıtılmasında kullanılmıştır. İlk jeotermal elektirik santrali ise Denizli’nin Sarayköy ilçesinde kurulmuştur.

Şekil 2.4: Türkiye Fay Hatları ve Jeotermal Alanların Görünümü

Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü 10.112018.

Türkiye jeotermal enerji bakımından dünyada ilk on içerisinde yer almaktadır. Jeotermal kaynaklar daha çok orta Anadolu, batı ve kuzeybatı bölgelerindedir. Türkiye’nin jeotermal enerji kurulu gücü yıllar geçtikçe artış göstermiştir. 2002 yılında 17,5 MW olan kurulu güç, 2017 yılına gelindiğinde 820 MW düzeylerine gelmiştir. Türkiye ulusal yenilenebilir enerji eylem planı kapsamında jeotermal enerji kurulu gücün 2023 yıında 1.000 MW’a ulaştırılması amaçlanmaktaydı ve 2019 yılında 1300 MW kurulu güce ulaşarak hedef 4 yıl önceden tutturulmuş oldu. Türkiye jeotermal enerji potansiyeli açısından dünyada söz sahibidir. 2007 yılında yürürlüğe giren “Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu” ile jeotermal enerji alanında ilk hukuki çalışma yapılmış oldu ve jeotermal enerjinin önündeki bürokratik engeller kaldırılarak yatırımlarda artış sağlanmıştır (ETKB Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı 10.11.2018) Türkiye’de jeotermal enerji kullanımı istenilen seviyeye getirilememiştir. Son yıllarda termal turizm tesislerinin geliştirilmesi bu alana olan olan yatırımları arttırmıştır. Kaplıca turizmine yönelik yatırımların arttırılması jeotermal enerjiden elektrik üretimi çalışmalarının yapılmasınında önünü açmaktadır. Türkiye’nin gelecek yıllarda enerji ihtiyacı göz önüne alındığında jeotermal enerji tek başına çözüm olmayacak fakat enerji sorununun giderilmesinde önemli rol oynayacaktır.