• Sonuç bulunamadı

2.3. ISO 14001 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ VE ÇEŞİTLİ ÜLKE

2.2.4.5. Japonya

1950’li ve 1960’lı yıllardaki hızlı ekonomik büyümede Japon kamu ve özel sektörü yatırımlarını yaparken, çevreyi korumayı dikkate almaksızın bu yatırımları gerçekleştirdiği için kirlilik düzeyleri, çevreye geri dönüşü imkansız zararlar veriyordu. Hava kirliliğinden korunmak için öğrenciler maske takmışlar, balıklar ise sanayi atıklarının nehirlere ve denize boşaltılmasından dolayı yenemez hale gelmiştir64. Bu bağlamda kirlilik düzeyi insan sağlığını da olumsuz etkileyerek kitlesel ciddi sağlık problemlerini ortaya çıkarmaktaydı. Bu konuda yapılan hukuki düzenlemeler de etkin olamamıştır ki, daha sonra bu etkileri önleyici yeni hukuki düzenlemeler devreye sokulmuştur. 1970’li yıllarda çevre kirliliğini azaltacak olan asıl önemli gelişme bu dönemdeki petrol krizleridir. Petrol bakımından dışa bağımlı olan Japonya, kalkınmasını devam ettirmek için daha az enerji harcayan ve fosil yakıt kullanımını en aza indiren teknolojiler geliştirmeye çalışmıştır. Bu hareket hükümetçe de güçlü bir şekilde desteklenmiştir. Temel amaç, enerji tasarrufu olmakla birlikte dolaylı şekilde

63 David Hitchens, Jens Clausen, Mary Trainor, Michael Keil, Samarthia Thankappan, “Competitiveness, Environmental Performance and Management of SMEs”, Greener

Management International, Greenleaf Publishing, United Kingdom, Winter 2003, Issue 44, s.52.

çevre performansı da artış göstermiştir. Burada önemli olan husus şudur ki; Japonya bu politikasıyla çevre koruma politikalarını ve ekonomik büyüme politikalarını bağdaştırma başarısı yanında birbirini destekler hale getirmeye de çalışmıştır. Japonya, 1970 ile 1980 yılları arasında G7 ülkeleri arasında en yüksek

ekonomik büyümeyi başarırken aynı zamanda OECD üyeleri arasında da SO2 ve

NO2 emisyonunu en yüksek oranda azaltan ülke olmuştur65.

Japon sanayi çevreleri ve hükümeti arasındaki ilişki düzeyine bakıldığında ABD’dekinin tersine ekonomik ve çevresel alanlarda otorite paylaşımının olduğu görülmekte ve bir işbirliği durumu oluşmaktadır66. Kumanda ve kontrol yaklaşımı yerine kuruluşların ISO 14001’e yöneltildiği ve bu yönde desteklendiği görülmektedir. Almanya örneğinde olduğu gibi, Matouq Mohammed’in yapmış olduğu ampirik çalışmada kuruluşların bağlı olduğu Japon sanayi ve ticaret odalarının ve kuruluşların genel merkezlerinin ISO 14001’in tanıtılmasında ve şubelerinin bu sertifikayı elde etmesinde önemli bir rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Chubu denilen çalışmanın yapıldığı Japonya merkez bölgesinde bulunan kuruluşların çoğunun Toyota, Sony, Honda, Toshiba Fujitsu gibi ihracat- ithalat yönelimli kuruluşlar olduğu belirtilmiştir. Bu bölgedeki kuruluşların yanı sıra bölgedeki şehirlerin kamu hizmeti yapan makamları da ISO 14001’i elde etmeye çalışmaktadırlar. Ayrıca hükümet, kuruluşları ISO 14001 sertifikası elde etme konusunda cesaretlendirerek kumanda ve kontrol mekanizmasındaki aşırı

denetim ve gözetimin bu yolla hafifleyeceği sözünü vermektedir67. Bu

açıklamayla ABD-Japonya örneğindeki farklılaşma daha da netleşmektedir. Yapılan çalışmadan elde edilen sonuçlara göre ISO 14001 sertifikası, Japon kuruluşlarının çevreye olan etkileri üzerindeki pozitif etkisi önemli düzeyde gerçekleşmiştir. Sertifikalı kuruluşlar, petrol, su ve kağıt gibi doğal kaynakların tüketiminde daha etkin hale gelmişler ve tüketim oranlarının azalmasıyla çevreye

65 Masao Nakamura, Takuya Takahashi, Ilan Vertinsky, “Why Japanese Firms Coose to Certify: A Study of Managerial Responses to Environmental Issues”, Journal of Environmental Economics

and Management, Academic Press, July 2001, Volume 42, Issue 1, s.23-24.

66 Welch, Rana, Mori, a.g.m., s.62.

67 Matouq Mohammed, “The ISO 14001 EMS Implementation Process and Its Implıcatıons: A Case Study of Central Japan”, Environmental Management, Volume 25, Number 2, s.178-179.

verdikleri zararı da en aza indirmişlerdir68. Ayrıca yapılan bir diğer çalışma da, Japonya’daki ISO 14001 sertifikalı kuruluşların sertifikası olmayanlara göre çevre performansı konusunda daha yüksek bir başarı elde ettiğini kanıtlamıştır69.

Motouq Mohammed’in çalışmasında Japon kuruluşlarının ağırlıklı olarak kuruluş içindeki çevresel yönlerin geliştirilmesi, çalışanların çevre bilincinin artırılması, kamu nezdinde kuruluş imajının iyi tutulması şeklinde sertifika elde etme amaçları olduğu vurgulanmıştır. Yerel ve uluslararası yeni pazar kazanımını temel amaç olarak değerlendirenlerin oranı %10 düzeyinde kalmıştır70. Çalışma 1997 yılına ilişkin olduğu için tarife dışı ticaret engellerini aşma noktasında ISO 14001’in bir araç olarak henüz değerlendirilemediği sonucuna ulaşabilmek mümkündür. Ancak günün gelişen koşullarında daha güncel olan çalışmalar ISO 14001’in anahtar rolünü ortaya çıkarmaya başlamıştır.

Daha güncel olan Masao Nakamura, Takuya Takahashi ve Ilan Vertinsky’nin çalışmasında ortaya çıkan sonuca göre, Japon ihracat kuruluşlarını ISO 14001’i elde etme yönünde zorlayan itici gücün, bu kuruluşların Avrupa Birliği pazarındaki yerlerini koruma isteği olduğu ortaya çıkmış ve bunun genel olarak kabul edilen bir gözlem olduğu belirtilmiştir. AB’de ve Kuzey Amerika’da çevreye ilişkin kamu değerleri ve çevre bilinci, ISO 14001’i Japon ihracat kuruluşları açısından yaşamsal hale getirmektedir. Bunun yanında elektronik, otomotiv ve makine gibi ihracat yönelimli endüstrilerin çevreci politikalarıyla kimya, kağıt ve enerji sektörü gibi rekabetçi olmayan yerel temelli sektörlerden hem daha ileri hem de daha rekabetçi oldukları belirtilmiştir. İhracat yönelimli kuruluşların AB pazarındaki yerlerini korumak ve geliştirmek için tercih ettiği ISO 14001’in yurtiçine yönelik çalışan kuruluşların elde etmesine de öncülük yaptığı sonucuna ulaşılmıştır71.

68 y.a.g.m., s.187.

69 Welch, Rana, Mori, a.g.m., s.69. 70 Mohammed, a.g.m., s.180.

N. Roth Arriaza da Japon kuruluşlarının ISO 14001’e öncelikle Avrupa Birliği’nin ticaret engellerini aşma noktasında ilgi duyduklarını ve bunun için elde etmek istediklerini belirtmiştir72.

Ayrıca yapılan çalışmalarda ISO 14001’i elde etme amaçlarından birisinin de halkla iyi ilişkiler içinde bulunma olduğu belirlenmiştir. Matouq Mohammed’in çalışmasında anket yapılan kuruluşların % 89’unun beklenmeyen bir kaza durumunda yerel halkı da kapsayan geliştirilmiş bir planları olduğu, % 84’ünün kuruluşlarının yapmış olduğu faaliyetlerin çevresel etkilerine ilişkin olarak yerel halktan gelecek şikayet ve yorumları izleyip değerlendirecek bir bölüm kurduğu ya da çalışan görevlendirdiği, %56’sının çevreye yönelik çabalarını göstermek için halka açık seminerler ve toplantılar düzenlediği, %44’ünün yerel halk arasında “yeşil pazar” (green market) anlayışının geçerliliğini artırıcı program ve planlar hazırladığı, %60’ının yerel halk için geri dönüşüm sistemi gerçekleştirmeye yönelik çevre eğitim programları yapmayı düşündüğü tespit edilmiştir73. Ayrıca enerji, hammadde, su kullanımı, CO2

üretimi, hava kirliliği, atık, geri dönüşüm, çevre harcamaları, amaçlar ve denetim

sonuçları gibi çevreye ilişkin bilgileri verme konusunda ISO 14001 sertifikası olan kuruluşların sertifikası olmayanlara kıyasla daha açık ve şeffaf olduğu belirlenmiştir74.

Japon kuruluşlarının ve kamu kuruluşlarının ISO 14001 sertifikasını stratejik bir araç olarak değerlendirmesi ve onu elde etmeye çalışmaları, Japonya’nın 19584 sertifika sayısıyla75 dünyada en çok sertifikaya sahip ülke olmasını sağlamıştır. Belirtilen sayının aynı hızda artması beklenmektedir.

Tüm bunlar ISO 14001’in kamunun bilgilendirilmesine dönük yaklaşımının olumlu yansımalarıdır. Ayrıca bu durum sürdürülebilir çevre kadar sürdürülebilir sanayinin ve ticaretin sağlanmasına NIMBY (Not In My Back Yard - Arka Bahçemde Bile Olmasın) sendromunun aşılması suretiyle katkı sağlayıp

72 y.a.g.m., s.25.

73 Mohammed, a.g.m., s.183. 74 Welch, Rana, Mori, a.g.m., s.69.

kamu otoritesi-halk-özel sektör bütünlüğünde oluşabilecek gerilimi de en aza indirmektedir.

Gelişmiş ülkelerde atık ve artıkların çevreye zararsız hale getirilmesine ilişkin tüm çevre koruyucu uygulamalara rağmen toplumların reddetme sendromu ya da saplantısı için ifade edilen NIMBY’nin açıklık politikaları desteğiyle YIMBY (Yes In My Back Yard - Arka Bahçemde Olsun) haline dönüşmesi beklenmektedir76.

Benzer Belgeler