• Sonuç bulunamadı

iyi bir durumda olursa artýk savaþ ihtimali kalmaz

ABDULLAH AYMAZ

K A Z A N C I N

10 ’da 9 ’u

ailem 27 17 ARALIK 2005 CUMARTESÝ

maddî kazancýn yanýnda iþte böyle barýþ imkânlarýna zemin hazýrlama-sý açýhazýrlama-sýndan geniþ mânâlarý da içine almaktadýr. Bunun için milletlera-rasý ticarî münasebetlerde þahsî dostluklar da çok mühimdir. Bir kýným anlatmýþtý... Çerez iþleri ya-pan bir iþadamý büyük bir borç al-týna girer. Borçlar 25 milyon dolarý bulmuþtur. Bütün iþlerini 24 mil-yon dolara bir bankaya býrakýp iþin içinden çýkmaya çalýþýr. Son anda bankadan kendisine ancak 8 mil-yon dolar verebileceklerini söyler-ler. Tam o sýrada, bir Avrupa ülke-sinden bir firma sahibi ortak ara-maktadýr. Buluþurlar ve karþýlýklý olarak dostluk tesisi niyetiyle iki aile yemeðe çýkarlar. Hanýmlar soh-bet ederken yabancý hanýmýn gözle-ri yaþarýr... Çünkü bizimkine kaç çocuklarý olduðunu sorar. O da beþ tane olduðunu; fakat üç tanesinin

kendisinin öz evladý olduðunu söy-ler. Yabancý haným, diðer ikisinin eþinin baþka hanýmýndan mý oldu-ðunu sorar. O da “Hayýr. Bir genel müdürümüz vardý, vefat etti. Ýki çocuðu kaldý. Eþim onlarýn bakým-larýný üzerine aldý ve bu çocuklarý kendi öz evlatlarýmýzdan asla ayrý tutmamamýz gerektiðini söyledi.

Bizimkiler ne yerse onlar da onu yer; ne giyerlerse onlar da ayný kalitede elbise giyerler.” deyince kadýncaðýz çok duygulanýr ve að-lamaya baþlar. Otele dönünce de eþine “Biz ortaðýmýzý bulduk.” di-yerek bunu anlatýr. O da bu mü-esseseye 90 milyon dolar deðer biçer. Yarýsý olan 45 milyonu ve-rerek ortak olur... Ümit ediyo-rum ki, Anadolu insanýný, iç dün-yasýnda taþýdýðý manevî hazinele-riyle insanlýk, tam tanýyabilse çok güzel þeyler olacaktýr inþaallah.

ailem

HAYAT VE TÝCARET

Milletlerarasý ticarî müna-sebetlerde þahsî dostluk-lar çok mü-himdir. Efen-dimiz’in “tica-ret”e teþvik etmesinin hikmetleri pek çoktur.

FOTOÐRAF: KÜRÞAT BAYHAN

ailem

DR. CAN

Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna/Ýstanbul dr.can@zaman.com.tr

Korkuyorum

17 ARALIK 2005 CUMARTESÝ ailem 28

Z.Y

Merhaba Can abi. Sanki 100 yaþýnda-yým. Açýköðretim öðrencisiyim. Ders-lerimde sorun yok, ama içimde bir korku var ve çok sýkýlýyorum!

DR.CAN

Sevgili Zeynep kýzým. Bir bebek, bir ço-cuk ya da bir genç eðer anne-babasýný se-ver, onlara güvenirse daha ilk günden iti-baren bu “güven”le çok rahat yaþar, ba-þarýlý ve saðlýklý bir süreç geçirir... Biz insanlar da bu koca kâinatta yaratýcý-ya, O’nun bizi sevdiðine, þefkatli ve merhametli olduðuna inanýr ve güvenir-sek; mutlu yaþar, kaygý ve korkularýmýz-dan kurtuluruz...

Eðer her þeyi O’nun yarattýðýna ve ted-vir ve idare ettiðine, her zerrenin O’nun emri ile hareket edebildiðine dair inancý-mýz yeterli olmazsa Allah’tan yeteri kadar istifade edip layýkýyla saygý gösterip korkmazsak bir tek Allah’tan korkaca-ðýmýza her bir þeyden, atomdan, zerre-den olaydan korkar hale geliriz... Bu korku da bizi olmadýk kaygýlara sürük-ler, vehimler içinde býrakýr...

Mesela, hasta olduðumuzda “MÝK-ROP”a tesir-i hakiki verir, “hastalýk geç-meyecek, sakat kalacaðým, iþlerim aksa-yacak, kötü olacaðým, bu mikroplar beni öldürecek” gibi vehimler içine girersek, baðýþýklýk sistemimiz altüst olur, moral sý-fýrlanýr ve belki de korktuðumuz baþýmý-za gelir. Hâlbuki mikroskoplarla bin-lerce kez büyütünce ancak görebil-diðimiz bakteriden korkmayýp, mikrobu da, hastalýðý da, ilacý da þifayý da yaratanýn Allah oldu-ðuna inanýp, sebepler ça-pýnda çare ararsak salah buluruz. Zamanýn birin-de uzak bir diyarda,

daðýnýk kýzýl saçlý, en az 3-4 metre boyun-da tek gözlü eli baltalý bir DEV yaþarmýþ.

Her yýl bir vakitte daðdan köye iner, aha-liye baðýrýrmýþ... “ Ýçinizde en güçlü, en cesur kim varsa gelsin onu öldürüp yiye-ceðim.” dermiþ. Köylüler de her sene hem çaresizlik hem de bir ümitle güçlü bir adamý onun önüne iterlermiþ. Kurban-lar her sene devin karþýsýna çýkarKurban-larken korkudan tir tir titrerlerken bir taraftan da abdesti bozan her þeyle iç elbiseleri-ni kirletirlermiþ.. Gerçi abdest nedir onu da bilmezlermiþ ya...

Bir gün köye inançlý, korkusuz bir cengaver gelmiþ... “Bu köyü çok sevdim.

Buraya yerleþeceðim.” demiþ. Köylüler de “Böyle, böyle, böyle” diyerek, DEV’den bahsetmiþler... Yiðit adam; “Ben böyle þeylere pabuç býrakmam.” diyip kýlýcýnýn 10.000’inci bakýmýný yapmýþ.. Gün gel-miþ çatmýþ... Ýnançlý akýncý, korkusuzca devin üstüne yürümüþ.. “Yeter senden çektikleri, senin yüzünden Allah’tan deðil

“DEV”den korkar hale gelmiþ bu ahali.”

diyerek bir taraftan kýlýç savurmuþ... Bir de ne görsünler koca dev sanki þiþme bir balon gibi küçülüyor, sönüyormuþ... So-nunda cesur adam, kýlýcý kalbine sok-muþ cücenin ve sorsok-muþ; “KÝMSÝN SEN YAHU!” Minnacýk dev acý içinde fýsýl-damýþ. “BENÝM ADIM KORKU.”

Allah’a kul olan ve O’ndan korkan, hiç-bir þeyden korkmaz Zeynepçiðim. Böylece paraya, pula, þöhrete, maka-ma, insan ve hayvanlara, eþya ve hadiselere de tapmaktan ve kul ol-maktan kurtulur. Al-lah’a kul ve köle olan, böylece ruhunu ve be-denini saran tüm zincir ve prangalarý da

ký-rar... Esenkal.

ailem

DR. CAN

ailem 29 17 ARALIK 2005 CUMARTESÝ

Ayþe

Cebime yanlýþlýkla bir mesaj geldi.

Bunalýmda birisiydi. Ben de cevaben dünyanýn imtihan yeri olduðunu, sa-býr gerektiðini, tek dayanaðýn Rab-b’imiz olduðunu yazdým. Biraz topar-ladý. Þimdilerde bu bey benimle ta-nýþmak istiyor. Bir bayan olarak tek-life nasýl bakmalýyým bilmiyorum.

Dr. Can

Ýyi kalpli kýzým Ayþe. Mesele þu ki;

sana gelen mesaj:

1) Bir yanlýþlýk eseri mi? (iyi niyetli) 2) Bir oyun mu? (iyi ya da kötü niyetli)

3) Seninle irtibata geçip arkadaþ olmak için bir fýrsat kollama mý?

(niyetini bilmiyoruz)

4) Bir imtihan mý yoksa? Þýklarý uzatabiliriz. “Kendini biraz topladý”

dediðine göre sadece 1-2 mesajla kalmamýþ iþ anlaþýlan. Yani tanýþ-ma faslý telefonda olmuþ da sýra gö-rüþmeye gelmiþ gibi. Elbette çalýþan bir bayan günde belki 100 kiþiyle görüþür, konuþur, tanýþýr. Ya da bakkala gider ekmek alýr para öder-sin. Belki 5 yýldýr ayný bakkala gi-der görüþür, tanýþýrsýn. Bakkal am-ca seni tanýr, sen de onu. Ama

de-diðim gibi niyetler eksenine göre her tanýþma farklý ufuklara gidebi-lir. Dikkatli olmalý, nefislerin deðil mantýðýn çerçevesinde hareket etmeli. Ama sonucunda her iki tarafýn mutluluðu varsa (ki bu niyetlerin çizdiði yolda belli olur) ileride bu mevzu da usulü dairesinde halledilir.

Gerçek bir olay

5-6 hostesin kabin amiri yakýným bir bayan anlattý:

“Ýsveç’te havaalanýndaydýk. Ýstan-bul’a kalkýþýmýza 3-4 saat vardý.

Hosteslerle kapý aðzýnda oturuyor-duk ki karþýdan 6 kiþi (erkek) ayný giysileri giymiþ geliyorlardý. Hepsi tornadan çýkmýþ gibi uzun boylu, sarýþýn, mavi gözlü, 25 yaþlarýnda atletikler. Bir spor takýmýnýn oyun-cularý sandýk. Hostesler derhal kü-çük makyaj aynalarýný çýkartýp rujlarýný tazelediler ve saçlarýný dü-zelttiler. Heyecanlanmýþ ve ümitlen-miþlerdi. Uçaða geldiklerinde ve te-mizlik elemaný olduklarýný söyledik-lerinde tüm omuzlar düþmüþtü.”

Belki alýnacak dersler vardýr diye yazdým sevgili kýzým Ayþe.

Mutluluklar.

Benzer Belgeler