• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM BULGULAR VE YORUM

3. Imoga Müzesi

3.3. Imoga Bünyesindeki Önemli Koleksiyonlar

Imoga müzesi, 100‟ü aĢkın Türk ve yabancı sanatçının eser ürettiği 5000‟in üzerinde ve 30‟u aĢkın sanatçının bağıĢ ve satın alarak koleksiyona katılmıĢ olan 200‟ü aĢkın eserler ile dünya çapında özel bir konumda baskı resim koleksiyonlarına sahiptir. Bu önemli sistem ve bunun sonucunda ulaĢılmıĢ değerli koleksiyon boyutuyla Imoga müzesi, kendine uluslararası sanat çevrelerinde haklı bir yer edinmiĢ ve Türkiye‟nin önde gelen sanat kurumu halini almıĢtır. Adnan ÇOKER, Adnan TURANĠ, Ali Teoman GERMANER, Burhan DOĞANÇAY, Devrim ERBĠL, Ergin ĠNAN, Julian Dimitrov JORDANOV ve Süleyman Saim TEKCAN önemli koleksiyonlar arasında yer almaktadır.

3.3.1.Adnan Çoker

20 Ekim 1927 yılında Ġstanbul Süleymaniye semtinde dünyaya gelmiĢtir. 1944- 1951 yıllarında Güzel Sanatlar Akademisi Zeki Kocamemi‟ nin Atölyesi‟nden mezun olmuĢtur. Güzel Sanatlar Akademisi‟nin Yüksek Resim Bölümü‟nü tamamlayıp, 1955‟de Avrupa öğrenim bursu kazanarak Fransa‟nın Paris Ģehrine öğrenim için gitmiĢtir. Emilio Vedova, Andre Lhote, Henri Goetz ve Hayter ile birlikte çalıĢma fırsatı elde etmiĢtir. 1960‟da asistan olarak girmiĢ olduğu Güzel Sanatlar Akademisi‟nden sanatçı profesör olarak emekli olmuĢtur. Adnan Çoker yirmi altı kiĢisel sergi açmıĢ ve birçok karma sergiye de katılmıĢtır. katılmıĢtır.

Imoga Müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlardan sanatçının eserleri düĢünce ve eylem olarak dinamik bir taraf oluĢturmaktadır. Sanatçının sanat yaĢantısı kendi ülkesinin kültürü ile bütünleĢmiĢtir. Çoker‟in koyu resimler dizisine hacim (espas) anlayıĢının karıĢtıması minimuma indirgenmiĢ renk değerlerini zıt anlamda etkilememiĢtir.

Eserin her iki yarısına bakıldığı zaman tekrarlanmıĢ simetrik biçimler ve ufak kırık parçalar olarak birbirini tekrar eden, siyah karanlığa inat tek boyutlu yüzeylerdeki simetrik biçimlerin bir renk espası düĢüncesini doğrular niteliktedir (Sanal- 2, 2015)(Görsel 39, 40, 41).

Görsel-39: Adnan Çoker, Hahnemühle Kâğıt Üzerine Elek Baskı,1993, (“Sanal”, 2019). Ġpek Aksüğür Duben, Çoker‟in sanatını Ģöyle açıklıyor;

“1988 yılından bu zamana bakıldığında Adnan Çoker’in olgunluk çağının tohumları o noktada atılmış olduğu anlaşılıyor. Tek boyut resminden geleneksel hacme, soyuttan figüre geçerek sanat tarihi açısından geriye dönme gibi görünen bu karmaşık süreçte sanatçının kendi gerçeğini ve kimliğini tanımlamaya çalıştığı ve kendi dilini keşfetmek için öğrenmiş olduğu dili unutmaya hazır olduğu bir dönemdi. Bireşim oluştuğunda eski zamandan beri uğraştığı problemleri farklı bir şekilde ele almıştı: ve yeniden soyut, yeniden konstrüksiyon ağırlıklı, sade ve yine yüzey resmi. Ancak şimdi form, yüzey resmi derinlik ve boşluk duygusuna rağmen ve birlikte gelişerek, renk ve denge elemanları en aza indirilmiş özgün bir anlam kazanmaktadır.

Sanatçının yirmi yıldır yaptığı siyah Minimalist tarzlı resimler olgunlaşarak, boşluk mistik bir aşkın sesini duyurmaya çalışacaktır sanki ve zaman, mekân tanımını inkâr ederek seyircisinde bazen islamik, giderek daha geniş bir evren belki uzay duygusu yaratacak.

Çoker'in dili her zaman çağdaş, her zaman modern ve Türk resim sanatında her zaman öncü olmuştur. Türk Resim sanatında 1940 yılllarından itibaren konu olan "buradandık" meselesine sanatçı, mimari espas ve rengin özellikleri sayesinde özgün öneriler getirmiştir. Altını çizmek istediğim nokta, Sanatçının bu meseleyi Doğu'ya ve Batı'ya ve sanat tarihine bilinçle bakan bir İstanbullu bir ressam ruhuyla başarmış olmasındandır.”(Duben, 2007: 1) (Sanal-3, 2015).

Görsel-41: Adnan Çoker, Hahnemühle Kâğıt Üzerine Elek Baskı,1993, (“Sanal”, 2019).

Adnan Çoker‟in eseri (Görsel 42) incelendiğinde; koyu değerlerin daha ön planda olduğu ve açık değerlere olan geçiĢlerin titizlikle yapıldığı görülmüĢtür. Mor, pembe ve siyah renkleri ıĢıkla sadeleĢtirilmiĢ eserler ortaya çıkartmaktadır. Eserde kullanılan renkler daha çok gizemli bir hava yaratmıĢ ve ıĢık tek noktada kendini göstermektedir. Geometrik formlarda ve soyut olarak oluĢturulan eserde kubbe formlarının kullandığı görülmektedir. Eser izleyende mistik bir izlenim yaratmaktadır. Adnan Çoker‟in resimlerinde geometrik formların kullanılmasından dolayı biçimci kurama dahil edilebilir.

3.3.2. Adnan Turani

ÇağdaĢ Türk Resminin öncülerinden ressam ve sanat tarihçi Adnan Turani 1925 yılında Ġstanbul'da doğmuĢtur. 1941-1944 yılları arasında Ġstanbul Ġlk öğretmen Okulu‟ndan öğretmenlik eğitimi yapan Adnan Turani, okulunu bitirdikten sonra 1945‟de yetenek sınavlarını kazanıp girmiĢ olduğu Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü‟nü 1948‟da tamamlamıĢtır. 1953‟de burs kazanarak Almanya‟nın Münih, Hamburg ve Stuttgart Güzel Sanatlar Akademileri‟nde çalıĢma ve öğrenme olanakları bulmuĢtur. Lisans ve uzmanlık eğitimini tamamlayan sanatçı, 1959 yılında yurda dönerek Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü‟nde akademisyenliğe baĢladı ve 1970‟e kadar bu görevini sürdürmüĢtür. 1970 yılında Hacettepe Üniversitesi Edebiyat ve Güzel Sanatlar Fakültelerinde derslere giren Adnan Turani 1972‟de doktoraya baĢladığı Hacettepe Üniversitesi'nde Güzel Sanatlar Enstitüsü koordinatörlüğü görevini de yürütmüĢtür. 1973 yılında doktor unvanını alan sanatçı, 1978‟de doçent olarak akademik anlamda hızla ilerlemeye devam etmiĢtir. 1986‟a kadar Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü‟nde öğretim üyeliği görevinde bulunmuĢtur. 1986 ile 1987 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Anabilim Dalı BaĢkanlığı yapan sanatçı 1990 yılında görevinden ayrılarak emekli olmuĢtur.

Adnan Turani‟nin yüksek eğitim hocalığı sırasında bilimsel plastik sanatlar estetiği, sanat felsefesi ve sanat tarihi ve üzerinde hazırladığı yayınlanmıĢ eserleri de bulunmaktadır (Sanal-4, 2015).

Imoga Müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlardan Adnan Turani gerek kuramsal yazıları, gerek sanat eserleri ile Türk Resim sanatında özgün bir yere sahiptir. Türk resminde 1950 yıllarından sonra hızla yayılan non-figüratif (nesnesiz sanat) sanat eğilimi içerisinde yer almaktadır (Tansuğ, 2005:281).

Sanatçının resim anlayıĢı, soyut kurgularla oluĢturulmuĢ bir etki biçimi arayıĢına dayanan Adnan Turani için peyzaj biçimi değil, peyzaj biçiminin resimselleĢtirilmiĢ kurgusu önem taĢımaktadır.

Resimleri, optik görüntü biçiminin deformasyonuna değil, etki biçiminin zaman içinde araĢtırılarak bulunabilen soyut anlayıĢla yani önceden bilinemeyen kurgusuna dayanmaktadır (Önakın: L.S.D) (Görsel 43).

Görsel-44:Adnan Turani, Hahnemühle Kâğıt Üzerine Elek Baskı,1999, (“Sanal”, 2019). Adnan Turani‟nin eseri (Görsel 44) incelediği zaman ilk göze çarpan kompozisyonun merkezde yoğunlaĢmasıdır. Renkler tüpten çıktığı gibi kullanılmıĢtır. Çizgisel üslup kompozisyonu desteklemektedir. Açık ve koyu tonlar dengeli bir Ģekilde kullanılmıĢtır. Kompozisyonda tasvir edilen kadın figür anatomik açıdan deforme edilmiĢtir. Adnan Turani kendi tarzı ve üslubu ile resimde devinim ve hareketi yakalamıĢtır. Resimde keman çalan ve yarı nü bir kadın resmedilmiĢtir. Mavi ve yeĢil tonları, gri tonların kullanılmasıyla kontrast oluĢturmuĢtur. Esere bakıldığında kadın figürünün içtenlikte keman çaldığı ve müziğe kendini kaptırdığı hissedilmektedir. Eserde tasvir edilen figür ve diğer ögeler gerçeğe yakın olmadığı ve izleyicide farklı duygular hissettirdiği için anlatımcı kurama dahil olabilir.

3.3.3. Ali Teoman Germaner

Imoga müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlardan Ali Teoman Germaner 1934 yılında Ġstanbul'da dünyaya gelmiĢtir. 1949-1954 yılları içerisinde Heykel Bölümü'nde, Zühtü Müridoğlu, Rudolf Belling ve Ali Hadi Bara'nın atölyelerinde sanat eğitimi gören sanatçı 1960‟da Fransız hükümetinin bursuyla Paris Ģehrine gitmiĢtir. Sanatçı 1961-1965 yılları içerisinde École des Beaux-Art‟ da bulunmuĢtur.

W. S. Hayter‟in atölyesinde gravür ve René Collamarini' nin atölyesinde heykel çalıĢmalarında bulunmuĢtur. Ali Teoman Germaner 1965 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümünde akademisyen olarak göreve baĢlamıĢtır. Sanatçı 1970 yılında doçent, 1976 yılında da Profesör olmuĢtur (Sanal- 5,2015).

Sanatçı eserlerini Ģöyle tanımlıyor;

“Çalışmalarım çoğunlukla günüme dönük, biraz dalga geçen, yarı hiciv, biraz da işi fazla ciddiye alıp anıtsal görünme çabasındaki işlerdir. Mitolojiden yararlanmam ise belli bir yöreye ait mitolojisi değildir; Uzak Batı, Uzak Doğu, kendi ülkemiz ve Orta Doğu mitolojilerinden birtakım unsurları, birtakım öğeleri alıp tekrardan gündeme getirmeyi bu elemanları alıp sözcük gibi kullanmayı amaçlıyorum. Yoksa geçmişteki mitolojiye sığınarak tekrardan gündeme getirmek gibi bir derdim olmadı, ama inanıyorum ki masalsı öğeler bir takım insanların çok daha rahat anlayabilecekleri öğelerdir. Bu yüzden çoğunlukla uzak geçmişin motiflerini ara ara eserlerime katmayı istiyorum.

Ortaya koyulan herhangi bir eser, bir şeyi beyan etmektir, yani bir nevi söylemdir. Bu sebeple söylemin anlaşılır olmasını isterim, o masalsı bir havaya bürünerek bunu başarıyorum. Söylemek istediğim; şudur ki sözel olarak anlatamayacağım şeyleri, geçmişte mitolojiden aldığım, veya şöyle diyelim almaya uğraştığım ya da gönderme yapmak için değiştirerek kullandığım bir gerçektir”(Sanal-6, 2015) (Görsel 45).

Görsel-45: Ali Teoman Germaner,Gravür,1977, (“Sanal”, 2019).

Görsel-46: Ali Teoman Germaner,Gravür,1977, (“Sanal”, 2019).

Ali Teoman Germaner‟in eseri ( Görsel 46) gravür tekniği ile basılmıĢtır. Ali Teoman Germaner‟in eserleri incelendiği zaman ilk göze çarpan koyu tonların içinde

kompozisyonun mekan ile iliĢkilendirilmesidir. Eserde mitolojik hayvan figürleri dikkat çekmektedir. Koyu tonların ve gerçeküstü varlıkların olması kasvetli, izleyiciyi rahatsız eden bir hava yaratmıĢtır. Figürler incelendiği zaman insan ve hayvan ayakları ile oluĢturulmuĢtur. Gerçek hayatta rastlanmayacak figürler tercih edilmiĢtir. TaĢtan yapılmıĢ mağara kapısıyla eser izleyicide esrarengiz duygular oluĢturmaktadır. Sanatçı doğada olmayan varlıkları tasvir ettiği için anlatımcı kurama dahil edilebilir.

3.3.4. Burhan Doğançay

Imoga müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlardan Burhan Doğançay 1929 yılında doğmuĢtur. Sanatçı sanat eğitimini eğitimini ilk olarak babasından ve ünlü ressam Arif Kaptan‟dan almıĢtır. Burhan Doğançay‟ın babasının teĢvikiyle baĢlayan sanat çalıĢmaları, Ankara Üniversitesi‟nde aldığı hukuk eğitiminin ardından 1955 yılında Paris Ģehrinde bitirdiği ekonomi doktorasının önüne geçip sanat serüveninin baĢlangıcı olmuĢtur. Bir taraftan akademik eğitimini devam ettiren sanatçı, diğer taraftan resim çalıĢmalarını aksatmadan sürdürmüĢtür.

Fransa‟daki öğrencilik yıllarında La Grande Chaumiere‟de sanat eğitimi çalıĢmalarına katılmıĢtır. Sanatçı doktorasını bitirip Ankara‟ya döndüğünde Sanat Sevenler Kulübü‟nde babasıyla ortak sergi açmıĢtır. 1961 yılında 22. Devlet Resim ve Heykel Sergisi‟nde beĢ resmi kabul görmüĢtür. 1962 yılımda New York‟a giden sanatçı, 1964 yılında Guggenheim müzesi müdürü Thomas Messer‟in Burhan Doğançay‟ın yapıtlarından birini müze koleksiyonuna alması, sanatçının bu çetin mücadeleden galip geleceğine olan inancını çok daha pekiĢtirmiĢtir (Sanal-7, 2015). Burhan Doğançay New York duvarlarıyla baĢlayacak önemli esin kaynağı olan 'Duvarlar' serisine de bu yıllar arasında baĢlamıĢtır. Bu duvarlar, sanatçıya göre hızla geçip giden yaĢamın ardından kalan her Ģeyi yansıtmaktadır felsefesiyle eserlerine yeni boyut kazandırmıĢtır. 1975 yılında buradan yola çıkan sanatçı, 114 ülkeyi kapsayacak olan „Dünya Duvarları‟ fotoğraf projesine baĢlayarak felsefesini daha geniĢ alanlara yaymaya baĢlamıĢtır. 1982‟de bu projenin ürünlerini, Paris‟te Georges Pompada da „Fısıldayan Duvarlar‟ adı altında ilk kez sergilemiĢtir.

1983‟te Fransa‟nın ünlü halı merkezi Aubusson‟dan sanatçının tasarımları duvar halısı olarak dokunmaya baĢlamıĢtır. 1986‟da büyük bir onarım geçiren Brooklyn Köprüsü‟nün 19 adet büyük boy fotoğrafı New York kentinin 100.yıl kutlamalarında (1998) JFK Uluslararası Havaalanı‟nda iki yıla yakın bir süre sergilenen bu fotoğraflar daha sonra „Walls of the World‟ adı altında kitap olarak yayınlanmıĢtır. 2001 yılında Dr. Nejat EczacıbaĢı Vakfı desteği ile ilk Retrospektif Sergisi‟ni Ġstanbul Dolmabahçe Sarayı‟nda gerçekleĢtirmiĢtir (Görsel 47).

Görsel-47: Burhan Doğançay, 70x100, Serigrafi, 1999, (“Imoga Müzesi ArĢivi”, 2015). Eleanor Flomenhaft yaptığı bir röportajda Burhan Doğançay ile ilgili, 1963‟de Manhattan‟da, Doğu 86. Cadde‟de yaĢamıĢ olduğu önemli bir anıyı Ģöyle anlatmaktadır;

“Küçük bir duvar gördüm ve hayatımda karşılaştığım en güzel soyut resim olduğunu düşündüm. Üstünde bir afişin kalıntıları vardı. Üzerindeki küçük gölgelerle duvarın kendisi de farklı türden bir doku kazanmıştı. Ağırlıklı olarak renk turuncuydu, hafif mavi, kahverengi ve yeşil de vardı. Ayrıca çamur izleri ve yağmur da göze çarpıyordu.”(Görsel 48).

Görsel-48: Burhan Doğançay, 70x100, Serigrafi, 1999, (“Imoga Müzesi ArĢivi”, 2015).

Burhan Doğançay‟ın eseri (Görsel 49) incelendiğinde sadelik ön plandadır. Sarı ve kırmızı Ģeritler kat kat yırtılarak resmin önüne sarkmıĢ ve gölgelerle resme boyut kazandırılmıĢtır. ġeritlerin gölgeleri kaligrafik formlar oluĢturularak betimlenmiĢtir. Sanatçı eserini soyut anlayıĢ ile izleyiciye sunmuĢtur. Sanatçının eserleri ilk bakıldığında, yırtılmıĢ bir kağıdın veya duvarından içinden gelen ve bizleri meraklandıran ögelerle betimlemiĢtir. Tek boyutlu bir kağıttan çıkan renkli Ģeritler izleyicide ifade edilemeyen düĢüncelerin ortalığa çıkmıĢ halinin resmedilmesi duygusunu hissettirmiĢtir. Eserin betimlenmesinde geometrik formlar kullanıldığı için eser biçimci kurama dahil edilebilir.

3.3.5. Devrim Erbil

1955 yılında ki ismiyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi resim bölümünü kazanan Devrim Erbil, 1962‟de Güzel Sanatlar Akademisine asistan olarak girmiĢtir. Cemal Tollu, Cevat Dereli ve Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyelerinde görev alan sanatçı daha sonra Türkiye ÇağdaĢ Ressamlar ve Görsel Sanatçılar Derneği BaĢkanlığından sonra 1979 ile 1982 yılları içerisinde Ġstanbul Resim Heykel Müzesi Müdürlüğü görevlerinde de bulunmuĢtur. Devrim Erbil, 1985 yılında baĢladığı Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü BaĢkanlığını üç yıl sürdürmüĢtür. 1988 ile 1990 yıları arasında Yıldız Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi‟nde bölüm baĢkanlığı, yapan sanatçı 1991 yılında Devlet Sanatçısı unvanına layık görülmüĢtür (Sanal-8, 2015). Imoga müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlardan Devrim Erbil, eserlerinde ritme, harekete ve bunlarla birlikte çizgiye değer verir. Tek rengin armonileri (ahengi) ile renkleri, birbirini kapatmayacak Ģekilde, üst üste koyarak, yüzeyi kabartılarla oluĢan bir doku meydana getirir (Ercan, 2009: 40) (Görsel 50,51).

Görsel-50: Devrim Erbil, Ağaçlar, 70 x 50 cm, Serigrafi, (“Imoga Müzesi ArĢivi”, 2015).

Görsel-52: Devrim Erbil, Ġstanbul, 50 x 70 cm, Serigrafi, (“Imoga Müzesi ArĢivi”, 2015). Devrim Erbil‟in eseri (Görsel 52) incelendiğinde ilk fark edilen Ġstanbul görünümleridir. Sanatçı eserlerini kuĢbakıĢı ile resmetmiĢtir. Sıcak ve soğuk tonlar birbiri ile denge içindedir. Sanatçı desen ağırlıklı bir betimlemeyi tercih etmiĢtir. Sanatçının eserlerinde çizgisel üslup görülmektedir. Ġstanbul panaromasını ele aldığı resimlerinde genellikle resmin yoğunluk noktası merkezde toplanmıĢtır. Hareketli ve kendine özgü kullandığı çizgilerinde resim devinim halinde izlenimi vermektedir. Bu hareketlilik resimdeki durgunluğu hareketli hale getirmiĢtir. Ġstanbul‟un metropol Ģehir hayatını yoğun çizgi kullanımıyla izleyiciye aktarmıĢtır. Ġstanbul, yaĢayan, canlı bir Ģehir olarak resmedilmiĢtir. Sanatçı Ġstanbul görünümlerini oluğu gibi aktardığı için yansıtmacı kurama, geometrik çizgisel üslubu kullandığı için de biçimci kurama dahil edilebilir.

3.3.6. Ergin Ġnan

1943 yılında Malatya'da dünyaya gelen sanatçı, 1964-1968 yılları arasında Ġstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Resim Bölümü'nde öğrenimini tamamlamıĢ.1968 yılında asistan olarak akademiye tekrar girmiĢtir. Helmut Hungerberg, Kral Schlamminger‟in öğrencisi olma fırsatı yakalayan sanatçı 1969'da

Salzburg Yaz Akademisi'nde Prof. Emilio Vedova ile de çalıĢmıĢtır. 1970‟de Federal Alman Hükümetinin verdiği karar ile "Alman Akademik Mübadele Bursunu kazanarak 1973 yılına kadar Münih Güzel Sanatlar Akademisinde Prof. Max Zimmerman ve Prof. Rudi Tröger ile çalıĢmıĢtır. 1973 yılında akademisyen olduğu Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'ne 1985 yılında profesör olarak atanan Ergin Ġnan, 1968 yılından bugüne kadar çok sayıda kiĢisel sergiler açmıĢtır. KiĢisel sergilerinin yanı sıra 1972 yılından bu zamana sanatçı bir çok karma sergilere de katılmıĢtır. Sanatçının eserlerinin bulunduğu kalıcı koleksiyonlar arasında, Ġstanbul ve Ankara Devlet Güzel Sanatlar Müzeleri, British Museum - Londra, Haus der Kunst - Munich, Modern Art Museum - Cleveland, Bradford Museum, Dahlem Museum-Berlin, Fredrikstad Modern Art Museum – Belçika, Kunstverein - Frechen müzeleri de sayılmaktadır (Sanal-9,2015).

Imoga müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlardan Sanatçı Ergin Ġnan‟ın sanatını eleĢtirmen Kubilay Akman Ģöyle açıklıyor;

Köylerde veya büyük şehirlerin banliyö trenlerinde geçen çocukluklarda böcekler dünyasının çok farklı bir yeri vardır. Oralarda böcekler çeşitlii bir canlı türü olmanın yanı sıra gündelik yaşamın mitolojisi içerisinde gizemlere ve derin anlamlara sahiptir. Etrafınızda akıl almaz bir tempoyla, içlerinde birer yay varmışçasına sıçrayıp duran çekirgeler, sanki helikopter gibi bir alçalıp bir yükselen yusufçuklar, ölümcül zehirlere sahip hem korku yaratan hem de sizi kendine çeken, yaklaşmaya iten akrepler; uhrevi bir ışıkla yanan ateş böcekleri vb…

Bir çocuk için bunlar en az çevresindeki arabalar, yapılar, insanlar kadar hayatın bir parçası haline gelmiştir. Onun sade belleğinde, her birinin farklı bir anlamı, rolü, sembolü ve işareti vardır. Daha sonra, zaman içinde böcekler dünyası ile kurulan bu büyülü temas sonlanır. Zira artık büyümüşsünüzdür. İnsan yerden yükselirken giderek toprağa da daha az bakar. Toprak ise böceklerle “sosyalleşebileceğiniz” istisnasız mekândır”(Akman, 2006:107.S) (Görsel 53 ).

Görsel-53:Ergin Ġnan, 78 x 53 cm. Hahnemühle KÜKT., (“Imoga Müzesi ArĢivi”, 2015).

Ergin Ġnan‟ın eseri (Görsel 54) incelendiğinde ilk göze çarpan sıcak tonların ağırlıklı olarak kullanılmasıdır. Açık koyu dengesi merkezden baĢlayarak resmin geneline dağılmıĢtır. Eserde kolaj tekniği kullanılmıĢtır. Kolaj tekniğinde kullanılan kağıtlar eskitme tekniği ile tuvale aktarılmıĢ daha sonra fine art olarak basılmıĢtır. Resmin merkezinde frontal duruĢla resmedilmiĢ figür bulunmaktadır. Etrafında uçuĢan böcek ve hayvanlar görülmektedir. Kompozisyon dikdörtgen bir formla resmedilmiĢtir. Resimde mistik ögeler izleyicide merak ve heyecan uyandırmaktadır. Sanatçının böcekleri tasvir etmesi atölyesini böceklerin basması ile onda farklı duygular uyandırmıĢ ve onları farklı Ģekillerde resmetmiĢtir. Böcek tasvirlerinin gerçeğe yakın olması resmin yansıtmacı kurama dahil olabilirken, merkezdeki figürün ve resmin tamamına bakıldığı zaman kendine özgü bir Ģekilde aktarılmasıyla da anlatımcı kurama dahil edilebilir.

3.3.7. Julian Dimitrov Jordanov

Julian Dimitrov Jordanov 1986 yılında Bulgaristan‟ın Sofya Ģehrinde Güzel Sanatlar Yüksek Okulundan ve 1995‟de yine Sofya‟da Ulusal Sanat Akademisi Güzel Sanatlar Fakültesi‟nde Peter Chouklev atölyesinden mezun olmuĢtur. Bugüne kadar; Almanya, Bulgaristan, Belçika, Çin, Fransa, Ġngiltere, Ġspanya, Ġsviçre, Japonya, Türkiye, Polonya, Ġtalya, Yunanistan, gibi pek çok ülkede kiĢisel ve karma sergilere katılmıĢtır. Ayrıca sanatçı; Belçika, Çin, Türkiye gibi pek çok ülkede düzenlenen exlibris resim yarıĢmalarında birincilikler kazanmıĢtır (Sanal-10, 2015). Imoga müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlar arasında bulunan sanatçı Jordanov, uluslararası 15 ödüle layık görülmüĢtür (Görsel 55,56 ).

Görsel-55: Julian Dimitrov Jordanov,8.80 x 11.00 cm,Exlibris,2006,(“Imoga Müzesi ArĢivi”,

2015).

Görsel-56: Julian Dimitrov Jordanov,11.00 x 8.80 cm, Exlibris ,(“Imoga Müzesi ArĢivi”, 2015).

Görsel-57: Julian Dimitrov Jordanov,11.70 x 8.70 cm, Exlibris 2006, (“Imoga Müzesi ArĢivi”, 2015).

Julian Dimitrov Jordanov‟un eseri (Görsel 57) incelendiği zaman resmin genelinde hakim olan koyu tonlar dikkat çekmektedir. Kompozisyon yatay ve dikey çizgilerle bölünmüĢtür. Eserde mitolojik heykeller, eski çağlara ait fal okları ve taĢtan yapılmıĢ tapınak görülmektedir. Piramit Ģeklindeki tapınağın arkasında güneĢ tasvir edilmiĢtir. Resimde koyu değerler kullanılması resme gizemli bir hava katmıĢtır. Eserde mitolojik olaylar karmaĢık bir konu içerisinde verilmiĢtir. Yunan tanrılarının tasvir edildiği resim izleyiciyi de tarih sahnelerinin canlanmasını hissettirmiĢtir. Tanrı figürlerinin mücadele içinde olması kasvetli bir hava yaratmıĢtır. KarmaĢık durumun tapınak sembolünün arkasında doğan güneĢ ile tezatlık oluĢturması resmi daha mistik hale getirmiĢtir. Figür anatomilerinin gerçeğe yakın olması yansıtmacı kurama dahil olabileceğini, sembolik tasvirlerin kullanılması ise anlatımcı kurama dahil olduğunu göstermektedir.

3.3.8. Süleyman Saim Tekcan

Imoga müzesi bünyesindeki önemli koleksiyonlardan Süleyman Saim Tekcan‟ın sanat üslubuna kısaca değinildiği zaman, sanatçı gravürlerini, büyük kurĢun levhalar üzerine kaynak makinası ve çeĢitli delici- kesici aletler yardımıyla gerçekleĢtirmektedir. Bu levhalara daha sonra eski yazı rölyeflerini taĢıyan ve gofre baskı (kabartma) etkisi veren alüminyum plakalarla basılmaktadır. Süleyman Saim Tekcan eserlerinde geleneksel Alman ve Fransız mürekkepleri kullanılarak boyanmıĢ, plakalara itinayla yaklaĢan sanatçının eserlerinde, kurĢun levha baskısının Ģiddetiyle düzleĢmediği gibi, renklerde okside olup özelliğini kaybetmemekte ve

Benzer Belgeler