• Sonuç bulunamadı

« T / " Öle pazarına satılm ış olabilir.”

A ^ M a r i a şöminenin önünde volta atmayı bırakıp kendisi adına a ra ştırm a y a p a n ve aynı zam anda eski sevgilisi olan adama sert gözlerle baktı. Üzerinde sadece rengârenk, ipekli bir ropdöşambır olan Simon Quinn’in esmer bojmu ve göğsü, a r a lık duran kum aştan gözler önüne seriliyordu. Sarsıcı bir mavüiğe sahip olan gözleri koyu renkli teni ve siyah saçlarıyla dikkat çe­

ken bir tezat oluşturuyordu. Vücudundaki renkler İrlandahlar a özgüydü. Sarışın bir adam olan St. John’dan tamamen farkh ve ondan birkaç yaş daha gençti ama o da kendine göre fazlasıyla yakışıkh sayılırdı.

Simon doğuştan seksi bir adam olmasımn dışmda masum bir görünüme sahipti. Aslında tehlikelerle dolu bir yaşam sürdüğünü ele veren tek şey etrafını sürekli dikkatle incelemesiydi. Maria beraber oldukları süre boyunca onun akla gelebilecek her türlü yasaju çiğnediğine şahit olmuştu.

Tıpkı kendisi gibi.

“Bunu bana bu gece söylemen çok tuhaf.” diye mırıldandı.

“Welton da az önce aynı şeyi söyledi.”

“Bu pek de hayı-a alamet sajalmaz, değil mi?” dedi Simon saten kadar pürüzsüz sesiyle.

“Varsajamlarla hareket edemem, Simon. Bana bu iddiam ka- mtla. İşte o zaman Welton’ı öldüı-üp Ameha’mn peşine düşebiliriz.”

Arkasında kalan şöminenin ateşi önce elbisesinin kumaşını ardından bacaklannı rah atsız edici ölçüde ısıtm ıştı am a duy­

duğu dehşet Maıda’ın içini titretiyordu. Zihnindeki düşünceler midesini bulandırıj'ordu. Kız kardeşi şu an dünyanm herhangi bir yerinde olabilirdi ve eğer öyleyse onu nasıl bulacağına dair hiçbir fikı-i j'oktu.

Sinıon kaşlarını kaldırdı. “Bu araştırmayı İngütere şuurları dışına taşımak başarı olasılığmı önemli ölçüde azaltır.”

Maria biraz olsun moralini düzeltebilmek için elindeki bardağı dudaklarına götürüp içindeki likörü son damlasına kadar içtik­

ten sonra şöminenin üzerine bnaktı. Bakışlarını odada gezdirip koyu yeşil perdelerin ve damarlı ahşap lambrilerin kendisini rahatlattığım hissetti.

Bu çalışma odasının fazlasıyla erkeksi sayılabilecek dekoru iki farklı amaca hizmet ediyordu. Bu amaçlardan ilki anlamsız sohbetlerin önünü kesebilmek için kasvetli bir hava yaratmak, diğeriyse Maria’ya çaresizce ihtiyaç duyduğu kontrolü elinde tuttuğu duygusunu vermekti. Genç kadın kendini sık sık ipleri Welton’ın elinde olan bir kukla gibi hissediyordu ama bu odada söz sahibi oydu.

Omuzlarmı silkip tekrar volta atm aya başladı. Siyah elbise­

sinin etekleri ayak bileklerinin etrafma dolamyordu. ‘Yaşam ak için başka bir sebebim varmış gibi konuşuyorsun.”

“Elbette senin de hayattan farklı bir beklentin vardır.” Simon ayağa kalkıp çoğu insan gibi boy avantajıyla ona tepeden baktı.

“Ölmekten çok daha kejdfli bir beklenti.”

“Hayattan Amelia’yı bulmaktan başka bir beklentim olamaz.”

28 Tutku O yu n ları

“Olmalı. Hayatını güzelleştirecek şeylere arzu duyman seni güçsüz yapmaz.”

Maria’nm ona kısık gözlerle fulattığı bakış pek çok insamn cesaretini kıracak kadar soğuktu. Ancak Simon sadece güldü.

Bir zamanlar Maria’yla yatağını paylaşmıştı ve onun uzatmalı sevgilisi olması beraberinde kaçınılmaz olarak kan koca kavga­

larını da getirmişti.

Maria iç geçirip bakışlannı ilk kocasmm duvardaki, kabn bir kurdelenin ucunda sallanan portresine çevirdi. Bütün boyalar bir araya gelip al yanaklan ve parlak yeşil gözleri olan iri yan bir adam ortaya çıkarmıştı.

Huzursuzca attığı adımlan yavaşlatarak, “Dayton’ı ve onun bana verdiği desteği özlüyorum,” diye itiraf etti.

Kont Dayton, Maria’yı felaketin eşiğinden döndürmüştü. İyi kalpli, dul bir adam olan Dayton, Welton’m gerçekte nasıl biri olduğunu sezerek Maria’yı kurtarmış, torunu yaşındaki bir kızı ikinci eşi olarak seçmenin cezasım ise pahab ödemişti. Maria onun himayesi altındayken hayatta kalkmak için öğrenmesi gereken ne varsa öğrenmişti. Dayton’dan aldığı pek çok dersin arasmda silahlar ve onların kullanımı da vardı.

“O adamdan intikamını alacaksm,” diye mırıldandı Simon.

“Sana söz veriyorum.”

Omuzlanm oynatıp beyhude bir çabayla üzerindeki gerginbği atmaya çalışan Maria çalışma masasına yürüyüp kendini bitkin bir halde sandalyeye bıraktı. “Peki ya St. John? Sence onun hana bir yardımı dokunabilir mi?”

“Elbette dokunabilir. O adam bildikleriyle herkese yardım edebilir. Fakat bu işten onun da bir çıkarı olmalı. St. John kim­

seye sadece ijdlik olsun diye yardımda bulunmaz.”

M aria’nın parmakları sandalyenin oymalı kolçağım sardı.

“Bu yardımı benimle cinsel ilişkiye girmek için yapacağım san­

Sylvia Day 29

mıyorum. Onun kadar yakışıklı bir adamm bol miktarda kadm arkadaşı olduğundan eminim.”

“Çok doğru. St. John hayatı uç noktalarda yaşayan bir adam olarak tammyor.”

Kendine bir içki dolduran Simon dar kalçalarından birini büfeye yasladı. Kayıtsız görünmeye çalışsa da ihtiyatı asla elden bırakmıyordu. Maria bunu biliyor ve takdirle karşılıyordu.

“St. Johnün sana ani bir ilgi duymasının sebebi kocalarmm ölümü ve onların bürojda iMşkisi olabilir.”

Sinıon’la aym fikü'de olan Maria başını salladı. St. Johnün yanına gelmesinin düşünebildiği tek sebebi onun da Welton gibi kadmsı hilelere ihtiyaç duyulan, tatsız bü iş için kendisini kullan­

mak istemesiydi. Ama elbette St. Joh n ün etrafmda bu işi Maria kadar etkin bü biçimde halledebilecek pek çok kadın vardı, değü mi? “Onu nasıl yakalamışlar? Bunca yıl kaçmayı başardıktan sonra ne tüı- bir hata yaptığım merak ediyorum doğrusu.”

“Anladığım kadarıyla hiçbü hatası olmamış. Onun aleyhinde bügi vermeye gönüllü bü itüafçı bulunmuş.”

“Gönüllü bü itüafçı mı?” diye sordu M aria usulca. Zihninde korsanla geçüdiği o kısacık an belirdi. St. Jo h n ancak hiçbü şeyden korkusu olmayan bü adamın sahip olabileceği, sonsuz bü özgüvene sahipti. O aym zamanda aklı başmda olan kimsenin karşısma çıkma cesaretinde bulunmayacağı b ü adamdı. “Yoksa baskı gören bü tanık mı?”

“Büyük ihtimalle İkincisi. Bu konuyu araştıracağım .”

“Evet, araştır.” M aria m asasındaki bir parşömenin ucuna dokundu. Bakışlarım Simon’m elindeki parlak kehribar rengi içkiye kenetlendikten sonra daha jn ıkanlara çevirip onun geniş omuzlannı ve güçlü kollarım fark etti.

“Keşke sana daha fazla yardımım dokunabüseydi.” Simon’m sözlerindeki samimiyeti inkâr edebUmek imkânsızdı.

50 Tutku O y u n la rı

Sylvia Day 31

“Welton’ı baştan çıkarabilecek güvenilir bir kadın biliyor musun?”

Simon içkisini dudağına götürecekken durdu ve yüzünde ağır ağır bir tebessüm bebrdi. T a n n m , inanılmazsm. Dayton seni iyi yetiştüm iş.”

“U m ut fak irin ekm eğidir, değil mi? Welton sanşınlardan hoşlanıl'.” K eşke bunu annesi de fark etmiş olsaydı.

“Ona hemen uygun bir kadm bulacağım."

M aria başım sandalyesine yaslayıp gözlerini kapadı.

“Mhuirnin'?’

“E vet?’ Simon’m elindeki btırdağı büfeye bıraktığım ve kararlı adımlarla yam na doğru yürüdüğünü duydu. Bu, teslim olmamak için mücadele ettiği o rahatlama duygusunu da beraberinde getirip iç geçirmesine neden oldu.

‘Y a tm a zamam.” Simon onun sandalyenin kolçağmda duran elini tuttu ve M aria burun deliklerinin genç adamm teninden yayılan güçlü kokuyla dolduğunu hissetti. Sandal ağacı. Sünon'a özgü bir koku.

M aria gözlerini sadece onu görebileceği şekilde aralayarak.

“Düşünmem gereken çok şey var,” diye itiraz etti.

“Düşünmen gereken her neyse sabaha kadai- bekleyebilir.”

Simon onu sandalyeden kaldırdı ve tökezlediğinde kucaklajnp teninin sıcaklığıyla sarmaladı. “Sen sözümü dinleyene dek vaz­

geçmeyeceğimi biliyorsun.”

M aria onun kollan arasında kendinden geçmek istedi ve gözlerini sımsıkı kapayarak bu isteğe karşı koymaya çahşu.

Elinde olmadan Simon’m, üzerinde gidip geldiği, içine girdiği anlarda neler hissettiğini hatırlamıştı. Maria aralanndaki ihşki- nin bu bojnıtunu bir yıldan uzun bir süre önce sona erdirmişti.

1 (Irlandaca) Sevgilim (ed.n.)

Sinıon'ın dokunuşlarının kendisi için fiziksel bir rahatlam adan çok daha fazlasını ifade ettiğini fark ettiğinde onunla olan bera­

berliğini bitirmişti. Halinden memnun, keyifli bir yaşam sürmeyi göze alamazdı. Buna rağmen onu evinde tutm aya devam etmişti.

Maria, Simon’a âşık olmak istemiyor am a bir yandan da ondan vazgeçemiyordu. Ona hayranhk dujoıyor, dostluğunu ve sosyetenin zajnf noktalarına daii' bilgisini takdirle karşılıyordu.

“Kurallarını bili.yorum.” Simon’ın elleri M aria’nın sırtını sardı.

Maria onun, ko.yduğu kurallardan hoşlannıadığmı biliyordu. Simon’m kendisine duyduğu cinsel arzu asla tükenm emişti. M aria bu ar­

zunun kanıtının şu an bile karnına bastırdığım hissedebiliyordu.

Genç bir adamın cinsel iştahının kanıtı.

“Daha ijd bir kadm olsaydım seni gönderirdim .”

Yüzünü Maria’nm saçlannm arasına gömüp iç geçiren Simon onu kendine doğru çekti. “B eraber olduğum uz bunca yıl benim nasıl biri olduğumu öğrenemedin mi? Istesen de seni bırakmam.

Ben sana hayratımı borçluyum.”

Onu bir sokak arasmda bir düzine düşmaruna karşı tek başma mücadele ederken gördüğü am hatırlayan Maria, “Abartıyorsun,”

dedi azarlarcasma. Simon o gece kendini M aria’yı hem korkutan hem de tahrik eden vahşi bir dirençle savunmuştu. O karanlık gecede Ameha’mn izini sürmek çok daha umut vadedici geldiği için Maria neredeyse yoluna devam edecekti. Ancak vicdanı bu orantısız savaşı görmezden gelmesine izin vermemişti.

Etrafında birkaç adamınm olması ve hem kılıcım hem de silahmı tehditkâr bir edayla sağa sola sallam ası saldırganların gözünü korkutmaya yetmiş ve kaçmalarım sağlamıştı. Kanlar içinde ve bitkin haldeki Simon her şeye rağmen M aria’yı lafını esirge­

meden azarlamıştı. Kurtarılmaya ihtiyacı olmadığını söylemişti.

Sonra da genç kadımn ayaklarınm dibine yığüıp kalmıştı.

32 Tutku O yu n ları

r

Sylvia Day 33

İlk başta Maria’nm niyeti sadece onun biraz temizlenmesini sağlamak ve kendi vicdanım rahatlatmaktı. Ancak banyodan nefes kesecek kadar seksi bir yaratık çıkmıştı. Ve Maria onu yanında alıkoymuştu.

Simon, Maria’mn akbndan geçenleri tabmin ediyormuşcasına alaycı bir edayla gülümseyerek geri çekildi.

“Bu beni yemden senin yatağına taşıyacaksa bırak bir düzine, yüzlerce adama büe karşı gelmeye razıyım.”

Maria başmı iki yana salladı. “Sen iflab olmaz bir adamsm ve çok da azgınsın.”

“Senin yamnda azgın olmamak mümkün değü,” dedi Simon gülerek. Ardından elini Maria’nm beline koyup onu kapıya doğru götürdü. “Dikkatimi dağıtarak seni yatağa götürmemi engelleye­

mezsin. Dinlenmeye ihtiyacın var ve de tatlı rüyalara.”

Koridora çıkıp merdivenleri tırmanmaya başladıklannda,

“Ah, bunca zaman benim hakkımda hiçbir şey öğrenemedin mi?”

diye sordu Maria. “Ben rüya görmemeyi yeğlerim. Rüya görmek yüreğime kasvet çökmüş bir halde uyanmama neden oluyor.”

“Günün birinde her şey düzelecek,” dedi Simon rahatlatan, alçak bir sesle. “Sana söz veriyorum.”

Maria esnedi ve bir çift güçlü kol tarafından kucaklaıunca küçük bir çığlık attı. Dakikalar içerisinde yatağa yatırılmış, al­

nına hızh bir ijd geceler öpücüğü kondurulmuştu. Maria ancak Simon’m iki oda arasmdaki kapıyı belh behrsiz bir tüartı eşhğinde kapayıp kendi odasma çekUmesiyle rahatladı.

Ancak f a r k b bir çift mavi göz onu uykuya dalana dek takip etti.

“İyi akşamlar, efendim.”

Christopher kâhyasmı başını sallayarak selamladı. Sol taraf­

taki kabul salonunun açık duran çift kanatlı kapılarından onun bulunduğu antreye boğuk kahkahalar taşmıyordu.

Şapka ve eldivenlerini kâhyaya uzatıp, “Bana derhal Philip’!

çağır.” dij'e buyurdu usulca.

“Emredersiniz, efendim.”

Adamlarının ve onlara eşlik eden hanımlarm oluşturduğu kalabalık grubun yamndan geçerek karşı taraftaki merdivenlere yöneldi. Kendisine seslenildiğini duyduğunda kabul salonunun eşiğinde durdu ve bakışlarını ailesi olarak gördüğü kalababğa çevii'di. İçeride onun özgürlüğüne kavuşması kutlamyordu -adam­

ları bunu büyük bir şans olarak görÜ3'ordu- ancak Christopher!

bekleyen işler vardı. Özgürlüğünü garanti altına almak istiyorsa bu işleri araştırıp üstesinden gelmesi gerekiyordu.

Kararlı bir edayla, “Size iyi eğlenceler,” dedikten sonra kendisini ikinci kata dek takip eden itiraz sesleri eşliğinde mer­

divenleri tırmandı.

Odasma ulaştığında uşağının yardımıyla soyunmaya başladı.

Az önce kâhyasmdan çağırmasım istediği genç adam kapıyı hafifçe tıklatıp onun izniyle içeri girdiğinde yeleğini çıkarıyordu.

“Neler öğrendin?” diye sordu Christopher adama selam büe vermeden.

‘Tek bir gün içerisinde öğrenüebüecek her şeyi öğrendim.”

Philip kravatım çekiştirip odada volta atmaya başladı. Açık yeşü renkli takımı, duvarı çizgüer halinde süsleyen deriden yapılmış kabartmalarla dikkat çekici bir tezat oluşturuyordu.

“Sana kaç kere konuşurken böyle huzursuzca dolamp dur­

mamam tembih ettim?” dedi Christopher delikarüıjn azarlayarak.

“Bu kolayca istifade edüebüecek bir zaafın göstergesi.”

“Özür düerim,” dedi Phüip gözlüklerini düzeltip öksürerek.

“Özür dilemene gerek yok. Bu huyundan vazgeç yeter. Sır­

tım dik tut, dolamp durma ve ikimiz a3mı pozisyondaymışız gibi gözlerimin içine bak.”

34 Tutku O yu nları

f

“A m a b e n siz in le a y m pozisyonda değilim!” diye itiraz etti P hilip v o lta a tm a jn b u -a k a ra k . K ısa b ir a n yine beş yaşındayken C h ris to p h e r’m k a p ıs ın ı ç a la n o h ırp a la n m ış , yoksul ve öksüz çocuk o lm u ştu .

Christopher kendisini soymaya devam eden uşağa yardıma olmak için pozisyon değiştirerek, “Hayır, değilsin,” diye onayladı.

“Ama benim karşıma geçtiğinde öyleymiş gibi davranmaya çalış­

malısın. Saygı, sadece burada değil dünyamn her yerinde kişinin kendisi tarafından elde edilir. Kimse sana sırf işini hakkıyla yapan, hoş birisi olduğun için saygı duymaz. Gerçekte pek çok ahmak, sırf bu kendisinin en doğal hakkıymış gibi davrandığı için saygı görür.”

“Haklısınız, efendim.” Philip omuzlarım dikleştirip çenesini yukarı kaldırdı.

Christopher gülümsedi. Bu delikanlı daha tam anlamıyla ol­

gunlaşmış sajTİmazdı. Henüz ayaklaruım üzerinde durup bayatm karşısına çıkardığı zorluklarla baş edebilecek durumda değildi.

“Harika. Şimdi anlat bakalım.”

“Leydi Winter yirmi altı yaşmda. İki kez dul kalmış. Her iki kocasının da onun yatağında iki yıldan fazla zaman geçirmeye ömrü yetmemiş.”

Christopher başını iki yana sallayarak. “Sözlerine benim bümediğim bir şeyi söyleyerek başlayıp o şekilde devam etsen olmaz mı?” diye sordu.

Philip kıpkırmızı kesildi.

“Hemen yüzün kızarmasm. Zamanın kıymetli olduğımu ve karşındaki kişinin senden ona göre dainannıam beklediğini unutma. Konuya her zaman dilıkat çekeceğini düşündüğün hir bilgiyle başlamalı ve oradan devam etmelisin."

Derin bir nefes alan Plıilip bir an bile düşünmeden, “Aşığıyla beraber yaşıyor,” dedi.

Sylvia Day 35

“P ek âlâ...” Zihni, şehvet ojTinlarınm ard m d an teni kızarmış bir halde kendinden geçen uysal biı- Leydi W inter görüntüleriyle dolan Christopher olduğu yerde kaldı. Şaşkm hğm dan ancak uşağı­

nın, belindeki kemeri sertçe çekiştm nesiyle sıynldı. Pantolonunun önünü çözerek boğazını tem izledi. “İşte şim di oldu.”

“Ah. iyi bari! Adam h ak k m d a İrla n d a h olm ası dışında çok fazla bilgi edinemedim am a onun, Lord W inter’m iki jnl önce vefat etm esinin ardm dan Leydi W inter’in evinde y aşam ay a başladığım söyleyebilirim.”

îk i yıl.

“Ayrıca Leydi Winter’in, üvey babası Lord Welton’la olan ilişki.ri hakkında ilginç bir bilgi de edindim.”

“İlginç mi?”

“Evet. Görüştüğüm hizmetçi bana Lord Welton’m Leydi Winter’i sık sık ziyaret ettiğini söyledi. Bu durumu oldukça tuhaf buldum.”

“Bunun sebebi senin üvey babanla yeterince tatm inkâr bir ilişki yaşayamaman olabilir mi?”

“Olabilir.”

Christopher uşağının kendisine tu ttuğu ropdöşambırdan kollarım geçirdi. “Beth ve Angelica’ya yam m a uğram alarım söyle Thompson.”

Uşak hafifçe reverans yaptıktan sonra kendisine verilen emri yerine getirmek üzere oradan ayrıldı ve Christopher da giyinme odasmdan oturma odasma geçti. “Leydi Winter’in maddi durumu hakkında ne biliyoruz?” dedi omuzunun üzerinden.

“Şu an bu konuda yeterince bilgiye sahip değiliz,” dedi pe­

şinden gelen Philip, “Am a sabah olduğunda durum değişecek.

Hali vakti yerinde görünüyor, bu yüzden onun neden daha fazla para edinmek için böylesine korkunç bir yöntem izlemeye üıtiyaç duyduğunu merak ediyorum doğrusu.”

“Elinde onun suçunu kam tlam aya yetecek kadar dehl var mı?”

36 Tutku O y u n la rı

“Şey... hayır.”

“V ai'sayım larla h arek et edemem Philip. Bunu kamtlayacak bir şeyler bulm alısın.”

“Em redersiniz, efendim.”

İki yıl. Bu sü re onun da duygulan olduğunu ispatlıyordu.

Hiçbir k adın b ir erkeğe az da olsa bir şeyler hissetmeden vücu­

dunun güzellrklerini bu k a d a r uzun sûre onunla paylaşmazdı.

“Bana W elton’i a n la t.”

“Lord W elton zam an ın m çoğunu kum ar masasmda ya da fahişelerin y atağ m d a geçiren b ir hovarda.”

“N erelere takdıyor?”

“White’in ve Bemadette’in yerine.”

“Nelerden hoşlanıyor?”

“Riske girmekten ve sarışınlardan.”

“İyi iş çıkarmışsm.” Christopher gülümsedi. “Sadece birkaç saat içerisinde elde etmeyi başardığm bilgiler beni yeterince tatmin etti.”

“Hayatınız buna bağlı,” dedi Philip sadece. “Yerinizde olsam bu iş için çok daha deneyimli birisini görevlendirirdim.”

“Bence sen buna hazırsın.”

“Bu tartışm aya açık bir konu ama her halükarda size min­

nettarım.”

Christopher, biraz ilerisindeki üzeri içki sürahileriyle dolu ceviz sehpaya giderek kendine bir bardak su doldurmadan önce Phihp’in yaptığı açıklama5n elini sallayarak geçiştirdi. "Tecrübe edinmeni sağlam azsam sana ne faydanı dokunur?”

Sırtım şöminenin rafına yasla.yan Philip, “Haklısınız, zaten bana kucak açm aktaki tek amacınız beni kullamnaktı.” dedi alaycı bir sesle. “Bugün ayakta olmamı sizin cömertliğinize boıylu olduğumu kabul etmek istemiyorsunuz. Burada yaşayan herkes

Sy lvia D a y 37

hayatının belli bir döneminde bu cömertlikten faydalandığı için bunun sürekli tekı-ai'lanan bü' davi’amş olduğunu da söylemeliyim.”

Chnlstopber homurdanaı-ak bai'dağındaki içkiyi bitirdi. “Lütfen karakterim hakkında isteıuneyen güzel sözler söylemekten vazgeç.

Beni bu şeküde karalam an çok kaba bir davi'anış.”

Phihp cesurca bir h areketle gözlerini devirdi. “Siz etrafa korku salan şöhretinizi bileğinizin h akkıyla elde ettiniz ve bunu defalarca ispatladınız. Kim sesizlere kucak açmanız okyanusun derinhklerine gömdüğünüz gemileri tekrar su yüzüne çıkarmaz, çaldığımz m alların yerine yenilerini getü'mez y a da size karşı koyma aptaUığında bulunanları canlandırm az. Endişelenmeniz yersiz. Benim size duyduğum sonsuz minnet, sahip olduğunuz kötü şöhrete zarar vermez.”

“Seni haddini bilmez piç kurusu seni.”

Phihp gülümsedi ve aynı anda kapı hafifçe tıklatüdı. “Girin,”

dedi Christopher. İçeri giren endam lı, güzel sarışın ı ve ufak tefek olmasına rağm en son derece şuh bir h a va sı olan esmer kadım başını hafifçe öne eğerek selam ladı. “Ah, harika. İkinize de ihtiyacım var.”

“Seni özledik,” dedi Beth sahk duran sa n saçlanm baştan çüıaran bir hareketle geriye doğru savurarak.

Angehca sadece göz ku-pmakla yetindi. O Beth’e göre daha sessizdi ama bu sessizhği ya ta ğa girdiği anda sona eriyordu.

Yatakta, Christopher’m emrinde çalışan en kaba denizcüer gibi küfrederdi.

K aşlarm ı çatan Philip, “A ffed ersin iz,” diye a ra y a girdi.

“Welton’m kızü saçh kadınlara ügi duymadığım nereden büdiniz?”

‘Teki, sen kızlan kendim için çağırmadığımı nereden biliyor­

sun?” diye karşılık verdi Christopher.

“Çünkü şu an ben yanımzdayım ve kendinizi işe odaklamış durumdasımz. Siz işi asla zevkle kanştırm azsm ız.”

38 Tutku Oyunları

“Belki de zevk işin kendisidir, genç Philip.”

Philip’in, gözlüğünün ardında kısılan gözleri zihninin yoğun bir çaba içerisinde olduğunu söylüyordu. Christopher’m onunla ilgili dikkatini çeken ilk şey de her şeyi mantıkh bir sebebe bağ­

lama çabası olmuştu. Parlak bir zekâ asla boşa harcanmamahydı.

Christopher bardağını kenara koyup kendini en yakmdaki koltuğa bıraktı. “Sizden bir ricam olacak hammlar.”

“Ne istersen yapm aya hazır olduğumuzu büiyorsun,” diye mırıldandı Angelica bir kedi gibi.

Her iki kadının da, dudaklarmdan dökülen istekleri yerine getirmeye hevesli olduğundan şüphe duymayan Christopher, ‘T e­

şekkür ederim,” dedi kibarca. Onun evinde sadakat k arşılıklıydı.

Christopher himayesi altmdaki her birey için ölümüne savaşmaya hazırdı ve onlar da kendisine benzer bir saygı duyuyordu.

Christopher himayesi altmdaki her birey için ölümüne savaşmaya hazırdı ve onlar da kendisine benzer bir saygı duyuyordu.