• Sonuç bulunamadı

3.2. Mustafa Kutlu’nun Hikâyelerinde Göçün Sebepleri

3.2.1. İtici Faktörler (Ekonomik Sebepler)

Mustafa Kutlu, Türk insanının geçirdiği değişim evrelerini anlatırken sosyolojik bir mesele olan göç olgusunu eserlerinde sıklıkla işlemektedir. Kutlu’nun hikâyeleri incelendiğinde köyden şehre göçün en önemli sebebi olarak ekonomik sebepler görülmektedir. Nitekim “göçlerin tarih boyunca ana nedeni ekonomik olarak görülmektedir. Nüfus artışı ile besin üretimi aynı oranda olmayınca, insanlar, besi ihtiyaçlarını temin edecek daha verimli başka yerlere göçe zorlanmakta ve bir göçler zinciri meydana getirmektedir. Besi üretimi teknolojiyi geliştirme imkânı sağlanamayınca göç tek çıkar yol olarak görülür.”224 “Günümüzde ekonomik nedenler, hem köyden şehre hem de bir ülkeden diğer ülkeye olan göç edenlerinin başında yer alır. Türkiye’de köyden kentlere göçlerin ana nedeni topraksızlık, verimsiz topraklar ve buradan doğan yoksulluk ve onun çeşitli yan etkileridir.”225 Mustafa Kutlu, insanları yer değiştirmeye zorlayan bu durumu Chef hikâyesinde şu cümlelerle özetlemektedir: “–Sen şimdi söyle bana, hayatından memnun musun? Burda böyle kalmak mı iyi, yoksa çekip gitmek mi?

–Nere, köye mi? –Bilmem, olabilir.

–Yahu Beydayı, insan durup dururken toprağını, yurdunu terkeder mi? Bana fırsat vermeden sorusunu kendi cevaplayarak ve artık o da bana açılarak devam ediyor: –Etmez. Ben de etmezdim. Yurdumdan yuvamdan niye ayrılim. Gurbet gezmek kolay mı.       

224 Kemal Karpat, a.g.e., s.76. 225 Kemal Karpat, a.g.e., s.76.

Ama oldi işte. Diyeceksin ki niye oldi?

E, el gadar baba topraği. Biz beş gardaşız. Gızları saymiram. O arazi beşimizi beslemez.

Annirsan”226

“Tarımda modern üretim araçlarının kullanılması, makinenin tarıma girmesi, tarım üretim sürecinin her aşamasında ilkel yöntemlerin terk edilmesi, buna karşılık, üretimi etkileyen yeni gizlilerin artan oranda kullanılması, tarımda çalışmasına gereksinme duyulan insan gücü miktarını azaltmaktadır. Kısacası kapitalistleşmiş tarım işletmeleri, tarımdaki iş gücünün azalmasını özendirici etkide bulunmaktadır.”227 Bununla birlikte sanayileşme de tarımsal üretime duyulan isteği azaltmakta ve üretimin yönünü değiştirmek suretiyle insanları kentlere çekmektedir.

“Kentlerde kişi başına gelir, tarım kesimindeki gelire oranla yüksektir. Sendikalar gibi kentsel örgütler kentteki emeğin fiyatını, kırsal alanlara oranla yükseltmiştir. Bankacılık hizmetleri ve girişim gücü yönünden de kentler üstünlük sunan yerlerdir. Son olarak, kentte yaşayan insanlar, daha geniş çalışma olanaklarının yanı sıra köylerde bulmaları güç olan türlü mal ve hizmetlerden yararlanabilirler. Kentlerin sunduğu bütün bu göreli ekonomik üstünlükler, kent büyüdükçe artar ve daha fazla sayıda bireyin kırsal alanlardan kente doğru çeker.”228

İnsanın, yaşadığı mekândan ve koşullardan hoşnutsuzluk duyması sonucunda mekân değiştirmeyi zorunlu kılan birtakım etkenler, itici faktör olarak belirtilmektedir. Temel yaşamsal ihtiyaçlar düşünüldüğünde ekonomik şartların zayıflığı toplumlar için bir itici faktör olmaktadır. Sınırlı iş imkânları, yoksulluk, sağlık ve eğitim gibi insanın temel haklarının zayıflığı ya da yoksunluğu kırsal alanda yaşayan insan için itici güç oluşturmaktadır. Bu durumda imkânların daha mamur olduğu kente göçlerin önü alınamamaktadır.

“Göçleri bazı ekonomistler işgücü transferi -yani işgücü fazla olan yerlerden işgücü ihtiyacı olan ülkelere transfer- şeklinde tanıtmışlardır, diğer ekonomistler ise göçleri, işgücüne ihtiyaç gösteren pazarlarda işgücüne ödenen yüksek ücretlerin sonucu olarak görmüşlerdir. Şüphesiz ki göçün ekonomik nedenleri tarih boyunca birçok değişikliğe uğramıştır. Eski tarihi göçlerin ana nedeni, iklimde meydana gelen geçici veya sürekli değişim ve kullanma sonunda toprakların insan ve hayvan besisini yeter miktarda üretememesi sonucunda açlığın baş göstermesidir. Eski göçebe veya yarı göçebe aşiret ekonomisinin hayvan ürünlerine bağlı       

226 Mustafa Kutlu, Chef, İstanbul, Dergâh Yayınları, 2011, s. 55.

227 Ruşen Keleş, Kent Bilim İlkeleri, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1976, s. 35-36. 228 Ruşen Keleş, a.g.e., s. 37.

olduğu düşünülürse, uzun süren kuraklıkların veya başka tabii afetlerin bu ekonomiyi kökünden nasıl sarstığı aşikâr hale gelecektir.”229

Mustafa Kutlu’nun eserlerinde kahramanlar ya yoksulluk sebebiyle ya da daha fazla para kazanmak amacıyla kente göç etmekte veya etmek istemektedir. Bu durum çeşitli boyutlarıyla bilhassa Beyhude Ömrüm’de yer almaktadır.

“–Demek bu defa temelli gidicisin. –Öyle Derviş ağam.

–Baba evini terkedip de ne geçecek eline? Oğlan da heyecanlı. Sardığı ipi semerin ön kaşına bir türlü geçiremiyor.

–Öyle deme ağam. Asıl burada kalırsak ne olacağımız belli değil. Millet elbet bir şeyler buldu ki tez elden vardı İstanbul’a.

– Burada geçim yok mu yani?

–Altı üstü dört tane kıraç-yamaç tarla. Karnımızı zor doyurur. Hadi biz doyduk diyelim. Ya geriden gelenler... Şu halime baksana bir Derviş ağa. Şu köye baksana. Pislikten, sefillikten geçilmiyor. Terkedip gitti herkes. Hem ben dışarıyı gördüm artık. Burada kapanıp kalmanın devri geçti. Evet eskiden insanlar yurt tutup yaşamış burada, lakin o eski günler bitti. Memleketin nüfusu arttı. Tez elden varıp bir tezgâh kuramaz isek ne iş

bulabiliriz, ne de aş.”230

Kente göçü zorlayan sebep olarak ekonomik imkânsızlığı vurgulayan bir diğer eser de Rüzgârlı Pazar’dır. “Recep Efendi de aynı yolun yolcusudur. Duran’ın ardı sıra iki kız daha sökün edince çobanlık doyurmuyor bunları. Hem artık devir de değişmiştir. Büyük şehirlerin taşı-toprağı altın ya; yahu bir yanı gerçek bu lafın, bazıları yükü tutuyorlar. Akıl-sır ermez bir şey yani; elifi görse mertek sanacak, okuma yazma bilmeyen adamlar mal-mülk sahabı olmaya başlıyorlar. Köyde bunların vaziyeti, saltanatı bire bin katılarak anlatılıyor.

Dinleyenlerin iştahı kabarıyor, köyün nüfusu git gide azalıyor.” 231 Kutlu, ekonomik

imkânlardan yoksun olan köylünün kente göç etmesini içine sindiremese de “Kim gönül rızası

ile yerini-yurdunu terkeder. İşte, mecburiyetten.”232 diyerek hayat şartları dolaysıyla yapılan

göçü maruz görmektedir.

Kutlu, kent olarak İstanbul’u ele almaktadır. Göçün mevzu bahis olduğu hikâyelerinde kahramanlar büyük şehir olarak İstanbul’a göç etmektedir.

      

229 Kemal Karpat a.g.e., s. 76.

230 Mustafa Kutlu, Beyhude Ömrüm, İstanbul, Dergâh Yayınları, 2012, s. 166-167. 231

 Mustafa Kutlu, Rüzgârlı Pazar, İstanbul, Dergâh Yayınları, 2011, s. 13-14.  232 Mustafa Kutlu, a.g.e., s. 35.

“Dursun Efendi boşa koydu olmadı, doluya koydu olmadı. Zaten doğuştan topaldı. Rençberliğe dayanması zordu. Akrabaları, daha önce İstanbul’a gitmiş, her biri bir iş tutmuştu. Haber salıp duruyorlardı: ‘Sen de gel, elbet sana da bir iş buluruz.’ Dursun

davarları sattı, evi-barkı, tarlaları öylece bıraktı, İstanbul’un yolunu tuttu.”233

Göç sonuçları itibariyle her zaman olumlu bir durum oluşturmamaktadır. Buna rağmen yapacak başka bir şeyi olmayan insan göç ettiği yerde de sıkıntı çekmektedir. Bu duruma her halleriyle örnek teşkil eden kahramanlar ise Rüzgârlı Pazar semtinin sakinleridir. Hayat Güzeldir’in kahramanı Duran ve ailesi de kentin ağır yaşam koşulları altında ezilmektedir. “Dursun bir iki kere zabıtaya yakalandı. Hem mal gitti hem araba. Akrabalar bir kere yardım etmişlerdi, bir daha yanaşmadılar. Hacer bir süre sonra bel fıtığı oldu, işe gidemedi. Doktorlar ameliyat demişti. Zeynep’in nişanlısı askerden dönecekti, dönünce düğün isteyecekti. Kızın çeyizi hazır değildi. Bilal seneye okula başlayacak. Dursun’un ağzını bıçak açmıyordu. Sanki köydeki fakir ama huzurlu hayatlarını özler olmuştu. Yok olsun yoksulluk. Orada kalsalar çocukların bir geleceği, bir mesleği olmayacaktı. Belki ektikleri mahsul karın

doyurmaya yetmeyecek, düpedüz sürüneceklerdi.”234

Sonuç olarak ekonomik imkânsızlıklar, yoksulluğun hem sebebi hem de sonucu olarak Kutlu hikâyelerinde yer almaktadır. Köyde ve kentte olması gereken şartlarda yaşayamayan insanlar çaresiz kalmış durumdadırlar. Özellikle 1950’li yıllardan bu yana Türkiye’deki kentleşmenin ve göçün trajik boyutlarını vurgulayan Kutlu, bir anlamda yaşanılan değişimin gerçeklerini gün yüzüne çıkarmaktadır.