• Sonuç bulunamadı

DIŞ TİCARET VE SANAYİLEŞME STRATEJİLERİ

2.3.1. İthal İkameci Sanayileşme Stratejiler

İthal ikamesine yönelik sanayileşme, ilk kez 1929 Büyük Bunalımı ve İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomileri çıkmaza giren Latin Amerika ülkelerinde uygulanmaya başlanmıştır. Arjantin, Brezilya, Kolombiya ve Meksika gibi ülkeler ABD’den ithal edilen ürünlerin rekabetinden sanayilerini koruyabilmek için,

sistemli bir şekilde gümrüklerini yükseltmiş ve ithalata engeller koymuşlardır. Bu ülkeler dışında Türkiye, bazı Asya ve Afrika ülkeleri de ithal ikamesine yönelik sanayileşme stratejisini benimsemişlerdir. Özellikle 1960’lı yıllara gelindiğinde ithal ikamesi az gelişmiş ülkeler için ekonomik kalkınmanın temel stratejisini oluşturmuşlardır (Han, 2006: 239).

İthal ikamesi ilk olarak tüketim malları ile başlar ve ara ve yatırım malları üretilmesi ile tamamlanır. Daha önce ithal edilen bir malın üretimi üstlenildiği için ithal ikameci sanayinin yeni pazar arayışı gereksinimi yoktur ( Alpar,1982: 44).

İthal ikâmeci sanayileşme stratejisi, ithal edilen ürünlerin yurt içinde üretilmesi yoluyla sanayileşmeyi hedefleyen stratejidir. Bu hedef doğrultusunda kullanılan araçlar çoğunlukla kur politikaları, gümrük tarifeleri, ithalat kota ve yasaklamalarıdır. İthal ikâmeci strateji genellikle iki aşamada gerçekleştirilmektedir (Egeli, 2001: 151): İlk aşama, tüketim mallarının yurt içi üretiminin gerçekleştiği ve yerel piyasa kapasitesinin sınırlarına gelindiğinde son bulan aşamadır. İkinci aşamada ise ya dış piyasalara açılınacak yada ara ve yatırım mallarının yurt içinde üretimi gerçekleştirilecektir. Ancak ikinci durumda yüksek maliyetli girdi kullanmak zorunda olan sektörlerin ihracata açılmaları zorlaşacaktır. Ticari mallar ihracatındaki hızlı artışlar, uygun döviz kuru politikası, ihracat teşviklerinin varlığı ve teşvik sistemindeki istikrara dayanmaktadır (Balassa,1986: 169).

Bu politika döneminde yerli sanayiyi korumak ve teşvik etmek için dış ticaret rejiminde yüksek tarifeler, kotalar ve ithal yasakları, gümrüksüz ara malı ve yatırım malı ithalatı yer alır. Finansal olarak da düşük faizli kredi ve ucuz döviz temini, belli bir süre vergi muafiyetleri, alt yapı yatırımlarının devlet tarafından temin edilmesi sağlanır. Ayrıca başta hammadde ve enerji olmak üzere kamu sektörünün ürettiği mal ve hizmetlerin kurulan endüstrilere zararına da satılması bir teşvik unsuru olarak nitelendirilir (Çarıkçı,1982: 19).

Türkiye’de bu süreç 1960’larda uygulamaya konan birinci beş yıllık kalkınma planının temel stratejisi olmuştur. Dış tıkanmaların yaşandığı bu dönemde, egemen olan sınıfların zevk ve eğilimlerini yansıtan radyo, buzdolabı, çamaşır ve elektrikli

süpürge, televizyon, otomobil, modern büro, mutfak ve ev eşyaları gibi dayanıklı tüketim malları talepleri karşılanmasına yönelik politika, bu malların ithalatı ile kıt olan dövizin lüks mallara tahsisini önlemek amacıyla oluşturulmuştur. Artık bu malların üretimi yabancı sermaye ile beslenerek yurtiçinde gerçekleşecek duruma gelmiştir (Boratav, 2009: 119).

2.3.1.1. İthal İkameci Stratejinin Amaçları

İthal ikamesi ile varılmak istenen amaçlar kısaca şöyle özetlenebilir(Egeli, 2001: 151):

a) Gelişmekte olan ekonomiler genellikle tarımın hakim olduğu bir yapıya sahiptir. Bu ülkeler sanayilerini geliştirerek kalkınmak istemekte, bunun için de bir kısım sanayi ürünlerinin ithalatından vazgeçip, bunları iç piyasada üreterek sanayileşmeyi arzulamaktadır.

b) İthal ikameci politikalar, ekonominin dışa bağımlılığını azaltacak ve dış ticaret hadlerinin aleyhte gelişmesinin zararlarını kısmen de olsa ortadan kaldıracaktır.

c) Ödemeler dengesi güçlükleri önemli ölçüde aşılacak ve döviz tasarrufu sağlanacaktır. İthal listelerinde yer alan malların ülke içinde üretime geçilmesiyle giderlerinden tasarruf sağlanacağı ve böylece dış açık sorununun çözümleneceği beklenmektedir.

d) İthal ikamesine dayalı bir sanayileşmede, daha önce ithal edilen, bir başka deyişle, belli bir iç talebi bulunan malın üretimine başlanacağından yeni pazarlar yaratılması söz konusu olmayacaktır.

e) Tarımsal ürünler ve tarım dışı hammaddelerde dünya talebinin fiyat ve gelir elastikiyetinin düşük olduğu kabul edilmektedir. Buna bağlı olarak bu ülkelerin ihracatları da hızlı bir artış gösterememektedir. Bu nedenle ihracatın yapısının değiştirilmesi gerektiği inancı ile ithal ikamesi politikası uygulanmaktadır.

f) İthal ikamesi ile sanayi üretiminin artması, sermaye birikiminin hızlanmasını, yurtiçi talebin genişlemesini ve tarımsal kesimdeki mevcut gizli işsizler için de yeni iş imkanlarının yaratılmasını sağlayabilecektir. İthal ikamesinin birinci aşaması yurtiçi piyasa kapasitelerinin sınırlarına ulaşılması ile sona ermektedir. Daha sonra sanayileşme politikası iki yönde gelişebilir. Bunlardan birincisi dış piyasalara açılmaktır. Nitekim G. Kore ve Tayvan gibi ülkeler, ithal ikamesinden başlayıp sonra ihracatın özendirilmesine yönelmişlerdir. İkinci yol ise ithal ikamesine yönelik sanayileşmenin kapsamının ara ve yatırım mallarına doğru genişletilmesidir. Türkiye dahil birçok gelişmekte olan ülke ise bu yolu izlemiştir. Bu ikinci uygulama bazı çelişkilerin ortaya çıkma ihtimalini de arttırır. Yerli üretime geçildikten sonra eskiden gümrüksüz olarak ithal edilen ara ve yatırım mallarının ithali, çeşitli koruyucu politikalarla kısıtlanacaktır. Bu durum ise sanayi, yüksek maliyetli girdi kullanmak zorunda bırakarak onların ihracata açılmalarını daha da güçleştirebilecektir.

2.3.1.2. İthal İkameci Sanayileşme Stratejisine Yöneltilen Eleştiriler

İthal ikâmeci sanayileşme stratejisine yöneltilen eleştiriler şu şekilde incelenmektedir .

a. Kaynakların irrasyonel Kullanımı: İthal ikâmesinde karsılaştırmalı üstünlükler teorisine dayanan bir kaynak kullanımı söz konusu değildir. Uluslararası rekabetten uzak olan sanayi daha yüksek maliyetle üretim gerçekleştirerek kaynak israfına neden olmaktadır (Tunç, 2004: 123).

b. Dışa Bağımlılık: İthal ikâmeci strateji, ithal edilen malların yurt içi üretimini gerçekleştirmeyi hedeflerken, esasen ulusal ekonominin dışa bağımlılığının artmasına neden olmaktadır. Çünkü ulusal ekonomi içerisinde üretilmesine karar verilen tüketim mallarının girdi ithalatında artış yaşanmaktadır (Tunç, 2004: 123).

c. Çarpık Sanayileşme: İthal ikâmeci strateji altında ithalatı engellemek amacıyla uygulanan aşırı değerli kur politikası ile ihracatçı sektörler bir anlamda cezalandırılmış olacaktır (Tunç, 2004: 123).

d. Dış Borçların Artışı: Bir yandan dışa bağımlılığın artması, diğer yandan ihracatın gerilemesi dış ödeme açıklarını daima önemli bir sorun durumuna getirir. Bu da ülkeyi açıklarını finanse etmek için, sürekli biçimde dış kaynak aramak zorunda bırakır. Böylece, artan dış borçlar bu politikaların adeta doğal bir sonucu durumuna getirir (Seyidoğlu, 2003: 594).

e. Ülkeye Yabancı Sanayi Yapısı: Tüketim malları endüstrilerinden başlayarak ara ve yatırım malları endüstrileriyle bütünleşmeyi amaçlayan bir ithalat ikamesi, ileri teknoloji ve sermaye yoğun üretim yöntemlerini özendirir (Seyidoğlu, 2003: 594).