• Sonuç bulunamadı

GEREÇ VE YÖNTEM

İSTATİSTİKSEL ANALİZ

  Çalışmamızda istatistiksel değerlendirme, AXA507C775506FAN3 seri numaralı STATISTICA AXA 7.1 ve Medcalc 11.1 istatistik programı kullanılarak yapıldı. Ölçülebilen verilerin normal dağılıma uygunlukları tek örnek Kolmogorov Smirnov testi ile değerlendirildi. SNI, PSV ve EDV düzeyi için Receiver Operating Curve (ROC) analizi ile cut-off değerleri hesaplandı. Ayrıca SNI, PSV ve EDV düzeylerinin anjiyografi darlık yüzdesini açıklama yüzdelerini bulmak için lineer regresyon yapıldı. Değişkenler arası ilişki değerlendirilmesinde Pearson korelasyon analizi yapıldı. Tanımlayıcı istatistik olarak aritmetik ortalama ve standart sapma verildi. Tüm istatistikler için anlamlılık sınırı p<0.05 olarak seçildi.

28

BULGULAR

Çalışmamızda yaşları 51 ile 74 arasında değişen 16 hasta (12 erkek ve 4 bayan) yer almaktadır.

Çalışmamıza alınan hastaların PSVp (Proksimal pik sistolik volüm), PSVd (Distal Pik Sistolik Volüm), EDV (End Diastolik volüm), SNI (Sonografik NASCET indeks), ADY (Anjiyografik darlık yüzdesi), LDL (Düşük dansiteli lipoprotein) değerleri Tablo 2’de gösterilmiştir.

Çalışmamızda toplam 17 İKA stenozu yer almakta olup bunların 14’ü preokluziv olmayan ciddi darlıklardı ve PSV, EDV ve SNI değerleri standart lineer regresyon modeline uyuyordu. Darlıkların 3’ü ise preoklüziv kritik darlıklar olup PSV, EDV ve SNI değerlerinin her biri düşük değerlerdeydi. Bu nedenle darlıklar, darlık yüzdelerine göre %50-95 ve >%95 olarak ikiye ayrıldı.

Çalışmamızdaki yaşları 51 ile 74 arasında değişmekte olup yaş ortalamaları 64,29 olarak, yaş ortanca değeri ise 65 olarak saptandı. LDL değerlerinin ortalaması 136,71 olarak, LDL ortanca değeri 137 olarak saptandı. Yaş ve LDL’ye ait tanımlayıcı istatistikler Tablo 3’te gösterilmiştir.

%50-95 darlık yüzdesine sahip darlıklarda ölçülen PSV, EDV ve SNI değerlerinin her biri için anjiografi darlık yüzdeleri (ADY) ile lineer regresyon analizi yapılmış ve ROC analizleri ile cut-off değerleri hesaplananmıştır.

29 Tablo 2. Çalışmamıza aldığımız hastalara ait veriler

PSVp: Proksimal pik sistolik volüm; PSVd: Distal pik sistolik volüm; EDV: End diastolik volüm; SNI:

Sonografik NASCET indeks; ADY: Anjiyografik darlık yüzdesi; LDL: Düşük dansiteli lipoprotein.

Tablo 3. Yaş ve düşük dansiteli lipoproteine ait tanımlayıcı istatistikler

LDL: Düşük dansiteli lipoprotein.

Sonografik NASCET indeks açıklama yüzdesi (r2) 0,52 dir. (p=0,004). ADY ≥%70 ve üzeri alındığında SNI için cut-off değeri 25,347 hesaplanarak SNI’ın duyarlılığı ve seçiciliği %100 olarak bulunmuştur. Eğri altında kalan alan 1 olup ileri düzeyde anlamlıdır (p=0,005) (Şekil 6).

Sıra no Cinsiyet Yaş PSVp PSVd EDV SNI ADY LDL

1 K 52 367,0 112,0 124,0 44,70582 85 171 2 K 68 285,5 22,8 114,8 71,74051 90 95 3 E 66 65,5 50,7 23,0 12,02013 60 121 4 E 71 298,3 150,9 122,4 28,8757 90 136 5 E 51 263,4 110,1 48,2 35,34743 98 174 6 E 66 244,7 78,3 36,3 43,4329 85 138 7 E 52 210,8 112,5 110 26,91405 70 135 8 K 63 156,0 127,3 47,4 9,665862 50 123 9 K 74 244,9 122,4 85,4 29,30376 60 171 10 E 64 173,0 27,6 94,1 60,05785 90 157 11 K 50 71,2 26,9 14,0 38,53383 99 241 12 E 61 471,5 158,7 254,9 41,98402 95 96 13 E 70 46,6 36,0 8,0 12,10619 95 127 14 E 74 105,4 60,9 39,1 23,98692 50 146 15 E 74 189,2 75,3 65,3 37,91343 80 146 16 E 64 180,5 130,9 64,5 14,84087 60 105 17 E 57 73,8 52,7 26,9 15,49603 99 187

Değişken x±SS Ortanca (Min-Max)

YAŞ 64,29±8,033 65 (51-74)

PSV bulun Şekil 6. Pik Sisto için cut-of nmuştur. Eğ Sonografik regresyon olik Volüm ff değeri 1 ğri altında k k NASCET n analizi ve açıklama y 58,5 hesapl kalan alan 1 30 T indeks iç e sensitivite yüzdesi (r2) lanarak PSV olup ileri d çin anjiyog e-spesifite g ) 0,49’dur. A V’nin duya düzeyde anl rafik darlı grafileri ADY ≥%7 arlılığı ve s amlıdır (p= ık yüzdeler 70 ve üzeri seçiciliği % =0,005) (Şek ri ile lineer alındığında %100 olarak kil 7).  r a k

Şekil 7. Pik Sistoli analizi ve s k Volüm iç sensitivite- 31 çin anjiyog -spesifite gr grafik darlı rafileri

alınd %10 içeris End dias dığında EDV 0 olarak bu Preokluz sinde değer Şekil 8. stolik volüm V için cut-o lunmuştur. ziv olarak rlendirilmiş . End Dia regresyon m açıklama off değeri 4 Eğri altında saptanan 3 olup sayı az astolik Vo analizi ve s 32 yüzdesi (r2 7,5 hesapla a kalan alan 3 darlık ise zlığından do lüm için sensitivite- 2) 0,27’ dir. anarak EDV n 0,950 olup e PSV, ED olayı istatis anjiyograf spesifite gr . (p=0,053) V’nin duyarl p anlamlıdır DV ve SNI stiksel analiz fik darlık rafileri . ADY ≥%7 lılığı %90 v r (p=0,011)  I değerleri z yapılmam yüzdeleri 70 ve üzeri ve seçiciliği (Şekil 8). için kendi mıştır. ile lineer i i i r

33

Pik Sistolik Volüm için ADY ve PSV cut-off değerleri Tablo 4’te gösterilmiştir. Buna göre Seçicilik=4/4=1, Duyarlılık=10/10=1, Doğruluk=(10+4)/14=1 olarak hesaplanmaktadır.

Tablo 4. Pik Sistolik Volüm için anjiyografik darlık yüzdesi ve Pik Sistolik Volüm cut-

off değerleri

PSV: Pik Sistolik Volüm.

Sonografik NASCET indeks için ADY ve SNI cut-off değerleri Tablo 5’te gösterilmiştir. Buna göre Seçicilik=4/4=1, Duyarlılık=10/10=1, Doğruluk=(10+4)/14=1 olarak hesaplanmaktadır.

Tablo 5. Sonografik NASCET İndeks için anjiyografik darlık yüzdesi ve Sonografik NASCET İndeks cut-off değerleri

SNI: Sonografik NASCET İndeks.

End diastolik volüm için ADY ve EDV cut-off değerleri Tablo 6’da gösterilmiştir. Buna göre Seçicilik=9/10=1, Duyarlılk=4/4=1, Doğruluk=(9+4)/14=0,93 olarak hesaplanmaktadır.

Anjioygrafik darlık yüzdesi

PSV cut-off değerleri ≥158,5 <158,5 ≥70 <70 10 0 0 4

Anjioygrafik darlık yüzdesi

SNI cut-off değerleri

≥25,346 <25,346 ≥70 <70 10 0 0 4

34

Tablo 6. End Diastolik Volüm için anjiyografik darlık yüzdesi ve End Diastolik Volüm cut-off değerleri

EDV: End Diastolik Volüm.

Sonografik NASCET indeks ve PSV’nin her ikisinin de seçicilikleri, duyarlılıkları ve doğrulukları %100 çıkmasına rağmen SNI’nın ADY’yi açıklama yüzdesi (r2 = 0,52, p= 0,004), PSV’ye (r2 = 0,49, p= 0,004) göre daha yüksektir. EDV’nin ise hem SNI hem de PSV’ye göre ADY’yi açıklama yüzdesi (r2 = 0,27, p= 0,053) ve seçicilikleri (%90) daha düşüktür.

Preokluziv olarak saptanan 3 darlığın ikisinde hem PSV hem EDV hem de SNI değerleri anjiyografik darlık yüzdesi ile kıyaslandığında düşük, birinde ise PSV ve EDV değerleri düşük, SNI değeri ise yüksek saptanmıştır.

Düşük dansiteli lipoprotein ile ADY arasında ise ilişki yoktur (r=0,073, p=0,804). Anjiyografik darlık yüzdesi

EDV cut-off değerleri

≥47,5 <47,5 ≥70 <70 9 0 1 4

35

TARTIŞMA

Tarihsel olarak karotis arter hastalığı, semptomatik ve asemptomatik olarak ikiye ayrılmıştır. Semptomatik hastalar tipik olarak karotis arterlerden emboliye bağlı nörolojik bir hadise (inme, geçici iskemik atak ya da amorozis fugaks) yaşamış olanlardır. Bu grup NASCET ve ECST gibi çok iyi bilinen çalışmalara dayanarak oluşturulmuştur (7,40). Asemptomatik grup, nörolojik hadise yaşamamış hastaları içerir. ACAS’ta bu grup hastalar nörolojik hadise yaşamamasına rağmen difüz aterosklerozun tipik klinik işaretlerine sahip hastalar olarak tanımlanmıştır (2). Semptomatik hastalarda belirgin stenotik hastalık (> %50) prevelansı %18-20 arasında değişmekte iken; karotis görüntülemeye gönderilen asemptomatik hastalardaki prevelans %14’tür. Asemptomatik gruptaki İKA hastalık prevelansı semptomatik hastalarınkine yaklaşmaktadır (9,21).

Doppler ultrasonografi, karotis arter hastalığının en yaygın kullanılan radyolojik görüntüleme yöntemidir. Bu görüntüleme modalitesi, karotis stenozlarının ameliyat öncesi değerlendirilmesinde artan şekilde kullanılmaktadır. Ultrason Radyologları Cemiyeti (Society of Radiologist in Ultrasound)’nin 2003’teki konsensusunda panelistler, Amerika Birleşik Devletleri’nde KE’ye giden hastaların %80’inde operasyon öncesinde sadece ultrasonografinin kullanıldığını belirtmişlerdir. Bu görüntüleme modalitesinin güvenilir bilgi vermesi büyük önem taşımaktadır (9).

Son yirmi yılda teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak gri skala çözünürlüğünde artış ve RDUS gibi Doppler metodlarındaki dönüm noktası ilerlemeler sayesinde karotis arterlerin ultrasonografik değerlendirmesinde kalite artmıştır. Teknolojinin yaygın kullanımı ile birlikte,

36

araştırma sonuçları ve devam eden medikal eğitim sayesinde görüntüleme ile uğraşan kişiler karotis ultrasonografide uzmanlaşmışlardır (9).

Karotis darlıklarını saptamada günümüze kadar birçok sonografik parametre kullanılmıştır (PSV, EDV, VICA/VCCA oranı gibi) (9,13-15,41,53-57). Bu parametrelerin İKA darlıklarının tanısında kullanımı laboratuvardan laboratuvara hatta laboratuvarların kendi içinde de değişiklik göstermektedir. Ultrason Radyologları Cemiyeti (Society of Radiologist in Ultrasound)’ nin 2003’teki konsensusunda: “İKA darlıklarını saptamada PSV değeri ve gri skala ile RDUS’de plak varlığı tanı ve evrelemede kullanılan parametreler olmalıdır.” denmiştir (9). Bilinen diğer parametrelerin ise, PSV değerinin hastalık yaygınlığını tesbit edemediği durumlarda kullanılabileceği söylenmiştir. Örneğin birden fazla darlık, karşı İKA’da yüksek dereceli stenoz, plak görünümü ile PSV arasında uyuşmazlık, artmış AKA hızı, hiperdinamik kardiyak durum ve düşük kardiyak output varlığında kullanımları yayarlı olabilir.

Literatürde İKA darlıklarının kategorizasyonu amacıyla yayınlanmış çok sayıda PSV değerleri vardır. Önceleri yapılan çalışmalarda her radyoloji laboratuvarının kendi diagnostik değerlerini belirlemeleri gerektiği konusunda görüş birliği vardı, ancak hangi değerlerin en doğru olduğu hakkında aralarında görüş birliği yoktu. Bu değerler Ultrason Radyologları Cemiyeti (Society of Radiologist in Ultrasound)’nin 2003’teki konsensusunda, panelistler tarafından analiz edilerek tavsiye şeklinde bir tablo geliştirilmiştir (Tablo 1). Ancak tüm bu gelişmelere rağmen yeni ultrasonografik parametrelerin geliştirilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varmışlardır.

Sonografik NASCET İndeks terminolojisi ilk kez Hathout ve ark. (14) tarafından ortaya atılmıştır. Bu parametreyi geliştirmelerindeki sebebin ise PSV dahil hiçbir mevcut sonografik parametrenin NASCET metodolojisini yansıtmaması olduğunu ortaya koydular. Yayınladıkları makeleye göre bu yeni parametrenin NASCET metodolojisine daha uygun olduğu söylenmiş ve anjiyografi ile korelasyonunun PSV’nin anjiyografi ile korelasyonundan daha fazla olduğu bulunmuştu. Bizim de çalışmaya başlamaktaki amacımız ortaya atılan bu yeni parametrenin, karotis arter darlıklarının sonografik değerlendirilmesinde en değerli parametre olarak kabul edilen PSV’ye karşılık kullanılabilirliğini araştırmak oldu.

Daha önce yapılan çalışmalardakinden farklı olarak karotis darlıklarını preokluziv ve preokluziv dışı olanlar olarak ikiye ayırdık. Bunun sebebi preokluziv darlıklarda PSV değerlerinin düşük çıkmasıydı ve ayrı olarak değerlendirilmesi uygundu. Hathout ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise preokluziv darlıklar çalışmaya alınmamıştı. Bunun sebebi

37

ise muhtemelen preokluziv darlıkların lineer regresyon modelini bozacak olması ve çalışmanın istenilen sonuca ulaşmasına engel olacak olmasıydı. Biz ise preokluziv darlıkları da çalışmaya aldık, ancak preokluziv olmayanlardan ayrı olarak değerlendirdik. PSV, EDV, SNI değerlerinin her biri için cut-off değerlerini hesaplarken ADY değeri olarak %70’i baz almamızın sebebi NASCET çalışmasında KE’nin %70’ten daha fazla darlıklarda belirgin yarar sağladığının kanıtlanması olmuştur. Bizim çalışmamızda %70 ADY’ye karşılık gelen PSV değeri literatüre göre daha düşük bulunmuş olup (158 cm/sn), yapılan diğer serilerde çok daha geniş hasta sayısının, bizim çalışmamızda ise daha az hasta sayısının yer almasına bağlanabilir.

Hathout ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada SNI’nın ADY’yi açıklama yüzdesi bizim çalışmamıza göre daha yüksek bulunmuştu. Ayrıca SNI’nın ADY’yi açıklama yüzdesi, PSV’nin ADY’yi açıklama yüzdesinden anlamlı derecede fazlaydı. Bizim çalışmamızda ise SNI’nın ADY’yi açıklama yüzdesi ile PSV’nin ADY’yi açıklama yüzdesi arasında minimal fark vardı, ancak istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Bunun sebebi yukarıda adı geçen çalışmadaki karotis darlık sayısının bizim çalışmamızdakinden daha fazla olmasıydı. Nitekim çalışmaya başlamadan önceki hedefimiz sözünü ettiğimiz makaledeki karotis darlığı sayısından daha fazla sayıya ulaşmaktı. Ancak serebral anjiyografi tetkikinin girişimsel bir işlem ve dolayısıyla risklerinin olması nedeniyle her hastaya yapılamaması istediğimiz sayıya ulaşmamıza engel oldu.

Bizim çalışmamızdaki karotis darlık sayısının azlığına (16 hastada toplam 17 darlık) ve ikisinin de duyarlılıkları ile doğrulukları %100 çıkmasına rağmen SNI’nın ADY’yi açıklama yüzdesinin (r2 = 0,52, p= 0,004), PSV’nin ADY’yi açıklama yüzdesine (r2 = 0,49, p= 0,004) göre daha yüksek bulunmuş olması SNI’nın karotis darlıklarını saptamada kullanılabilir bir parametre olduğunu göstermektedir. Ayrıca birbirine yakın değerlerin elde edilmesindeki sebep SNI’nın hesaplanmasında yine iki ayrı PSV değerinin (PSVd ve PSVp) kullanılması olabilir. İkinci bir değerin kullanılması daha doğru sonuç elde etmemize yardım ediyor gibi görünmektedir. EDV’nin ise hem SNI hem de PSV’ye göre ADY’yi açıklama yüzdesinin (r2 = 027, p= 0,053) ve seçiciliğinin (%90) daha düşük olması ise Ultrason Radyologları Cemiyeti (Society of Radiologist in Ultrasound)’nin 2003’teki konsensusunda kararlaştırıldığı gibi EDV’nin, diğer parametreler gibi ancak PSV’nin karotis darlığını açıklayamadığı durumlarda kullanılabileceğine işaret etmektedir. Ancak bu parametreleri çok daha geniş zamanda ve çok daha geniş serilerde değerlendirmek ve dolayısıyla daha doğru istatistiksel analiz yapmak gerekmektedir.

38

Preokluziv olan 3 darlığın hepsinde PSV ve EDV değerleri düşmesine rağmen bunların ikisinde SNI değerleri düşmüş, birinde ise yüksek kalmıştır. Bu nedenle bazı preokluziv darlıkların, preokluziv olmayan darlıklardaki gibi lineer regresyon modeline uygun davranabileceği sonucu çıkabilir. Ancak bunun ne kadar doğru olduğu çok daha fazla ve istatistiksel olarak anlamlı olabilecek sayıda darlık ile anlaşılabilir.

Düşük dansiteli lipoprotein ile ADY arasında ise ilişkinin olmaması (r=0,073, p=0,804) karotis darlıklarının oluşum patogenezinde birden fazla etkenin rol almasına bağlanabilir. Bu nedenle karotis darlığına neden olabilecek tüm sebepler göz önüne alınarak yapılan istatistiksel analizler sonucu her bir etkenin rolü ayrı ayrı ortaya konabilir. Bunun için de çok daha fazla sayıda hasta üzerinde çalışılması gerekmektedir.

          .          

39

SONUÇLAR

Renkli Doppler ultrasonografi, morfolojik ve hemodinamik bilgi sağlayan, rölatif olarak daha doğru ve anjiyografinin risklerini minimize eden önemli bir tarama yöntemi olarak ön plana çıkmaktadır (13). Ayrıca ultrasonografinin hızlı, taşınabilir, noninvaziv, tekrarlanabilir, ucuz ve kolay ulaşılabilir olması gibi avantajları da bulunmaktadır. Sonografik NASCET İndeks’in serebral anjiyografi ile korelasyonu en yüksek olarak kabul edilen Pik Sistolik Volüm’ün yerine kullanılabilecek bir parametre olduğunun, hatta %90 üzeri darlıklarda uygulanabileceğini gösteren ve anjiografik darlık yüzdesi ile düşük dansiteli lipoprotein arasındaki ilişkiyi gösteren bulgular karotis darlıklarının değerlendirilmesinde yarar sağlayabilir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar sırasıyla şunlardır:

1- İnternal Karotis Arter stenozunda anlamlı Doppler parametresi olan Pik Sistolik Volüm ve bu çalışmada kullanılan Sonografik NASCET İndeks’in seçicilik, duyarlılık ve doğrulukları %100 olarak saptanmasına rağmen Sonografik NASCET İndeks’in anjiyografik darlık yüzdesini açıklama yüzdesi (r2 = 0,52, p= 0,004), Pik Sistolik Volüm’e (r2 = 0,49, p= 0,004) göre daha yüksektir. End Diastolik Volüm’ün ise hem Sonografik NASCET İndeks hem de Pik Sistolik Volüm’e göre anjiyografik darlık yüzdesini açıklama yüzdesi (r2 = 027, p= 0,053) ve seçiciliği (%90) daha düşüktür.

2- Preokluziv olarak saptanan 2 olguda Pik Sistolik Volüm, End Diastolik Volüm ve Sonografik NASCET İndeks değerleri düşük; bir olguda ise Pik Sistolik Volüm ve End Diastolik Volüm değerleri düşük, Sonografik NASCET İndeks değeri ise yüksek saptanmıştır. 3- Düşük dansiteli lipoprotein ile anjiyografik darlık yüzdesi arasında ise bizim çalışmamızda ilişki saptanmamıştır (r=0,073, p=0,804).

40

ÖZET

Çalışmamızda, İnternal Karotis Arter’inde %50’den fazla darlık saptanan olgularda Sonografik Nascet indeks’in anjiografi ile olan korelasyonunun, karotis Doppler incelemede en doğru parametre olarak kabul edilen Pik Sistolik Volüm’ünkinden daha yüksek olduğunu göstermeyi amaçladık.

Serebral anjiyografi tetkikinde internal karotis arterinde %50-99 arasında darlık tesbit edilmiş, 16 hastaya karotis Doppler ultrasonografi tetkiki yaptık. Her incelemede proksimalde maksimum stenoz bölgesinden ve stenoz bölgesinin yaklaşık 3 cm distalinden Pik Sistolik Volüm ve End Diastolik Volüm değerleri ölçüldü. Daha sonra ölçülen değerlerden kuralına uygun olarak Sonografik NASCET İndeks hesaplandı.

Tüm hastaların düşük dansiteli lipoprotein değerleri, serebral anjiyografideki darlık yüzdeleriyle ilişkisini arştırmak amacıyla tek tek kaydedildi.

Ölçülebilen verilerin normal dağılıma uygunlukları tek örnek Kolmogorov Smirnov testi ile değerlendirildi. Pik Sistolik Volüm, End Diastolik Volüm ve Sonografik NASCET İndeks düzeyi için Receiver Operating Curve analizi ile cut-off değerleri hesaplandı. Ayrıca Pik Sistolik Volüm, End Diastolik Volüm ve Sonografik NASCET İndeks düzeylerinin anjiyografi darlık yüzdesini açıklama yüzdelerini bulmak için lineer regresyon yapıldı.

Çalışmamızdaki toplam 17 darlığın 14’ü preoklüziv olmayan ciddi darlıklardı ve Pik Sistolik Volüm, End Diastolik Volüm ve Sonografik NASCET İndeks değerleri standart lineer regresyon modeline uyuyordu. Darlıkların 3’ü ise preoklüziv kritik darlıklar olup Pik Sistolik Volüm, End Diastolik Volüm ve Sonografik NASCET İndeks değerlerinin her biri

41

düşük değerlerdeydi. Bu nedenle darlıklar, darlık yüzdelerine göre %50-95 ve >%95 olarak ikiye ayrıldı.

Pik Sistolik Volüm ve Sonografik NASCET İndeks’in her ikisinin de seçicilik, duyarlılık ve doğrulukları %100 çıkmasına rağmen Sonografik NASCET İndeks’in anjiyografik darlık yüzdesini açıklama yüzdesi (r2 = 0,52, p= 0,004), Pik Sistolik Volüm’e (r2 = 0,49, p= 0,004) göre daha yüksek bulundu. End Diastolik Volüm’ün ise hem Sonografik NASCET İndeks hem de Pik Sistolik Volüm’e göre anjiyografik darlık yüzdesini açıklama yüzdesi (r2 = 027, p= 0,053) ve seçiciliği (%90) daha düşüktü. Preokluziv olarak saptanan 3 darlığın ikisinde Pik Sistolik Volüm, End Diastolik Volüm ve Sonografik NASCET İndeks değerleri düşük; birinde ise Pik Sistolik Volüm, End Diastolik Volüm değerleri düşük, Sonografik NASCET İndeks değeri ise yüksek saptandı. Düşük dansiteli lipoprotein ile anjiyografik darlık yüzdesini arasında ise ilişki yoktu (r=0,073, p=0,804).

Sonografik NASCET İndeks’in anjiyografik darlık yüzdesini açıklama yüzdesi Pik sisitolik Volüm’e göre daha yüksek olmasına rağmen Sonografik NASCET İndeks ölçümü ile karotis arter darlıklarını değerlendirmede rutinde kullanılan Pik Sistolik Volüm ölçümünün benzer tanısal doğrulukları göstermektedir. Bu ilişkinin daha geniş hasta serilerinde ortaya konması gerekmektedir.

Anahtar kelimeler: Sonografik NASCET İndeks, Doppler ultrasonografi, karotis stenozu, düşük dansiteli lipoprotein.

42

USAGE OF SONOGRAPHIC NASCET INDEX AS A DOPPLER

Benzer Belgeler