• Sonuç bulunamadı

3.2. TÜRKİYEDEKİ MİKROFİNANS KURULUŞLARI VE MİKROFİNANS

3.2.2. MİKROFİNANS’IN TÜRKİYE’DEKİ UYGULANMIŞ ÖRNEKLERİ

3.2.2.4. İstanbul İli Mikrokredi Uygulaması Örneği

1995 ile 1997 yılları arasında Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) tarafından İstanbul pilot şehir seçilerek Türkiye’de ilk mikrokredi uygulaması başlatılmıştır. Çoğu küçük çaplı ticaret olmak üzere üretim ve hizmet sektöründe evlerinde ya da kiralık dükkân ve tezgâhlarda faaliyet gösteren 91 yoksul kadına yapılan maddi destek ile proje uygulanmıştır. Bu kadınlara verilen mikrokredinin tutarı 200 dolar olup, bir yılı geçmeyen vadelerde ödeme seçeneği sunulmuştur. Geri ödemelerde % 12 oranında gecikme yaşanmasına rağmen, tamamı tahsil edilmiştir. İki yıl pilot olarak uygulanan proje 1999 Marmara Depremi sonrasında askıya alınmıştır.332

Marmara Depremi’nin yaralarının sarılmasından sonra 2003 yılı Haziran ayında KEDV’in kuruculuğunu üstlendiği Maya Mikro Ekonomik Destek İşletmesi hayata geçirilmiştir.333 Bu proje kapsamında 30.11.2003 tarihine kadar 303 yoksula

       332 Aydın,a.g.e., s.157.

toplam 268.500 TL mikrokredi dağıtılmıştır. Bu kredilerin % 56’sı ticarette, % 40’ı üretimde ve % 4’ü de hizmet sektöründe değerlendirilmiş olup tamamının geri ödemesi gecikmesiz gerçekleşmiştir. Kredi kullananların % 72’si kendi evinde, % 25’i açtıkları dükkânlarda ve % 3’ü de seyyar tezgâhlarda gelir getirici faaliyette bulunmuşlardır.334 Bu bireylerin % 25’i el işi, % 23’ü tuhafiye malzemesi üretimi ve

satışı, % 20’si kozmetik ve temizlik malzemeleri satışı, % 10’u terzilik ve % 5’i takı ve hediyelik eşya satışı ile kazanç sağlamışlardır.335

Türkiye Grameen Mikrokredi Projesi (TGMP) kapsamında 16 Aralık 2010 tarihinde “Bağcılar Vuslat Doğan Sabancı Mikrokredi Şubesi” açılmıştır. İstanbul’un Bağcılar, Esenler ve Güngören ilçelerine yönelik olarak mikrokredi çalışmaları için açılmıştır. Bu şube28 Şubat 2011 tarihine kadar geçen zaman diliminde 71 üyesine toplam 50.900 TL temel kredi türünde mikrokredi vermiştir. Bu üyelerin % 41’i ticaret, % 26’sı hizmet, % 19’u üretim ve % 14’ü seyyar satıcılık alanlarında aldıkları kredi ile faaliyet göstermiştir.336

28 Temmuz 2011 tarihinde TGMP kapsamında İstanbul Valililiği ile Türkiye İsrafı Önleme Vakfı arasında imzalanan protokol ile “Çatalca Darülaceze-Rotary Mikrokredi Şubesi” kurulmuş ve Çatalca İl Özel İdare binasında faaliyete başlamıştır. Çatalca şubesine fon desteğini Darülaceze Vakfı ve Sarıyer Rotary Kulübü sağlamaktadır. Mikrokredi faaliyetlerini yürütmek amacıyla Sarıyer Rotary Kulübü tarafından “Rotary 2420.Bölge Mikrokredi Komitesi” kurulmuştur.337

İstanbul ilinin Ümraniye, Sancaktepe, Sarıgazi, Samandıra, Çekmeköy ve çevresi ilçelerinde ikamet eden yoksul bireylere hizmet edecek olan “Sancaktepe Mikrokredi Şubesi” de 2011 yılı Temmuz ayının son haftasında kurulmuştur. Eylül 2011 tarihinde Jameel Glopheil, BRJ Lubnatsi Danışmanlık A.Ş. ile Türkiye İsrafı Önleme Vakfı arasında yapılan protokol çerçevesinde faaliyetlerini sürdüren proje 24 Eylül 2011 tarihi itibarıyla şube üyesi 29 kişiye 20.300 TL mikrokredi desteği gerçekleştirilmiştir. Kredilerin tamamına yakını tahsil edilmiştir.338

İstanbul’un 32 ilçesinde yaşayan, 16 yaşından büyük, 505 erkek ve 495 kadından oluşan 1.000kişi “Mikrokredi Yoluyla Yoksulluğun Azaltılması” üzerine

       334 Korkmaz, a.g.e.,s. 98-99 335 Korkmaz, a.g.e., s. 100. 336 Aydın, a.g.e., s.158. 337 Aydın, a.g.e., s.159. 338 Aydın, a.g.e., s.159.

yapılan bir araştırma için rastgele seçilmiştir. Araştırmada anket, test, görüşme ve gözlem gibi tekniklerin birlikte kullanıldığı “survey” yöntemi uygulanmıştır.339 Yapılan

araştırma neticesinde Türkiye’de mikrokredinin uygulanabilirliği ve çözüm önerilerine yönelik olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:340

1- Mikrokredi yöntemi, düşük eğitim seviyesi, düzensiz yerleşim şekli, kırsaldan kente yüksek oranda göç ve daha birçok sosyal ve kültürel nedenlerle finansal sistemden yararlanamayan kişileri tespit ederek, onların varsa yeteneklerini gösterebilmeleri için çaba gösterir. Böylece mali olarak gelir kazanmaları sağlanır ve öz güvenleri artar. Mikrokredi yoksulların sosyal topluma ayak uydurmaları için çok önemli bir rol üstlenir.

2- Türkiye’de mikrokredi genellikle ev üzerinden yapılan basit işlerde kullanılmak üzere gerekli alet ve makinelerin alınması için verilmektedir. Doğrudan nakit ihtiyaçlar için de verilen mikokredi, kişiyi zora sokmayacak taksitler ile tekrar tahsil edilir.

3- Kültürel değeri olan mallara olan talep, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Türkiye’de bu tür mallara olan ilgi yok denecek kadar azdır. Kültürel değere sahip ürünlere talebin az olması, kredinin geri ödenmesi noktasında problem oluşturur ve mikrokredi uygulamasının sürdürebilir olmasını engeller. Tüm bu nedenlerden dolayı mikrokredi desteği sunularak üretilecek kültürel özelliği olan ürünlerin yurtdışına pazarlanması için, sivil toplum kuruluşları gibi gönüllü kuruluşlar tarafından eğitim, bilgilendirme ve organizasyon hizmetlerinin yapılması çok önemlidir.

4- “Fakir Fukara Fonu” yerine mikrokredi organizasyonları kurulmalıdır. Bu organizasyonların yönetimi Ticaret odaları, sendikalar, esnaf kooperatifleri ve üniversiteler gibi kuruluşların temsilcileri tarafından oluşturulmalıdır. Kurullar bağımsız olmalı ve kredinin yoksullara ulaşımını bu kurumlar sağlamalıdır.

5- Üyelere ortak sorumluluk bilinci kazandırılarak zincirleme kefalet sistemi uygulanmalıdır. Kullandırılan krediler damga vergisi gibi ilave maliyetler oluşturacak vergilerden muaf tutulmalıdır.

6- Siyasetten uzak duran ve bağımsız olan kurullar tarafından oluşturularak kültürel ilişki ile uygulamanın etkinliği artırılabilir.Projenin amacı din ve etnik düşünce ayrımı yapmadan tüm yoksullara ulaşmak olduğundan bağımsızlık esastır.

7- Mikrokredinin İstanbul’daki uygulaması ile diğer ülkelerde yapılan uygulama karşılaştırıldığında birçok farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Bu farklılığın sebebi

       339 Korkmaz, a.g.e.,s. 101-103.

ülkeler arasındaki kültürel yapının ve toplumsal olgunun farklı olmasıdır. Ayrıca uygulamanın yapıldığı bölgedeki bireylerin yaşları ve çağdaşlık seviyesi ile bağlantılı olarak farklılıklar oluşmaktadır.

8- Yoksulların yapacakları iş alanları kısıtlı olması ve risk alma cesaretleri düşük olmasından dolayı mikrokredi üyelerine bu alanda eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunulmalıdır. Verilen eğitimler ile üyelere hem risk alabilme cesareti kazandırılmış olur hem de yeni iş fikirleri oluşmasını sağlar.

9- Toplumdaki sosyal sermaye bilincini ortaya çıkaracak yasalar çıkarılmalıdır. Meslek odaları gibi organizasyon tecrübesi yüksek kurumlara gerekli yetkiler verilerek mikrokredi desteği ile kalkınma modelleri oluşturulmalıdır.

10- Yapılan araştırmada mikrokrediden faydalanmak isteyen yoksulların diğer ülkelerdeki yoksullardan farklı yapılara sahip olduğu tespit edilmiştir.

11- Dünyada uygulanan mikrokredi programlarında yoksullar arasından genellikle kadınların belirlenerek kredi verildiği tespit edilmektedir. Ülkemizde uygulanacak mikrokredi programlarında da öncelik yoksul kadınlara verilebilir. Ancak uygulamanın hedef kitlesi kaynağın yettiği ölçüde yoksul olan her bireye ulaşmaktır.

12- Grup içerisindeki üyelere otokontrol sisteminin benimsetilmesi önem arz etmektedir. Bu sayede üyeler birbirlerinden sorumlu olacakları için denetleme üyeler aracılığı ile sağlanmış olacaktır. Kredilerin geri ödeme başarısına bu uygulama ile ulaşılacaktır.

13- Üyeler aldıkları kredinin bir miktarını grup fonuna aktaracak ve böylece bireylerin biriktirme alışkanlığı kazandırılacaktır. Biriken fon, grup üyelerinin ekonomik bir sorun yaşaması durumunda bu sorunun üstesinden gelmesine yardımcı olacaktır.

14- Kredilerin geri ödemesi zorlanmayacakları taksitler şeklinde ve uzun vadede olmasından dolayı ödeme sorunu yaşamayacaklardır. Borçları taksitler ödendikçe azalacağından psikolojik olarak baskı unsuru olmayacaktır.

15- Mikrokredi uygulamasının asıl amaçlarından birisi de üyelere özgüven duygusunun kazandırılmasıdır. Mikrokrediden faydalanan yoksullar ödeme sorunu yaşadığında her türlü kolaylık sağlanmalı ancak kesinlikle borcu silinmemelidir. Aksi halde, üye özgüven kaybına uğrar ve diğer üyeler için olumsuz bir emsal teşkil eder. Geri ödemelerde sıkıntıların oluşması kaçınılmaz olur.