• Sonuç bulunamadı

İslam Aile Hukukunu Kanunlaştırma/Sekülerleştirme Çabaları

2. BATI AİLE TECRÜBESİNİN MÜSLÜMAN AİLESİNE AKTARILMAS

2.1. İKİNCİ EVRE KÜRESELLEŞTİRME: BATI SEKÜLER AHLAKININ

2.1.6.4. İslam Aile Hukukunu Kanunlaştırma/Sekülerleştirme Çabaları

Osmanlı’ya 19. yüzyıl sonlarında, Tanzimat’la beraber başlamıştır. Aile hukukundaki ilk kanunlaştırma, Abdülmecid (1839-1861) zamanında, 1844 tarihli fermanıyla, buluğa ermiş kız ve dulların velisinin izni olmadan kadıların uygun görmesi halinde geçerli bir evlilik sözleşmesi yapabileceği şeklindeki karar alınır.575

Osmanlıdaki bu kanunlaştırma çalışmalarının en sonuncusu Hukuk-i Aile Kararnamesi olduğu bildirilir. Kanun tekniği yönünden fevkalade olarak nitelenen ve Mülteka kitabı kaynak alınarak oluşturulan İslam Aile Hukuku Kararnamesi 157 madde halinde 25 Ekim 1917 tarihinde kanunlaştırılarak yürürlüğe sokulur.576

Kanunlaştırıldıktan bir müddet sonra, İmparatorlukta yaşayan Hristiyan ve Musevi azınlıklara uygulanacak bölümleri de içine alacak şekilde mükemmel bir metotla hazırlanmış olan bu kanun577 azınlıkların kendi dini otoritelerinin yetkilerini azalttığı için azınlıklar kendilerinin bu kanun çerçevesinden çıkarılmalarını talep ederler.578

İslam hukukunda aile hukuku nikâh veya münakehat başlığı altında ele alınan bağımsız bir bölümdür. Osmanlı aile hukuku da İslam aile hukukunun altı yüz yıllık bir uygulamasıdır. Osmanlılarda Tanzimat’tan önce mahkemelerde davaları halletmek için konuları daha geniş teferruatlarıyla ele alan fıkıh kitaplarından başka daha kullanışlı olması için “fetva kitapları” telif edilir.579

son da koca bir devlet yıkılır ve yeniden inşa etmek ya imkânsızlaşır ya da zaman alır. Bkz.

http://tiyatro.iksv.org/tr/program/426 erişim: 14.11.2017.

574 Banu Çakmak, “Tanzimat’tan Cumhuriyet'e Uzanan Çizgide Osmanlıda Kadın Hareketleri, Dönemin Tiyatrosunda Kadının Temsili Ve Kadın Sorunu”, Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Bölüm Dergisi, 2013, No:18, (44-80), s. 74.

575 Kayabaş, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Döneminde Cemiyetler Hukukunun Gelişimi, s. 8 vd.

576 Bkz. İbrahim Halebi (1549), Mevkufat: Mülteka tercümesi/Mülteka’l-ebhur, (şerheden: Mevkūfâtî Mehmed Efendi; sadeleştiren: Ahmed Davudoğlu; yayına hazırlayan: Zülkarneyn Tatlılı, Şevket Gürel), Sağlam Kitabevi, İstanbul 1983.

577 Orhan Çeker, Aile Hukuku Kararnamesi, Önsöz, s. 7, Ebru Yayınları, İstanbul ty. 578 Kandiyoti, Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar, s. 107-108.

160

Hukuk-i aile kararnamesini hazırlayan sebepler içinde siyasal, ekonomik ve hukuksal nedenlerden söz edilir. Bunlardan birisi de medreselerin eski işlevini kaybetmesi ve bunun sonucunda, yukarıda sözü edilen fetva kitaplarının bile hâkimlere zor gelmesi durumu ortaya çıkar. Bu yüzden hükümlerin daha pratik olarak hâkimlere sunulması ihtiyacını doğar. 580 Ancak hazırlanan kararnameden bu defa azınlıklar memnun kalmazlar. Çünkü Bernard Lewis’ın dediği gibi onlar da Batı’da olduğu gibi seküler bir düzenlemeye geçiş yapılması taraftarıdırlar. (2.1.3. başlık vd.)

Tanzimat’ın ilanından sonra entelektüellerin zorlamasıyla yapılan modernleştirme çalışmaları Osmanlı toplumunun kılık kıyafet tarzında, adab-ı muaşeret ve hayat tarzında, erkek ve kadın ilişkilerinde, eğitim ve öğretim sistemi ile fikri yapısında büyük ölçüde değişiklikler meydana getirmekle beraber,581 Batıcıların istediği sonuç elde edilememiştir. Bernard Lewis’in hiç tereddütsüz söylediği gibi aslında bunlar yüzeysel değişikliklerdir ve modernitenin istediği bu değildir. Batıcılara göre esas önemli olan değişiklikler İslam’ın şer’i hukuku ve özellikle de aile hukukunda olması gerekirken, bu alanların hâlâ itiraz edilemez durumda olmasından rahatsızlık vericidir. Çünkü bu kadar çabaya rağmen evlenme-boşanma, mülkiyet ve miras, kadınların ve kölelerin statüsü gibi ‘dini’ olarak kabul edilen kurumlarda henüz reform yapılamamıştır.582

Nitekim Osmanlı ulemasının asrın ihtiyacına göre fukahanın değişik içtihatlarını da içine alacak şekilde kanunlaştırması;583 Lewis’in açıkça söylediği gibi modernlerin/entelektüellerin isteklerine uygun Batılı kanunlar olmadığı için 19 Nisan 1919 tarihinde çeşitli baskılar sebebiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Bu arada dönemin entelektüellerinin, bazı yazılarından, İslam ailesinde kadının boşanma hakkını ele aldıkları görülmektedir. Aslında bu durum günümüzde de yapıldığı gibi yazıların Batılı matbuattan tercüme yoluyla yazıldığı ve Batı toplumunun sorunlarını Osmanlıya aktardıklarının da bir delilidir. Çünkü boşanma

580 Çeker, Aile Hukuku Kararnamesi, s. 7.

581 Kayabaş, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Döneminde Cemiyetler Hukukunun Gelişimi, s. 21- 22; Ahmet Yasin Küçüktiryaki, Osmanlı Aile Hukuku: Gelenek ve Modern Arasında Hukuk-ı

Aile Kararnamesi ve Sadreddin Efendi’nin Eleştirileri, İz Yayıncılık, İstanbul 2017,s. 28-31.

582 Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s. 100-103. 583 Çeker, Aile Hukuku Kararnamesi, s. 9.

161

tamamen Batı toplumlarındaki kadınların meselesidir ve Osmanlı ailesinde boşanma yok denecek kadar azdır. Buna ibretlik bir örnek olarak 1913 yılında kadınlar dünyası adındaki dergide, adı verilmeyen bir hanım; ‘evlilik nedir?’ diye soruyor ve şöyle cevaplıyor:

“evlilik; iki şahsın mütekabil hizmet ve muavenet neticesinde yekdiğerinin rahat ve saadetini istikmal etmesini temin eden bir mukavele, bir şirket değil midir? Hangi memleketin kanun-i ticarisi bu şirketlerden bazılarına feshetmek yetkisi verdiği halde yekdiğerini bundan mahrum etmiştir? İzdivaç da bir şirket olup tarafların bu şirketten görebilecekleri nef ve zarar da mütekabil olunca şeriklerden birinin istediği surette umur-u şirketi idare etmesi ve dilediği vakit şirketi feshedememesi hangi insafa hangi mantığa sığar?”584

İslam aile hukukunda ‘kadının boşanma hakkı yoktur’ iması yapan bu yazı, günümüzde bile çoğu araştırmacının yanlış sonuçlar çıkarmasına sebep olmaktadır. Hâlbuki İslam’da kadının boşaması; evlenme esnasında kocasının üzerine evlenmemek veya evlendiği takdirde kendisi veya ikinci karısı boş olma şartını koyabileceği şeklinde düzenlenmiştir. 1917 Aile Hukuku Kararnamesinin 38’inci maddesinde yer alan bu hüküm, İslam aile hukukuna yeni konmuş yeni bir şey değildir.585

Erken Cumhuriyet Dönemi: Halkın ‘Modern’ Olmaya Zorlanması 2.1.7.

Cumhuriyet’in ilanı ile beraber, değişim ve dönüşümün ana unsuru kadın olmuş, aile ise batıdaki gibi kurumsal bir niteliğe büründürülmüştür. Aşağıda erken Cumhuriyet döneminde evlilik ve aileyi ilgilendiren değişiklikler ele alınacak ve bu bağlamda küreselleş(tir)menin seküler alanları genişletirken Müslüman görüntüsünden uzaklaştırma şeklinde devam ettiğine dikkat çekilecektir.

584 Kayabaş, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Döneminde Cemiyetler Hukukunun Gelişimi, s. 29. 585 Ahmet Özkiraz, Gül İşçi Baş, “Osmanlıdan Günümüze Türk Toplumunda Aile Yapısı ve Boşanma”, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 18, 2016, No:30, s. 91.

162

2.1.7.1. Resmî Nikâhın Kabulü ve Ailenin Modernitenin bir ‘Kurum’u