• Sonuç bulunamadı

1.2.4. Yaratıcı Düşünce İle İlgili Kuramları

1.2.4.5. İnsancıl (Hümanist) Yaratıcı Düşünme Kuramı

Carl Rogers ve Abraham Maslow tarafından geliştirilen insancıl yaratıcı düşünme kuramı insanlardan ve çevrelerinde oluşan olaylardan kaynaklanmaktadır. Rogers’a göre yaratıcı süreç madde, olay, bireye veya bireyin yaşantısı diğer taraftan da, bireyin dışında gelişen karmaşık ilişkisel ürünün ortaya çıkışı olarak belirtir. Rogers’a göre bireyin sahip olduğu bazı özellikler yaratıcılığı içinde bulundurur. Bunlar; farklı tecrübelere karşı eğilimli olma, değerlendirmenin yapısal deseni, elemanlarla ve kavramlarla alakalı olabilme becerisidir (Yıldız, 2010).

Rogers’a göre kişisel motivasyonu doğuran gücün kişisel gelişim dürtüsü olduğunu dile getirmiştir. Bireylerin kendini geliştirmeye yönelik duydukları arzu doğuştan var olan bir beceridir fakat bu dürtü çocukluk çağı yaşantıları ve öğrenme yolları ile geliştirilebilir ya da engellenebilir. Bu kapsamda kişinin kendini geliştirme süreci sağlıklı bir psikolojinin ortaya çıkarabileceği en üst seviyedir ( Schultz, Schultz, 2016). Rogers’ın sağlıklı bir psikolojiye sahip ya da kendini tamamen ortaya koyma yetisine sahip olan kişilerin özellikleri şu şekildedir; bütün hayatlara karşı açık olma, yaşamını dolu, faydalı bir şekilde geçirme karşı yatkın olma, bireyin çevredeki sesleri kulak arkası ederek, kendi duygu, düşünceleri ile hareket edebilmesi, düşünce

20

veya davranışlarını özgür bir şekilde sergileyebilmesi, yaratıcılık düzeyinin yüksek olması ve en üst düzeyde performans gösterebilme gereksinimidir.

Rogers yaratıcılık süreci içerisinde elde edilen ürünün, düşüncenin, fikrin ‘’iyi’’ veya ‘’kötü’’ yaratıcılık olarak nitelendirilemeyeceğini temelde hepsinin yaratıcı bir ürün olduğunu, işlevsel farklılıkların toplumsal değerlerle özdeşleştiğini dile getirmiştir. Roger’a göre toplumsal değerleri farklı olmasına rağmen farklı davranışların yaratıcı eylem olarak nitelendirilebilmesi mümkündür. Çekilen acıyı azaltmaya çalışan veya acı çektirmek üzere sert, ağır bir işkence metodu bulmaya çalışan iki kişide temelde yaratıcı eylemler sergilemektedir (Sungur, 1997). Fakat yaratıcılık için sanat da bilim de tek başına yeterli değildir. Yaratıcılığın sanat eserine dönüşme sürecinde başka artılara da gereksinim duyulmaktadır (Demirer Sevimli, 2015).

Rogers’a göre yaratıcı birey, ‘’Ben yalnızım. Hiç kimse daha önce böyle bir şey yapmamıştı. Kimsenin ayak basmadığı topraklara geldim. Belki aptalım. Belki de hata yaptım, ya da kayboldum. Kim bilir belki de anormalim.’’ der. Ona göre, yaratıcılığı keşfetme süreci yaratıcılığın değer ölçütünü dışarıda aramak yerine kendi içimizdekini bulduğumuz noktada başlar (Sungur, 1997).

İnsancıl yaratıcı düşünme kuramının diğer önemli kurucusu Abraham Maslow’a göre, insanın doğasını anlayabilmenin tek yolunun objektif ve sübjektifi birlikte değerlendirebilmek olduğunu dile getirir. İnsanoğlunun mutluluğu ve ileriki yaşantısı için bireyin ne olduğunun bir yana konularak asıl önemli olan hususun ne olabileceği ve kendinde sahip olduğu potansiyel güçlerin neler olduğunun farkına varması olarak anlatmıştır. Bireylerin kendisinde var olan potansiyel gücün dışında bazı gereksinimlerin sağlanması ile bu gücün ortaya çıkarabileceğini belirtmiştir (Demirer Sevimli,1997). Maslow yaratıcılığın ortaya çıkması için temel bir gereksinim olarak kendini geliştirme (self-actualisation) kavramını ortaya koymuştur. Bunun önemini ise şu sözleri ile ifade etmiştir: ‘’Kendini gerçekleştirmiş deneklerim, doğal, kontrolü daha az, davranışlarında daha az ketlenmiş durumdaydılar. Dışarıya açılmakta herhangi bir sorun yaşamayan, bağımsız, daha az engellenme hisseden, özeleştiriyi az kullanan bireylerdir. Kendini gerçekleştirmiş bireylerdeki ikilemler konusundaki karşıtlık ve kutuplaşmaları, örneğin deneklerimin bencil ya da özgeci mi

21

olduğu konusundaki kararsızlığım Aristo mantığı ile düşünmekten vazgeçmem ile çözüldü. Deneklerim bir anlamda bencil, diğer anlamda özgeciydiler. Bu ikisi birbirinin içine girmiş durumdaydı. Bunun gibi deneklerimin diğer çelişkiye ait karakter özellikleri, bir birlik içinde çözülmüşlerdi.’’ (Sungur,1997).

Maslow’un penceresinden baktığımızda kendini gerçekleştirme ihtiyacını doyuran bu kişilerin psikolojik olarak sağlıklı bireyler olduğunu görüyoruz. Bu bireylerin kişisel özellikleri ise şu şekildedir: Gerçekliği nesnel bir şekilde idrak etme, kendi doğasını ve varoluşunu benimsemek, bir işe karşı kendisini adaması ve sorumluluk duyması, yapmacıklıktan uzak, sade ve natürel davranmak, bir yere bağlı olmama, otonomi ve mahremiyet ihtiyacı, yoğun bir şekilde var olan mistik yada tabiat üstü tecrübeler, insanlarla empati kurabilmek ve sevgi duygusunu hissedebilmek, konformist hayat yaşantısına karşı olabilmek, demokratik bir kimlik, yaratıcılık davranışı, sosyal ilgi ve alakanın üst düzeyde olmasıdır. Maslow’a göre kendini gerçekleştiren bireyler belli başlı genel itibari ile basit görülen yaşamsal deneyimlerin tadına varma ve hissetme konusunda son derece mükemmel bir doyuma sahiptirler (Demirer Sevimli, 1997).

Bir insan eğer kendi gelişim sürecini tamamlamış ise, farklı zamanlarda batan bir güneş onun için ilk seferki gibi hoş olabilir, milyonlarca çiçek görmesine rağmen herhangi bir başka çiçek onun için büyüleyici bir nitelik taşıyabilir. Binlerce bebek görmesine rağmen gördüğü herhangi bir bebek ilk gördüğü kadar mükemmel olabilir. Böyle insanlar her gün her an bir başka heyecanlı, neşeli ve hayat dolu olabilmektedir. Bu yoğun duyguların hepsi her zaman yaşanmaz, genel bir durum arz etmekten ziyade ara sıra gerçekleşir ama en umulmadık zamanlarda gelir. Kişi ırmağı feribotla on kez geçebilir ilk bindiği zamanki aynı duyguları, güzelliğin ve heyecanın güçlü canlanmasına tanıklık eder.’’ (Schultz, Schultz, 2016).

Maslow’a göre yaratıcılığı ortaya çıkaran sadece sanatçılar değildir. Onun için yaratıcı kişi sağlıklı bir benliğe sahip olarak ürettiği, düşündüğü, söylediği şeylerde kendine has olan özgünlüğünü hissettirmesidir. Önemli olan yapılan iş değil özgün bir şekilde kişinin kendi ruhunu ortaya koymasıdır. Örneğin, bir marangoz, bir kuaför, bir ayakkabı tamircisidir (Demirer Sevimli, 1997).

22

Benzer Belgeler