• Sonuç bulunamadı

İmamet kelimesi sözlükte ‘‘ ممأ ’’ kelimesinden türemiştir. Kavmin öncüsü anlamında ‘‘ ودوهل ادمإ ل دلا ’’ denir. İmame kelimesi yine Müslümanların imamı şeklinde reisi, başkanı anlamına da gelir. Allah buyurdu: ‘‘ محهحمادَمحاحب ادَنعأ ُدعك وعل اددَن َ ودَي’’ “Her insan

547Bakilani, et-Temhid, 346.

548Cüveyni, el-Akidetu’n-Nizamiyye, 84; el-İrşad, 397. 549 el-Gazali, el-İktisad fi Usuli’l-İ’tikad, 283.

550 el-Gazali, el-İktisat fi Usuli’l-İ’tikad, 283,284. 551Bknz. Mecmûu’l-fetava, İbniteymiyye, 7/119.

topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde”…552 yine imam kelimesi açık yol anlamına da gelmektedir.553

Istılahta imamet: Tehavuni,554 bu terimin kelamcılar, müfessirler ve muhaddislere göre tarifini zikretmiştir. Buradaki gaye ise kelamcılara göre olan tanımıdır. Onlara göre imamet, Hz. Peygamber’in dinin ikamesinde ve İslam savunmasında tüm insanların takip etmesi gereken hilafetidir. Hz. Peygamber’in halifesi imam diye tanımlanır.555

İmamet akide kitaplarında çokça ele alınan önemli meselelerden biridir. Vacipliği konusunda ittifak edilmiştir. Zehebi, bu ittifakı şu şekilde zikretmektedir: “Ehlisünnet, Mutezile, Hariciler ve Şialar imametin vücubu konusunda ittifak

etmiştir. Haricilerden Necdiyye dışında herkese göre adil imama bağlılık ümmete farzdır. Necdiyyeler imametin lazım olmadığını, insanların kendi aralarında hakkı gözetmeleri gerektiğini savunmuşlardır. Bu görüş makbul bir görüş değildir.”556 Yine Bağdadi, bu görüşü Ehlisünnetin görüşleri arasında şu şekilde zikretmiştir: “İmamın konumu ve aralarında hüküm sürmesi için imametin ümmet üzerine farz

olduğunu söylemişlerdir…”557

Ancak imametin vücubunun delili konusunda ihtilaf etmişlerdir. Razi bu hususta mezhepleri şu şekilde kapsamlı olarak ele almıştır: “İmamet ya vaciptir ya da

değildir. Vacip olduğunu savunanlar iki gruptur. Biri: Belirlenmesinin vacip olduğunu ve bu vücubiyyetin bilinmesindeki yolun vahiy olup akıl olmadığını savunanlar. İşte bu görüş çoğu Mutezilelerin ve ashabımızın görüşüdür.”558 Onlar Eş’ari ve başka Ehlisünnetten kimselerdir. Amidi dedi ki: “İslami hak mezhebe göre

imamın belirlenmesi ve ona uymak Müslümanlara aklen değil dinen farzdır.” Gazali

de bu görüşü şu ifadesiyle savunmuştur: “İmametin vacip olmasını aklen çıkarım

552İsra suresi.17/ 71.

553İbni Menzur, Lisanu’l-Arap, 12/26.

554 Muhammed b. Ali ibni’lkadi Muhammed Hamid Muhammed Sabır el-Faruki el-Hanefi et-

Tehavuni, Hintli araştırmacı, iki ciltlik “keşşafuıstılahati’lfunun’un” sahibi, yazımını 1158 senesinde tamamladı. ez-Zerkeli, el-A’lam, 6/295.

555 et-Tehavuni, Keşşafu Istılahati’l-fünuni ve’l-ulumi, Mektebetu Lübnan, 1.baskı, 1996, 1/260. 556 Ebu Abdullah Muhammed ez-Zehebi (748), el-Mukaddimetu’zzehra fi İzahi li-imameti’l-kübra,

Daru’l Furkan, 1.baskı, 1429-2008, 12.

557 el-Bağdadi, el-Farku Beyne’l-Firak, 349. 558Amidi, Ğayetu Buluğu’l-Meram, 309.

yapma zannı gerekmez. Nitekim biz terkinde zarar, yapılmasında fayda olan fiilin vücubiyyet tefsirinden hariç vücubiyetin dinen olduğunu açıklamaktayız. Buna göre imam belirlenmesinin vücubiyeti inkâr edilemez.”559 İkincisi: Bu vücubiyetin bilinmesindeki yolun akıl olduğunu iddia edenlerdir. Gaye onun burada imametin aklen değil dini yöntemle vacip olduğunu kabul eden Ehlisünnetin görüşü içerisinde bulunan birinci fırkanın görüşüdür.

Üstünlük ve sıralamaya gelince İmam Malik sahabenin üstünlüğünü hilafetteki sıralamaya göre Hz. Ebu Bekir, sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman, sonra da Hz. Ali şeklinde olduğunu öngörmektedir. İmam Malik’in bu ifadesini şu şekilde izah ettiği rivayet edilmektedir. İmamı Mâlikten rivayet edildiğine göre : “Alevi bir kişi gelip

kendisine Hz. Peygamberden sonra en üstün kimin olduğunu sorunca İmamı Mâlik ona Hz. Ebu Bekir olduğunu söyledi. Adam daha sonra kimdir deyince İmamı Mâlik, Ömer olduğunu daha sonra kimdir deyince İmamı Mâlik mazlum olarak öldürülen halife Osman’dır dedi. Adam daha sonra kimdir deyince İmamı Mâlik Hz. Ali olduğunu söyledi. Bunun üzerine Alevi bu kişi vallahi seninle ebediyen oturmam beraberlik etmem dedi.”560 Bu konuda Ebuzeyd el-Kayravani şöyle dedi: “Hz.

peygamberden sonra ümmetin en üstünü Hz. Ebubekir, sonra Ömer, sonra da Hz. Ali’dir. Hz. Ömer’den sonra Hz. Osman ve Ali’nin beraber belirtildiği de söylenmektedir. Bu İmamı Mâlik’ten de rivayet edilmiştir.”561 İmam Mâlik ashabın

tamamına muhabbetin vacip olduğunu ve herhangi birinin fazilette noksan olmadığını savunmaktadır. Nitekim bu kişinin fey (ganimet)den mahrum bırakılması da zikredilmiştir. Ebu’n Nuaym, Mâlik’ten rivayet ettiğine göre imam şöyle demiştir: “Kim ki Hz. Peygamberin ashabından birini noksan görür, kalbinde onlara karşı

nefret beslerse o kişinin Müslümanların feyinden hakkı yoktur.”562 Yine kalbinde onlara karşı bir nefret besleyenin şu ayeti kerime kapsamında olduğunu da belirtmiştir: ‘‘ َلودع)َ َي لَّا سدعس ادَّع ك عر معهل َ دَت ا معهَاد يَب عءادََْق عر حراد فعك هل دَىَل عءل ادحَِأ ع دَعَم ََّيحب هل َت ۚ ح ىهل ع وعس ر َا ََْ م

ح َثَأ َّحِّم محهحهوعِ عت ءحلا معهاَْيحس ا اَّنل َو ض حر َت ح ىهل ََّحِّم َّ ضَلا دي حسنح لْل ءحلا معهعىَثَم َت ۚ ح ل َر و هل ءحلا معهعىَثَم َقحهََٰذ ۚ حدوعس سهل

ش ر َ دَك حُ

َرادد فعك هل عمددحهحب َتيددح)َيحه َشل ر ددهل ع دد حس ععي ح حقوددعس َٰ ددَىَل َٰس َوَ دد ساَلا َتَى )َ دد ساَلا عه َر َدُددَلا عهَأ َددَِ َ َ دد لَأ ’’ ‘’Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında

559 Gazali, el-İktisad Fi Usuli’l-i’tikad, 280.

560Bknz. Kadı Iyaz, Tertibu’l-Medarik, 2/45; İbni Teymiyye, Mecmûu’l-Fetava, 4/421. 561 Ebu Zeyd el-Kayravani, el-Cami’, 115.

merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir.”563

İmamı Eş’ari ve Eşariler de bu konuda aynı düşünmüş ve imamların imamet sıralamasında Hz. Ebu Bekir, sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman, sonra da Hz. Ali olduğu yani hilafet sıralamasına göre olduğu görüşünde kendilerine muvafakat etmişlerdir. İmam Eş’ari, bu görüşünü kitabında şu şekilde kaleme almıştır: “Allah

Teâlâ’nın Hz. Peygamberle beraber olmasını takdir ettiği selefe muhabbet besliyoruz ve Allah Teâlâ ne şekilde onları yücelttiyse biz de o şekilde onları tazim ederiz. Bize göre Hz. peygamberden sonraki üstün imam Hz. Ebu Bekir, sonra Ömer b. Hattab, sonra Osman b. Affan, sonra da Ali b. Ebi Taliptir.” 564 Cüveyni dedi ki: “Hulefai

raşidinin sıralaması fazilet sıralamasına göredir.”565 Gazali de geçen hususlarda icma olduğunu şöyle savunur: “Fazilet sıralamasına gösterilen en güzel delil onların

hilafet sıralamasıdır. Ehlisünnet de fazilette sıralamaya bunu delil göstermektedir.”566

Ehlisünnete göre imamet birçok metotla sabit olabilir. “Hz. Peygamberden nas ile veya icma ile sabit olabilir. Yine çoğu Şiaların aksine çözüm ve sağduyulu insanlara uymakla da sabit olur. Şialara göre bunun tek yolu nastır.”567 Bağdadi Ehlisünnetin görüşlerinden biri olan imametin belirlenmesinin içtihat tercihi olduğunu rivayet etmiştir.568

563Bknz. El-Hilye, Ebu’n Nuaym, 6/327. 564Eş’ari, el-İbâne Fi Usuli’d-diyane, 11. 565Cüveyni, Lema’tu’l-edille, 129.

566 Gazali, el-İktisat Fi Usuli’l-i’tikad, 301.

567 et-Tehavuni, Keşşafu Istılahati’l-fünuni ve’l-ulumi, 1/260; Bknz. el-İmametu’l-uzma inde-

ehli’ssünne, Abdullah Ömer b. Süleyman, Daru Tayyibe, 125.