• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.2. İLMİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ

İbn Kesir üstün bir zekâ ve hafızaya, güçlü bir muhakemeye ve güzel bir idrak kabiliyetine sahiptir. Küçük yaşlardan itibaren ilmi yönden kendini yetiştirmiştir. Rivâyet ilimlerine ilgi duyarak muhaddis olmuş ve tefsir, fıkıh, tarih, ricâl ilimlerinde önemli eserler te’lif etmiştir.

İbn Kesir gerek yaşayışıyla gerekse eserleriyle istikrar ve itidâl ortaya koymuştur. O güzel ahlaklı, faziletli ve gönlü geniş bir insan idi. Yumuşak bir yapısı vardır. Bunun yanında ihlâslı ve dostlarına vefâlı, büyüklerine, hocalarına karşı saygılı bir kişiliğe sahiptir. Aynı zamanda insanların eksikleriyle ilgilenmeyen, onların faziletleriyle iftihâr eden bir yapıdadır. Tefsir, fıkıh, hadis, kelam, tarih alanlarında birbirinden değerli eserler kaleme almıştır. Sözkonusu eserlerin birçoğu kütüphanelerimizde mevcuttur. Küçük yaşlardan itibaren ilme düşkünlüğüyle dikkat çeken bir kişiliği olan İbn Kesir Dımeşk âlimlerinden hadis, tefsir, tarih, ricâl, fıkıh vb. ilimleri tahsil etmiştir. İlim öğreniminde doğru kişilerden doğru bilgiyi almanın önemi O’nun hayatında da temayüz etmiştir. Dini ilimlerin en temel özelliği komplike, iç içe geçmiş bir halde olmalarıdır. Uzman olmakla âlim olmak arasındaki fark burada ortaya çıkmaktadır. Yani din âlimi olabilmek, sadece bir alanda uzman olmakla değil, bilakis birçok ilime vâkıf olmakla doğrudan alakalıdır. Dolayısıyla İbn Kesir bu anlamda bir din âlimi’dir. Alet ilimlerinden usûl ilimlerine kadar birçok ilmi okumuş ve okutmuştur. Öyle ki O’nun çağdaşlarının kendisi hakkında söylediklerinden gerekse kaleme aldığı eserlerinden süzülüp ortaya çıkan gerçek budur.

İbn Kesir’in ilmi üslûbu inceleyici, tahkikçi, tenkitçi, terkip ve tasnifçi bir metodu ortaya koymaktadır. O’nun rivâyet ilimleri açısından önemli özelliklerinden birisi de tenkitçiliğidir. Hadis ilminde ve tefsir ilminde ciddi bir otorite olarak

karşımıza çıkmaktadır. Eserlerinde sahih rivayetlere verdiği önem muteber bir çizgisinin olmasını sağlamaktadır. Yani bulduğu her rivayeti eserlerine almamıştır. Rivâyetlerinin çokluğuyla beraber, metin, ricâl tenkidine çok önem vermiş ve isabetli analizleriyle hadis alanında da bir otorite olduğunu ispatlamıştır. Bunu yaparken sebepler üzerinde de durmuş. Hangi rivâyetin sahih hangisinin sakîm olduğunun sebepleriyle birlikte tahlilini yapmış ve ortaya koymuştur. İşte bu yüzden tahlillerine ve yorumlarına itibâr edilen bir âlim olma özelliğini korumuştur. Tahlillerine diyoruz, zira O sadece rivâyetleri nakille yetinmeyip dirâyet alanında da önemli bir otorite olduğunu ortaya koymuştur. Bunun örneklerini ilerleyen sayfalarda verecek ve İbn Kesir’in dirâyet yönünü örneklerle açıklayacağız.

Yaşadığı dönemde gerçekleşen ilmi münâzaralarda sert bir üslup asla takınmamıştır. İlmiye sınıfı arasında gerçekleşen sert tartışmaları olabildiğince kenardan takip etmiştir. Fikirlerini, fetvalarını mutedil bir usûlle ortaya koymuş ve kurgulamıştır. Bu sebeble çokça tenkit edilen bir âlim olmamış ve genel olarak ilim erbâbı kendisine sevgi ve itibar göstermiştir. Yetiştiği dönemde fıkıh ve usûlü fıkh’a dair önemli eserlerden “et-Tenbîh’’ve “Muhtasaru İbni’l Hâcib’’i çok genç yaşta (onsekiz) ezberleyip hocalarından icazet almıştır.102

İbn Kesir’in İlmi kişiliği açısından dikkat çekici bir özelliği de O’nun rivâyet ilimlerindeki gayreti ve sünneti diriltme çabasıdır. Genç yaşta hadis hafızı olmuş ve hadis alanında da döneminin otoritelerinden olmuştur. Rivâyet ve dirâyeti birlikte kullanmasını bilmiş, ilelu’l-hadis ve cerh-ta’dil konularında önemli tesbitlerde bulunmuştur. Diğer yandan halk arasında yaygınlaşmış hurafe ve bid’at’lara karşı savaş açmıştır. Ayrıca halkın itikadî bağnazlıklarını tashih etmek için çaba sarfetmiştir. Bu gayretini gösterirken hurafe ve bid’at’lara karşı sahih sünneti kâim kılmayı hedef olarak seçmiştir. Bununla ilgili bir örnek sunmak istiyoruz:

Üç asır boyunca devam edegelen bir uygulama vardı; Halk Emevi Camii’nde ve diğer mescitlerde Şaban ayının ortasına tekâbül eden günlerde (Berat kandili) ve diğer kandil gecelerinde, kandil yakmanın gerekli olduğu inancına sahipti. Öyle ki bunu yapmayan ve buna mani olan hükümdarların başına birçok felaketlerin geleceği

102 Bkz. İbn Kesir, Bidaye, XIV,146

ve o sene içerisinde öleceklerine inanılıyordu. İbn Kesir Nihayet bu bid’at’ın 1350 senesinde Memlük hükümdarı Melik Nâsır Hasen b. Muhammed b. Kalâvun tarafından kaldırıldığını nakleder. Ve şöyle devam eder; “Benden başka bu bid’atın kaldırılması için Şeyhulislâm İbn Teymiyye, Şeyhulislam İbnu’z-Zemlekâni gibi hocalarım da birçok girişimlerde bulunmuşlardır. Bu bid’at’i engeleyen idarecilerin başına inanıldığı gibi kötü şeyler gelmemiştir. Bu günden sonra diğer günlerde olduğu gibi sözkonusu mübarek günlerde de iki kandil yakılmıştır.”103

İbn Kesir ilk bilgileri ağabeyi Abdülvehhâb’dan öğrenmiştir. Küçük yaştan itibaren döneminin meşhur âlimlerinden dersler almıştır. Daha on yaşında iken Kur’an’ı ezberlemiştir. Daha sonra fıkıh dersler tahsil etmiştir. Özellikle Burhaneddîn El-Fezarî (729/1329) ve Kemalüddin b. Kâdî Şuhbe (726/1326)’den fıkıh ve usûl dersleri okumuştur. Cemaluddîn Yusuf b. Abdurrahman el-Mizzî (741/1341)’den hadis ilmini öğrenmiştir. Hatta en yakın talebesi olmuş ve El- Mizzî’nin kızıyla mutlu bir evlilik yapmıştır. Ebu’l Abbas Takiyüddîn Ahmed b. Abdurrahman b. Abdulhalim b. Abdüsselâm b. Abdullah İbn Teymiyye (728/1328) ile ilmi yakınlığı neticesinde O’nun fikirlerini büyük ölçüde benimsemiştir.104

1.2.2. Alakadar Olduğu İlim Dalları

Dinî ilimlerin karakteristik özelliği, birbirleriyle sıkı bir irtibat içinde bulunmalarıdır. Özellikle müellifimizin yetiştiği asırlarda her bir âlim, birçok sahada vukûfiyet kazanmak suretiyle ilmiye sınıfından addedilmekteydi. Dolayısıyla İbn Kesir ve emsali din âlimlerini sadece muhaddis ya da müfessir olarak nitelendirmek, bunların diğer ilimlere vâkıf olmadığı manasında anlaşılmamalıdır.

İbn Kesir, rivâyet ve dirâyet ilimlerinde otorite haline gelmiş seçkin bir din âlimidir. Tefsir, hadis, fıkıh, ricâl, İslam Tarihi vb. gibi ilimlerde büyük şöhrete ulaşan İbn Kesir, aynı zamanda değerli yorum ve tahlilleriyle ilim erbâbının müracaat ettiği seçkin bir muhaddistir. O, rivâyet ve dirâyet ilimlerinde kazandığı ilmi birikim ve tecrübe ile kendi dönemine kadar yazılan birçok sahadaki eserleri yeniden mükemmel bir şekilde tasnif ve tanzim etmiştir.

103 Bkz.İbn Kesir, Bidaye, XIV, 247 104 Bkz.İbn Kesir, a.g.e. , XIV, 336

Şimdi müellifimizin birbiriyle çok irtibatlı olan dini ilimlerdeki temayüz eden hususî yönlerini bazı ilim dallarına göre inceleyeceğiz.

Benzer Belgeler