• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.8 İlgili Araştırmalar

Cornet’e göre (1983) her ne kadar öğrenme stillerinin bireyden bireye farklılaştığı ve öğrenmede önemli bir etken olduğu kabul edilse de, öğrenme stillerinin doğası ve etkisi konusunda alanlara göre çok fazla düzeyde farklılıklar söz konusudur. Bunun temel nedeninin, bir bireyin öğrenme stilinin değişik yönlerinin olması ve konu alanlarının da heterojen bir yapıya sahip olmasıdır. Bununla birlikte öğrenme stilleri bilgiyi; alma, işleme, depolama, kodlama ve kodları çözme gibi bilişsel özellikleri; dikkat, ilgiler, risk almaya isteklilik, sebat, sorumluluk ve sosyal hayattan hoşlanma gibi duyuşsal alanlarla ilgili özellikleri ve birçok psikomotor beceriyi etkilemektedir.

Moallem tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada (2001) yapılandırmacı öğrenme ortamlarının öğrenciler üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu öğrenme ortamlarında öğrenenlere öğrenme sürecinde sürekli olarak kendilerini ifade edebilme fırsatları verilir. Öğrenenlerin sunmuş olduğu fikirler her zaman dikkate alınır ve öğrenciler cesaretlendirilir. Hatta öğrenen tepkilerine göre, gerekli olduğunda öğretim stratejileri ve içeriği değiştirilir. Tüm bu durumlar öğrencilerin derse katılımını ve birçok duyuşsal öğrenme ürünlerini olumlu yönde etkilemektedir.

Lizarraga, Ugarteb, Elawarc, Iriartea ve Baquedanoa’ya göre (2003). Ders ve konu alanlarında neyin çalışılacağı konusunda öğrencilerin öğrenme stil ve tercihlerinin, onlara söz ve seçme hakkı verilmesinin tutum ve motivasyonu artıracağı belirtilmektedir. Öğrenme stillerine ve yapılandırmacı öğrenmeye dayalı yaklaşımda öğrenenlerin kendi öğrenmeleri üzerinde karar verme hakları vardır. Öğrenenler çalışacakları konuları öğretmen kılavuzluğunda kendileri seçer ve araştırırlar. Yukarıda belirtildiği gibi öğrenenler etkin, sosyal ve özerk öğrenenlerdir. Bu ortamlar öğrencilerin bağımsız öğrenme alışkanlıklarını ve öz düzenleme becerilerini olumlu yönde etkilemektedir.

Chen (2002) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada öğrenme stilleri, öğrenme stratejileri e yapılandırmacı öğrenme ilkelerine göre düzenlenmiş ya da hazırlanmış

materyallerin etkileri incelenmiştir. Araştırmacıya göre derse ilişkin materyallerin öğrencilerin gerçek yaşamlarıyla ve öğrenme stilleriyle ilişkisi arttığında öğrenme performansı artmaktadır. Bu açıdan derslerdeki otantik görevlerin gerçek yaşamla ve öğrenme stilleriyle ilişkili olması önemlidir.

Murphy’e göre (1997) yapılandırmacı öğrenme ortamında öğretmenin, planlayıcı, kavramsallaştırma, üst düzey becerilerin kazandırılmasına ve motive etmeye yönelik görevleri vardır. Bu kapsamda öğretmenler öğretim sorumluluklarını yerine getirdiğinde, öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir yardımcı, sınıfta işbirliği ve etkileşimi kolaylaştırıcı tutum ve davranışlar sergilediğinde öğrenci öğrenmeleri maksimum düzeye çıkmaktadır. Yapılandırmacı öğrenme sürecinde grupların projelerini formüle etmelerine yardım edilmesi, gerekli materyaller ve kaynakların sağlanması, öğrenenlerin cesaretlendirilmesi, alternatiflerin gösterilmesi zengin bir öğrenme yaşantısı sağlamaktadır Tüm bu süreçler öğrencilerin öğrenme becerilerinin geliştirilmesine yardım etmekte, çok yönlü öğrenme ürünlerini ortaya çıkarmaktadır.

Babacan (2010) tarafından gerçekleştirilen karma modelli bir araştırmada piyano eğitiminde öğrenme stillerine dayalı etkinliklerin öğretmen adaylarının tutum ve öğrenme performanslarına etkisi incelenmiştir. Araştırmanın bulgularına göre öğrenme stillerine dayalı etkinlikler öğrencilerin tutumlarında anlamlı bir farka yol açmamıştır. Bununla birlikte piyano eğitiminin başlangıç aşamasında öğrenme stillerine dayalı etkinlikler öğrencilerin becerilerini ve öğrenme performanslarını anlamlı düzeyde etkilemiştir. Araştırmanın nitel boyutundaki katılımcıların görüşlerine göre öğrenme stillerine dayalı ders tasarım ve ortamları piyano eğitiminde etkin bir şekilde kullanılabilir.

Altun (2015) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada müzik öğretmen adaylarının öğrenme stilleri ile problem çözme becerileri ve başarıları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Nicel araştırmanın bulgularına göre müzik öğretmeni adaylarının öğrenme stillerinin ağırlıklı olarak “özümseyen” ve “ayrıştıran” stillerinde odaklandığı görülmüştür. Öğrencilerin öğrenme stilleriyle hem alan başarısı hem de problem çözme beceri düzeyleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Öğrencilerin alan Dersleri ve genel başarı puanları ile “öğrenme stilleri” arasında anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür. Tüm sınıf düzeyleri göz önüne alındığında; “özümseyen ve ayrıştıran” stilindeki öğrencilerin, diğer stillere sahip akranlarından daha başarılı oldukları bulunmuştur.

Kocaarslan’ın gerçekleştirdiği bir araştırmada (2016) müzik öğretmen adaylarının öğrenme stilleri çok yönlü olarak incelenmiştir. Nicel araştırma yöntemleriyle gerçekleştirilen araştırmanın bulgularına göre öğretmen adaylarının baskın öğrenme stili görsel stildir. Bu stili sırasıyla işitsel öğrenme ve kinestetik öğrenme stilleri takip etmektedir. Araştırmanın bir diğer bulgusu kız öğrencilerin görsel öğrenme stillerinin daha baskın diğer stillerde ise cinsiyete göre manidar bir farkın olmadığı görülmüştür. Sınıf düzeyleri açısından alt sınıflardaki öğretmen adaylarının kinestetik ve görsel stilinin daha baskın olduğu görülmüştür. Araştırma bulgularına göre çalışmaya daha az süre ayıranların daha çok işitsel ve görsel stil öğrenicileri olduğu görülmüştür.

Molumby (2004), flüt eğitimi alan öğrencilerin kendi bireysel öğrenme stilleri ve performansları arasındaki ilişkileri ele aldığı nicel araştırmada anlamlı sonuçlara ulaşmıştır. Çalışmada öğrenme stillerinin tespiti için VARK envanteri kullanan araştırmacı, yapılan uygulamalar sonucunda öğrencilerin, kendi kişisel öğrenme stillerini tanımada, stüdyo sınıf ortamını ve öğretme stratejilerini etkili bulduklarını ve öğrencilerin böyle bir eğitim programındaki memnuniyetini aktarmıştır. Öğrencilerin kendi öğrenme stillerini ya da bireysel tercihlerini derslerde uygulama imkanının olması etkileşimli ve duyuşsal özellikleri olumlu bir eğitime ortam sağlamıştır.

Altun, Yurga, Zahal ve Gürpınar’ın (2015) müzik öğretmen adayları üzerinde gerçekleştirdiği bir çalışmada öğrenme stilleri ve alan başarıları arasındaki ilişkiler nicel araştırma yöntemleri ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucu müzik öğretmeni adaylarının baskın öğrenme stillerinin Kolb öğrenme stilleri envanteri ile gerçekleştirilen araştırmada müzik öğretmen adaylarının ağırlıklı olarak “özümseyen” ve “değiştiren” yapıda olduğunu görülmüştür. Ayrıca “özümseyen ve ayrıştıran” stile sahip müzik öğrencilerinin, “değiştiren” stildeki öğrencilere kıyasla daha başarılı olduğu saptanmıştır.

Tuzcu tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada (2016) piyano eğitiminde öz düzenleme, öğrenme stilleri ve başarı arasındaki ilişkiler çok boyutlu olarak irdelenmiştir. Nicel araştırmanın bulgularına göre öğrencilerin ağırlıklı olarak işbirlikçi ve bağımlı öğrenme stillerine sahip olduğu görülmüştür. Öğrencilerin piyano eğitimindeki özdüzenlemeli öğrenme düzeyleri ile akademik başarıları arasında pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Pasif öğrenme stillerine sahip olan öğrencilerin düşük piyano dersi puanları aldıkları görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin piyano eğitiminde özdüzenlemeli öğrenme düzeyleri ve öğrenme stilleri; cinsiyet, yaş, müzik dalı, çalışma

süresi, fakülte türü, mezun olunan lise, piyano eğitimi geçmişi ve piyano çalma becerisine göre anlamlı farklılıklar göstermektedir.

Kaya tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada (2011) yapılandırmacı 5E temelli etkinliklerin Koro eğitiminde öğrencilerin tutum ve ders başarılarına olan etkisi deneysel bir desenle test edilmiştir. Araştırma bulgularına göre yapılandırmacı 4E etkinlikleri koro derslerinde öğrencilerin akademik özyeterliklerinde anlamlı bir farka yol açmıştır. Bununla birlikte geleneksel öğretimle yapılan karşılaştırmalarda akademik başarı ve tutumlar açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır.

Ünal’ın gerçekleştirdiği bir deneysel çalışmada (2008) “Yapılandırmacı ve Probleme Dayalı Öğrenme Modelinin Piyano ve Öğretimi Alanındaki Yeterlilik Algısına Etkisini test edilmiştir.. Araştırmanın bağımsız değişkenlerine göre hazırlanan 14 haftalık ders programının uygulanması sonucu Müzik Eğitimi Lisans Programlarındaki, Piyano ve Piyano Öğretimi dersi dersinin öğrenme ürünleri üzerindeki etkiler incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre yapılandırmacı ve probleme dayalı öğrenme modeli uygulanan öğrencilerin yeterlilik algıları ve akademik başarılarının anlamlı düzeyde arttığı gözlemlenmiştir.

Gök (2012) tarafından gerçekleştirilen deneysel bir araştırmada müzik eğitiminde yapılandırmacı 5E modeline dayalı etkinliklerin öğrencilerin başarı ve tutumları üzerindeki etkileri incelenmiştir. İlköğretim 7. Sınıf öğrencileri üzerinde gerçekleştirilen araştırmada 5E modeli uygulanan öğrencilerin mevcut programın uygulandığı kontrol grubundaki akranlarından anlamlı düzeyde yüksek müzik dersi başarıları, kalıcığı ve tutumları elde ettikleri görülmüştür.

Uzunoğlu Yegül (2013) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada müzik öğretmen adaylarına gerçekleştirilen yapılandırmacı öğrenme uygulamlarının etkileri incelenmiştir. Araştırma bulgularına göre yapılandırmacı yaklaşım uygulamalarının yapıldığı deney grubu öğretmen adaylarının geleneksel öğretim uygulanan kontrol grubundaki arkadaşlarından anlamlı düzeyde yüksek akademik başarı ortalaması ve “Öğretmen Yeterlik düzeyi sergiledikleri görülmüştür.

Nolen ve Thomas’ın (1990) farklı müzik derslerinde yapılandırmacı yaklaşımın etkilerini inceledikleri çalışmalarında belirli bir tutarlılık içerisinde bir çok öğretim yöntemi bir arada işlendiği zaman öğrenci performansına etkileri ele alınmıştır. Derste etkinlikler içinde ve arasındaki farklılıkları vurgulayan öğrenme stilleri ve zengin öğrenme yaşantılarını ön plana çıkaran yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı piyano dersinde yüksek kalıcılık ve öğrenme düzeyi sağlamıştır.

Hickey’e göre (2017) öğrenme stilleri, yapılandırmacılık, aktif öğrenme gibi öğrenci merkezli öğretim uygulamaları ile pek çok öğrenci yaratıcı müzik yapma becerilerini geliştirmektedir. Bu yaklaşımlar, öğrenciler için çok yönlü müzik etkinlikleri ve tekniklerini işe koşma açısından fırsatlar sağlamaktadır.

Barg’ın gerçekleştirdiği (2009) yapılandırmacı ve öğrenci merkezli müzik eğitimin öğrenciler üzerindeki etkileri incelenmiştir. Barg’a göre (2009) Öğrenci merkezli müzik eğitimi uygulamaları ile müzikte öncelikli konuların ele alınmasında öğrenenleri ön plana çıkarmakta, bu durum öğrenme sürecini daha katılımlı ve zengin yapmakta dolaylı olarak da müzik performansında kişisel ve profesyonel memnuniyetini arttırmakta ve yüksek öğrenme kalıcılıkları sağlamaktadır.

Benzer Belgeler