• Sonuç bulunamadı

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yaşanan siyasal ve ekonomik olayların incelenmesi belli başlı merkezlerin önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu merkez­ lerden biri olan Selânik şehri, tarihî rolü açısından bel­ ki de en az ele alınmış olanıdır. Türkiye’nin ilk siyasal demekleri burada kurulmuş (Mason locaları, İttihat ve Terakki gibi), İstanbul’da ya­

şan an 31 Mart isyan ı bu kentte organize edilen bir ordu tarafından bastırılmış, Sultan 2. Hamid sürgün gün­ lerini bu şehirde geçirmiştir. Ama tüm bu olayların dışın­ da hiç kuşkusuz en önemli­ si, çağdaş Türkiye Cumhuri- yeti’nin kurucusu olan Mus­ tafa Kemal Atatürk’ün S e ­ lanik’te doğmuş ve burada ilk eğitimini almış olmasıdır.

Atatürk Nututfta çocuk­ luk yıllarını anlatırken, okul çağ ı g eld iğ in d e annesiyle babası arasında sürekli bir tartışma yaşandığını belirte­ rek, buna neden olarak an­ nesinin onu mahalle mekte­ b in e g ö n d e rm e arzu suna karşılık, babasının bir süre­ dir fa a liy e tte b u lu n an ve modern sistemde eğitim ve­ ren Şemsi Efendi Mektebi’ne gönd erm e isteğini g ö ste r­ m ek ted ir. S o n u çta kü çü k Mustafa Şemsi Efendi Mekte­ b i’ne gidecektir. Tarihçiler ne yazık ki, Atatürk’ün haya­ tıyla ilgili yaptıkları araştır­

malarda onun bu okuldaki yaşantısını pek fazla ele al­ mamışlardır. Halbuki o dönemde yeni birtakım eğitim metodlannı uygulayan Şemsi Efendi Mektebi’nin gerek Selânik ve gerek daha sonraları İstanbul’da taşımış ol­ duğu bazı fonksiyonlar olmuştur ki bunlar yazımızın konusunu teşkil etmektedir.

Atatürk'ün ilk öğretm eni olan Şemsi Efendi ve okulu hakkında birkaç makale yayınlanmış olmakla beraber bunların hiçbiri tam olarak aydınlatıcı bilgiler verememektedir. Şemsi Efendi’yi en son olarak ele alan Doç. Dr. Özcan Mert'in “Atatürk’ün İlk Öğretmeni Şemsi Efendi” adlı çalışması1, bunların içerisinde en

kapsamlı bilgileri ihtiva etmesi açısından önemlidir. Fakat bu çalışmada da eksik kalan bazı noktalar ol­ muştur.

Şemsi Efendi 1852 yılı civarında aslen Sabetaycı bir ailenin ferdi olarak doğdu2, Arapça, Farsça ve Fransız­ ca öğrenen Şemsi Efendi Selânik’te açılan bir yabancı okulda çalışmaya başladı. Burada öğrendiği metodları kendi kuracağı bir okulda uygulamak amacındaydı,3 ancak maddî olanakları ye­ terli olm ad ığı için d estek bulm ası gerekiyord u , işte kendisine bu destek mensup old u ğ u “K a p a n a ” gru bu üyelerince sağlanmıştır.4 Ka­ p a n a grubunun eğitim hu­ susunda Şemsi Efendi’yi des­ teklemesinde iki amaç var­ dır: tiki sürekli ticaret ilişki­ leri nedeniyle Batı’yı tanıyan grup üyelerinin oradaki ileri teknoloji ve kültürel aşama­ ya ulaşma istekleridir. Sabe- taycılar ilerlemenin ilk koşu­ lunun gelişm iş eğitim ku­ rum lan ile olacağını an la­ mışlardı.5 Diğer amaç ise, 19. yy’a kadar sürekli kapalı şe­ kilde yaşayan cemaat üyele­ rinin Türkçe’yi yeterince ko- nuşam am alarıydı.6 G erçek ­ ten de Tanzimat’la beraber O sm anlı Ü lkesinde ortaya çıkan “eşitlik” ilkesi ile farklı dini toplumlar arasında kay­ naşmalar olmaktaydı. O za­ mana kadar aile içerisinde sürekli olarak İsp an y o lca7 konuşan Sabetaycılar bu du­ rum karşısınd a ü lked e en Çok kullanılan dili -Türkçe’yi- öğrenme zorunluluğunu anlamaktaydılar. Nitekim okulların desteklenmesinin, belki de en başta gelen nedeni budur.8

Osman Ergin’e göre “Tarz-ı Cedit” adlı yeni öğre­ nim usulünü ilk uygulayan okul İsmail Hakkı’nın Selâ­ nik’te Suratkâr m ahallesinde açtığı okuldur. Şemsi Efendi ile beraber İsmail Hakkı daha sonra Aktarö- nü’nde harap bir mescidi okul haline sokarak Halil Vehbi ve Derviş Efendilerle beraber çalışmışlardır.’ Fa­ kat Mert’e göre, 1872 yılında, Şemsi Efendi’nin Sabri Paşa Caddesi’ndeki Çarşamba Dergâhı’nda açtığı okul ilk olma özelliğindedir.10 Bütün bu okulların ortak özel-

Şemsi Efendi bir öğrencisiyle beraber.

İlgaz Zorlu arşivi

Şe m s î E

f e n d i

ligi, Sabetaycı aydınlarca finanse edilmiş olmalanydı. Şemsi Efendi nin diğer bir özelliği ise, yaşadığı dö­ nemin en büyük Sabetaycı Kabalistlerinden biri olma­ sıydı.11 Amacı, 1800’lerde yaşanan Osman Baba12 ola­ yından sonra aynlan Karakaşlar grubuyla kendi grubu­ nu birleştirmekti. Hatta bu amaçla Karakaşlar grubuna ait okullara giderek orada tartışmalara girdiği bilin­ mektedir. 1885 yılında Fevzi Sıbyan olarak bilinen okulun kuruluşunda da oldukça önemli bir rol almış­ tır, hatta bu okulun kurucusu olduğu ileri sürülmüş­ tür.13 Fevziye mektebi, kendi gibi daha sonraları İstan­ bul’da da faaliyet gösterecek olan “Mekteb-i Terak- ki”ye göre daha radikal ve cemaatçi bir yapıya sahip­ ti.14 Şemsi Efendinin burada “Akaid-i Diniye” öğretme­ ni olarak görev yapması da, onun Sabetaycı dinî ku- rallan gençlere aktarma amacından kaynaklanmaktay­ dı. Mektebi Fevziye’nin de kuruluşu ve ilerki faaliyet­ lerinde Karakaşlar grubunun maddî desteği olmuştur. Okul bu grubun resmî okulu görünümündeydi. Ahmet Emin Yalm an 1922’de Va­

tan g a z e te s in d e y azd ığ ı “Tarihin Esrarengiz Bir Sahi- fesi” adlı yazı dizisinde Ka­ rakaşlar grubunda meydana gelen ilerlem enin Fevziye Mektebi sayesinde olduğu­ nu iddia ederek "... iki asır­ lık fakrü cehaleti beş on se­ nelik bir intibah silip süpür­ dü. Bir zamanlar memleke­ tin en m ükem m el terbiye müessesesi olan Fevzi Sıb- yan ve Fevziye’nin, bu inti­ bahın husulüne pek bir tesi­ ri olm uştur” ifadesini kul­ la n m ış tır.15 Şem si E fen d i sağlığında Karakaş ve Ka- pancı gruplarını birleştirme­ yi amaçlıyordu. Ancak onun her iki cemaati birleştirmeye y ö n e lik ça b a la rı te p k iy le karşılandı.16

Kendisini cemaatten dış­ ladılar, 1912’de Türkiye’ye gelen Şemsi Efendi ilk öğre­ tim müfettişliğine tayin edil­ di, ancak sıkıntılı ve parasız bir hayat yaşadı, 1917’de öl­ düğünde Üsküdar'daki Selâ­

nikliler Mezarlığında Karakaşlara ait bölüme gömüldü. Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk öğretmeni olan ve onun nutkunda adı geçen Şemsi Efendi, devrinin yal­ nız büyük bir eğitimcisi değil, aynı zamanda siyasî yönleri de olan bir Kabalistiydi. Hayatının büyük bir bölümünü Zohar’ı tekik ederek geçiren bu kişi Kara­ kaş ve Kapana gruplarını birleştirerek Sabetaycı c e ­ maatin yaşamasını amaçlıyordu. Ancak bu idealinde başanlı dam adan öldü. Acı olan, yaşamının son yılla-

I

rını sefalet ve zorluklarla geçiren bu insanla ilgili ye­terli bilimsel çalışmanın yapılmamış olması, Türk eği­ tim hayatına olan katkılarının unutulmasıdır. ■

1 Bu çalışma 1990 yılında Ankara'da toplanan 11. Türk Tarih Kongresl'nde tebliğ olarak sunulmuş, aynı zamanda da Atatürk Araştırma Merkezi Dergisinin 7. cilt (Mart 1991) 28. sayısında da yayımlanmıştır.

2 Sabetaycılık kavramı tarih literatüründe genellikle “Dönmelik” olarak ifade edilmektedir. Bu konuda bkz. İlgaz Zorlu, Tarih ve Toplum, Eylül 1992'de yayımlanan “500. Yılda Unutulan Bir Cemaat: Türkiye Dönmeleri.”

5 Meri, "Atatürk'ün ilk öğretmeni Şemsi Efendi”, s:332-333- * Şemsi Efendi köken itilıariyle Sabetaycı Cemaatin "Kapancılar”

grubundandı. Kapancılar 17. yy'da Mesihligini ilan eden Sabetay Seviye bağlı kalmışlardır, onun tekrar Mesih olarak geri döneceğine inanıyorlardı. Diğer grup olan Karakaşlar a göre taasuptan uzak olmakla beraber, yine de 19. yy başlanna kadar dini ritüellerini uygulamışlardır.

5 Her kültür sahip olduğu değerleri gelecek kuşaklara eğitim yoluyla bırakabilir. Okullann varolma nedenlerinden biri de budur: Bilimsel ve kültürel gelişmeleri bir sonraki kuşaklara aktarabilmek.

4 Çoğunluğunu 1492'de Ispanya'dan Osmanlı topraklanna göç eden Musevilerin oluşturduğu Sabetaycı cemaatte konuşulan günlük lisan İspanyolca olmuştur. Başta diğer Sefarad Yahudilerinin de konuştuğu bu dil, daha sonralan Alliance okulunun getirdiği

Fransızca ve günlük Türkçe lisanlanyla birleşerek “Judeo İspanyol” halini alıp “Ladino” olarak adlandmlmıştır. Halbuki Sabetaycılar sürekli olarak dışa kapalı bir cemaat yapısını muhafaza ettiklerinden 17. yy. Ispanyolcasını 19. yy'a kadar aynen koruyabilmişlerdir. 'Nitekim Sabetaycılar’ın

konuştuklan farklı Türkçe 1924 mübadelesi sonrasında İstanbul’a gelmeleriyle halk tarafından algılanabilmişim lisan sorunu cemaat okullarının kurulmasında da etkili olmuştur.

* Ergin, Türk M aarif Tarihi, s 468- 69 arasından özetle ’ Mert, Atatürk Araştırma Merkezi

Dergisi, C:7, S:28. 10 /hid

" Sevi ortaya koyduğu birtakım dinî teorileri klâsik Yahudi anlayışından farklı olarak Zohar'a dayandırmaktaydı. Ancak bilgilerini yalnızca ona inanan müritlerine açıklamıştır. Literatürde “Hoca” veya “Oğan” ya da “Ağa” olarak geçen Sabetaycı din adamları kurdukları okullarda bu bilgileri genç kuşaklara aktarmaktaydılar. Şemsi Efendi de 19. yy’ın en büyük Kabbala üstatlarından biri idi. 12 Önce Yakubîler ve Sabetaycılar

olarak ikiye aynlan Sabetayistler, "Osman Baba” olayıyla sonunda üçe bölünmüşlerdi. Büyük Sabetaycı grubun içinden Osman ismindeki Baruhya Ruso'nun Mesihligine inanan Karakaşlann - ya da Onyollular- aynlmasıyla bölünme gerçekleşmiş oldu, son grubun adı da Kapancılardır

Mert, age, s:334, 26 sayılı dipnot.

Feyziye Mektepleri nin kuruluş amacı "Karakaşlar" grubunun cemaatçi yapısını devam ettirme amacına dayanmaktaydı. Bu Kapancılarla aralanndaki en önemli farklardan biridir. Düzdağ, Tarihimizde Gizli Çehreler adlı kitaptan.

Bunun en büyük nedeni, bu grubun genç üyelerinin Türklerle kaynaşma arzularıdır. Onlar Karakaşları cahil ve mutaassıp görmekteydiler, üstelik Sabetay Sevi’ye de inanmıyorlardı.

Şemsi Efendi yaşamının son yıllarında

Ko l e k s i y o n c u n u n Da ğ a r c i ğ i n d a n

Benzer Belgeler