• Sonuç bulunamadı

2.2. İLETİŞİM ve ÖRGÜTSEL İLETİŞİM KAVRAMLARI

2.2.1. İLETİŞİM

2.2.1.1. İletişim Sürecinin Öğeleri

getirecektir.

2.2.1.1. İletişim Sürecinin Öğeleri

İletişim, liderlik, işbirliği, etki oluşturma, gibi etkileşim biçimlerini saran toplumsal bir süreçtir. İnsanlar iletişim halinde iken, hem geçmiş yaşantıları hem de gelecekten beklentileri devreye girer. İnsanların önceki yaşantıları iletişimin temelini oluşturmaktadır. İletişim, bireyin bilgi edinmesini ve buna göre tutum ve davranışlarıyla tepki geliştirmesini sağlayan bir süreçtir (Zıllıoğlu, 1996: 29). İletişimin bir süreç olduğunu vurgulayan Berelso ve Steiner, sözcüklerin, resimlerin, figürlerin, grafiklerin vb. sembollerinin kullanılarak bilgi, düşünce, duygu ve becerilerin aktarılması süreci olarak nitelemişlerdir (Ergin, 1998: 27). Bir süreç olarak görülen iletişim kaynağından çıkan mesajların sembollerle, kanallar yoluyla bir diğer iletişim merkezine yani alıcıya, aktarılma işidir. İletişim en yalın anlamda, düşüncelerini belli sinyaller ile anlatan bir gönderici ile bu sinyalleri çözümleyip algılayan bir alıcıyı gerekli kılar (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998: 54). İletişim süreci; mesajı gönderen “kaynak”, mesajın aktarıldığı “kanal”, mesajı alan “hedef” ve gönderilen “mesaj” olmak üzere dört temel aşamadan oluşmaktadır.

Şekil 2: Bir İletişim Modeli. Kaynak: Cüceloğlu, D. (2000: 72).

Şekil 2’de görülen iletişim sürecine bakıldığında iletişim, başlıca dört öğenin bir araya gelmesi ile oluşur. Bu öğeler; Kaynak (verici), kanal (taşıyıcı), hedef (alıcı) ve mesaj (ileti)’dır. İletişim sürecinde yer alan bu dört temel öğenin yanı sıra bir takım yan

Çıkan Kendine Giren Geri İletim Giren Geribildirim Çıkan GÖNDERİCİ ALICI ALICI GÖNDERİCİ MERKEZ MERKEZ KANAL KAYNAK HEDEF GÜRÜLTÜ

öğeler de yer almaktadır. Bunlar, kodlama, kod açma, geri bildirim (dönüt) ve gürültüdür. Bunlara sırasıyla göz atmakta yarar olsa gerektir:

Kaynak (verici) : İletişimde kaynak, bilgi veya mesajları hazırlayan ve bu

mesajları alıcıya gönderen ileten birim olarak tarif edilebilir. Kitap, gazete, dergi, radyo, televizyon ya da yüz yüze iletişimde bir insan kaynak olabilir. İletişim sürecini başlatan, mesajın çıkış noktasıdır. Kaynak durumundaki kişi, sunmak istediği bilgi, tutum ve davranışı, ortak anlamlandırabileceği bir dil kullanarak, sembol kullanarak aynı zaman ve mekân içinde iletmektedir. Kaynak sadece iletişimi başlatmakla kalmayıp, aynı zamanda bu sürecin her aşamasında iletişimi yönlendirmektedir (Küçükkurt, 1988).

Kanal (taşıyıcı) : Mesajın sunuluş biçimidir. Mesaj, sözlü ya da yazılı olarak

sunulabilir. Kanal, iletişim sürecinde mesajın, kaynaktan alıcıya ulaşmasını sağlayan araçlardan sunuluş biçimidir. Kanal, ses dalgaları, ışık dalgaları, radyo dalgaları, sinir sistemi, ses, söz, müzik, yazı, renk gibi mesaj taşıyan araçlardır (Cüceloğlu, 1999).

Hedef (alıcı) : Mesajın gönderildiği birimdir. Mesajı okuyan, dinleyen, izleyen,

kişidir. Kaynaktan gelen mesajları alıp yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz tepkide bulunan kişi ya da gruplardır. Alıcı kendisine ulaşan mesajın cevabını, karşı mesaj halinde geriye ya da başkalarına yansıttığı zaman, tepkisini ortaya koyarken kendisi kaynak durumuna dönüşür (Küçükahmet, 2000: 27).

Mesaj (ileti) : Düşünce, duygu ya da bilginin kaynak tarafından kodlanmış

biçimi olarak tanımlanan mesaj, bir şeyi aktarmayı, iletmeyi isteyen kaynağın ürettiği sözel, görsel ve görsel-işitsel simgelerden oluşmuş somut bir üründür (Gürgen, 1997: 16). Cüceloğlu (2000: 45) mesajı, “anlamı olan her şey” olarak tanımlamaktadır. Mesaj, iletişimin içeriğidir, iletilmek istenen bilgi, fikir, mesajı oluşturur. Kaynaktan alıcıya iletilen mesaj, sözle, yazıyla veya işaretle iletilebilir. Mesajın iki önemli öğesi vardır: İçerik ve yapı. İçerik anlamla ilgilidir, yapı ise semboller ve kodlarla ilgilidir. İletişim sürecinin başarılı olabilmesi için mesaj, alıcının dikkatini çekecek biçimde düzenlenmelidir. Kaynağın ve alıcının ortak yaşam deneyimlerini yansıtan semboller olmalıdır (Cüceloğlu, 1999: 46).

Kodlama ve kod açma: Bilginin, düşüncenin, duygunun iletime uygun, hazır

bir mesaj biçimine dönüştürülmesine kodlama adı verilir. Kaynağın aklından geçirdiği ya da oluşturduğu düşünceler, alıcıların anlayabileceği simgelerle kodlanarak mesaja

dönüştürülür. Mesajın yorumlanarak anlamlı bir biçime sokulması ve gereğinin yapılması sürecine ise kod açma denilmektedir. Kodlama kaynak, kod açma ise hedef tarafından yapılmaktadır (Oğuz, 2001: 51).

Geribildirim (dönüt) : Kaynaktan gelen mesaja, alıcı kişinin gösterdiği tepkinin

tekrar kaynağa ulaşmasıdır. Eğer iletişim sürecinde geri bildirim sağlanamıyorsa, iletişimin tek yönlü olduğu söylenebilir (Şahin, 1997: 36). Kaynak, alıcı tarafından algılanan içeriğin, göndermek istediği anlam olup olmadığını alıcının gönderdiği feedback ile ölçer. Buna geribildirim veya dönüt denilmektedir. Alıcının mesaja verdiği tepki, alıcının mesajı nasıl yorumladığını gösterir. En iyi geri bildirim yüz yüze gerçekleştirilen iletişim türünde görülmektedir. Yüz yüze iletişim türünde kaynak, alı- cıda oluşturduğu etkiyi doğrudan gözleme şansına sahiptir. Ancak her iletişim türünde kaynak, bu imkanı her zaman bulamaz. Dönütü ölçmek için denetim sistemleri oluşturulup, araştırmalar yapılır (Küçükahmet, 2000: 18).

Gürültü: İletişim ortamını oluşturan etkenlerden bazıları iletişimin

gerçekleşmesinde olumsuz rol oynarlar. Bunlar daha çok "gürültü" kavramı şeklinde değerlendirilirler (Zıllıoğlu, 1996: 28). Kaynak birimin gönderdiği mesajla, hedef birimin aldığı mesaj arasında bir fark varsa, bu farkı meydana getiren kaynağa "gürültü" adı verilir. Gürültü, hem kanalda hem de hedef birimde yer alabilir. Karşıdakinin konuşmasını, ağlayan çocuğun sesinden dolayı iyi duyamayan kişinin iletişiminde "fiziksel gürültü" vardır. Fiziksel gürültü, kanalda yer alır. Ama karşıdakinin konuşmasını kulağı ağır işittiği için pek iyi duyamayan kişinin iletişimindeki gürültü, hedef birimin alıcısında yer almaktadır. Bu tür işitme bozukluğuna "nöro-fizyolojik" gürültü adı verilir. Psikolojik gürültü, hedef birimin merkezinde yer alır; inançları, tutumları ya da o anda içinde bulunduğu duygusal durum nedeniyle hedef birim karşıdakinin söylediğini, söyleyenin anlamından bambaşka bir biçimde yorumlar ve farklı bir anlam çıkarır. Bu durumlara "psikolojik gürültü" adı verilir. İnsanlar arasındaki iletişim aksaklıklarında psikolojik gürültünün payı büyüktür. Kişi, önyargılı olabilir ve bu önyargısından ötürü gönderilen mesajı yorumlarken anlam içeriğini farklı yönlere saptırabilir (Cüceloğlu, 1999: 29).

İletişimin gerçekleşmesi için bu öğelerin her birinin istenilen kalitede bulunması gerekir. Bir ya da birkaçının eksik olması ya da istenilen nitelikte olmaması durumunda sağlıklı bir iletişimden söz etmek mümkün olmayacaktır. Verici ile alıcı arasındaki duygu, düşünce, bilgi, emir vs. gibi alış verişler, mesajlar yardımı ile gerçekleşir. Mesaj, bir

vericiden çıkan duygu ve düşüncelerin alıcının duyu organlarınca algılanmasına yöneliktir. Baltaş ve Baltaş (1992: 29) mesajı; bir yaşantıya ait duygu ve düşüncenin kodlanarak sözlü, sözsüz veya yazılı bir anlatımla alıcı kişiye ulaşmasını sağlayan semboller şeklide tanımlamışlardır. İletişim sürecinin başarılı olabilmesi için mesaj, alıcının ilgi ve dikkatini çekecek biçimde düzenlenmeli, verici ile alıcının ortak yaşantısına yansıyan simgelerle ifade edilmelidir (Bayram, 1992: 7). Verici ile alıcının ortak yaşantıları ne kadar fazla ise aralarındaki iletişim sorunları o oranda az olacaktır.

Bir sistem olarak iletişimin en büyük amacı, çoğu kez kopuk ya da dağınık olarak görülen ilişkilerin belirli bir düzen içine sokulması ve böylelikle örgütsel amaçlarla bireysel amaçlar arasında bilinçli bir dengenin kurulmasıdır. Bu birleştirici niteliği ile iletişim; “toplumsal yapının çimentosu” ya da “bir canlı varlığın kan damarlarına” benzetilebilir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998: 52).

Benzer Belgeler