• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.1. İlaç Sanayi Sektörü

2.1.3. İlaç Sanayi Sektörünün Genel Özellikleri

İnovasyon odaklı üretim yapan ilaç sanayi sektörü, çalışmanın ilk bölümünde de ifade edildiği üzere insan sağlığını direkt olarak etkilediğinden dolayı, teknolojik değişimler ile paralel olarak gelişim gösteren dinamik bir yapıya sahiptir. Bu dinamizme kaynak sağlayan ise Ar-Ge faaliyetleridir.

Çünkü Ar-Ge faaliyetleri sayesinde yeni molekül ve ilaç keşfi yapılarak, piyasaya sunulmaktadır. Böylelikle piyasadaki ilaç çeşitliliğinin artışı sağlanarak, hastalıklara karşı etkili tedaviler gerçekleştirilmektedir. Bu durumun neticesinde ise ölüm değerlerinde düşüş sağlanmaktadır.

Yüksek maliyet gerektiren Ar-Ge çalışmalarında yalnızca uzman ve nitelikli olan işgücünün istihdamı söz konusudur. Dolayısıyla sektör içerisindeki nitelikli elemanların önemi büyüktür. Bu elemanların yetişebilmesinin temelini ise iyi bir eğitim oluşturmaktadır.

28

İlaç sanayi sektöründe üretimi gerçekleştirilen malların katma değeri yüksektir. Katma değeri yüksek mal üretimi sayesinde ülkelerin ekonomik büyümelerine katkı sağlamaktadır. Ek olarak, ilaç endüstrisinin çıktısı olan ilaçlar, ülkelerin uluslararası pazar alanında stratejik bir konuma sahip olmalarını ve dolayısıyla da uluslararası pazardaki rekabet gücünde avantajlı konumda olunmasına imkân tanımaktadır.

İlaç sanayi sektöründe, ilaçların üretimi heterojendir. Sektördeki ilaç imalatının heterojen olması ilaçların çeşitlilik göstermesinden kaynaklanmaktadır (Bayraç, 2011: 12). İmalat sanayinin bünyesinde olan ilaç sanayi sektöründe ilaç için ana ve yardımcı ürünlerin üretimi, kimya sanayisinde gerçekleşmektedir.

Orijinal ilaçların imalatı, gerçekleştirilen Ar-Ge çalışmaları nedeniyle uzun vadelidir. Bu vadede imalatı gerçekleştiren firmaya ayrıcalık tanınmaktadır. Bu ayrıcalık üretme imtiyazı olarak adlandırılmaktadır.

Üretimde tanınan bu ayrıcalık, aynı ilacın farklı ilaç firmaları tarafından imalatının önüne geçmektedir (Bayraç, 2011: 13).

Üretimi gerçekleşen ilaçların piyasaya dağıtılabilmesi için distribütörler yardımıyla öncelikli olarak ecza depolarına toplu şekilde, akabinde ise doktorların reçetesi ve eczaneler vasıtası ile vatandaşlara perakende olarak satışı gerçekleşmektedir. Buradaki ecza depolarının hasta kimselere ilaç alımı için reçete yazması ve perakende olarak ilaç satışı yapması yasaktır (Türk Eczacılar Birliği, 1927: 704). Türkiye’de özellikle 1954 yılı itibari ile artan nüfusa paralel olarak eczane sayılarında artış gerçekleşmiştir ve dolayısıyla bu durum ecza depolarının sayısında da artış yaşanmasını sağlamıştır (Turan, 2007: 86).

İlaç sanayi sektöründe ilaç arzının yanı sıra talep ve talep karşısındaki üreticilerin nasıl bir fiyatlandırma yaptığı da incelenmelidir. Galović’e (2015) göre, dünya ülkelerinin ilaç taleplerini belirlemekte vatandaşların kazanç düzeyleri gibi ekonomik unsurlar etkili olabileceği gibi demografik unsurlarda etkili olmaktadır (Galović, 2015: 225).

İlaç pazar alanında, doktorlar tarafından yazılan reçete ile eczanelerden perakende olarak ilaç talebinin gerçekleşmesinin yanı sıra tüketicilerin zevk ve tercihlerine uygun olarak ilaç talebi söz konusudur. İlaç talebinde bu

29

şekilde reçete kullanımı aynı zamanda ilaçlar için yasal bir korumada sağlamaktadır (Caves vd., 1991: 4-5). İlaçların talebinde hasta kimselerin tedavileri için reçete ile ilaç talebi gerçekleştirilirken, bireyler reçeteye ihtiyaç duymaksızın da ilaç talebi gerçekleştirebilirler (Bayraç, 2011: 10).

İlaç sanayi sektöründe talebin, ilaç fiyatlarına olan duyarlılığı düşüktür.

Yani ilaç fiyatlarındaki bir artış ilaca olan talebi çok fazla düşürmeyeceği gibi, ilaç fiyatlarındaki olası bir düşüş ilaca olan talebi çok fazla arttırmayacaktır. Bunun temel sebebi ise ilaç talebinin hasta bireylerin kendilerinin değil, mevcut hastalıkların tedavisi için doktor tarafından yazılan reçete ile talep etmelerinden kaynaklanmaktadır (Çınar, 1993: 8). Bu nedenden dolayı ilaç endüstrisinde talep değişkenliğine bağlı olarak ilaçlar fiyatlandırılmaz. Dolayısıyla ilacın fiyatından kaynaklı bir rekabet yoktur (Çınar, 1993: 8).

İlaçta fiyat rekabeti yerine genellikle Ar-Ge çalışmaları sayesinde yeni keşfedilen moleküller ve ilaçlardan kaynaklı bir rekabet olmasının yanı sıra üretilen ürünlerin pazarlama ve tanıtımlarından doğan bir rekabet de söz konusudur. Hatta ilaç sanayi sektörü için pazarlama ve tanıtım rekabeti küresel ölçekte o kadar önemli bir hal almıştır ki firmalar kimi zaman Ar-Ge harcamalarından daha fazla pazarlama ve tanıtım için harcama yapmaktadırlar (Çınar, 1993: 8).

Lexin 2018 yılında, ilaç sanayi sektörü bazında ilaç şirketlerinin yapmış oldukları Ar-Ge harcamaları ile ilaçların tanıtım harcamaları arasında bir rekabet olduğu kanısı nedeni ile “Pharmaceutical Company Spending on Research and Development and Promotion in Canada, 2013-2016: A Cohort Analysis” isimli yayınında Kanada’nın ilaç sanayi sektörü bünyesinde yer alan elli ilaç şirketi ile bir karot analizi yapmıştır. Lexin’in karot analizi neticesinde Kanada’nın yılda ortalama olarak, seçilen ilaç şirketlerden sekiz ile on tanesinin ilaç tanıtımına Ar-Ge faaliyetlerine yapılan harcamadan daha fazla harcama yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır (Lexin, 2018: 1).

İlaç endüstrisi bazında arzı gerçekleştirilen ilaçların fiyatına olan talebe karşı duyarsızlık genel görüşünün aksine, Bayraç’a (2011) göre, ilaç fiyatlarına olan tüketicilerin duyarlılığı yüksek de olabileceğini ifade etmiştir (Bayraç, 2011: 23).

30

Tüketicilerin ilaç fiyatlarına bağlı olarak taleplerinin değişkenlik göstermesi nedeni ile ilaç üreticileri, ilaç fiyatlandırmada “Ramsey Fiyatlaması” yapmaktadırlar. Ramsey fiyatlandırmasına göre aynı ilacı talep edenlerin fiyata duyarlılıklara göz önüne alınarak fiyatlandırılması yapılmaktadır. İlaç fiyatlandırılmasının bu şekilde yapılmaması halinde diğer bir deyişle ilaç tüketicilerinin, ilaç fiyatlarına olan duyarlılıklarına bakılmaksızın bir fiyatlandırma yapılırsa ilaca olan talepte azalma söz konusu olacaktır (Bayraç, 2011: 24).

2.2. Bilim ve İnovasyonun İlaç Sanayi Sektörü Üzerine Etkileri