• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.1. Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge)

Araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti işletmelerin, endüstrilerin ve firmaların mevcut mal veya hizmetlerinin oluşturulma süreçlerini sürdürülebilir kılmak ve geliştirerek yeni ürünler ortaya koymak adına yapılan uzun dönemli çalışmalar anlamına gelmektedir. Ar-Ge çalışmaları kapsamında yeni bilgilere ulaşmak önem arz etmektedir. Çünkü üretim sürecini ve/veya üretim çıktısını iyileştirebilmek ve geliştirebilmek ancak ulaşılan yeni bilgileri kullanarak, bilim ve teknolojiye yapılan katkılar ile mümkün olmaktadır.

OECD’nin Ar-Ge çalışmaları için teknik bir belge niteliğinde oluşturulmuş olan Frascati Kılavuzu (2002) kapsamında Ar-Ge, “insan, kültür ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının arttırılması ve bu dağarcığın yeni uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar” olarak tanımlanmıştır (OECD, 2002:

30). Yani Ar-Ge çalışmaları, beşerî sermaye niteliğindeki bilginin arttırılması ile sağlanan gelişmeler neticesinde yapılan yenilik odaklı çalışmalardır.

1.1.1. Ar-Ge’nin Faaliyeti

Ar-Ge kavramı temel araştırma, uygulamalı araştırma ve deneysel geliştirme olarak üç faaliyeti kapsamaktadır. Temel araştırma, “görünürde özel herhangi bir uygulaması veya kullanımı bulunmayan ve öncelikle olgu ve gözlemlenebilir olayların temellerine ait yeni bilgiler elde etmek için yürütülen deneysel veya teorik çalışmalar” olarak tanımlanmaktadır (OECD, 2002: 77). Temel araştırma da deneysel veya teorik çalışmaların yapılması ile bilgi birikimine ilaveler yapılarak bilime katkı sağlamaktadır. Bu özelliği ile spesifik bir öneme sahip olan temel araştırma hem üniversitelerde hem de farklı devlet kurumlarınca yapılabilir.

Uygulamalı araştırma faaliyetinde fikirler işlevsel hale getirilerek çıktısı olan yeni bilginin ve teknik yöntemin genellikle patenti alınarak yasal olarak

5

korunma altına alınmaktadır. Dolayısıyla uygulamalı araştırma için OECD (2002) tarafından ortaya konulan “yeni bilgi elde etme amacıyla üstlenilen özgün bir araştırma” tanımı kullanılmaktadır (OECD, 2002: 78). Evcim (2017)’e göre özellikle işletmelerin rekabet gücünde üstünlük kazanmasında etkili olan bu aşama, temel araştırmadaki soyut kazanımların somutlaştırılması sonucu mevcut bilgilerin kullanıma uygun durumda olduğu bir aşama olarak tasvir edilmiştir (Evcim, 2017:14).

Ar-Ge faaliyeti kapsamında sonuncu aşama niteliğinde olan deneysel geliştirme ise temel ve uygulama araştırmaları neticesinde elde edilen bilginin değerlendirilmesinin ve sınanmasının yapılmasını kapsamaktadır.

1.1.2. Ar-Ge’nin Amaç ve Önemi

Küresel rekabetin artarak devam etmesinin bir getirisi durumunda olan dinamik çevre koşulları altında ezilmemek için işletmelerin, endüstrilerin ve ülkelerin inovasyon ve teknolojik gelişmelere ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı gidermek için Ar-Ge faaliyetini sağlamak en önemli koşuldur.

Ülkeler için gelişerek artan dünya standartlarında sürdürülebilir bir ekonomik büyüme, uluslararası veya yerel alanlarda rekabet gücünde artış, katma değeri yüksek mal ve/veya hizmet üretimini sağlanmasına ilaveten dünya ülkeleri arası gelişmişlik farkını minimize edebilmek için bilim, teknoloji, inovasyon ve bilgi kavramları önemli olmaktadır. Bunları gerçekleştirmek için ise merkeze Ar-Ge faaliyetini koymak gerekmektedir.

Çünkü Ar-Ge çalışmalarına ayrılan kaynağın bir çıktısı olarak elde edilen bilginin, inovasyon ve teknolojiye atfedilerek üretim sürecinde ve çıktıda iyileştirme veya taklitten kaçınmak adına yeni ürün üretimi yapmak mümkün hale gelmektedir. Böylece hızla değişen dünya ekonomisinde yok olmak yerine, değişime uyum sağlanarak sürdürülebilir bir iktisadi büyüme sağalabilmektedir.

Üretimde taklitten kaçınmak amacı ile üretimi yapılan yeni ürünlerin patenti alınarak dünyaya tanıtılır. Bu tarz ürünleri üretmek için ise bilgi, teknoloji ve inovasyon gereklidir. Bu gerekliliği karşılamak için ise Ar-Ge çalışmaları hayati öneme sahiptir. Ar-Ge faaliyetleri özellikle II. Dünya

6

Savaşı dönemi sonrasında ülkelerin iktisadi toparlanma sağlayabilmeleri amacı ile ön plana çıkarılmış durumdadır.

Dünya ülkelerinin her biri için Ar-Ge çalışmaları yapması önemlidir.

Ancak Ar-Ge çalışmalarının yüksek teknolojili ve yüksek maliyetli olması, her ülkenin Ar-Ge çalışmalarına aynı miktarda harcama ve yatırım yapmasının önüne geçmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere bakıldığında Ar-Ge faaliyetlerine yapılan harcamalar ve yatırımlar önemli bir fark niteliğindedir. Bunun temel sebebi ise Ar-Ge sonucu sağlanan bilginin, bilim ve teknolojiye yönlendirilmesi ile ülke gelişmişliğe doğrudan bir katkı sağlamasıdır.

İktisat literatüründe oluşturulan teorilerde de Ar-Ge çalışmalarının iktisadi büyümenin destekleyici bir güç olduğu vurgulanmaktadır.

1.1.3. Ar-Ge Harcamaları

Ar-Ge harcamaları, genel ve basit bir tanımlama ile temel araştırma, uygulamalı araştırma ve deneysel geliştirme olarak üç faaliyeti gerçekleştirmek adına yapılan harcamaların tamamını kapsamaktadır.

Köseoğlu’na (2012) göre, Ar-Ge harcaması kapsamında mikro ve makro düzey Ar-Ge harcaması ayrımına gitmek mümkündür. Mikro düzey Ar-Ge harcamalarında, sektör ve firma düzeyinde sağlanmış olunan yüksek teknoloji mal üretimi sayesinde, maliyette azalma dolayısıyla gelirde ve ulusal gelirde artış gerçekleşmektedir. Makro düzey Ar-Ge harcaması ise küresel pazar alanındaki rekabet gücünde, beşerî sermaye olan bilgi birikiminde ve iktisadi büyümede artış sağlaması durumudur. Ar-Ge harcama değerleri, ülkeler arası gelişmişlik farkını açıklamada da önemli bir unsurdur. Ar-Ge çalışmaları için sağlanan kaynaklara bakıldığında ise gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerde farklılık göstermektedir. Az gelişmiş ülkelerde kaynak genellikle

“üniversiteler ve kamu” tarafından karşılanırken, gelişmiş ülkelerde ise küresel platformda “rekabet gücü yüksek olan özel sektör firmaları”

tarafından karşılamaktadır (Köseoğlu, 2012: 33-35). Zerenler vd.’na (2017) göre ise Ar-Ge harcamalarının mal üretim sürecini iyileştirmek adına mevcut durumdaki üretim yöntemlerini geliştirmek veya yeni üretim yöntemleri bularak işletmenin verimliliğini arttırmak, teknolojik gelişimler ile üretimde

7

maliyet avantajı sağlamak, rekabet gücünde üstünlüğü sağlamak adına rakiplerin göstermiş olduğu gelişmelere ayak uydurmak için yapılan harcamaları ifade etmektedir (Zerenler vd., 2017: 657-658).

OECD’nin (2002) Frascati Kılavuzu’na göre Ar-Ge harcamalarının ayrımı, dahili (birim içi) ve harici (birim dışı) olarak yapılmaktadır. Dahili harcamalar belirli bir süre zarfında yapılmış olan Ar-Ge harcamalarının tamamını kapsamaktadır. Dahili harcamalar kendi içerisinde sermaye harcamaları ve cari maliyetler olmak üzere iki ana başlığı kapsamaktadır.

Sermaye harcamaları bilgisayar yazılımları, araç ve ekipmanlar son olarak da arsa ve binalardan oluşmaktadır. Cari maliyetler ise Ar-Ge işçilik maliyetlerinden, diğer cari maliyetlerde, katma değer vergisinden (KDV) ve dolaylı olarak ödenen cari maliyetlerden oluşmaktadır. Harici harcamalar ise belirlenmiş olan süre zarfında Ar-Ge çalışmasının gerçekleştirilmesi için bir kurumun, sektörün veya birimin diğerlerine vermiş olduğu hibeleri içeren raporların tamamında oluşmaktadır (OECD, 2002: 108-118).