• Sonuç bulunamadı

A. İKÂLE’DE UYGULANIŞI

3. İkâle’nin Hukukî Niteliği ile Alakalı Örnekler ve

a. İkâle’nin Gerçekleşmesinde Önceki Bedelden Farklı Bir Bedel Belirlenmesi

Taraflar ikâle yaptıklarında ilk bedeli zikretmez veya ilk bedelden fazla ya da az bir bedel veya ilk bedelin cinsinden farklı bir şey zikrederlerse ya da bedelin ödenmesini başka bir zamana bırakırlarsa Ebû Hanîfe’ye göre burada ikâle, ilk bedel üzerinden imal olunur. Tarafların öne sürdüğü fazlalık, eksiklik, farklı cins ve vâde şartı bâtıl olur ve bu şartlar ihmal olunur. İkâle akdi yapan taraflar arasında bir fesihtir ve fesih de önceki akdi kaldırmak ve hiç olmamış saymaktır. O halde belirli bir bedel üzerinden gerçekleşmiş bir akdin feshi de yine aynı bedel üzerinden olmalıdır. Alışverişteki fasit şart ribâ ihtimalini ortaya çıkarır; ancak ikâle alışveriş olmadığı için fasit şartın ikâleye etkisi olmaz, şart ihmal olunur.255

İmam Muhammed menkul olsun olmasın teslim alınmadan satılan malın satışını caiz görmediği için mal teslim alınmadan gerçekleşen ikâleyi fesih kabul eder. Çünkü malı teslim almadan önce satmak caiz olmadığından bu işlemin bey‘ sayılması imkânsızdır. İkâle ilk bedel üzerinden gerçekleşir. Ancak ikâle kabzdan (teslimden) sonra yapılmışsa, İmam Muhammed’e göre bunu bey‘ kabul etmek mümkündür. İkâle sırasında hiçbir bedel zikredilmemiş ise veya ilk bedel ya da daha eksiği zikredilmiş ise ikâle fesih olarak imal olunur ve ikâle ilk bedel üzerinden gerçekleşir, eksiklik ihmal olunur. Çünkü taraflar sözleşme ile gerekli olmayan bir şeyi ikâle ile gerekli duruma getirmeyi (fasit şart) amaçlamışlardır. İkâle sırasında ilk bedelden daha fazla bir bedel ya da ilk bedelin cinsinden farklı bir bedel zikredilmişse bu durumda ikâleyi fesih olarak imal etmek mümkün olmaz ve ikâle bey‘ hükmünü alarak

255

zikredilen bedel üzerinden ifâ edilir. Burada yeni bir işlemle mülkiyetin devredilmesi amaçlanmıştır.256

Ebû Yûsuf ise ikâleyi hem taraflar hem de üçüncü şahıslar için bey‘ olarak kabul ettiğinden ister menkul ister gayrimenkul olsun mebînin müşteriye tesliminden sonra yapılan ikâle beydir. İkâle yeni bir satış akdi gibi değerlendirildiğinden yeni bedel ister ilk bedelden az ister çok olsun geçerlidir, yeni bedel imal olunur. Menkûl bir malın satımında mebî müşteri tarafından henüz teslim alınmadan yapılan ikâle menkulün kabzdan önce satışı caiz olmaması sebebi ile bey olarak imal olunamaz. Bu durumda ikâle fesih olarak imal olunur.257 Burada tercih imamın görüşüdür.258

b. İkâle’den Sonra Mebînin Geri Alınmadan Müşteriye Hibe Edilmesi

Satıcı ikâleden sonra malı geri almadan müşteriye hibe etmesi halinde ikâleyi fesih olarak kabul edenler bu hibeyi geçerli görür. İkâleyle mal satıcıya geri döner ve mülkiyetinden hiç çıkmamış kabul edilir. “Ebû Yûsuf’un görüşü esas alındığında bey‘ akdinde müşterinin kabzdan evvel mebîyi satıcıya hibe etmesi halinde, hukuken caiz olmayan bir işlem olması sebebiyle bu hibenin ikâle olarak tevil edilmesi sonucu akit feshedilmiş (infisah etmiş) olur. Kabz etmeden hibenin geçerli olmaması sebebiyle bey‘de kullanılan hibe lafzı fesih anlamına tevil edilir ve hibe ile ikâle fesh edilmiş olur. İkâleyi fesih kabul edenlere göre bey‘deki hibe ile ikâledeki hibenin farkı ortadadır. Bey‘deki hibenin feshe hamli mümkün iken feshin feshi mümkün olmadığı için ikâlede hibenin feshe hamli mümkün değildir.”259

256 Kâsânî, Bedâ’i‘ü’s-sanâi‘, V, 306. 257 Kâsânî, Bedâ’i‘ü’s-sanâi‘, V, 306. 258

Gayâtî, İkâletül ‘akd, s. 52.

259

c. İkâle’de Şuf‘a Hakkı

Bir gayr-i menkulün satımı esnasında hakkından vazgeçerek bu hakkını alıcıya teslim eden şuf‘a hakkı sahibi, daha sonra taraflar ikâleye karar verdikleri takdirde iki durumla karşılaşır. İkâleyi fesih kabul eden İmam Muhammed ve Züfer’e göre akit sırasında hakkından vazgeçen şuf‘a hakkı sahibinin ikâle ile birlikte bu hakkı yeniden kullanması mümkün değildir. İkâle fesih sayıldığından şuf‘a hakkını ortaya çıkaran hukukî işlem, ikâle ile birlikte geriye dönük olarak ortadan kalkmış olur. Mesela bir kimse ev veya arazi alsa şefi de şuf‘a hakkını teslim etse ancak sonra taraflar bu alışverişte ikâle yapsalar şefin şufa hakkı geri gelmez, kullandığı şuf‘a talebi ifadeleri imal olunmaz.260 İkâleyi yeni bir akit kabul edenlerce ise bu hakkını yeniden kazanır ve bu hakka dayanarak isterse gayrimenkûlü alabilir. İkâleyi gerek taraflar ve gerekse onların dışındakiler için yeni bir akit sayan Ebû Yûsuf ile sadece üçüncü kişiler hakkında yeni bir akit sayan Ebû Hanîfe bu görüştedir. Şefin tarafların ikâlesinden sonra yapmış olduğu şuf‘a talebi imal olunur.261

d. İkâle’nin Ta’lîkî Şarta Bağlanması

Muallâk akit yani talikî şarta bağlanan akit “varlığının, ta’lik

edatlarından birisiyle (eğer ne zamanki vb.) meydana gelmesi mümkün olan başka bir şeyin varlığına bağlandığı akittir.” Bir işin gerçekleşmesi diğer bir

işin gerçekleşmesine bağlı ise bu akdin şarta ta’likîdir. Şarta bağlanan akit ta’likî şartın meydana gelmesinden önce hükümsüzdür. Ancak şartın vukuu ile akit varlık kazanır. Hanefîlere göre ta’likî şartı kabul eden, ta’liki kabul etmeyen ve akdin gereğine uygun şarta ta’lik edilebilen akitler olarak bu konuyu üç kısımda ele almıştır. Mutlak manada şarta ta’liki kabul etmeyen

260

Kâsânî, Bedâ’i‘ü’s-sanâi‘, VII, 307, 308.

261

akitler temlikat, takyit neticesi doğuran akitler ve bazı ıskatlardır. İkâle de bu tür akitlerden olamamakla beraber şarta bağlanması uygun görülmemiştir.262

Satıcı elbise veya alet veya akar satsa ve “sattığım fiyattan daha fazlasına alacak müşteri bulursan seninle ikâle yaparım” demesi durumunda,263 bu şartın geçerli olup olmama durumunu incelersek, ikâleyi fesih olarak kabul edenlere göre ikâlenin şarta ta’liki olmaz. Şart batıl olup ihmal olunur, ancak ikâle geçerlidir. İkâle rücû olsa bile onda zımnen temlik manası vardır. Temlik ta’liki kabul etmediğinden ikâlede kabul etmez.264 İkâlenin yeni bir akit olduğunu savunanlara göre ise şarta ta’lik caiz değildir. İkâle batıl olur.265

B. VAKIF VASİYET VE VEKÂLET GİBİ AKİTLERDE