• Sonuç bulunamadı

Takipli İflâs Yolu Genel İflâs

Takip Talebi ve Ödeme Emri

İflâsa tâbi borçlusuna karşı genel iflâs yoluyla takip yapmak isteyen alacaklı, İcra ve İflâs Kanununun 58. maddesine göre bir takip talebi doldurur ve bu takip talebinde iflâs istediğini açıkça belirtir. Alacaklı iflâs yoluna başvurduğunu belirtmeden icra dairesinin iflâs ödeme emri göndermesi mümkün değildir. Buna rağmen icra dairesi iflâs ödeme emri gönderirse, şikâyet üzerine ödeme emri iptal edilir. Takip talebini alan icra dairesi, borçluya bir iflâs ödeme emri gönderir. İflâs ödeme emrinde nelerin yer alacağı İİK’nun 155. maddesinde belirtilmiştir. Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmezse takip kesinleşir. Bu durumda borçlu, borcu, harç ve giderleri ile öderse takip son bulur. Takibin kesinleşmesine rağmen borç ödenmezse, alacaklı iflâs davası açabilir. İflâs ödeme emrine karşı borçlunun bir itirazı varsa bunu yedi gün içinde bildirmelidir. Aksi takdirde iflâs takibi kesinleşir.

Ödeme Emrine İtiraz

Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir. Bu itirazın dilekçe ile olması gerekir. Borçlunun itirazı üzerine takip durur. İflâs ödeme emrine karşı da, genel haciz yolundaki itiraz sebeplerine göre itiraz edilebilir. Ayrıca, borçlu iflâsa tâbi kimselerden değilse bunu da itiraz olarak ileri sürmelidir. Burada itirazı, borca ve imzaya itiraz olarak bir ayrıma tâbi tutmaya gerek yoktur. Çünkü itirazın bertaraf edilmesi için başvurulacak merci, asliye ticaret mahkemesidir. Bunun sonucu olarak borçlunun itiraz sebepleri ile bağlı olmasına ilişkin kurallar burada geçerli değildir; borçlunun sadece itiraz ettiğini belirtmesi de yeterlidir.

İflâs Davası

İflâs yolu ile takipte borçlunun itirazı üzerine duran takibe devam edilebilmesi için, yine ayrıca borçlu süresi içinde takibe itiraz etmediğinden takip kesinleşmiş ve buna rağmen borç ödenmemişse, borçlunun iflâsına karar verilebilmesi için, alacaklının mutlaka asliye ticaret mahkemesinde iflâs davası açması gerekir. Zira kişinin hukukî durumunu esaslı şekilde etkileyen iflâs kararının sonuçları, ancak bu kararın mahkeme tarafından verilmesinden sonra doğar. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse, alacaklı, mahkemeden borçlunun itirazının kaldırılarak iflâsına karar verilmesini ister. Şayet borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş, bu sebeple takip kesinleşmiş, ancak süresinde borcu da ödememişse, alacaklı, bu durumun tespiti ile borçlunun iflâsına karar verilmesini ister. Alacaklı iflâs davasını, ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren bir yıl içinde açmalıdır. Bu süre hak düşürücü bir süredir, süre geçirilmişse aynı takip içinde borçlunun iflâsı istenemez. Davacı alacaklı, asliye ticaret mahkemesince iflâs kararı verilinceye kadar iflâs davasını geri alabilir. Ancak bunun için borçlunun rızası gerekir. İflâs talebini geri alan alacaklı, bir ay geçmedikçe iflâs davasını yeniden açamaz (talebini yenileyemez). Davacının iflâs kararı verilene kadar, iflâs

davasından feragat etmesi de mümkündür. Ancak, iflâs kararı verildikten sonra iflâs davasından feragat edilemez.

İflâs davasında şu aşamaların izlenmesi gerekir:

* İflâs davasının açılması üzerine, asliye ticaret mahkemesi icra dairesinden iflâs takip dosyasını getirtir ve öncelikle muhafaza tedbirlerinin alınmasına gerek olup olmadığına ve alınacak muhafaza tedbirlerine karar verir. Alacaklının iflâs talebi üzerine mahkeme, öncelikle alacaklıların menfaatine gördüğü muhafaza tedbirlerine karar verebilir. Mahkeme, alacaklının talebi olmadan, kendiliğinden de muhafaza tedbirlerine karar verebilir. Ancak borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse, mahkeme alacaklının talebi üzerine muhafaza tedbirlerine karar vermek zorundadır.

*İflâs davası basit yargılama usulüne göre ve duruşmalı olarak görülür. Borçlu mazereti olmadan duruşmaya gelmezse taksiratlı müflis sayılır ve cezalandırılır. Her iki taraf da duruşmaya gelmezse dosya işlemden kaldırılır.

*Borçlu süresinde iflâs ödeme emrine itiraz etmişse, alacaklı iflâs davasında, borçlunun itirazının kaldırılmasını ve borçlunun iflâsına karar verilmesini ister. Asliye ticaret mahkemesi öncelikle alacaklının itirazın kaldırılması talebini inceler. Fakat buradaki itirazın kaldırılmasının incelenmesi genel haciz yolundan tamamen farklı olup, genel hükümlere göredir. Borçlunun itirazının kaldırılması ile iflâs takibi kesinleşir. Şayet borçlunun takibe itirazı yoksa mahkemenin incelemesi şeklî niteliktedir. Borçlu, iflâs ödeme emrine süresinde itiraz etmez ve borcunu da ödemezse, bu durumda artık iflâs takibi kesinleşmiştir. Asliye ticaret mahkemesi alacaklının gerçekten alacaklı olup olmadığını incelemez, borçlunun borçlu olmadığı yönündeki savunmaları dikkate alınmaz. Mahkeme burada borçlunun ödeme emrine itiraz edip etmediğini, yani takibin gerçekten kesinleşip kesinleşmediğini araştırır.

Ancak her iki hâlde iflâsın zorunlu şartlarını (örneğin, borçlunun iflasa tabi kişilerden olup olmadığını) mahkeme kendiliğinden incelemelidir.

*İflâs takibi kesinleştiğinde, bunun İİK’nun 166. maddesinin ikinci fıkrasına göre ilân edilmesi gerekir.

*İlân üzerine diğer alacaklılar, on beş gün içinde davaya müdahale ve itiraz ederek iflâsı gerektiren bir durum bulunmadığını ileri sürüp, mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.

*İlân üzerine davaya müdahale ve itiraz eden diğer alacaklıların bu itirazları yerinde görülmezse, asliye ticaret mahkemesi bir depo kararı verir. Depo kararı ile mahkeme borçluya yedi gün içinde borcu faiz ve giderleri ile birlikte ödemesini veya mahkeme veznesine depo etmesini emreder; aksi hâlde ilk oturumda iflâsına karar verileceğini ihtar eder .

*Borçlu, bu ihtar üzerine yedi gün içinde belirtilen meblağı öder veya depo ederse, mahkeme iflâs davasının reddine karar verir. Süresinde depo kararının gereği yerine getirilmezse, mahkeme depo kararından sonraki ilk oturumda borçlunun iflâsına karar verir.

Asliye ticaret mahkemesi, şartlar oluşursa, depo kararından sonraki ilk oturumda borçlunun iflâsına karar verir. Ancak borçlunun iflâsına karar verebilmek için iflâs isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadarki dönem için gerekli olan giderleri ve iflâs kararına karşı başvurulabilecek kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarını mahkeme veznesine avans olarak yatırması gerekir. Bu giderler yatırılmadıkça iflâsa karar verilemez. Borçlunun iflâsına mahkemece karar verildiği an iflâs açılmış olur ve kararda iflâsın açılma anı, gün, saat ve dakika olarak gösterilir. İflâs anından başlayarak iflâs kararı hüküm ve sonuçlarını doğurur. Bu andan itibaren iflâs kararı, takip yapıp dava açan alacaklı ve borçlu bakımından değil, bütün alacaklılar hakkında hüküm ve sonuç doğurur. İflâs kararının hukukî sonuçlarını doğurması için bu kararın taraflara tebliği veya kesinleşmesi gerekmez. Bu andan sonra davadan feragat edilmesi, borcun ödenmesi iflâsı ortadan kaldırmaz. İflâsa karar veren mahkeme, iflâs kararını derhal yargı çevresindeki iflâs dairesine gönderir. İflâs dairesi iflâs kararını ilân eder ve gerekli yerlere bildirir.

Kambiyo Senetlerine Özgü İflâs Yolu

Kambiyo senetlerine özgü iflâs yolu, kambiyo senetlerine özgü haciz yolunun iflâs hukukundaki paralel düzenlemesidir. Kambiyo senedine bağlı alacak rehinle temin edilmiş olsa dahi iflâs yoluyla takip yapmak mümkündür. Kambiyo senetlerine özgü iflâs yolu da takipli iflâs yolu olması sebebiyle genel iflâs yoluyla takibe benzer ve prosedür de aynıdır. İki iflâs takibi arasındaki farklar şeklî niteliktedir.

Takip Talebi ve Ödeme Emri

Borçlunun kambiyo senetlerine özgü iflâs yoluyla takip edilebilmesi için, alacaklının elinde bir kambiyo senedinin bulunması, ayrıca borçlunun iflâsa tâbi kimselerden olması gerekir.

Takip talebi genel iflâs yolundaki gibidir. İflâs istendiği açıkça belirtilmelidir. Burada ayrıca takibe konu senedin cins, tarih ve numarasının takip talebine yazılması ve senet aslının takip talebiyle birlikte icra dairesine verilmesi gerekir. Alacaklı takip talebini yetkili icra dairesine verir. İcra müdürü, senedin kambiyo senedi olup olmadığını ve vadesinin gelip gelmediğini incelemek zorundadır. Bunların bulunması durumunda borçluya bir ödeme emri gönderir.

Ödeme emrinde hangi kayıtların bulunacağı İcra ve İflâs Kanununun 171. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir.

Ödeme Emrine Karşı İtiraz ve Şikâyet

Kambiyo senetlerine özgü iflâs yolunda borçlu, her türlü itiraz ve şikâyetini ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içinde icra dairesine bildirmelidir. İtiraz, alacaklı sayısından bir fazla sayıda dilekçe ile yapılır. Dilekçesinin bir nüshası derhal alacaklıya tebliğ olunur. Görüldüğü üzere kambiyo senetlerine özgü iflâs yolunda Kanun şikâyet ile itirazı birbirinden ayırmadan aynı prosedüre tâbi tutmuştur. Ayrıca şikâyet sebepleri bakımından da, herhangi bir ayrım yapılmamış ve beş günlük süreye tâbi kılınmıştır. Şikâyet ve itiraz dilekçesinin verileceği yer kambiyo senetlerine özgü haciz yolundan farklı olarak icra mahkemesi değil, icra dairesidir.

İflâs Davası

Borçlu süresinde ödeme emrine karşı şikâyet veya itiraz yoluna başvurursa, alacaklı asliye ticaret mahkemesinde iflâs davası açar. Bu davada alacaklının, iki hususta karar verilmesini istemesi gerekir. Bunlar, borçlunun itiraz ve/veya şikâyetinin kaldırılması ve borçlunun iflâsına karar verilmesidir. Bu durumda, iflâs davası tamamen genel iflâs yolundaki hükümlere göre incelenip karara bağlanır. Borçlu süresinde ödeme emrine karşı itiraz veya şikâyet yoluna başvurmazsa, yapılan iflâs takibi kesinleşir. Bunun üzerine alacaklı, borçlunun itiraz veya şikâyet yoluna başvurmadığını belgeleyen ödeme emri nüshası ile birlikte asliye ticaret mahkemesinde iflâs davası açar ve borçlunun iflâsına karar verilmesini ister;

mahkemenin yapacağı inceleme şeklî bir incelemedir. Burada da mahkemenin yapacağı inceleme ve vereceği karar bakımından daha önce genel iflâs yolunda söylenenlerle benzer bir düzenleme yapılmıştır.

Doğrudan Doğruya İflâs Yolu

Alacaklının Talebi ile Doğrudan İflâs

Daha önce gördüğümüz sebeplere dayanan alacaklı, borçluya karşı icra dairesinden iflâs yoluyla takip yapmadan doğrudan mahkemeye müracaat ederek borçlunun iflâsını isteyebilir.

Bu durumda görülecek iflâs davası hakkında genel iflâs yolundaki hükümlere atıf yapılmıştır.

Dolayısıyla orada yapılan açıklamalar burada da doğrudan iflâsın özellikleri dikkate alınarak geçerliliğini koruyacaktır. İflâs talebi İİK’nun 166. maddesindeki usulle ilân edilir. Bu ilân üzerine

alacaklılar on beş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek iflâs talebinin borçlu hakkındaki takipleri erteletmek ve ödemeleri geciktirmek amacıyla yapıldığını ileri sürerek iflâs talebinin reddini isteyebilirler. Bu davada, özellikle alacaklı, alacağının varlığını ve doğrudan iflâs sebebini ispat etmelidir. Ancak İcra ve İflâs Kanunun 177. maddesinin bir ve ikinci bentlerindeki iflâs sebeplerinin varlığı hakkında tam ispat değil, yaklaşık ispat yeterlidir. Bu iflâs davasında, takipli iflâsta söz konusu olan depo kararı hakkındaki hükümler uygulanmaz. Çünkü İcra ve İflâs Kanununun 181. maddesinde 158. maddeye atıf yoktur.

Ayrıca buradaki iflâs sebeplerinde borçlunun borcu ödemeyeceği veya ödeyemeyeceği anlaşıldığından depo kararı verilmesinden beklenen fayda da zaten elde edilemeyecektir. Bu açıklamalar dışında, iflâs davasındaki yargılama, muhafaza tedbirleri, giderler, iflâs kararı ve bu karara karşı kanun yolları, kararın ilânı hakkında daha önce genel iflâs yolunda yapılan açıklamalar geçerlidir.

Borçlunun Talebi ile Doğrudan İflâs Genel Olarak

Borçlunun kendi iflâsını istemesi bakımından ihtiyarî ve mecburî iflâs sebepleri olarak ikili bir ayrım yapmıştık. Her iki durumda da borçlu mahkemeye müracaat ederek doğrudan iflâsını ister. Borçlunun talebi ile doğrudan iflâs halinde yapılacak yargılama bakımından da, yukarıda alacaklının doğrudan iflâs talebi üzerine görülen iflâs davası hakkında söylenenler geçerlidir. Ancak, borçlunun talebi ile iflâs hallerinde bir çekişmeli yargı işi bulunmamaktadır, çekişmesiz yargı söz konusudur.

İflâsın Ertelenmesi

4949 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle daha önce sadece anonim şirketler hakkında geçerli olan ve Türk Ticaret Kanunu’nun 377. maddesinde düzenlenmiş olan iflâsın ertelenmesi, İcra ve İflâs Kanunu’nda sermaye şirketleri ve kooperatifler için geçerli olacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. İflâsın ertelenmesi, sermaye şirketleri ve kooperatifler hakkında öngörülmüştür. İflâsın ertelenmesi, sermaye şirketleri, yani anonim veya limited şirketler ile kooperatifler hakkında verilebilecek muhtemel iflâs kararının belli koşulların varlığı hâlinde geçici olarak ertelenmesi imkânıdır. Bu yolla iflâsın açılmasının alacaklılar ve borçlu açısından doğuracağı zararlar önlenmek istenmiş ve sermaye ortaklığının veya kooperatifin iflâsı yerine, verilecek erteleme süresi içinde yeniden borçlarını ödeyebilecek duruma gelebilmesi, şirketin durumunun iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Bu sayede alacaklılar alacaklarını daha fazla tahsil edebilecek ve sermaye şirketi sona ermeyerek ticarete devam edecek ve bunun sonucunda şirket çalışanlarının ve şirketle iş yapan diğer işletmelerin de kötü duruma düşmesi önlenmiş olacaktır. İflâsın ertelenmesinin prosedür ve şartları ile sonuçları şunlardır:

*İflâsın ertelenebilmesi için yönetim kurulu üyeleri ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler yahut bir alacaklı mahkemeden talepte bulunmalıdır. Bu talepte ancak sermaye şirketi veya kooperatifin borçlarının aktifinden fazla olması, yani borca batık olması hâlinde bulunulabilir. Borca batık olma dışındaki diğer iflâs hâllerinde iflâsın ertelenmesi talep edilemez.

*İflâsın ertelenmesini talep etmeye yetkili kişiler, bu talep yanında şirket veya kooperatifin iyileştirme projesi ile birlikte gerekli bilgi ve belgeleri de sunmalıdırlar. Şirketin mali durumunun iyileştirilmesi ümidi iflâsın ertelenmesinin zorunlu koşuludur.

*Mahkeme bu talep üzerine gerekli görürse şirketi idare ve temsille görevli kişileri ve alacaklıları dinler ve talep hakkında öncelikle ve ivedilikle karar verir. Mahkeme iyileştirme projesini ciddî ve inandırıcı bulursa, iflâsın ertelenmesine karar verir; aksi takdirde iflâsın ertelenmesi talebinin reddine ve şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verir. İflâsın ertelenmesi

süresi azamî bir yıldır. Kayyımın raporu da dikkate alınarak bu süreler uzatılabilir; ancak uzatma süreleri dört yılı geçemez.

*Mahkeme erteleme kararı verirse İcra ve İflâs Kanununun 166. maddesindeki usule göre iflâsın ertelendiğini ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar .

*İflâsın ertelenmesine karar veren mahkeme öncelikle şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri alır. Bu tedbirleri özelikle iyileştirme projesine uygun olarak almak zorundadır. Erteleme kararı ile birlikte mahkeme kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme kayyımın yetkilerini erteleme kararında ayrıntılı olarak göstermelidir. Bu konuda mahkeme yönetim organının yetkilerini tamamen kayyıma bırakabileceği gibi, yönetim organının kararlarının geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılabilir. Kayyım erteleme süresi içinde kendisine verilen görevleri yerine getirir, ayrıca mahkemenin belirlediği sürelerde iflâsı ertelenen şirketin faaliyetleri ve işletmenin durumunu açıklayan rapor verir.

Erteleme sonucunda ve süresi içinde:

1. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna tâbi takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz. Evvelce başlamış takipler durur. Ancak İcra ve İflâs Kanununun 206. maddesinin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip

yapılabilir.

2. Taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılabilir veya başlamış takiplere devam edilebilir. Ancak bu takiple ilgili muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı istenemez. Fakat bunun için erteleme süresince işleyecek ve mevcut rehinle karşılanamayacak olan faizler teminatlandırılmak zorundadır. Bunun nedeni alacağı rehinle temin edilmiş alacaklıların zarar görmemesidir.

*Erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığı tespit edilirse, mahkeme şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verir. Erteleme süresi dolmadan mahkeme kayyımın verdiği rapordan şirketin veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verir.