• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III: İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR 3.1 SANAT EĞİTİMİ

KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VE YARATICILIK

3.4. SANAT EĞİTİMİNİN İLKÖĞRETİM SİSTEMİ İLE DESTEKLENMESİ İlköğretimin temel amacı bireyi öncelikle eğitmek hedefine dayanır Bireyi yaşama

3.4.2. Okul İdaresinin Tavrı

Eğitim-öğretim yalnızca öğretmenin tek başına uygulayabileceği, karar alabileceği bir sistem olmadığından, bu konuda idari personelin de destekleyici, yönlendirici olabilmesi önemlidir.

İdarecilik; motive etmektir, güdülemektir, teşvik etmektir. Sanat eğitiminin sonuçlarını sergileme öğrenciye ivme kazandırmadır. Çünkü bu, eğitimin tamamlayıcı parçasıdır. Ancak yönetici olarak getirilen bireyin bu tür etkinliklerin eğitimin önemli bir parçası, tamamlayıcısı ve gerekli olduğunun ayırdına vararak desteklemesi gerekir. Tam tersi çeşitli bahanelerle baltalamak yerine uygulatan olmalıdır. ( Çellek, http://www. netyorum. com / sayi/125/ 20030313-05.htm 12 Nisan 2006 )

Motive etmek yalnızca öğretmenlerin sorumluluğunda olmayan idarecilerin de sorumluluğu olan bir uygulamadır. Eğitimi güçlendiren en önemli uygulamalardan olan motivasyonun da çeşitli yöntemleri vardır. Bu yöntemlerden de en önemlisi kabul edilen öğrencinin çalışmalarını sergilemesidir. Okuldaki idarenin, açılacak sergileri önemsemesi yalnızca öğrenciyi motive etmez, aynı zamanda bu durum öğretmen için de oldukça motive edici bir durumdur. Çünkü öğretmen sergi için öğrencileri ile birlikte emek veren kişidir. Sergi açmak sadece resim kağıdı ve resim malzemeleriyle yapılabilecek bir etkinlik olmadığına göre, bir ortam hazırlamak gerekmektedir. Bu ortamı hazırlarken de koşulları da gözeterek, gerekli şeyleri sağlamak konusunda, idarenin yardımı, desteklemesi gerekliliği, eğitim-öğretim açısından önemlidir. Bu, sonucu görmektir ve sonucun o mekanda öğrenci tarafından görülmesi, kendisinin desteklendiği, onaylandığı düşüncesini ve duygusunu uyandırır ve özgüven geliştirir.

“Yönetici, sadece oyunun kurallarını belirleyen görevli değildir. Eğitimin her alanında yeni değer sistemleri, yeni teknikler, modeller, düşünceler geliştirmek amacıyla okulda yeni oyunları kurar, oynanmasını, denenmesini ve tartışılmasını sağlar.” (Sungur, 1992:39)

Kuralları koymak, her zaman istenilen ya da amaçlanan sonuçların oluşabilmesi açısından yeterli olmayabilir. Bu kurallarla birlikte uygulanması gereken yöntemin

denenebileceği uygun koşulların oluşabilmesi için gerekli olanakları sağlayabilmelidir. Böyle bir özgürlük alanında yeni şeylerin denenebilmesi için uygun, rahat ve özgür bir ortam oluşturulabilir. Sadece öğretmenin sırtlanıp halledebileceği bir durum değildir. Çünkü eğitim, kolektif bilinçle ve uygulamayla gerçekleştirilebilecek bir olaydır. Elbette yaratıcı bireyler yetiştirebilmek için öncelikle öğretmenlerin ve yöneticilerin de yaratıcı olabilmeleri gerekmektedir.

“Eğitimi yönetmek demek, yönetimin karşılaştığı sorunları çözmek demektir. Eğitim yönetiminin sorunları bitimsiz olduğu için eğitim de yönetim de sürekli sorun çözmedir.” (Sungur, 1992:131)

Yönetim sorunları çözebilmek, sorunları çözerken uygun olanakları sunabilmekle ilgili bir birimdir. Dolayısıyla eğitim-öğretim adına karşılaşılan sorunların tartışmaya açık olabilmesi gelişim açısından oldukça önemlidir. Koşulların her ülkede, her şehirde ya da her semtte aynı olmadığı bir gerçek olduğundan her okulun ekonomik koşulları birbirinden farklıdır. Bu farklılıkları değerlendirmek, öğrenciye maddi ve manevi destek olabilmek açısından pratik öneriler ve çözüm yolları sunabilmek de idari personelin sorumlulukları arasındadır diyebiliriz.

“...algı alanlarını çağdaş ve çağcıl insan anlayışına uygun hale getirmek ve bu yolla bireylere, hem seçme hem de özgürce seçme olanağı vermek her yöneticinin ilk sorumluluğu olarak düşünülmelidir.” (Erinç, 2004a:64)

Kültürler arasında ayrılıklar olabildiği gibi ortaklıklar da bulunur. Bireyin farklı kültürleri bilmesi, insan olma bilincine erişebilmesi açısından da önem taşır. Yalnızca kendi çevresindeki kültürel değerleri kabullenen ve yaşamını buna dayalı, dışa kapalı sürdüren bireylerin evrensel değerler konusunda sıkıntı yaşayacağını söyleyebiliriz. Yalnızca öğretmenler değil, idarecilerin de özgür bir okul ortamı yaratmadaki payı oldukça büyüktür.

Okulda sanat havası yaratacak etkilerden biri, çocuğun en yakın çevresi olan sınıfının, okul binası ve bahçesinin güzelleştirilmesidir ona göre. Bu mekanların çeşitli resimlerle, sanat eserleriyle, onların kopyalarıyla,

minyatürleriyle doldurulması, sınıfların, koridorların bu güzellik havasına uygun olarak temiz ve düzenli tutulması, bahçelerin çiçekli ağaçlı ve bakımlı olması, öğrencilerin kendi elleriyle güzel eserler ortaya koymaları vb. etkiler yaşama sevinci ve güzellik duygusu yaratır. Çocukların güzellik karşısında duyduğu heyecanın erişkinlerden daha az olmadığını, tüm öğretmenlerin ve ana babaların bilmesi gerekir. (Türkoğlu, Ağustos 2004:46)

Ortamın insanda uyandıracağı etki sadece sanat dersleri için değil, tüm dersler açısından gerekli bir uygulamadır. Öğrencileri yaratıcılıktan hiç koparmadan, her baktığı alanda bir güzellikle buluşmasını gerçekleştirecek denli donanımlı bir ortam yaratmak öğretmenin olduğu kadar okul idaresinin de desteklediği bir amaç olabilmelidir. Gerektiğinde öğrencinin de bu ortamı yaratmak konusundaki desteği sağlamasına olanak tanınabilmelidir. Kendisin de biçimlendirdiği bir ortama daha çok değer verebilir, bu ortamda gerçekleşecek çalışmalara katılımında daha verimli sonuçlara ulaşılabileceğini söyleyebiliriz.

Kuramsal ve uygulamalı çalışmalarım beni kendi toplumumuzda yaratıcılığa ilişkin şu gözlem sonuçlarına götürdü: ...Yaratıcılığı engelleyen bireysel faktörlerin dışında, Türk toplumunda engelleyici faktörleri,

1) Yöneticiler 2) Öğretmenler

3) Ana-Babalar oluşturmaktadır. (Sungur, 1992:180)

Eğitim-öğretim kolektif bir bilinçle sürdürülebilecek bir uygulamalar bütünü olduğuna göre, bu sistemde öğretmenler, idari kadronun önemi olduğu kadar ana- babaların da oldukça önemli payı vardır. Eğitim sistemini yalnızca öğretmenler ve idareciler oluşturmamalı, aileler de bu sürecin içinde düşünülmelidir. Aile de bu zincirin önemli halkalarından biridir ve sanat eğitimi konusunda da gerekirse, okulda sanat eğitimcisi tarafından bilgilendirici seminerlerin düzenlenmesi sanata ve eğitimine olumsuz bakış açılarını da değiştirebilecektir.

Önemli bir nokta şudur ki, aile içinde çocuğun yaratıcı gelişimine ne kadar olanak sağlanırsa sağlansın, desteklensin, okul ortamındaki yanlış tutumlar, kısıtlamalar, otoriter, katı ve ilgisiz tutumlar, aşırı ve yersiz beklentiler, karşılaşılan sorunları bilinen, kestirme yöntemlerle çözümlemeye çalışmak ve yöneticilerin istediği şekilde çocuk yetiştirme eğilimleri, çocuğun yaratıcılığının engellenmesinde önemli, temel bir unsur olarak karşımıza çıkar. (Artut, Eylül 2004:178)

Kuralların dışına çıkmamak adına gerçekleştirilen katı tutumların aslında okul ortamında gerçekleştirilmesi beklenen yaratıcılık eğitiminin ne anlama geldiğinin bilinmemesinden kaynaklanabilir. Yalnızca katı tutumlar değil, ilgisiz tavırların da sergilendiği bir ortamdan olumlu sonuçların çıkmayacağını da söylenilebilir